Oksijen Yetmezliğinin Sonuçları

Oksijen Yetmezliğinin Sonuçları :

Oksijeni eksilmiş kasların ağırmasına yol açan bilelik iki neden vardır ve belki de bunlar bizim kavrama yerimizi aşmaktadır.

Kas spazmı bunların ilki ve en etkilisidir. İlk bölümde de belirtildiği gibi insanların akut bir nöbet geçirdiği sırada duyduğu ağrının şiddetlenmesinin ardında yatan budur. Ancak nöbet geçtikten sonra kastaki spazm da sona erer. Yıllardır muayene ettiğim birilerce hasta içerisinde söz konusu kaslarda spazma çok ender rastladım. İkinci mekanizma ise 19S2'de Psychosomatic Medicine'da (psikosomatik Tıp / 14. sayı, s. 18) yayınlanan, “Yaşamsal Durumlar, Duygular ve Sırt Ağrısı" adlı yazıda öne sürülen konu, yani bu hastaların kas kimyalarının değiştiği ve laktik asit metabolizmasında biriken artık kimyasallar yüzünden ağrı duyduklarıydı.

Hem kas spazmı hem de bu kimyasal birikimin kaslarında oksijen yetmezliği görülen uzun mesafe koşucularında gözlemlenir olması oldukça ilgi çekicidir. ister anlık hissedilir olsun, ister muayene eden kişinin eliyle uyguladığı baskı sonucu hissedilsin kas ağrısının varlığı kasta hafif oksijen yetmezliğinin olduğu anlamına gelir. Bu, kasın "gergin" olduğu anlamına gelmez oysa. Bu oksijen yetmezliğinin düşük seviyede olduğu ve dokuya zarar verici boyuta ulaşmadığı tekrar vurgulanmalıdır. Bu durum özellikle kas için de geçerlidir.

(Tetik Noktalar) Pek çok yıldır dolaşımda olan tetik noktalar terimi boyun, omuz, sırt ve kalçadaki çeşitli kaslara uygulanan baskıyla ortaya çıkan acıya gönderme yapmaktadır. Acıyı doğuranın tam olarak ne olduğu tartışmalıysa da pek çok kimse bunun kaslarda gizli olduğunda hemfikirdir. Fibromiyalji (GMS) konusunda ilk çalışmaları yapan romatoloji uzmanlar yıllardır konan diğer tanılarla olan çağrışımsal bağ nedeniyle bu terimi kullanmaktan kaçınmıştır. Ben bu terimi ne kullanıyor ne de ondan kaçınıyorum, çünkü bunların yalnızca oksijen yetmezliği merkez alanlarının hassasiyet noktalan olduğu sonucuna vardır. Dahası, bu hassasiyet noktalarının varlıklarını benim gibi GMS'ye yatkın kimselerde yaşam boyu sürdürebildiğine dair kanıt da bulunmaktadır. ilk bölümde üzerine yoğunlaşan, GMS hastalarının çoğunda hassasiyetin görüldüğü altı kilit nokta olduğuydu: kalçanın dış kısımları, bel bölgesinin iki yanı ve omuzların üst kısmı. Hassas noktalar, tetik noktaları ya da adına her ne derseniz deyin, bunlar GMS bulgularının ayırt edici bir özelliğidir ve ağrı gittikten sonra dahi kalma eğilimi gösterenler de yine bunlardır. GMS olarak bildiğimiz sendromun yaratılmasında bu kasları da işe bulaştırmaya karar verilmiş olması GMS fizyolojisinin bilinmesi gereken önemli bir yanıdır.

Hastalar kimi zaman saf oksijen solunmasının ağrıyı dindirme yolunda işe yarayıp yaramayacağını sorar. Bu denenmiş ve ne yazık ki sonuç vermemiştir. Eğer beyin bir oksijen yetmezliği durumu yaratmaya niyetlendiyse kan, oksijen açısından ne denli zengin olursa olsun bunu başaracaktır.

(Sinir) Sinir dokusu kastan daha hassas ve narindir. Görünüşe bakılırsa oksijen açığının sinir ağrısına yol açma nedeni düşen oksijen seviyesinin sinirin bütünlüğünü' tehdit etmesidir ancak bu durum kaslarda geçerli değildir. Diğer bir deyişle, kas bir hasar almadan büyük miktarda oksijen açığıyla, hatta GMS'de görüldüğü gibi bundan çok daha fazlasıyla başa çıkabilir. Ancak daha hassas olan sinir dokusu çok daha çabuk hasar alır ve beyni bir şeyin yanlış gittiği yolunda uyarınca çok hafif bir oksijen yetmezliğinde dahi ağrı başlar. Bu yüzden GMS'de sinir ağrısının uyarıcı bir sinyal olduğunu kabul etmekteyiz. GMS'de başka sinirsel belirtiler de yaygındır. Kişi uyuşma, ürperme, batma, yanma, baskı ve daha seyrek görülen diğer hisleri deney imleyebilir. Bu duyumsamalar ve ağrı söz konusu sinirin bedende görev yaptığı bölgede görülecektir.

Sinirler beyni tüm organlara bağlayan kablolar gibidir. Beyinden aldıkları kasları faaliyete geçirecek ve bedenin bölümlerini hareket ettirecek iletileri aktarırlar. Ancak ters yönlü de ileti aktarımı yaparlar; bedende olup bitenin bilgisini beyne taşırlar. Örneğin, bir yerinize iğne batırırsanız uyartılar sinirleriniz boyunca yolculuk eder ve beyne ulaşarak acı veren bir şeyin gerçekleştiği bilgisini iletir. Eğer sinir boyunca bir yerde bir tahriş ya da hasar oluşmuş ise ağrı doğal olarak bu bilgiye dair iletilerin kaynaklandığı bölgede hissedilecektir. Bu yüzden örneğin kalça kasından geçen siyatik siniri boyunca bir yerde bir oksijen yetmezliği oluş-tuğunda kişi ağrıyı siyatik sinirinin görev yaptığı yer olan bacağın herhangi bir yerinde duyabilir. Bu sinir neredeyse bacağın (her bacakta bir tane olmak üzere) tamamında görev aldığından çok farklı siyatik çeşitleri vardır. Kimilerine göre siyatik bacağın arka yüzü boyunca görülen ağrıdır, kimilerince de bacağın aşağı yanlarında görülür. Ya da ağrı yalnızca bacağın veya ayağın bir bölümünde, uyluk, baldır, ayağın ön, arka, üst ya da alt kısımlarında görülebilir. Kimi zaman ağrı uyluğun yanlarındayken birden ayağa sıçrar. Kimi vakalarda ise boyun ya da sırt ağrısı olmaksızın sadece kol ya da bacağın herhangi bir yerinde sinir ağrısı görülür.

Rahatsızlıklarında üst bel omur sinirinin etkili olduğu hastalarda ağrı, uyluğun üst kısmı, kasık, hatta karnın alt kısmında dahi görülebilir. Üreme organlarında sakral omur (kuyruk sokumu) sinirleri görev alıyor olsa da, kimi zaman kökeni üst bel omur siniri olan erkek dış geni talinde skrotal, kadın dış geni talinde labiyal ağrıdan yakınan hastalarla da karşılaştığınız olur. Sırtın üst ya da alt kısımlarında yer alan sinirlerin tam tanımı ilk bölümde yer almaktadır.

Bilgiyi beyne ileten sinir liflerine duysal sinir lifleri adı verilir.

Motor lifler ters yönde yol alır. Beyinden kasların kasılmasını, dolayısıyla da hareket sağlayan iletileri kaslara taşırlar. Kas kasılması kasın kısalması demektir ki bedenin bölümlerini hareket ettiren de budur. Daha önce de değini1diği gibi kas çok kuvvetli ve sürekli kasıldığında buna spazm adı verilir. Olağan dışı durumlarda görüldüğü gibi bu şiddetli acı verir. Pek çok sinir siyatik gibi karmaşık yapıya sahiptir. Yani hem duysal hem de motor liflerden oluşurlar. Her zaman olmasa da bir sinir hasar aldığı ya da tahriş olduğunda hem duysal hem de motor belirtilerin ortaya çıkma nedeni budur. GMS'de hastadan hastaya büyük farklılıklar gözlenir. Sadece duysal belirtiler (ağrı, ürperme, uyuşma, yanma, baskı) ya da daha nadir olarak sadece motor belirtiler (halsizlik hissi ya da gerçekten güçsüzlük durumu, görülebilir. çoğu zaman hem duysal hem motor belirtiler bir arada karşımıza çıkar.

(Kirişler ve Bağlar) GMS'ye dair gizemini koruyan bir sürü şey vardır ve bu sendromun çözmesi en güç yanlanandan biri ise kiriş ve bağların etkinliğidir. Örneğin, dirsek, omuz ya da diz tendiniti çoğunlukla GM tedavisi sırasında kaybolmaktadır. O halde bunların da sendromun bir parçası olduğu varsayılandır. Eğer durum buysa, ağrıdan sorumlu bedensel değişim nedir?

Yaygın olarak varsayılan, tendinitin iltihaplanmadan ileri geldiğidir ancak bu konuda elde hiçbir kanıt yoktur. Bu GMS'nin bir parçası olduğundan, oksijen yetmezliğiyle ilişkili olduğunu düşünmemek elde değildir. Her ne kadar kirişlerde kan damarlan bulunmasa da onlar da canlı dokulardır, gıdaya ve oksijene gereksinimleri vardır. Oksijen yetersizliğinin kiriş ve bağ ağrısının da nedeni olduğunu düşünmek akla yatkındır. İşleyiş ne olursa olsun, beynin endişe ve öfke gibi duyguların önüne geçmek için geliştirdiği bu oyuna bu yapılan da dahil ettiğini, dolayısıyla da tendinitin Gerilim Miyozit Sendromu'nun bir başka boyutu olduğunu bilmek önem taşır.

(ÖZET) GMS fizyolojisi tekrar gözden geçirmek gerekirse, bunun, belirli duygusal durumlarla birlikte merkezi sinir sisteminde, özellikle otonom sistemde, bölgesel damar kasılması ve belirli kas, kiriş ve bağlarda hafif oksijen yetmezliğiyle başladığı söylenebilir. Bu oksijen yetmezliği GMS'nin öncül belirtisi olup, duyumsal anormallikler (uyuşma, batma) ve halsizlik ya da kiriş reflekslerinde değişim gibi motor kusurların ortaya çıkması olasılığından olumludur. (Kas, sinir ve bağların nasıl etkilendikleriyle ilgili çok daha ayrıntılı bilgi 1. Bölüm'de bulunabilir.)

Bu noktada GMS'de beynin neden kasları, sinirleri, kiriş ve bağlan olaya dahil etmeyi seçtiğini kavramaya çalışmak sonuçsuz kalacaktır. Aslında görünen. o ki insan zihni evriminin bu döneminde beynin genel olarak nasıl işlediği, nasıl kavradığı ve dil ürettiği, nasıl düşünüp anımsadığı ve buna benzer şeyleri anlama konusunda yetkin değiliz. GMS mekanizması da insan beyninin ölçülemeyen birçok işlevinden yalnızca bir diğeridir.

Bu akademik çalışma konusu olabilirse de, aslında GMS'nin fizyolojisini kesin olarak bilmek de gerekli değildir. Rahatsızlığı nasıl durduracağımızı, onu nasıl "tedavi" edeceğimizi biliyoruz çünkü onun gerçek nedenini biliyoruz. Kaslar, sinirler, kiriş ve bağlarda meydana gelen ağrı ve diğer belirtilerle ortaya çıkan kimyasal ve bedensel değişimler, psikolojik nedenlerle beyinde başlayan bir sürecin sonuçlandır. Normal beden yapısında oluşan bedensel belirtilerin hepsi aynı görevi göreceğinden, bu dokularda ne olup bittiğini kesin olarak bilmenin çok da önemi yoktur. GMS tedavisi adlı sonraki bölümde görüleceği gibi GMS fizyolojisi ve semptomatolojisine (belirti bilimsel yanına) odaklanmak aslında verimliliğin önünü kesmekte, sorunu hafifletmek yerine pekiştirmektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp