Allah Dostlarının Dualarından Bazı Örnekler

Allah Dostlarının Dualarından Bazı Örnekler :

Süfiyye hazeratının kaddesallahu esrarehümül-aliyeh çok ibretli, latif ve içli dualarından bazılarını da buraya teberrüken mana olarak aldık Umulur ki onların aşk, vecd ve hassasiyetlerinden bizlere de bir şeyler ulaşır, inşaallahu teala. Şimdi bu örneklerden bazılarını arz etmeye çalışalım.

1. İbrahim b. Ethem (ks.) hazretlerinin yolu İmam-ı Azam hazretlerine uğradı. İmam-ı Azamın çevresinde bulunanlar ve talebeleri İbrahim b. Ethem'e küçümseyen ve garipseyen gözlerle baktılar. İmam-ı Azam bu hali gördükten sonra İbrahim b. Ethem'e seslendi:

"Buyrun, medisimize şeref verin efendimiz, büyüğümüz!" İbrahim b. Ethem özür edasıyla bir selam verip geçti. İbrahim b. Ethem ayrılınca etrafındakiler ve talebeleri İmam-ı Azam'a sordular: "Bu kimse efendilik ve büyüklük sıfatına ne bakımdan layıktır? Sizin gibi bir zat ona nasıl efendimiz der?" İmam-ı Azam sözün varabileceği en üstün cevabı verdi:

"Şunun içindir ki o ara vermeden Allah ile Allah'ın zatıyla meşgul, bizse işin dedikodusuyla!"

2- Şakik-i Belhi (ks)

Belh şehrindendir, künyesi Ebu Ali, hocası İmam-ı Züfer. Hicri ikinci asırda yaşadı. Şu sözü söylemiştir: "Ben işlediğim günahlardan ziyade, işlemediklerimden korkarım! Zira ne geçmişte, halen ne yaptığımı biliyor ve görüyorum. Ama ne yapacağımı nasıl bir akıbete düçar olacağımı) biliyor muyum?"

3. Yahya b. Muaz (k.s]

Künyesi Ebu Zekeriyya, işi başlangıçta vaizlikti. Hicri üçüncü asırda yaşadı. Şöyle demiştir: "Günahkârların kırık ve utangaç hali, benim için ibadette olanların sert halinden ve dik tavırlarından daha sevimlidir!"; "Aşkın gerçeği odur ki iyilik görünce artmaz, acı görünce de eksilmez.' O şöyle dua buyurdu:"Allahım, bizi sadece bilgiye düşürme ki bilgi avunmaktır. Bizi akla bağlama ki akıl derttir. Bizi kendi kendimize bırakma ki bu hal uçurumdur. Gösterdiğimiz kulluktan dolayı övülmeye razı etme ki bu iş geriye dönmektir. "

4. Hatem-i Esam (k.s)

Belh şehrinden ve Şakik'in dostu. Künyesi Ebu Abdurrahman. Hicri ikinci asırda yaşadı. Belh civarında Eşcere'de medfundur. Şöyle demiştir: "Bu yola giren kimse dört ölüme razı olsun:

a. Beyaz ölüm, açlık

b. Siyah ölüm, sabır

c. Kızıl ölüm, nefse karşı gelmek

d. Yeşil ölüm, gönül elbisesini yamalardan dikmek, tevazu göstererek.'

Biri ondan nasihat işleyince şöyle cevap verdi: "İsyan edeceğin zaman öyle bir yerde et ki Allah onu (isyanını) görmesin!"

5. Ebu Hamza Bağdadi (k.s)

Adı Muhammed, hicri üçüncü asırda yaşadı. Şöyle demiştir: "Eğer gaflet olmasaydı, aşıklar Allah'ı zikretmenin safasından kül olurlar, düşüp ölürlerdi!" Yine şöyle demiştir: "Gafillik ve hafiflik yoluyla keşke biri beni avutsa da üzerimdeki yükten bir parça kurtulsam, onun bütün günahlarından affedilmesini dilerim."

6. Ali b. Muvaffak (k.s)

Iraklıdır, Zünnun'a yetişmiştir. Yetmiş dört kere haccettiği söylenir. Haclarından birinde şunları söyledi: "Gidişim ve gelişim hep teessüf, hep hicran... Ne gönül huzuru ne vakit safası tattım, halimi hiç bilemedim!" Rüyasında Allah'ı gördü ve hitaba erdi: "Ey Muvaffak oğlu! Sen hiç dilemediğin kimseyi evine davet eder misin? Eğer ben dilemeseydim, seni hiç evime çağırır, getirir miydim!"

Muvaffak oğlu Ali'nin (k.s) duası: "Rabbim, eğer ben sana cehennem korkusundan tapınırsam, beni cehenneme koy. Eğer cennet isteğiyle tapınırsam, cennetinden uzak tut. Sadece dostluğunun şevki yüzünden tapınırsam, bana bir kere yüzünü göster ve sonra ne dilersen onu yap!"

7. Hasan Basri (k s)

Ebu Said b. Cafer. Basralıdır. Büyük makam sahibi olup tabiinin büyüklerindendir. Hicri birinci asırda yaşadı. İlk dört halifeden Hz. Osman (r.a) ve Hz. Ali (r.a) zamanına yetişti ve Hz. Ali (r.a) ile Muaviye (r.a) arasındaki meselede tarafsız kaldı. Sahabilere riayet etme sırrını bildi. Annesi, kâinatın efendisinin (sallallahu aleyhi vesellem) zevcelerinden Ümmü Seleme (r.a) hazretlerinin azatlısıdır. Peygamberler Peygamberinin zevcesine sütoğlu olmanın manevi nispetinin şerefine nail olmuştur. Şöyle demiştir: "İnsanların çoğu Allah'a Allah olduğu için değil, puta tapanlar gibi dünya sevgisi için ibadet ederler!" Şöyle dua etmiştir: "Allahım, bana nimet verdin şükredemedim, bela verdin sabredemedim. Böyleyken şükrüm az diye nimetini kesmedin, sabrım az diye de belanı sürdürmedin! Allahım, Senden lütuf ve keremden başka ne gelir!"

8. Ali b. Bender (k s)

Nişaburludur. Hicri dördüncü asırda yaşamış olup seyyahtı. Şöyle demiştir: "Zavallı insanlar! Allah'ı kolaylıkla bulmak isterler. Kolaylıkla bulmak mı? …İki cihanı gözden çıkarmadan Allah'ı bulmak yoktur!"

9. Şibli (k.s)

Künyesi Ebu Bekir, adı Cafer b. Yunus. Aslen Mısırlı olup sonradan Bağdat'a yerleşmiştir. Hicri üçüncü ve dördüncü asırda yaşadı. Cüneyd-i Bağdadi'nin talebesidir. 78 yıl yaşadı, kaddesallahu sırrahu'l-ali.

Bir gün dostlarıyla otururken başını ufuklara doğru çevirdi. Güneş batmak üzereydi. Kalkıp hep beraber ikindi namazını kıldılar. Şibli (k s) gülümsedi ve şu mısraları okudu:

Aşkın bana namazı unutturdu

Geceyi gündüzden ayırt edemez oldum

Bütün yiyip içtiğim senin zikrindir

Gönlümün tek sefası senin yüzünü görmek

Şöyle dua etmiştir: "Allahım, firdevs cennetine ehil değilim, cehennemde yanmaya da takatim yok! Sen benim zellemi bağışla ve günahlarımı affet. Bana kerim olanın muamelesini yap (ikramınla tecelli eyle) ve beni sana götüren yolda sabit kıl!" Âmin...

10. Ebu Bekir Razı (k.s)

Bir mahlüka ibtila mevzuunda onun için etmedik söz bırakmadılar. Sonra haksızlık anlaşıldı ve kendisine saygı iade edildi. Sordular: "Bu iftiraya sebep ne?" Dedi ki Allah (c.c) insana İbrahim'in azmini, Musa'nın sıdkını, İsa'nın ismetini ve Ahmed'in hikmetini verse de sonra onu muhafaza altına almasa ve peşinden fitne rüzgârları esecek olsa, bunlardan hiçbiri fayda vermez ve o insan, olan bitenler karşısında hayretten dona kalır!"

Faide: Burada ilahi korumanın ve muhafazanın önemi vurgulanmış oldu ki kul daima ona talip olmalı ve verilenlerle avunup yetinmemelidir. İyi anla!

Ebu Bekir Razi'ye sordular: "Güzel ses ve musiki hakkında ne dersin?" Dedi ki: "Fitne uyandırıcıdır ve çok güzeldir. Sen kendini fitneden sakın!" Yine dediler ki: "İyi ama büyükler onu kabul etmediler mi?" Şöyle cevap verdi: "Ettiler, onlar gibi ol da sen de kabul et!"

11. Ebu'l-Hüseyn b. Sem'ün Ahmed (k.s)

Hikmetli ve güzel konuşurdu. Bağdatlı olup hicri dördüncü asırda yaşadı.

Şöyle demiştir: "O'nu anmadan söylenen söz saçmadır. İçin de düşünce olmayan sükut yalandır. İbret almaktan uzak olan bakış oyundur."

12. Ebu'I-Fazl Serahsi (k.s)

Hicri üçüncü asırda yaşadı. Şöyle demiştir: "Mazi gitti, bir daha ele geçmez. İstikbali de beklemek olmaz, ne getireceğini bilemeyiz. Muteber olan sadece içinde bulunduğumuz haIdir ve biz ona sahibiz. Bu ise yalnız kulluk sıfatı ve vazifesidir."

13. Ebu'l-Hasan Şazeli (k.s)

Şazeli tarikatının kurucusu. İskenderiyeli olup hicri yedinci asırda yaşamıştır. Bir gece rüyasında Allah'ın Resulünü (s.a.v) gördü. Kâinatın fahri sallallahu aleyhi vesellem ona şöyle dedi:

"Ya Ebe'l-Hasen! Elbiselerini temiz hale getir ki Allah'ın teyid ve imdadından her nefeste faydalanasın." Şeyh sordu: "Ey Allah'ın Resulü, benim elbisem nelerdir?" Şöyle buyurdu: "Birincisi sevgi elbisesi, ikincisi tevhid elbisesi, üçüncüsü marifet elbisesi, dördüncüsü iman elbisesi ve beşincisi İslam elbisesidir."

Şazeli hazretleri (k.s) şöyle buyurdular: "Duadan hazzın, dileğinin yerine gelmesi olmasın. Sadece sevdiğine yalvarmış olmaktan hazzet!"

Yine şöyle buyurdular: "Eğer Peygamber aleyhisselamın ruhaniyet ve nuraniyetlerini bir an bile gözden kaybedecek olsak, bunu küfrümüze hamlederdik!"

14. Mevlana (k.s) hazretleri şöyle buyurdular:

"Zikir mi üstündür, Kur'an okumak mı, şu mu, bu mu diye çekişmeye ne lüzum var! Üstün olan Allah ile olmaktır."

Yine şöyle buyurdular: "Allah ile olan bilfiil cennettedir. Ondan gafil olansa o anda bile cehennemdedir!"

Hazret yine şöyle buyurdu: "Sünneti kendisine farz edinmeyen bir isteklide din eksiktir. Bazı sünnetler Allah'ın Resulüne farz kılın mı ştı. Bütün zahir ve hatırı sefası Allah'ın Resulüne uymaya bağlıdır."

15. Rabia Adviyye (k.s)

Basralı olup hicri bir ve ikinci asırda yaşadı. Kabri Kudüs civarındadır. Onun dualarından.

"Allahım, senden bağışlanmamı dilerken, doğruluğumun azlığından bağışlanma dilerim."

"Utancım, Allah'ın beni kendisinden başka bir işle meşgul görmesindendir."

"Allahım, benim dünyalık nasibimi kâfirlere ver. Ahiretten nasibim varsa, onu da senin mümin kullarına dağıt! Dünyada yalnız Seni anmayı dilerim. Öbür alemde ise Seni görmeyi arzularım."

16. Yahya b. Muaz (ks.)

"Allahım, geceler ancak Sana münacatla, gündüzler ancak Sana taatla, dünya ancak Senin zikrinle, ahiret ancak Senin affınla, cennet de ancak Senin cemalini görmekle güzel olur.!" Büyük Allah dostlarından olan Yahya b. Muaz er-Razı kaddesallahu sırrahu'ı-ali bu münacatlarında beş mühim hususa dikkat çekiyor ve önemini arz ediyor. Şöyle ki:

Maddi nimetler, zevkler ve konfor açısından mükemmel geçen bir gece, şayet münacatsız ve duasız geçmişse gerçek anlamda değerlendirilmiş sayılmaz. Zira münacatsız ve duasız geçen geceler heder edilmiş olduğundan vebal hanemize yazılır! Fakat maddi bakımdan çok sade ve sınırlı imkânlar içinde olunduğu halde manan feyizli; ibadetle, zikirle, dua ile ihya olunan geceler hakikatte güzel geçmiştir. Çünkü onları güzelleştiren zikir ve duadır.

Allahım, bu dostunun işaret ettiği ve Senin razı olduğun manada güzel olan geceler ve günler geçirmeyi ve o gecelerde senin kokunu almayı, dua ve münacatın hazzına ermeyi bizlere keremen nasip eyle! Âmin

Allahım, gündüzlerin güzelliğine de ancak sana taat çizgisinde kalmakla erilir. Zira bir günü güzel geçirdik ve yaşadık diyebilmemiz için, o gün içerisinde amel defterimize bir günahın yazılması değil, siyah bir noktanın bile konulmaması gerekiyor.

Faide: Gecelerde dua ve zikir daha mükemmel olur. Çünkü herkes uykuda, bizse köşemizde dost ile halvette olacağımızdan daha halis ve riyasız olur. Gündüzleri ise insanlarla daha iç içe olduğumuzdan, kendimizi günahlardan koruduğumuz ve taat çizgisinde kalabilmeyi başardığımız ve gönlümüzü halktan soyup Hakk'a vermemiz neticesinde günün güzelliğine ermiş oluruz. Böyle gün ve gecelerden meydana gelen bir ömür de Hak katında güzel bir ömür olmuş olur ki neticesi de hayırlı ve güzeldir, inşaallahu teala...

Allahım dünyanın güzelliklerine de ancak Senin zikrinle ulaşılır. Zira insanoğlunu gerçek anlamda huzura ve doyuma ancak Allah'ın zikri kavuşturur ki bu hale kavuşan bahtiyarlar daha dünyadayken cennet hayatı yaşarlar. Çünkü kendileriyle barışık aileleriyle barışık, toplumla barışık ve Allah (c.c) hazretleriyle barışık olduklarından gönülleri deryalar misali engin ve zengindir. Mutluluğun zirvesine ulaşmışlardır. Binaenaleyh, onlardaki huzur ve sürur, dünyanın hiçbir sultanında ve hükümdarında yoktur. Onların diğer bir adları da gönül sultanlarıdır.

Amma, Allah'ı zikirden ve duadan uzak bir hayat düşünün ki dış ve görünüşüyle ne kadar debdebeli olursa olsun, iç alemi haraptır ve mutsuzdur. Zira o gönül boştur ve sahipsizdir! AIlahım, duanın hakikatini idrak edenlerden ve gerçek güzellikleri bulanlardan eyle! Âmin...

Allahım, ahiretin güzelliği de ancak Senin affına ve rızana ermekle mümkündür. Binaenaleyh, insan kul olması hasebiyle ne kadar güzel yaşasa da, yine O'nun affına muhtaçtır. Nitekim Rabia Adviyye (k.s) hazretleri şöyle demiştir: "Allahım, Sana istiğfar ederken, istiğfarımın gerçek manada düzgün olmamasından korkup endişe ettiğimden yine sana istiğfar ederim!"

Namazların ardından istiğfar etmenin sünnet oluşu esprisinde de bu mana gizlidir. Yani, Allahım, namaz esnasında bir an bile olsa Senden gafil kalmış olabilirim, ne olur beni bu ve benzeri gönül kaymalarından, huşü ve huzurumun eksikliğinden dolayı affet!

Allahım, bizleri affına nail eyle! Âmin.

Allahım cennetin güzelliği de ancak Senin cemalini görmekIedir. Zira bir köşk ve saraya gelmekten maksat o köşkün ihtişam ve güzelliğini görmek değil, köşkün sahibiyle görüşmek, onun hoşnutluğunu ve rızasını kazanmaktır.

Allahım. Sen bizleri rızana, likana ve didarına nail eyle! Amin bi cahi seyyidi'l-mürselin ve bi hürmeti Taha ve Yasin...

Allahım, gecelerde münacatı

Gündüzlerde taatı

Dünya hayatımızda zikri

Ahiret hayatımızda affını

Ve cennet hayatımızda da cemalini bizlere ikram eyle!

Âmin ya Muin.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp