Gms Psikolojisi

Gms Psikolojisi :

Boyun, omuz ve sırt ağrısı sendromlar mekanik yollarla tedavi edilecek mekanik sorunlar değildir. Bunlar insanların hisleri, kişilikleri ve yaşamlarındaki dalgalanmalarla ilgili sorunlardır. Bu doğruysa, bu ağrı sendromlarıyla geleneksel biçimde başa çıkmaya çalışmak gülünç bir tıbbi girişimdir. Geleneksel tıbbın koyduğu tanılar makine, yani beden üzerinde odaklanmaktadır; oysa ki esas sorun o makineyi işletenle, yani zihinle ilgilidir. GMS'nin temel niteliği bedensel ağrıysa da bu akut rahatsızlık yapısal anormallikler ya da kas kusurlarından değil psikolojik bir olgudan kaynaklanmaktadır. Bu fazlasıyla önemli bir noktadır ve ileriki sayfalarda bu durumun nasıl işlediği açıklığa kavuşturulacaktır. Ancak terimlerin netleşmesi açısından önce birkaç tanım yapmak gerekiyor.

(GERİLİM) Gerilim sözcüğü çok yaygın olarak kullanılmakta ve farklı kimseler için farklı anlamlar içermektedir. Benim çalışmamda ve bu kitapta sözü edilen rahatsızlık Gerilim Miyozit Sendromu olarak adlandırılmaktadır. Gerilim sözcüğü burada bilinçdışı zihin tarafından üretilen ve büyük ölçüde de orada kalan duygulara işaret etmek için kullanılmaktadır. Bu hisler zihnin farklı bölümleri, zihin ve dış dünya arasındaki karmaşık bir etkileşim sonucu oluşur. Bunların pek çoğu hoşa gitmeyen, acı ya da utanç veren hislerdir;bir yanlarıyla bizim ve/veya toplumun kabul edilmez bulduğu, böylelikle de bastırdığımız hislerdir. Bu tür hislere örnek olarak endişe, öfke ve öz saygı ksikliği (kendini aşağı görme) gibi hisleri sıralayabiliriz.

Bu duygular bastırtırlar çünkü zihin ya bizim bunları tecrübe etmemizi ya da bunların dış dünya tarafından görülmelerini istemez. Öyle görünüyor ki eğer bizlere bilinçli bir seçim hakkı tanınmış olsaydı, çoğumuz bu kötü hislerle başa çıkmaya karar verebilirdik ancak insan zihni anlık yapılandığından bunlar anında ve otomatik olarak bastılırlar; kişinin seçim hakkı olmaksızın.

Kısacası, gerilim sözcüğü burada bastırılmış, kabul görmeyen duygulara işaret etmektedir.

(STRES) Stres sözcüğü gerilim ile karştırılmakta ve görünüşe bakılırsa duygusal olumsuzlukların tümü yerine geçebilmektedir. Ben bu terimi bireyi sınayan, ona baskı uygulayan ya da onu geren her etken, etki ya da durum için kullanmak istiyorum. Bedensel ya da duygusal açıdan stres altında olabiliriz.

Aşırı sıcak ya da soğuk bedensel stresi yaratır; aşırı çaba gerektiren bir iş ya da ailevi sorunlar da duygusal stresi. GMS'de etkin rol alan stres ise bastırılmış duygusal tepkilere yol açar.

Dr. Hans Selye'nin çalışması dikkatleri öncelikle stresin beden üzerindeki etkisine çekmesi açısından önem taşır; onun araştırma ve yazılan oldukça verimli olmuş, yirminci yüzyılın en temel tıbbi başarılarından sayılmıştır. Dr. Selye'nin biyolojik stres tanımı şöyle: "herhangi bir talep üzerine bedenin verdiği belirsiz yanıt." Stres kişi için iç ya da dış olarak iki biçimde oluşabilir. Dış strese örnek olarak işiniz, maddi sorunlarınız, hastalık, iş ya da ev değiştirmek, çocukların ya da ebeveynlerin bakımı verilebilir. Ancak, iç stresi yaratanlar gerilimin oluşumunda daha önemli rol oynuyor gibi görünmektedir. Bunlar bir kimsenin kendi kişiliğinin uzantılardır; örneğin aşırı titizlik, mükemmeliyetçilik, yükselme arzusu ve benzeri özellikler. İnsanlar çoğunlukla işlerinin çok stresli olduğunu bu yüzden gergin olduklarını söylerler. Ancak iyi iş çıkarma konusunda çok titizlik göstermeseler, başarmak, elde etmek ve yükselmeye çabalamasalar bu gerilimi yaratmış olmazlar.

Genellikle bu tür insanlar fazlasıyla rekabetçi ve öne geçmeye kararlı kimselerdir. Tipik biçimde yaptıkları kendilerine karşı başkalarının onlara yaklaştığından daha eleştirel bir tavırla yaklaşmalarıdır.

Benzer kişilik yapısındaki bir ev hanımı ve bir anne de iş dünyasındaki bir kimsenin yaşadığı stresin aynını yaşar ancak onun endişelerinin odağı ailedir. Çocukları, eşi ve ailesi hakkında endişe duyar. Herkes için en iyisini ister ve bunu sağlamak için de kendi gücünün yettiği her şeyi yapar. Aynı zamanda herkesin ondan hoşlanmasını arzuladığını, biri ondan hoşlanmadı mı buna çok üzüldüğünü söyler. (Memnun etmeye karşı duyulan bu güçlü istek elbette sadece kadınlara özgü değildir; geçenlerde muayenehanemde orta yaşlı bir bey de bu hassasiyetlerin aynını dile getirdi.)

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp