Rahatsızlığın Nedeni Ve Başlangıç Türleri Hakkındaki Hasta Görüşleri

Rahatsızlığın Nedeni Ve Başlangıç Türleri Hakkındaki Hasta Görüşleri :

Durum ortaya ilk çıktığında pek çok kimsede bunun uzun süre önce geçirdikleri bir sakatlığın sonuçlarıyla, dejeneratif (yıpranmalı) bir süreçle, doğuştan gelen bir anormallikle ya da kaslarındaki güç ya da esneklik yetersizliği gibi sorunlarla karşı karşıya oldukları izlenimi hakimdir. Bunun geçirilen bir sakatlıktan ileri geldiği görüşü en baskın olanıdır. Bu sıklıkla ağrının baş gösterdiği andaki şartlardan ileri gelir. Yıllar önce yaptığımız bir ankete göre tipik bir hasta topluluğunun % 40'ı ağrının bedensel bir kazayla ilişkili olarak başladığı-nı bildirmişti. Kimileri için bu genellikle ufak çaplı bir otomobil kazasında arkadan alınan bir darbeyle baş göstermişti. Yaygın olarak bildirilen bir diğer durum ise buz da ya da merdivende gerçekleşen düşmelerdi. Ağır bir cismi kaldırmak ya da bu esnada zorlanmak bir diğeriydi, Elbette koşu, tenis, golf ve basketbol da suçlular arasındaydı. Ağrı herhangi bir yerde kazanın ardından geçen birkaç dakika, birkaç saat ya da birkaç gün sonra başlıyor.

böylelikle de ağrının özüne dair kafada önemli soru işaretleri oluşturuyordu. Bildirilen kimi kazalar oldukça hafifti, örneğin diş fırçasını almak için uzanmak ya da dolabı açmak için eğilmek gibi.

Ancak bunu izleyen ağrının şiddeti bir buzdolabını kaldıran kimsenin duyduğuna denk gibi görünüyordu. işyerinde masasının başında oturmuş yazı yazarken alt sırt bölgesinde duyduğu şiddetli ve sürekli bir kasılma sonucu ambulansla eve kaldırılmak zorunda kalın an genç bir adamı anımsıyorum. Sonraki kırk sekiz saati acı içinde geçirmiş, yeni bir kasılma dalgasına yakalanmaksızın kımıldayamamıştı.

Peki böylesine şiddetli ağrılar nasıl böylesi geniş bir yelpazede sıralanan bedensel kazalar sonucunda oluşabiliyor? Bedensel kazaların şiddetindeki bu farklılıklar ve çeşitlilik göz önüne alınınca çıkarılacak sonuç bedensel olayların ağrının sebebi değil ancak tetikleyicisi konumunda olduğuydu. Görünüşe göre pek çok hastanın bir tetikleyiciye dahi gereksinimi yoktu; ağrı yavaş yavaş gelip yerleşiyor ya da bir sabah onunla birlikte uyanılıyordu. Yukarda sözü edilen anketteki hastaların % 60'ı bu sınıflamaya giriyor. Bedensel kazaların tetikleyici olduğu görüşü yavaş yavaş başlayanlar ile aniden başlayıp sonrasında şiddeti ya da nöbet süresi değişmeyen ağrılardan hiçbir şekilde ayırt edilemiyor oluşu gerçeğiyle de sağlamlık kazanır. GMS'nin doğası göz önüne alındığında da tüm bunlar fazlasıyla anlam kazanır. Sakatlandıklarını duyumsamalarına karşın hastalar sakatlanmamıştır. Bu bedensel olay beyne bir GMS nöbeti başlatmak fırsatını sağlamıştır.

Bu sırt ağrısı nöbetlerinde sakatlanmanın rolünden şüphe edilmesini gerektirecek bir neden daha mevcuttur. Bu gezegendeki milyonlarca yıllık yaşam sırasında gelişen en güçlü sistemlerden biri de biyolojik olarak iyileşme, kendini yenileme yetisidir. Bedenimizi oluşturan parçalar sakatlandıklarında çok hızlı iyileşme eğilimi gösterir. Bu, bedendeki en büyük kemik olan uyluk kemiği dahi olsa, iyileşmesi yalnızca altı hafta alır. Ayrıca bu süre içerisinde ağrı çok kısa bir müddet etkisini sürdürür. iki ay önce gerçekleşmiş bir sakatlığın ağrıya neden olduğunu düşünmek bile mantıkdışıyken beş on yıl önce gerçekleşenlere değinmeye bile gerek yoktur. Ancak insanlar bu sonu gelmeyen ağrı düşüncesine öylesine şartlanmışlardır ki, bunu sorgusuz sualsiz kabul ederler. Bedenlerinde ağrının yavaş yavaş kendini hissettirdiği bu hastalar istisnasız bunu yıllar önce geçirdikleri otomobil ya da kayak kazası gibi bedensel bir kazaya bağlayacaklardır. Bunun nedeni onların zihninde sırt ağrısının bedensel yani yapısal bir durum olması, dolayısıyla bir sakatlanmayla ilişkili olma zorunluluğudur. Onlara göre bunun bedensel bir nedeni mutlaka olmalıdır.

Bu kanı iyileşmenin önündeki en büyük engellerden biridir. Hastanın zihninde çözümlenmediği takdirde ağrı sürecektir. Yavaş yavaş hastanın bunun psikolojik nedenlerini düşünmeye baş-laması gereklidir; aslında GMS tanısı konduktan sonra, akut nöbetler başladığında hastalar yaşamlarında olup biten tüm psikolojik etkenleri bir bir anımsamaya başlar; örneğin, yeni bir işe başladıklarını, evlendiklerini, ailede bir hastalığın baş gösterdiğini, maddi bir kriz yaşandığını ve bunun gibi daha pek çok şeyi. Ya da hasta kendisinin daima evhamlı, aşırı vicdanlı ve sorumluluk sahibi, aşırı azimli ve mükemmeliyetçi biri olduğunu kabul etme noktasına varır. Bu, bilgeliğin, her şeyi doğru bir bakış açısına oturtmaya başlamanın ilk adımıdır. Bu durumda insan biyolojisinde aslında psikolojik rol oynayan bedensel bozuklukların olduğunun farkına varılmış olunur. Bu gerçeğin farkında olmamak kişinin kalıcı ağrı ve sakatlıkla baş başa kalmasına neden olur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp