Dr. H. K. Beecher

Dr. H. K. Beecher :

Dr. H. K. Beecher ABD'de ağrı üzerine yapılan ciddi çalışmaların öncülerindendir. 1946'da Annals of Surgery'de "Pain in Men Wounded in Battle" (Savaşta Yaralanan Erkeklerde Ağrı) adlı bir makale yayınlanmıştır. Bu çalışma ortaya koyduğu hayli ilginç gözlem sayesinde yıllarca anılmıştır.

Ancak artık, Dr. Beecher'ın söyledikleri ağrı üzerine' çalışan öğrenciler için kabul edilir olmadığından gözden düşmeye başlamıştır. Dr. Beecher İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da ciddi yaralar alan 215 askerle olay yerinde konuşmuş ve bunların yüzde 75'inin morfıne gereksinim duymayacak kadar az ağrısı olduğu bulgusunu elde etmiştir. Bu güçlü duygunun ağrıya baskın gelmiş olabileceğini düşünmesi üzerine akıl yürütmeye başlar: "Bu noktada askerin konumunu göz önüne almak önemlidir: Yarası askeri içerisindeyken yorgunluk, rahatsızlık, kaygı, korku ve gerçek ölüm korkusuyla dolduran o fazlasıyla tehlikeli ortamdan birden kurtarıp, ona hastanenin güvenliğine sığınma şansını verir. Artık dertleri sona ermiştir ya da o böyle düşünmektedir."

Bu gözlem İkinci Dünya Savaşı'nda ABD'li general cerrahın hazırladığı, Martin Gilbert'ın, The Second World War: A Comp/ete History (NewYork Henry Holt, 1989) adlı kitabında yer alan raporuyla da desteklenmektedir. Bu raporda piyadelerde psikiyatrik çöküntünün oluşmaması için her fırsatta salıverilmeleri gerektiğine değinilmektedir. Raporda ayrıca şu da dile getirilmektedir: ''Yaralanma ya da sakatlık bir talihsizlik olarak değil, lütuf olarak görülmektedir."

Burada işte zihnin ağrıyı dönüştürme ya da ortadan kaldırma yetisine örnek daha görülmektedir. İyicil bir ruh, şen bir tavır, olumlu bir duygu halinin ağrıyı durdurma ya da engelleme yetisi olduğu açıktır. İnsanın tahmin edemediği bunun nasıl işlediğidir. Ancak bu durumda GMS tedavi sürecinin nasıl işlediğini bilmekteyiz. Beyin hakkında bilgi edinmek süreci amaçsız bırakır, olağandışı otonom uyarımı durdurur ve böylelikle de ağrı durur. Bizim henüz keşfedemediğimiz ve muhtemelen şu an için zihinsel ufuklarımızı aşan .konu ise duygusal olguların bedensel olgular nasıl harekete geçirdiğidir. Bunu yapıyor olduklar tartışma götürmez, fakat şu an için Beniamin Franklin'in gözlemiyle yerinmemiz gerekmektedir: "Doğa yasalarının icra şeklini bilmek değildir bizim için önemli olan: salt yasalar bilsek de kafidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp