Kanser Ve Bağışıklık Sistemi

Kanser Ve Bağışıklık Sistemi :

Duygular ve kanser konularına zaten değinmişken, konuyu biraz daha ileri götürelim. Tıp tarafından henüz yoğun araştırmaya konu olmamış olmasına karşın psikolojik ve toplumsal etkenlerin kanser ve tedavisinde etken olabileceğine dair yıllardır pek çok gözlem yapılmıştır.

Bunlardan bir tanesi Kaliforniya Üniversitesi Tıp Fakültesi üyelerinden Kenneth Pelletier'in zamanında sunduğu rapordur. Pelletier, San Francisco'nun bir bölgesinde yedi kişide gerçekleşen "mucize kanser tedavileri" ile ilgileniyor ve bunların ortak bir yanı olup olmadığını merak ediyordu.

Aslında sonuçta hepsinin de daha cana yakın, daha dışadönük. kendilerinin dışındaki şeylerle de ilgilenir olduklarını; hepsinin daha fazla keyif alacakları faaliyete zaman kalmasını sağlayacak biçimde yaşamlarını değiştirmeyi enediklerini, farklı biçimlerde dinlerine daha fazla bağlandıklarını ancak hepsinin kendinden büyük bir şey olduğuna inandığını görmüş; hepsinin günün belli bir bölümünü meditasyon yaparak, sessizce oturup düşünerek ya da dua ederek geçirdiğini saptamış; hepsinin de bedensel egzersiz programlarına başladığını, yedisinin de beslenme biçimlerinde değişiklikler yaparak daha az kırmızı et ve daha çok sebze yemeye başladıklarını fark etmiştir. Buradan toplumsal ve duygusal etkenlerin bu "mucizevi tedavi"lerde rol aldığını kesinlikle ortaya koyuyor gibi görünmektedir.

Pelletier zihin-beden ilişkisi üzerine çok tanınan bir kitap olan Mind As Healer, Mind As Slayer'ın (Şifacı Zihin, Katil Zihin/New York: J. P. Tarcher, 1977) da yazarıdır. ilgilenenler için O. Carl Simonton, Stephanie Matthews Simonton ve James Creighton'ın hazırladığı ve Simontonların kanser tedavi yöntemlerini anlatan, Getting Well Again (Tekrar İyi Olmak/New York: J. P. Tarcher, 1978) adında bir kitap da bulunmaktadır. Onlarınki hastalarını anlama ve sonuca etki ettiğine inandıklarından görüş ve tavırları değiştirmenin yolarını bulmaya yönelik psikolojik bir yaklaşımdır.

Bu konu üzerine hazırlanmış oldukça gözde bir diğer kitap ise Yale'de cerrah olarak çalışan Bernie Siegel'ın yazdığı Love, Medicine and Miracles'dır (Sevgi, Tıp ve Mucizeleri ew York: Harper&Row, 1986). Dr. Siegel meslek yaşamına cerrah olarak atılmış, kanserin toplumsal ve psikolojik boyutlarının farkına varmış ve buna bağlı olarak da bu tür hastalarla çalışmaya başlamıştır. Kitabı büyük bir besin kaynağıdır ve gözde oluşu sayesinde de zihnin kanserle mücadele edebilecek noktaya ulaşabileceği görüşünü pek çok insana taşımayı başarmıştır.


Ancak psikolojik ve fizyolojik açıklık konusundaki noksanlığından ötürü Dr. Siegel'ın çalışmasının özüyle ilgili endişeye neden olabilecek birkaç şey olabilir. Doktor, duyguların kanserin neden ve tedavisinde nasıl rol oynadığını gösteren kuramsal bir kalıba ve kendi çalışmasının bu kalıpta nereye oturduğuna değinmemiştir. Bu eksikliğinden ötürü geleneksel tıp araştırmalarıyla ilgilenen kesim üzerinde büyük bir etki yaratabileceğe benzememektedir.

Hangi toplumsal ve psikolojik etkenlerin hangi hastalıklara nasıl etki ettiği konusunda kesin tanılara bu denli gereksinim varken bu talihsiz bir durumdur. Tıp, hastalıkta ve sağlıkta duyguların önemli rolünü kabul ederek hastalık nedenlerine dair görüşlerini yeniden ele almalıdır. Duygu ve beden arasındaki bu gizemli boşluğa bir köprü kurmak için gerekli olan, deneysel tıp alanında çalışacak doğru beyinler ve şimdilerde tıbbın genetik araştırma ve kanserde kemoterapiye aktardığı gibi bir ilgi ve bağlılıktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp