damar hastalıkları belirtileri nelerdir nasıl tedavi edilir

Damar Rahatsızlıkları

Damar Rahatsızlıkları Hakkında Genel Bilgiler

Damar rahatsızlıkları;damar rahatsızlıkları hakkında merak ettikleriniz ve daha fazlası için aşağıda sizin için hazırladığımız yazımızı okuyabilirsiniz...

Damar Hastalığı Nedir?

Damar hastalığı, vücudumuzdaki atardamarlarda daralma, tıkanma ya da balonlaşmaya neden olan bir hastalık grubudur. Tuttuğu damarlara göre 3 bölümde incelenir:

Koroner damar hastalığı: Kalbi besleyen "koroner" atardamarlar tutulur. Bu damarlardaki daralma ya da tıkanma kalp ağrısı (anjina) ya da kalp krizine (enfarktüs) neden olabilir.
Beyin damar hastalığı (Serebrovasküler hastalık): Beyin ve beyinciği besleyen "Şah Damarı" ve diğer atardamarlar tutulur. Bu damarlardaki daralma ya da tıkanma geçici ya da kalıcı beyin felcine (inme) neden olabilir.
Periferik damar hastalığı: Kalp ve beyin dışındaki, kol, bacak, barsak, karaciğer ve böbrek gibi diğer doku ve organları besleyen atardamarlar tutulur. En sık tutulan bölge bacak damarları olduğundan "Periferik damar hastalığı" genellikle bu bölgedeki damar tıkanıklıklarını ifade etmek için kullanılır. Bu damarlardaki daralma ya da tıkanma yürümekle bacak ağrısı (Klodikasyon) ya da bacakta yara ve gangrene neden olabilir.

Kalpteki koroner damar hastalıkları "kalp-damar hastalığı" olarak bilinir ve klasik "damar hastalığı" tanımından ayrı tutulur. Bu nedenle bu web sitesinde "damar hastalığı" terimi, vücudumuzda kalp dışındaki damarların (Beyin damarları ve periferik damarlar) daralma, tıkanma ve balonlaşmasını tanımlamak için kullanılacaktır.

Ateroskleroz nedir?

Vücudumuzdaki damar tıkanıklıklarının %95 inden fazlasında olayın nedeni aterosklerozdur (damar sertliği). Ateroskleroz, kolesterol denilen yağımsı bir maddenin atardamar duvarında birikmesi ve bunun sonucu oluşan sert plakların zaman içinde damarı daraltması ya da tamamen tıkamasıdır. Ateroskleroz aslında çocukluk yaşlarında başlayan, yavaş ve sinsi olarak ilerleyen bir hastalıktır.

Hafif ateroskleroz damarlarda ciddi bir daralmaya yol açmadığından genellikle belirti vermez. Bu dönemde, kişi damarlarında biriken kolesterol plaklarından habersizdir. Ancak yaş ilerleyip ateroskleroz belli bir seviyeye geldiğinde atardamarlarda oluşan ciddi daralma ya da tıkanmalar damarların beslediği dokularda oksijen azalmasına (iskemi) neden olur.

Kollateral nedir?

Vücudumuzdaki atardamarların tıkanması bazı durumlarda iskemi yaratmayabilir. Bu durumda ya o dokuyu besleyen başka damarlar bulunabilir ya da vücudumuz o tıkanıklığın iki ucunu birbirine bağlayan yeni damarlar oluşturmuştur. Kollateral adı verilen bu damarlar çok sayıda, küçük çaplı ve kıvrıntılıdır.
Sol femoral damar tıkanıklığı sonucu oluşan kollateraller
Bir hastada, sol femoral damar tıkanıklığı sonucu oluşan kollateraller

Kollateraller genellikle istirahat halindeyken dokunun ihtiyacına yetecek kadar bir kan akımı sağlayabilir, ancak yürüme, koşma gibi dokularımızın kan ihtiyacının arttığı durumlarda yetersiz kalırlar ve dokuda iskemi oluşumuna engel olamazlar.

Damar tıkanması ne yapar? Damar tıkanması yavaş (kronik) ya da ani (akut) olabilir.

a. Kronik tıkanma: Yavaş gelişen damar tıkanmalarında, vücudun kollateral damarları oluşturacak zamanı olduğundan iskemi genellikle çok şiddetli değildir. Yavaş tıkanma, kollateraller yeterliyse ya da o dokuyu besleyen başka damarlar mevcutsa hiç belirti vermeyebilir, ya da sadece dokunun kan ihtiyacı artınca belirti verebilir. Bu olay örneğin kalp damarlarında olursa, istirahatte olmayan ancak yürüme ve koşma ile gelişen göğüs ağrısı (stabil anjina) yapabilir. Bacak damarlarında olursa yine istirahatle olmayan ancak yürüme veya koşma ile gelişen bacak ağrısına (klodikasyon) neden olabilir. Ancak eğer dokuyu besleyen başka damar yoksa ya da kollateraller yetersiz ise bu durumda istirahatte bile ağrı oluşur. Kalpte anstabil anjina, bacakta ise kritik iskemi adı verilen bu durum kan dolaşımının çok azaldığını ve doku ölümünün (kalpte ise enfarktüs bacakta ise gangren) yakın olduğunu gösterir.

b. Akut tıkanma: Bu tür ani tıkanmalarda, vücudun kollateral damarları geliştirecek zamanı olmadığından dokuda şiddetli bir iskemi gelişir ve kısa sürede doku ölümü meydana gelir. Bu olay genellikle kalpte enfarktüs, beyinde inme, bacakta ise gangrenle sonuçlanır. Akut tıkanma 2 mekanizmayla oluşabilir: Birincisinde, ateroskleroz nedeniyle daralmış olan atardamarlara günün birinde aniden bir pıhtı oturabilir ve bu damarlar tamamen tıkanır. Oluşan bu pıhtıya trombüs adı verilir. İkincisinde ise, vücutta oluşan böyle bir trombüsten kopan bir parça daha uçtaki atardamarlardan birine gider ve o damarda tam tıkanmaya neden olur. Örneğin, şah damarındaki bir pıhtı bu şekilde beyne kaçarak felce neden olabilir ya da kasık damarından kaynaklanan bir pıhtı ayak damarını tıkayarak gangrene neden olabilir. Bu şekilde kan damarları içinde seyahat ederek uzak noktadaki bir damarda tıkanıklığa neden olan pıhtıya embolus ya da çoğul haliyle emboli denir.


Damar hastalığı kimlerde görülür?

Damar hastalığı genellikle 50 yaşın üzerindeki bireylerde görülür ve sıklığı yaş ilerledikçe artar. Yaş dışında en önemli risk faktörleri genetik yatkınlık, şeker hastalığı (diabet), sigara içme, kolesterol yüksekliği, tansiyon yüksekliği, böbrek yetmezliği ve aşırı kilo (obesite) olarak sıralanabilir.

Damar hastalığının diğer nedenleri nelerdir?

Ateroskleroz dışında damar tıkanması yapan en önemli hastalıklar, Takayasu hastalığı gibi damar iltihaplanmaları (vaskülit), fibromusküler displazi, Burger Hastalığı ve Raynaud hastalığı gibi daha nadir rastlanan durumlardır. Takayasu hastalığı daha çok 40 yaşın altındaki kadınlarda görülen, aorta ve ana dallarında damar duvarında düzgün kalınlaşma sonucu darlık ve tıkanıklıklar yapan bir hastalıktır. En çok kol ve boyun damarları ile karında iç organ damarları tutulur. Fibromusküler displazi, yine 40 yaşın altında kadınlarda daha sık görülen, böbrek, şah damarı ve karındaki diğer bazı damarlarda tesbih dizisi şeklinde daralma ve genişlemeler yapan bir hastalıktır. Böbrek damarlarındaki görünümü tanı koydurucudur. Buerger hastalığı ise daha çok 40 yaşın altında ve sigara içen erkeklerde görülen, el ve ayak damarlarında duvar kalınlaşması sonucu tıkanıklıklara neden olan bir hastalıktır. Hastalığı durdurmanın tek yolu sigarayı bırakmaktır. Bu hastalıklardan yeri gelince daha ayrıntılı olarak bahsedilecektir.

Damar hastalığı denildiğinde, genellikle kalpteki koroner damar tıkanıklıkları ve bunun sonucu oluşan kalp krizi akla gelir. Vücudun diğer organlarının damarlarının da tıkanabileceği, ya da bu damarlarda balonlaşma, fistül, malformasyon gibi başka problemler de olabileceği ve bunların sonucunda ciddi sağlık problemlerinin gelişebileceği pek bilinmez. Oysa, kalp dışındaki damarlarda, özellikle bacak, böbrek, barsak, kol, karotis ve beyin damarlarında da daralma ve tıkanmalara sıkça rastlanmakta ve felç, böbrek yetmezliği, gangren ve hatta ölüm gibi ciddi sonuçlara yol açabilmektedir. Damar tıkanıklıkları yanında, bu damarlarda, anevrizma (balonlaşma), fistül ve malformasyon gibi daha az bilinen, ancak kanama, felç ve hatta ölüme yol açabilen başka problemler de görülebilmektedir. Daha çok atardamarlarda görülen bu hastalıklardan başka, toplardamarlarda da tromboz, damar tıkanması, malformasyon, hemanjiom ve varis gibi pek çok probleme rastlanabilmektedir. Genelde fazla önemsenmeyen bu hastalıkların aslında yaşam kalitesini bozma yanında, bazen ciddi sağlık problemleri oluşturabildiği ve hatta hayati tehlike yaratabildiği de pek bilinmemektedir.

Geçtiğimiz yüzyılda, son 15-20 yıl öncesine kadar, damar hastalıklarında neredeyse tek görüntüleme yöntemi anjiografi, tek uygulanan tedavi yöntemi ise cerrahi operasyondu. Oysa, temelleri 1960-70 lerde atılan, ancak yaygın uygulanmaya 1990' lı ve 2000' li yıllarda başlanan, anjioplasti, stent, stent-greft, trombolitik tedavi ve embolizasyon işlemleri ile, daha önce tek tedavisi cerrahi olan birçok damar problemini lokal anestezi altında damar içinden tedavi etmek mümkün hale gelmiştir. Aynı yıllarda, toplardamarlardaki tıkanıklıklar ve derin ven trombozu tedavisinde de anjioplasti, stent ve trombolitik tedavi yaygın olarak kullanılmaya başlanmış, pulmoner emboliden korunmak amacıyla Vena Kava Filtresi kullanımı yaygınlaşmış ve son olarak da 2002 yılından beri kullanılan ve varis tedavisinde çığır açan endovenöz lazer, radyofrekans ve skleroterapi gibi yöntemlerle endovasküler (damar içinden) tedaviler çok daha sık kullanılır hale gelmiştir.

Günümüzde, tüm dünyada, damar hastalıklarında endovasküler tedavi uygulamaları hızla yaygınlaşırken cerrahi tedavi yöntemleri göreceli olarak azalmaktadır. Gelişmiş batı ülkelerinde, endovasküler tedavi, damar hastalıklarında ilk tercih edilmesi gereken yöntem olarak kabul edilmektedir. Bunun nedenleri endovasküler tedavinin lokal anestezi altında iğne deliklerinden yapılması, yara-kesi izinin olmaması, riskinin daha az olması ve hastanede kalış süresinin genelde bir günü aşmaması, dolayısıyla hastanın normal yaşama dönme süresinin çok daha kısa olmasıdır.



SENDE YORUM YAP!

Whatsapp