Sindirim Sistemi Organları Ve Görevleri Nelerdir?

Sindirim Sistemi Organları Ve Görevleri Nelerdir? : Sindirim sistemimiz yediğimiz besinlerden yararlanabilmemizi gerçekleştiren karmaşık bir kimya fabrikası gibi çalışır. Yediğimiz besinlerin vücuda yararlı olabilmesi için; bağırsak çeperlerinden ğeçip kana karışabilecek ölçüde küçük moleküllere yıkılması gerekir. Sindirim işleminde bu yıkılma birkaç basit aşamada olur. Her aşama, vücudun ürettiği, katalizör görevi yapan enzimler tarafından kontrol edilir. Bu enzimler sindirimi hızlandırır. Besinler ince bağırsağın sonuna gelinceye kadar 17 değişik enzimle karşılaşır.Sindirim sistemimiz uzunluğu on metre kadar olan besin taşıyıcı bir borudur. İç yüzeyi hassas dokularla örülmüş olan bu borudaki yıkıcı sıvılar, besinleri sindirime hazırlarlar. Bu sıvılar, kendi dokularımızı da sindirebilecek güçtedir. Dokularımız yediğimiz hayvan- larınkine benzerler; ama vücudumuz hayvan proteinlerini sindirirken kendi dokularını korur. Bu korunma bozulursa sindirim bozuklukları ortaya çıkar.

Sistemdeki bozukluklar
Sindirim gibi karmaşık yapıdaki her işlem bozulmalara yatkındır. Vücudun normal sayılan işlevleri bile sindirimi etkiliyebilir. Örneğin gerilim durumlarında bağırsakların pe- ristaltik hareketleri (besinleri iten kasılmaları) bozulur; sindirim sistemindeki bütün kasların tonusu azalır, mide sarkar; bağırsak çeperleri normal, sağlıklı pembe rengini yitirir, soluklaşır, gevşer. Gerilim devam ederse, sindirim bozuklukları ortaya çıkar. Hazımsızlık, mide bulantısı ve ishale duyusal gerilimler neden olabilir. Eğer bağırsağın peris- taltik hareketleri çok hızlı olursa, bu kezde dışkıdaki suyun fazlası alınamaz ve sonuç yine ishaldir.Bazı sindirim bozuklukları çoğunlukla yanlış anlaşılırlar. Örneğin mide ekşimesi ve boğazda duyulan yanma hissi genellikle çok hızlı yerken yutulan havadan ötürü ortaya çıkar. Hava kabarcıkları yemek borusundan yukarı çıkarken bir miktar mide asidini de beraberinde taşır ve göğüste bir yanma duyusuna neden olur. Aynı şekilde asit varlığı da bir sindirim bozukluğu olmaktan çok midenin normal durumudur. Ne var ki antasid (mide ekşimesini giderici ilaç) yapımcıları midemizin tedavisi gerektiğine bizi inandırmışlardır.Sindirim sisteminin yapısından ötürü orya çıkan bazı sorunlar vardır. Örneğin bağırsakların bir parmak benzeri çıkıntısı olan apandisin bazen yarı sindirilmiş besinlerle dolması kaçınılmaz bir durumdur. Bağırsaklarda bulunan bakterilerin çok fazla olduğu hallerde bu tıkaç maddeler çürür ve apandisite neden olu. Bağırsaklardaki sıvılar zedelenmiş dokulara saldırdığı için herhangi bir bakteri enfeksiyonu, karın rahatsızlıklarına ve karmaşık sindirim sürecinde düzensizliklere yolaçar.

Bir kaşık kepek
Bazı sorunların nedeni de yanlış beslenmedir. Örneğin kabız “uygar” insanın bir beslenme sorunudur. Sindirim sistemimiz çoğunlukla sebzeleri içeren; tam olarak sindiri- lemeyen bir beslenmeye uygundur. Büyük ölçüdeki artık maddeler kalın bağırsağın son bölümünü uyararak dışkılamanın oldukça sık olmasını sağlar. Günümüz insanı giderek arıtılmış, hemen hemen tümü sindirilen besinler almaktadır. Artık maddeler kalın bağırsağı dışkılamaya uyarmak için yeterli ölçüde olmazsa kabızlık ortaya çıkar. Bu durum içinde kepek bulunan kepek ekmeği gibi besinlerin alınmasıyla düzeltilebilir. Çok uzun süren kabızlıklar hemeroid gibi çok daha rahatsız edici bozukluklara yol açabilir.Bazı tıp araştırmacıları, yeterli ölçüde artık maddeler içermeyen beslenmenin, kanser gibi hastalıklara neden olduğunu ileri sürmektedir. Dışkılar bağırsaklarda uzun sürekalırsa, bağırsaklarda yaşayan bakteriler bu artık maddelerle beslenir ve kansere yolaçan toksinler üretebilirler.

Yapay besinler
Günümüzde çok görülen barsak hastalıklarına “yapay” besinlerin de yol açtığı sanılmaktadır. Sindirim sistemimiz her türlü besini sindirebilmeye yeterli bir yapıdadır. Afrika yerlileri, kan ve süt; eskimolar balık ve balina yağı ve Uzakdoğu da yaşıyan insanların çoğu sadece pirinçle beslenirler. Bunlar da “doğal” besinlerdir; yapımıza uygundurlar ve sindirim sistemimiz bütün bu besinleri sindirebilir. Buna karşın yapay olarak hazırlanan besinler, vücudumuzun yapısının alışık olmadığı maddelerle doludur. Bunların içinde renk ve koku verici maddeler, yiyeceğin dayanıklılığını sağlamak için eklenmiş kimyasal maddeler vardır. Bunların hiç birinin sağlığa zararlı olmadığı söylenmektedir, ama bunu kanıtlamak zordur.

Ülser
Bağırsak kalın bir mukoza tabakasıyle yıkıcı maddelerin etkisinden korunur. Eğer bu tabaka enfeksiyonlar yada bağırsak çalışmalarının oluşturduğu gerilimle çatlar; denilirse, önemli sonuçlar ortaya çıkabilir. Sindirim enzimleri bağırsak çeperlerine saldırarak küçük ülserler oluştururlar. Ülserler önce bağırsağın koruyucu iç tabakasında küçük bir delikle başlar. Asitler ve enzimler deliği genişletip, derinleştirerek korunmasız kaslara kadar ulaşırlar. Ülser önce bağırsaklara kanama yapar, daha sonra bağırsakları delerek içindekileri karın boşluğuna döker; sonuç şok yada ölümdür. Ülser eğer erken teşhis edilir ve perhiz yapılırsa, çoğunlukla kolayca kapanır.

Beslenme yetersizliği
Kötü beslenmenin sağlığımızda hem geçici hem de uzun süren etkileri olabilir. Hazımsızlığın yanlış yemek yeme alışkanlıklarının hemen ortaya çıkan bir sonucu olduğunu biliyoruz. Uzun süren beslenme yetersizliklerininise; çok daha fazla yan etkileri vardır. Dünyanın uzun süre kıtlıkta kalan fazla nüfuslu bölgelerinde beslenme yetersizliği ile ortaya çıkan pek çok hastalık görülmektedir.Protein yetersizliği, bacak ve karın şişkinliğine ve çocuklarda gelişme ve büyümenin durmasına yol açan kwashiorkor hastalığına neden olur. Raşitizm, en gelişmiş ülkelerde bile yoksul ailelerde görülen bir beslenme yetersizliği hastalığıdır. Bu hastalığa D vitamini yetersizliği neden olur. D vitamini güneş ışığı ile deride üretilir yada taze besinlerden alınır. Raşitizm en çok, az ışık alan fabrikalarda çalışan ve yeterli beslenemeyen çıraklarda görülür.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp