Lifler Kaça Ayrılır?

Lifler Kaça Ayrılır? :
Gıdaları sindirim sisteminizin bir ucundan alırsınız, bedeninizin ihtiyaç duymadıkları öbür ucundan çıkar. Pek çok kişi sindirimin bu olduğunu düşünür. Sindirim yolculuğunun ileri aşamalarına kolon ve rektuma gelindiğinde ise çoğumuz bunu hiç düşünmemeyi tercih ederiz.Ancak aşağıda tehlike var ve kalın bağırsakların İçlerinde neler olup bittiğini bilmek hayatınızı kurtarabilir.

Tüm dünyada bağırsak kanseri, bütün kanser türleri arasında en çok ölüme neden olanlar arasında ikinci sırada. Ancak zamanında tedavi edilirse, hastaların iyileşme şansı yüksek. Ayrıca beslenmenizi düzenlemeniz de daha başlamadan engelleyici olur.Bazı tıbbi araştırmalar lif yönünden zengin bir beslenmenin bu hastalığa yakalanma riskinizi azaltmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyor.

Ne yazık ki diğer araştırmalardan böyle bir sonuç çıkmıyor. Liflerin içyüzünü ve bağırsaklarımızda neler yaptıklarını anlamanın iyi olacağını düşündük.Araştırmamız için lif alımları önerilenin çok altında olan iki kamyoncu bulduk. Avrupa’dagüneye doğru yol alırken onları takip ettik ve bol da fotoğraf çektik. Onların uzun yolculuğunun sonunda biz başka bir yolculuğa çıktık—sindirim sistemlerinde, güneye doğru.

Liflemek

Anne babalarımızın zamanında selüloz denirdi. Besin değeri yoktu ve bunları yemek bağırsaklarınızı daha sık boşaltacağınız anlamına gelirdi. Lif sizi "neden kafamı yorayım ki” diye dü- şündürtebilecek şeylerden biridir. Ancak sindirimde hayati bir rol oynar. Temel olarak sindiremediğiniz her türlü karbonhidrattır. Tümü bitkilerden gelir ve iki tiptir: çözülebilen ve çözülemeyen.Zengin çözülebilir lif kaynakları arasında yulaf, yemişler, bezelye ve baklagiller ile elma ve mavi yaban mersini gibi yumuşak meyveler yer alır. Zengin çözülemeyen lif kaynakları tam tahıllı gıdalar, kuskus, havuç, salatalık ve kepektir.

Çoğu meyve ve sebze aslında iki tip lifide içerir. Aralarındaki farkı anlamak için sindirim sistemindeki ilerleyişlerine bakalım.işten döndünüz ve kolay hazırlanacak bir yemek istiyorsunuz. Fırını açtınız ve içine bir patates attınız. Bir saat kadar sonra ocağın yanında duran fasulyeleri ısıttınız. İşte bu, minimum çalışma ile lif yönünden zengin bir öğün.

Patatesin kabuğu yaklaşık 5 gr çözülemez lif ve bir porsiyon fasulye de yaklaşık 10 gr çözülebilir lif sağlar.Bir parça fırınlanmış patatesten kesin içine fasulyeleri koyun ve tümünü birden ağzınıza atın. Anında tükürüğünüzdeki enzimler yiyeceklerdeki karbonhidratın büyük kısmını parçalamaya başlayacak ve bunları glikoza dönüştürecek. Ancak bu enzimler life dokunamaz.

Ezilen yiyecek midenize ulaştığında, farklı enzimler proteinleri parçalamaya başlar. Mide yediğinizi daha da ezer. Lif burada da bere almadan kalır.Mideden çıktıktan sonra yiyecek ince bağırsağınıza itilir. Safra eklenir, safra yağları parçalamaya yardım eder patatesin üzerine ne kadar tereyağ koymuştunuz? Karışım ince bağırsağınızdan geçerken besin öğeleri daha da parçalanır. Sonra parçalanan karbonhidratlar ve proteinler kanınıza ve parçalanan yağlar da lenfatik sisteminize geçer ve kana karışmadan önce doğrudan karaciğere gider.Ancak lifler hâlâ parçalanmamıştır.

Yavaşlatma, hızlandırma

Çözülebilen lif su emer ve kalın birjel yapısında içinizde şişer. Kalınlaşan lif ve sindirilmeyen yiyecek karışımı ince bağırsağınızdan yavaşça geçer. Çözülebilen lif tüm bu karışımın yapısını kalınlaştırmanın yanı sıra bazı besin öğelerine de tutunur. Bu, söz konusu besin öğelerinin daha yavaş emileceği anlamına gelir.

Bağırsaklarınızdaki çözülebilen lifler sayesinde glükozun yavaş emilmesi herkes için harikadır. Araştırmalar bu yavaş salıverilmenin obezite ve yetişkinlik başlangıçlı diyabet olasılığını azalttığını gösteriyor.Kalınlaşmış çözülebilen lif safradan gelen kolesterole de tutunur. Bunun anlamı daha az kolesterolün tekrar emileceğidir.

O halde çözülebilen lif yemek kandaki kolesterol seviyesini düşürebilir. Karışım kalın bağırsağa geçtiğinde, tüm besin öğeleri emilmiştir. Geride kalan büyük oranda safra ve liftir.

Kalın bağırsağın esas kısmı yaklaşık 150 cm. uzunluğundaki kolondur. Esas amacı vücut için tekrar suyu emmektir. Ancak kolon içindeki karışımdaki çözülebilen lif hâlâ suyun bir kısmını tutar. Bu iyi bir şeydir çünkü dışkınızın—ya da doktorların deyimiyle gaitanızın— çok kuru ve sert olmayacağı anlamına gelir. Yeterli lif yemeyenlerin kabız olma riski vardır.Kolonunuzun içinde çözülebilen lifler milyarlarca dost bakteriye besin sağlar. Başka bir deyişle, çözülebilir lif yönünden zengin besinler “prebiyotiktir.”

Beslenecekleri lif olmadan bu yararlı organizmalar gelişemez.Çözülebilen liften farklı olarak çözülemeyen lif suyla birleşerek jel kıvamına gelmez ve hatta fermente olmaz. Sadece hiç değişmeden sisteminizden geçer ve alan kaplar. Bu, iştahınızı azaltabilir ki diyetteyseniz harika bir şeydir, çünkü çözülemeyen lifler kullanılabilir kalori içermez. Kolonlarınızı açık tutarak spazmini engeller. O halde lif, Irritabl bağırsak sendromu riskini azaltır.

Dışkınızı şişirerek lifler daha sık dışarı çıkmanızı sağlar ve ister İnanın ister İnanmayın, bu çok yararlıdır. Nedenini anlamak için lavmanların garip dünyasına ve bağırsak kanseri konusundaki ateşli tartışmanın içine girmemiz gerek.

Toksik atık

Merak ettiyseniz söyleyelim, sağlıklı bir dışkı yaklaşık yüzde 70 sudan oluşur. Kuru ağırlığının en fazla üçte ikisi bağırsaklarınızdaki bakterilerden oluşur. Bir de safra ve tabii ki lif vardır bunlar kolon zarındaki mukus tabakasıyla kaplanmıştır.

Toksik bazı maddeler de. Bağırsaklardaki bazı bakterilerin üretiği kimyasallar, ama gıdalardan aldığınız ve sindirim sistemindeki uzun yolculukları boyunca emllemeyen maddeler de bunlar arasındadır.19. yüzyılda pek çok kişi toksinlerin kolondaki dışkıdan vücuda emildiğine inanıyordu. Çoğu hastalıklardan değilse bile epey hastalıktan bu toksinler sorumlu tutuluyordu.

Dışkı ne kadar uzun süre bağırsakta kalırsa, o kadar çok toksin emilecektl; kabız olan bazı kişilerin neden mide bulantısı çektiğini de açıklıyordu bu. Bazı alternatif tıp uygulamacıları hâlâ bu düşünceyi savunur. Lavmanların bu kadar popüler olmasına şaşmamalı.Lif yönünden zengin bir diyet düzenli dışarı çıkmanızı sağlar bol meyve ve sebze yiyenlerde kabızlık neredeyse duyulmamış bir şeydir.

1930’larda tıp araştırmacıları lif yönünden zengin bir diyetin kolon hastalıklarını önlemeye yardımcı olabileceğini öne sürmeye başladı.1960’larda Deniş Burkitt isimli İrlandalI bir doktor devrim niteliğindeki bir teoriyle ortaya çıktı, insanların bol lif yediği ve bağırsak hareketlerinin sağlıklı ve düzenli olduğu ve çokaz kişinin bağırsak kanserine yakalandığı Uganda’da çalışıyordu. Batıda kolon kanserine yakalananlar artıyordu ve beslenme biçimi de lif yönünden çok fakirdi.

Burkitt yiyeceklerdeki bazı maddelerin kansere neden olduğunu öne sürdü. Kolonda hiçbir şeyin uzun süre kalmayacağı anlamına gelen yüksek lifli beslenmenin baskın olduğu Uganda’da bu büyük bir problem olmayacaktı. Ancak Batıda lif oranı düşük beslenmelerle bu kansere neden olan maddeler (kanserojenler) daha uzun süre kolonda kalacak ve daha yüksek oranda hastalığa neden olacaktı. Ayrıca çözülebilen lifler kolonda su tuttuğu için, kanserojen maddeleri seyreltecek ve gücünü azaltacaktı.

Gene bu Batıda lif yönünden fakir beslenenler için daha az geçerli olacaktı.Dr. Burkitt’n araştırmasından bu yana bilim insanları çeşitli olası kanserojen kimyasalları keşfetti. Örneğin safradaki bazı maddelerin hafif kanserojen olduğu biliniyor. Ayrıca yanmış et ve balıkta da kanserojen maddeler var. Laboratuvarlarda bu maddeler farelere verildiğinde, bağırsak kanserine neden oluyor. Aynı kimyasallar insanların kolonlarında da bulunuyor. Öte yandan bunun artık Dr. Bur- kitt’ln fikirlerinin evrensel olarak kabul edildiği anlamına geldiğini sanıyorsanız, bir kez daha düşünün.
Aşağıdan gelen dert

Bağırsak kanserine kolorektal kanser ya da sadece kolon kanseri de denir. Kolonu kaplayan hücreler çok hızlı çoğaldığında ve bir türlü ölmediğinde, meydana gelir. Bu bir polip oluşturur ve polip daha sonra kötü huylu tümöre dönüşebilir. Tümör dışkının geçiş yolunu tıkayabilir ya da dışkıda kan görülmesine neden olabilir.

Ancak en çok bedenin diğer yerlerine yayıldığında tehlikelidir.Her yıl tüm dünyada yaklaşık bir milyon yeni bağırsak kanseri vakası teşhis ediliyor. İngiltere’de bu hastalık her yıl 16.000 kişinin yaşamına maloluyor.ABD’de bu sayı yaklaşık 50.000. Elli yaşın üzerindekilerin taramadan geçirilmesi hayatta kalma oranını yüzde 80 artırabilir.

Tabii kİ bilim İnsanları hâlâ bu hastalığın nedenlerini bulmak İçin çalışıyor. Ayrıca liflerin bu hastalığı engellemekte nasıl bir rol oynayabildiği üzerinde de tartışmalar var.Beslenme ve bağırsak kanseri arasındaki bağlantıyı İnceleyen Avrupa çapında yapılan çok kapsamlı bir araştırmanın sonuçları 2005’te yayımlandı.

Avrupa Prospektlf Kanser ve Beslenme Araştırması (EPIC) adı verilen dahada büyük bir araştırmanın parçasıydı. Araştırmanın bulguları lifin kişinin bağırsak kanserine yakalanma olasılığını azaltabileceği düşüncesini destekledi. Araştırmada 500.0001 aşkın kişinin yeme alışkanlıkları İncelendi. Sonuçlara göre en çok lif yiyenlerin günde 35 gram bağırsak kanserine yakalanma olasılığı günde sadece 10 gram lif alan kişilere göre, yüzde 40 düşüktü.Ancak aynı yıl daha sonra Journal of the American Medical Association ’da yayımlanan bir araştırmada çok farklı bir bulgu yer alıyordu.

Bu araştırmada 800.000 kişinin beslenmelerinin etkin bir şekilde analiz edildiği çeşitli araştırmaların sonuçları bir araya getirildi.Araştırma arada bağlantı bulamamıştı. Bu, bağırsak kanseri bilimsel araştırmaları için tipik bir durumdur: Araştırmaların yarısı lifin fark yarattığını söylerken, diğerleri yaratmaz diyor.Eğer lif bağırsak kanserini engellemeye yardım ediyorsa, bu Dr. Burkitt’in ileri sürdüğü yolla olmayabilir. Pek çok farklı süreç kanseri başlatabilir.

belki de lif bir şekilde bunları yavaşlatıyor ya da önlüyor? Butirat adı verilen bir kimyasalın da işin içinde olması olası. Bu maddenin antikanserojen özellikleri olduğu biliniyor ve çözülebilen lif kolonda fermente olduğu zaman ortaya çıkıyor.

Tabii ki lif oranı yüksek beslenmeyle illş- kilendirilen kansere karşı etkilerin liflerle değil, daha genel olarak meyve ve sebzelerle ilgili olması da olası. Meyve ve sebzeler antloksi- danlar yönünden zengindir, örneğin. Bunlar kanser dahil, çeşitli sağlık risklerini azalttığı bilinen maddelerdir.

Bilimsel test

Lif ve bağırsak kanseri üzerindeki çözülemeyen tartışma canımızı sıktı. Yarım milyon ya da daha fazla kişinin katıldığı dev araştırmalarla rekabet etmemizin yolu yoktu. Ama en azından lifin gıdaların bağırsaklardan geçiş süresinihızlandırdığı ve düzenli dışarı çıkmanızı sağladığı düşüncesini test edebilirdik. Bize Sheffield, Royal Hallarmshire Hastanesi’nden Dr. Mark McAlindon yardım etti.Lif alımları düşük olan kamyoncuları İnceledik ki beslenmelerine daha fazla lif eklemenin yediklerinin daha hızlı çıkmasını sağlayıp sağlamayacağını görelim. Hayalkırıklığına uğramadık. iki gönüllümüz, Don ve Wolfgang kırmızı et, patates kızartması, pasta, kıtır yiyecekler ve beyaz ekmek seviyordu; taze meyve ve sebze için çok az vakitleri vardı.ilk İşimiz yiyeceklerin normalde her bir kamyoncunun sindirim sisteminin bir ucundan diğer ucuna ne kadar sürede geçtiğini bulmaktı.

Birlikte Avrupa’da yola çıkarken "patensi kapsül” adı verilen bir ufak hap yuttular ve biz de kronometreyi başlattık. Elle kullanılan bir tarayıcı aracılığıyla kapsülün kamyoncuların bedenindeki ilerleyişini takip edebiliyorduk. Kamyoncuların her tuvalete gidişinde tarayıcıyı kullandık ve sonunda kapsül artık bedenlerinden çıktığında saati durdurduk.Bu ilk ölçümün ardından beslenme uzmanı ve diyetisyen Lynne Garton’dan kamyoncuların her biri için normal yeme alışkanlıklarını temel alan yüksek lifli bir diyet hazırlamasını istedik. Kamyoncular yeni diyetlerine başladılar ve on gün sonra “geçiş süresini” tekrar hesapladık.

Çözülebilen lifler kalın bir jel halini aldığı için aslında İnce bağırsaktan yiyeceklerin geçişini yavaşlatabildiğim biliyorduk. Ancak kalın bağırsakta, kolonda lifin hacmi arttırıcı etkisi işleri oldukça hızlandırıyor olmalıydı. Ağızdan alınıp tuvalete kadar geçen toplam sürenin yüksek lifli bir diyetle epey azalmasını bekliyorduk. Tablodan göreceğiniz gibi hayal kırıklığına uğramadık.Demek ki daha fazla lif yemek daha düzenli dışarı çıkmanızı sağlıyor ve yiyeceklerin sindirim sisteminizdeki yolculuk süresini kısaltıyor.

Bunun bağırsak kanseri riskini azaltıp azaltmadığı hâlâ kesin değil. Ancak çoğu bilim insanı liflerin başka şekillerde faydalı olduğu konusunda hemfikir. Lif kalp hastalığı, enfla- masyona bağlı bağırsak hastalığı, hemorold, irritabl bağırsak sendromu, kabızlık, diyabet, obezite oranlarını azaltmaya yardım edebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp