Hermetik Öğreti

Hermetik Öğreti :

Bu yazıda sürekli olarak Hermetik Felsefe'ye ve onun ruhsal şifadaki önemine değineceğim. Hermetik öğreti, bizim üstüne ruhsal şifa hakkındaki anlayışımızı inşa ettiğimiz temeldir, sağlam kayadır. Şifacı, eğer ruhsal şifa tekniklerinde ustalaşmayı umut ediyorsa, bunu anlaması esastır. Hermetik öğretinin kökeni kadim Mısır'dır. Bize söylendiğine göre o, Mısır'ın bilgelik tanrısı Thoth tarafından insanlara verilmişti; daha sonra Yunanlılar ona Hermes Trismegistos (Üç Kez Bilge) adını verdiler. O ta en eski zamanlardan beri hep "Üstatların Üstadı" olarak övülüp selamlanmıştır. Eğer Hermes gerçekten var idiyse, o gerçekten oterik bilgeliğin babasıdır. Hayatının ayrıntıları kaybol muş bulunuyor, fakat bir kabule göre, o İbrahim'in çağdaşı idi. Belki de o İbrahim'in aşar vergisi ödediği masal kahramanı olan veya "Melkisedek Tarikatı'nın bir rahibi" olarak tarif edildiğinde İsa'nın onunla kıyaslandığı Melkisedek idi.
Gerçek her ne olursa olsun, Hermes insana, o zaman dan bugüne dek felsefeyi ve dini etkileyen bir dizi öğreti vermiştir. Onun öğretisi, çağdaş araştırıcı için Kybalian'da çok öz olarak ortaya konulmuş bir dizi aksiyornun (kabul dilmiş gerçeğin) içerdiği bir öğretidir. Kybalian'dan öğreniyoruz ki, tüm felsefe yedi basit prensibe dayanmaktadır ve şifa uygulaması birçok şekliyle, Hermetik terimler (ifadeler) içinde en açık ve berrak şekilde anlaşılmaktadır.
İlk Hermetik Aksiyom şöyle der: "HERŞEY zihindir: vren zihinseldir."s Bu, maddi dünyada gördüğümüz her şeyin Hindular'ın maya dediği bir illüzyondan ibaret olduğu anlamına gelmez. Bir Hermetist ya da şifacı her şeyin zihin sel olduğunu söylediği zaman, onun demek istediği şey, her şeyin kaynağının, canlı ve cansız her şeyin kozmik kökeninin sonsuz yaratıcı zihin olduğudur. (Sanskritçe'de bu OHM sözcüğüyle ifade edilir.) İnsanlar sezgili, duyarlı ve özlerinin farkında olduklarında, kendi ruhlarında tezahür eden sonsuz zihni, kendi varlıklarının merkezindeki BEN (Tanrısal Benlik, Tanrısal ) aracılığı ile deneyimleyebilirler.
İkinci Hermetik Aksiyom şöyle der, "Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir; aşağıda nasılsa yukarıda da öyledir."5 izim üstümüzde, bizim anlayışımızın ötesinde (perdeler ardında gizli) katlar, daha yüksek boyutlar vardır ki eğer İkinci Hermetik Aksiyom, Uygunluk (tekabül) Prensibi evrensel bir geçerliliğe sahip olmasaydı, o katlar daima bizim anlayışımızın ötesinde (perdeler ardında gizli) kalırlardı. Uygunluk Prensibi tüm zamanlarda ve tüm düzeylerde uygulanabileceğinden, insanlar daha alt kat1an incelemek suretiyle daha üst kat1an anlayabilirler. Üçüncü Hermetik Aksiyom, yani Titreşim Prensibi şöyle der, "Hiç bir şey durağan değildir; her şey hareket eder; her şey titreşir."6 Titreşim Prensibi'ni şifaya uyguladığımız zaman, sadece her şeyin titreştiğini değil fakat her şeyin kendine has bir işareti olan karakteristik bir titreşim hızına sahip olduğunu da görürüz. Bu titreşim çevredeki diğer titreşimlerden olum lu ya da olumsuz şekilde etkilenebilir.
Bir kişinin titreşimi olumsuz yönde etkilendiğinde, bunun sonucu hastalık olur. Şifa süreci hastanın titreşim hızını düzeltme sürecidir. Hastalığı bir yalpalama ya da titreşimdeki bir ritim bozukluğu olarak düşünmek suretiyle bunu şöyle tasvir edebiliriz. Bir arabada eğer tekerlekler ayarlı değilse bir yalpalama olur, bu da direksiyon kullanımını etkiler; bunu düzeltmek için kişinin, ayan kontrol ettirmesi ve tekerleklerin balans ayarı yaptırması gerekir. Yalpalama bir kez başladığında, bunun karakteristik olmayan titreşimleri arabadaki diğer sis temleri de olumsuz şekilde etkileyebilir; insan sisteminde de aynı şey olabilir. Bir bölgedeki hastalık, ilişkili başka bir bölgede ya da komşu sistemlerde de hastalık yaratabilir. Keza, yalpalama bir düzeyde başlayıp sonra onun hemen yanı başındaki düzeye intikal edebilir. Örneğin, eterik katta ki aritmik bir titreşim eğer düzeltilmezse, hem zihinsel hem fiziksel katlarda hasara yol açacaktır. Dördüncü Hermetik Aksiyom, Kutupluluk Prensibi'dir. Bu prensip der ki, "Her şey ikilidir; her şeyin kutuplan vardır; her şey kendi karşıtına sahiptir; benzer ve benzemez olan aynıdır; karşıtlar doğalan itibanyla birbirinin aynıdır (tıp-kıdır), aralarındaki fark derece farkıdır; zıt uçlar buluşur; bütün gerçekler sadece yan gerçektir; tüm paradokslar uzlaştırılabilir. "7 Bu prensipten şunu çıkarabiliriz ki ruh ve
madde düpedüz aynı şeyin iki kutbudur ve onlar arasındaki her şey her ikisinden unsura sahiptir, birbirlerinden farklan uncak derece bakımındandır (örneğin titreşim). Eğer zıt kutuplar gerçekten aynı ise ve eğer ruh ve madde aynı şey ise (farklılıkları ancak titreşim hızlan bakımından ise) o zaman onlar hal değiştirebilirler ve ruhsal enerji fiziksel dünyadaki herhangi bir şeyi, fiziksel beden de dahil olmak üzere, olumlu biçimde etkileyebilir demektir. Buradan da, insan deneyimlerinde nefretin sevgiye; ıstırabın sevince; hastalığın mükemmel sağlığa dönüştürülebileceği sonucuna Vanlar.
Şifacı Kutupluluk Prensibi'ni anladığından, o her düzeyde olumsuz enerjiyi olumlu enerjiye dönüştürebilir. Beşinci Hermetik Aksiyom der ki, "her şey içe ve dışa doğru akar; her şeyin gelgitleri (med ve cezirleri) vardır; her şey yükselir ve alçalır; sarkacın salınımı her şeyde tezahür eder; sağa doğru salınımın ölçüsü sola doğru salınımın ölçü südür; ritim telafi eder." 8 Şifacı ritim yasasını anlar ve o her yerde ve özellikle kendi içinde bulduğu doğal ritme karşı duyarlı hale gelir ve ona "dikkat eder". 0, ritmin telafi ettiğini ve büyük hekim Hipokrat'ın dediği gibi, "Zıtların zıtlan tedavi ettiğini" öğrenir. 9 Kendi ritimlerine ve hastanın ritimlerine karşı duyarlılık kazanması nedeniyle, şifacı belli herhangi bir ritimdeki "yalpalama"yı görebilir ve hastasında bulduğu hastalığı ya du yalpalamayı telafi edici en doğru titreşim ya da dozajdaki şifa enerjisini ona aktanr. Altıncı Hermetik Aksiyom der ki, "Her nedenin bir sonucu vardır; her sonucun da bir nedeni vardır; her şey yasa yu göre cereyan eder; şans yalnızca henüz tanınmamış olan yasanın adıdır; birçok neden (illiyet) katı vardır, fakat hiçbir şey yasanın kapsamı dışına çıkamaz. "10 Bu Şifa Prensibi' ndeki en önemli husus, hiçbir şeyin şans eseri, tesadüfen
olmadığıdır; her hastalığın kökü, hasta kişinin de katılırnda bulunmuş olduğu bir olaylar zinciridir, bu büyük ölçüde bilinç-dışı bir katılım olmuş olsa bile. Nihai muhasebede o sorumludur ve sonuç olarak, geçmiş eylemlerinin bedelini şimdiki hastalığı ve ıstırabı ile ödeyecektir. Bu neden ve sonuç yasasına karma denilir. Aziz Paul Galatyalılar adlı ki tapta bize diyor ki, " ... Tanrı ile alay olmaz, insan her ne ekti ise onu biçecektir. "11 Yedinci Hermetik Aksiyom, Cinsiyet Prensibi'dir. O der ki, "Cinsiyet her şeyde vardır; her şey erkek ve dişi prensiplere sahiptir; cinsiyet bütün katlarda tezahür eder."12 Bura daki cinsiyet, bizim anladığımız anlamdaki cinsiyetten, fıziksel katta bizim için çok aşikar olan, erkek ve dişi arasındaki farklardan çok daha öte bir şeyi temsil etmektedir. Cinsiyet tüm katlarda tezahür eder. Zihinsel katta, er kek cinsiyet prensibi nesnel (objektif) zihin, bilinçli aktif zihin halinde tezahür eder. Dişi veçhe ise öznel (sübjektif) bilinçaltı pasif zihne tekabül eder. Duygusal katta, erkek prensip kendini aşırı özgüven, iddiacılık, öfke ve tüm dışa vurulan duygular halinde 'tezahür ettirir. Dişi prensip ise kabul hali, koruma ve tüm içe dönük duygular halinde tezahür eder. Bu dualite, insanlar da dahil olmak üzere tüm canlı varlıklarda doğuştan mevcuttur. İnsan varlıklar olarak biz kendi içimizde hem erkek otoriter unsura ve hem de dişi, kabule (almaya) yatkın unsura sahibiz. Şifacının işi, bu ikili doğayı önce kendi içinde ve sonra hastasında bir edip bütünleştirmektir; birlikte çalıştığı herkesi uyum ve dengeye ulaştırmaktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp