Hipertansiyona Bağlı Akut Baş Ağrısı

Hipertansiyona bağlı akut baş ağrısı:
Sistemik arter basıncının birden Yükselmesi (esanstyel hipertansiyonun labil safhası, akut nefrit, reckromosıtoma) Baş ağrısına sebep olabilir. Kronik hipertansiyon kronik baş ağrılarının görülmesine sebep olacaktır. Akut nefritte veya habis hipertansiyonda şiddetli baş ağrısı İle birlikte bulantı. kusma, görme bozukluğu, papilla ödemi, mevcutsa hipertan silansefelopatiden bahsedilir.
Hipertansif ansefalopati: Hipertansiyon esnasında BOS nın basıncı artarak Geçici veya sürekli olarak çeşitli beyin vasküler. Bozukluğu sonucu hareket, duygu, bozuklukları, konvülzyon ve koma meydana getiren sendromdur. Hastalarda herediter vasküler predis pozisyon, nefropati ve çoğu kez böbrek fonksiyon bozumluğu vardır. Kan basıncı yüksekliği önemli faktördür. Hipertansiyon beyindeki küçük arterlerde paralizi yapar. beyinde anatomapatolojik olarak kanama odakları, trombüs ve buna bağlı nekrozlar vardır. Erkeklerde daha çok görülür. Başlangıç semptomları belirgin değildir. Genelolarak sendrom akut veya subakut yani ani olarak başlar, öncü işaret olarak kan basıncı yükselmesi, baş ağrısı. halsizlik, kuvvetsizlik serebral kaynaklı bulantı duygusu ve kusma görülür. Bazen de anguaz, sinirlilik, torpör durumu ve konvülzyonlar vardır. Ense sertliği görülmesi teşhiste karışıklığa yol açabilir. Akut devredeki semptomları geçicidir; monopareza. hemiparezi, hernipleji, dızartri, afazt, Jackson ve jeneralize konvülzyonlardır. Subjektif semptomlar arasında baş ağrısı, oksibitaldedir ve enseye uzanır. Ense sertliği bulunabilir, bir diğer şekli de künt daha derinde alında, vertekste, veya başın tümünde bulunan baş ağrısıdır. Parestezilerede, rastlanır, görme bozuklukları, pupillalarda genişleme. retina arteriyollerinde daralma. kalınlaşma, tıkanma. kanarna, papilla ödemi görülür. Tinnitus. kalbin ritim bozukluğu, dispne, akciğer ödemi buıunabilir. Psişik bozukluklar hafif veya orta derecede Olabileceği gibi psikozlara benzer değişmede vardır.
Laboratuvarda: İdrar muayenesinde nefroskleroz belirtileri, hafif anemi olabilir, BOS normaldir. Sendromda nüksler kaide gibidir. Krizlerin süresi bir kaç saatten bir kaç güne kadardır. Şifadan sonra sekeller kalabilir. Beyin kanaması, kalbin yetmezliği- ve konvülzyonların bulunması tehlikelidir. Sistemik kan basıncının hızla yükselmesi ile serebral otoregülasyon limitleri dışına çıkılır ve serebral otoregülasyon bozulur. Önce diffuz ve sereoral vasospazm olur ve bu serebral kan akışını mıkrodolaşımda yavaşlatacaktır, bu da kapiller ve nöronal iskerniye yol açar, bunların sonucu ekstra selüler boşluğa sıvı akışı (serebral ödem) kapiller rüptür (petesişal kanamalar) ve doku nekrozu (iskemik mıkroen farkttis) meydana gelir. Olay jeneralize olmakla beraber dağınık, ve multifokal olabilir ve fokal nörolojik defisitler karşımıza çıkar. HipertansU ensefalopati, rnalin hipertansiyon yapan yada kontrol adilemiyen hipertansiyon yaratan değişik sebepler ile oluşaoılir. En stk sebepler arasında akut glornertilonefrit gebelik toksemisi, pheochromocytoma, hiperaldosteronizm sayılabilir. HipertansU ve aterosklerotik kişide zaman zaman fokal is kemik bozukluklar, laküner intarutlar, zamanla multiinfarkt demaris denen mental gerileme ve rnultipl nörolojik defisitlerle giden klinik tabloya yol açacaktır.
9 - Lomber ponsiyon sonu baş ağrısı: Lomber ponksiyonu takiben görülebilir, saatler veva günlerce devam eder. Ağrı daha ziyade oksibitaldedir. Ponksiyonla fazla sıvı alınanlarda, ponksiyondan sonra hemen kalkıp delaşanlarda serebrospinal aralığa girmek için bir kaç defa teşebbüste bulunulan vakalarda daha sık görülür. Daha- ağır şekillerinde ense sertliği ve kusma gibi meninksirritasyon işaretleri bulunabilir. Hasta oturunca ağrı şiddetlenir yatınca hafifler veya geçer. Ağır vakalarda baş ağrısının sebebi ponksiyon deliğinden serebrasptnal sıvının yırtılmış olan araknoid dışına sızmasıdır. Yatar vaziyette yeniden ponksiyorıe edip basınç yükselene kadar fizyolojik serum zerk edilmelidir.
1O - Zehirlenmelere bağlı baş ağrısı: Her çeşit zehirlenmede az yada çok bir baş ağrısı vardır. Bunlar içinde en çok görüleni ve baş ağrısına sebep olanı karbon monoksit zehirlenmesidir, Renksiz ve kokusuz olan bu gaz. mangal kömürünün tam yanmamasından veya havagazı kaçaklarından zehirlenmelere sebep olabilir. Karbon monoksit hemoglobin ile birleşerek karbonsi hernoglobin husule getirir ve hemoglobinin oksijen taşıma kabiliyetini azaltır. Zehirlenmeye ait belirtiler ani veya tedricen husule gelir. Baş ağrısı, sinirlilik, konvlilzyon, haIıza bozuklukları, ve nihayet şuur. kaybı görülür. Karbonsihemoglobin açık kırmızı renkte olduğu için, hastanın vücudu kırmızı görünüştedir. Tütün, alkol, oplum, kurşun, salisilat, eter, kloroform vs. zehirlenmeleride baş ağrısı yapar.
11- Güneş çarpması ve yüksek hararet: Güneş altında veya çok sıcak bir yerde kalma sonucu baş ağrısı, baş dönmesi, taşıkardi, taşıpne, tansiyon düşmesi, ateş yükselmesi ortaya çıkar. Ağır vakalarda kollaps oluşur. Deri kurudur, Lökositoz, proteinürt, azotemi, görülebilir. Akut devreyi atlatan hastalarda. aylarca süren baş ağrıları kalabilir. Sıcaklığın aşırı yükselmesi halinde artan vücut ısısı normalde bir kaç yol ile giderilir. Sindirim, solunum sistemleri, deri, vücut yüzeyi ile ısı kaybedilir. Deri ve deri altı dokularındaki zengin dolaşım ısı-nın kan yolu ile yüzeye iletilmesi ve buradan kaybına sebep olur. Terleme su buharlaşması yolu ile ısı kaybını arttırır. Çevre ısısı ile havadaki nem oranının yüksek olduğu durumlarda ısı kaybı azalacağından sıcak çarpması denen olay ortaya çıkar. Vücuttan alınan ateş ölçümleri yüksektir. Oral ateşin 41.1 Co nin üzerine çıkmsı ile konvülzyonlar görülür. Ateş 42.2 Co ye yükselmesi halinde ise protein denatürasyonuna bağlı irreversibl beyin hasarı oluşur. Sıcak çarpması alayında vücut ısısını düzenliyecek mekanizmalar bozulur, ısı yükselmesine rağmen terleme durur. Sıcak çarpması güneşe maruz kalmadan da oluşabilir. Uzun süre sıcağa maruz kalanlarda önce terleme durur, halsizlik. taşikardiye bağlı çarpıntı hissi, ve baş ağrısı görülür. Bu dönemden sonra tablo süratle bozulur, deri sıcak ve kuru, kirli bakınmsı renktedir, nabız basıncı artar, solunum süratlenir ve yüzeyelleşir. Muayenede sıstolık basıncın arttığı, tendon reflekslerinin kaybolduğu görülür. Ağrılı tonik konvü1zyonlar gelişir ve hasta birkaç saat içinde kaybedilebilir.
12 - Asidoz, alkoloz ve elektroUt denge bozukluklarında kusma ile birlikte baş ağrısı vardır. Respiratuvar asidoz genellikle akciğerlerden karbondioksit itrahını bozan solunumsal veya sinirsel bir Olaya bağlıdır. Hava yollarında stenoz, obstrüksiyon, astma, akciğer ödemi, ağır parankim bozuklukları, atelektazi, pnömotoraks gibi solunum yollarına ait,' ve bülber hastalık, poliorniyelit, serebral tümörler. morfin, barbitürat zehirlerrmesi gibi santral sinir sistemini ilgilendiren durumlar ve aşırı miktarlarda karbondioksit inhalasyonu etyolojik sebepleri oluşturur. Klinikte aşırı yorgunluk, sürekli baş ağrıları, şuur bozukluğu, gibi semptomlar ile hiperkalemiye bağlı kardiyak bulgular vardır. Metabolik asidoz organizmada uçucu olmayan asitlerln birikmesinden veya bikarbonatların kaybından oluşur. Organik ve inorganik asitlerin organizmaya alınışı, diyabette endojen asit miktarında artma, açlık, anoreksi, yüksek ateş tiroto'ksikoz, şok, anestezi gibi durumlarda katabolizmamn aşırı artışı. Salisilat zehirlenmesinde önce solunum merkezlerinin stimülasyonu ile respiratuar alkoloz olur, daha sonra oluşan metabolik asidozun sebebi salisilatla bozulan karbonhidrat metabolizması, sonucu özellikle piruvik asit ve laktik asitte artıştır. Böbrek yetmezliğinde metabolizma sonucu oluşan normal asitleri nitrah edilemiyerek birikmesi, barsak yolu ile diare, barsak safra fistüllerinde bikarbonat kaybı, gibi etyolojik sebepler ile oluşur. Klinikte hasta halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, bulantı. kusma, karın ağrısı, periferik vasodtlatasyon sebebi ile oluşan ateş basmasından şikayet eder.
Respiratuvar alkoloz: Nadirdir, bazı anksiyete hallerinde görülen hipervantilasyon en önemli sebebidir. Ansefalit, beyin tümörleri ateş, anemi, anoksi, solunum, ve kalb yetmezliği, tırotoksıkoz, alkol ve salisilat zehirlenmeleri, karaciğer sirozu etyolojik sebepleri olabilir. KUnikte en belirgin tablo anksiyete durumunda görülen hipervantilasyon sendromudur. Hasta baş dönmesinden «boş kafa» hissinden. baş ağrısı, paresteziler, ellerde karıncalanma. kulak çınlaması. Görme bozukluğu, çarpıntı, terleme, kas krampları, prekordiyal sıkıntı, epigastrik ağrılar, bulantı. kusmadan şikayet eder. Objektif olarak kaslarda spasm Chvostek ve Troussean işareti gibi te tani bulguları vardır.
Metabolik alkoloz : Kusma ve drenaj ile mide suyu karbı, bazı diüretikler, kortikosteroid tedavi, potasyum kaybı ile seyreden durumlarda ortaya çıkar. Plazma bikarbonatları yüksektir, hipokloremi vardır, Natremi normal veya yükselmiş, potasyum, normal veya azalmıştır. KIinikte en önemli bulgu tetanidir.
13. - Akul sinüzit, akut otitis media, akut göz hastalıklarmda da baş ağrısı vardır.
KRONİK BAŞ AGRlLARI
1. Psikojerıik baş ağrıları: Baş ve ense adelelerinin devamlı kontraksiyonları baş ağrısına sebep olur. Bu mekanizma muhtelif sebepli baş ağrılarına sonradan eklenerek ağrının uzamasma sebep olabileceği gibi tek başına da pratik hekimlikte en sık görülen baş ağrısı tipini Oluşturur. Diğer baş ağrısı sebeplerini ekarte ettikten sonra artık hiç başka sebep kalmadığı zaman psikojenilk baş ağrısını düşünmek doğru değildir. Hem zaman kaybına, hem lüzumsuz tetkikIere sebep olur. Hasta emotif bir tıptır. senelerden beri baş ağrısından şikayet etmektedir, çoğu da kendisinde migren olduğunu söyler, bu teşhisi ya kendi kendine koymuş yada yanlış olarak hekim tarafından koyulmuştur. Ağrı genellikle bilateraldir. periodisttesi ve bariz krizleri yoktur, ensede ve oksibital bölgede lokalizedir, sıklık itibari ile ikinci lokalizasyon tepe (vertex) dir. Ağrının sebebi adelelerdeki kasılmalar olup, masa] ağrıyı hafifletecektir. Ağrılar zonklayıcı değildir, devamlıdır. derinden gelir. Hasta bunu bir tazyik hissi, bantIa veya çemberle başın sıkılması şeklinde de tarif edebilirler. Boyun ve ense palpasyonunda bilhassa omuz'lar üzerinde ve ensenin yukaı;ı kısımlarırıdakı adele-ıerın bazen bütün trapezinsun hassas olduğu görülür. Adelelerin kontraksiyorıuna sebep olan faktör her zaman sadece psikojenik değildir, bizzat adelelere veya altında bulunan İskelete ait çeşitli patolojiler (fibrozit, artrit, osteit, arthrosis) bulunabilir. Sebebi, pek anlaşılmamış ense miyofibrozitlerinde de ağrılı kontraksiyon, devamlı baş ağrısı, lokal hassasiyet vardır. Palpasyonda adetelerin içinde ve bilhassa sternokleidomastoidin başa yapıştığı yerde ağrılı nodüller vardır. Bu durum natürü itibari ile romatizmal olabilir ve antiromatizmal tedaviden istifade edebilir. Servikal vertebraların dejeneratif hastalıkları da unutulmamalıdır. Mutad günlük işler esnasında ağrı devamlıdır. Stress ve üzüntüler ağrıyı arttırır, Bir kısım hastalar ise, sadece dolgunluk hissinden bahsederler. Bu arada konJoktivaların irritan maddeler ile tahrişi yada uygun olmayan bir gözlük camı, dış göz adelelerinde devamlı kontraksiyon doğurduğu ve refleks yol ile baş ve ense adelelerinde ikontraksiyon, segonder ağrı uyandırdağını söylemek gerekir. Migren ve sinüzdt vakalarında da baş ve boyun adelelerinde korıtraksiyonlarm bulunduğu ve oksibital bölge, ensedeki ağrılarm bu adelelerin kontraksiyorıundan ileri geldiği anlaşılmıştır, Psikojenik baş ağrılarının elektromyografik tetkikleri baş ve boyun adelelerinin uzun ve devamlı kontraksiyon halini göstermiştir. Ağrı aylar, hatta yıllatea sürebilmeikte hastanın emosyonel durumunun iyileştiği hallerde ve trankilizanlarlle ruhi gerginliğin azaltıldığı hallerde ağrının hafiflediği, geçtiği gözlenir. Ağrı nöbetinin başlaması migrende olduğundan daha yavaş olmakta, seyrek olmayarak dinrneksizin haftalar. aylarca devam eden bir basınç şekli, sızının üzei rıne eklemektedir. Uzun zaman periyodları boyunca gece ve gündüz devam etme özelliği gösteren biricik baş ağrısıdır. Her ne kadar uyumaya imkan verirse de hasta ne zaman uyanırsa uyansırı, baş ağrısı vardır ve geleneksel analjeziklerin ağrı şiddetli ve sızlayıcı tipte olmadığı takdirde yararlı etkileri yoktur. Hastaların rahatlarınş relalkse Olduğu sırada dahi başta devamlı bir basınç yapıcı hafif duygu hissetmeleri dikkatin intrakartnal hastalık şüphesi, korku ve üzüntüsü sebebi ile baş üzerinde toplamasından dolayı olduğu zannını verir. Geç dönemlerde bütün baş ağrısı tipleri kas gerginliği meydana getirebileceklerdir. Gerilim baş ağrıları daha ziyade orta yaşlarda görülür, anksiyete ve depresyon ile artma eğilimindedir. Birçok mens öncesi baş ağrıları bu tiptedir ve merıapozda gerilime bağlı bu tip baş ağrılarının insidansında artış vardır. Gerilime bağlı baş ağrısı olan hasta grupları üzerinde yapılan psikolojik incelemeler anksiyete, hipokondri ve daha az olarakta despresyorıun belirgin semptomlarını ortaya koymuştur. Psikiyatrik sendromlar baş ağrısı yönünden incelendiğinde kendilerinde anksiyete nörozu ve arıksiyetenin belirgin bir semptom olduğu diğer histeri, obsesif kompülsif nöroz, şizofreni gibi sendromlar bulunan hastaların çoğunluğunun bu tip baş ağrısı gösterdikleri açıkca anlaşılmaktadır. EndOjen ve re aktif depresyonlarda bu tip baş ağrıları daha seyrektir. Bununla beraber ileri yaşlarda görülen involüsyonel ve hipokondrik durumlarda insidans artar. Migren ve post travmatik baş ağrıları gerilime bağlı baş ağrılarının eklenmesi ile komplike olabilir. Hastalarda psüconevrozun diğer semptomlarından bir veya bir kaçı birlikte bulunabilir. Liste arazı görülebilir. Baş dönmesi göz önünde sinek uçuşmaları. hipntarenkste sıkışma hissi (globus histerikus), çarpıntı, iç çekme, çeşıtU slndlrhrı yolu şikayetlerl, tştahsızlık, bulantı. geğirme, öğürme, seksüel güçlükler halsizlik, Teşhis güçtür.
2. Fokal enfeksiyonlara bağlı baş ağrıları başta bulunan sinüzit: Tonsilht, rhinit gibi fokal kronik infeksiyonlar ve çürük granülomlu dişler baş ağrısı sebebidir. Çürük dişlerden olan ağrı önce ıokaı sonra ayni tarafın trigeminusununlist diş çürülkleri için ikinci dalına, alt diş çürüklert için üçüncü dalına ait inervasyon alanına uyan yansıma ağrılarma sebep olur. Çürük dişleri etrafına lokal anestezi yapılması ile ağrının kesilmesi karekteristiktir. Kafadaki stnüslerin kronik nastaııkıan ise yüzde ve kafanın çeşitli yerlerinde ağrıya sebep olurlar. Frontal sinüs hastalığıda ağrı frontalde en sıklıkla gözlerin arasında ve kaş bölgesinde duyulur, temporal bölgeye de yayılır. Maksiller slnüs hastalığında yanalk üzerinde dolgunluk ve ağırlık nıssınden kuvvetli 'deliei ağrılara kadar değişik ağrıdan şikayet edilir. Sinüs ostiumları kapalı ise, ağrı göz çukuruna doğru yayılır. göz ve kaşın . üzerinde hissedilir, hasta taraf üst dişlerinde de ağrı duyulur. Sfenoidal ve ethmoidal sinüs hastalıklarında gözlerin arkasında, vertexde ağrı vardır. srnüs hastalıkları uzun süre devam ederse önde ve tepede duyulan ağrılardan paşka başın arka kısımları ile boyun ve omuzlarda da ağrı husule gelir. Sinüs hastalıklarında, ağrı geceleri daha az gelir, hasta bır müddet yatarsa, ıstirahat ederse baş ağrısı daha seyrek gelecektir. Maksiller sinüs hastalıklarında, ağrı hasta taraf yukarı gelecek şekilde yatmakla gittikçe hafifler. Frontalsirıüs ağrıları genellikle sabah başlar gittikçe artar, akşam üzeri veya gece ya• tınca kaybolur. Maksi11er sinüs hastalıklarında ise, ağrı öğleden sonra başlar akşamleyin azalır. Sinüs hastalıklarında duyulan ağrı derinden gelir, künt, zonklayıcı bir karekterdedir. Kusma ve bulantı ile beraber olması çok nadirdir. Akut alevlenmeler esnasında ağrı şiddetlenirse de migren, menenjit, sereoral anevrizma rüptürü ve bazı ateşli hastalıklarda görülen baş ağrısı şididetine hiç bir zaman varmaz. Aspirin ve !kodein ile yatışa-bilir. Başı sallamakla veya öne eğmekle, ıkınma, öksürük sıkı yakalık takma gibi vena basıncım arttıran hallerde çoğalır. Menstrasyon, soğuk hava, seksüel heyecan, alkol almak gibi mukoza kenjesyonuna sebep olan durumlar ağrıyı şiddetlendirir. Nasal ve paranasal

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp