Peygamberimizin Tavsiye Ettiği Gıdalar

Peygamberimizin Tavsiye Ettiği Gıdalar :

A. DOĞAL GIDALAR ve MADDELER

ANNE SÜTÜ

İslam’ın anne ve çocuk sağlığını korumak için emrettiği en önemli hususların başında anne sütü gelmektedir. Fukaha, annenin çocuğunu emzirmesinin, din açısından vacip olduğunda icma etmiştir.Çünkü Allah Teala, “Anneler, çocuklarını -emzirme süresini tamamlamak isteyen kimse için- tam iki yıl emzirirler” buyurmuştur.Anne sütünün çocuğun gelişimi için pek çok faydası vardır. Araştırmacılar, anne sütünün yerini hiçbir besinin tutmadığı konusunda ittifak ederler. Doğumun ilk günlerinde anneden gelen sarı süt, yüksek değerde besin ihtiva eder. Bunu başka herhangi bir besinle karşılamak mümkün değildir. Çünkü bu süt, yüksek oranda hastalıklara yol açan mikropların gelişimini engelleyen proteinler ihtiva eder. Anne sütü, çocuğun cinsiyetine ve yaşma uygun olarak gelir. Özellikle beyin ve sinir gelişimi için özeldir.

BAL

Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Rabbin bal arısına şöyle vah- yetti, ‘Dağlardan, ağaçlardan ve kurdukları çardaklardan evler edin! Sonra her çeşit meyvelerden ye de, Rabbinin yollarında boyun eğerek yürü!’ Onların karınlarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Şüphesiz bunda tefekkür eden bir toplum için mutlaka bir ayet vardır.”Hz. Peygamber(sav), bal yemeyi ishal için tavsiye etmiştir.Bu- hari, “Bal ile Tedavi ve Allah Teala’nın, ‘Onların karınlarından,renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki onda insanlara şifa vardır. ’(Nahl, 16/69) Ayeti” şeklinde bir bölüm başlığı yapmıştır.Resulullah(sav) buyurdu ki: “Size iki şifayı tavsiye ederim: Bal ve Kuran!”Câbir dedi ki, Resulullah’ın(sav) şöyle dediğini işittim: “Eğer sizin ilaçlarınızdan bir şeyde hayır varsa, hacamatçının bıçağında veya bal şerbetindedir,”

Balın Faydaları
• Damar, bağırsak, ve diğer organlardaki kirleri temizler.
• Yenilerek ve sürülerek, rutubeti çözer.
• Yaşlılara, balgamlılara, mizacı soğuk ve kuru olan kimselere faydalıdır.
• Gıda veririr, tabiatı yumuşatır.
• içine konulduğu macunların kuvvetini korur.
• Hoşa gitmeyen ilaçların keyfiyetini değiştirir.
• Ciğeri ve göğsü temizler.
• idrar söktürür.
• Balgamdan kaynaklanan öksürük için uygundur.
• Gül yağıyla sıcak olarak içildiği zaman, uyku sersemliğine ve afyon içmeye karşı faydalıdır.
• Eğer tek olarak su ile içilirse, kuduz köpek ısırmasına ve zehirli mantar yemeye karşı faydalıdır.
• içine taze et konulduğu zaman, onun tazeliğini üç ay korur, içine acur, hıyar, kabak ve patlıcan konulduğu zaman aynı şekilde korur.
• Birçok meyveyi altı ay korur.
• Ölünün cesedini korur. Bu yüzden ona, “el-hâfizu’l-emin” (güvenli koruyucu) denilir.
• Bitli vücuda ve saça sürüldüğü zaman, biti ve yumurtalarını öldürür. Saçı uzatır, güzelleştirir ve yumuşatır.
• Eğer göze sürme olarak çekilirse, göz kararmasını giderir.
• Eğer bal ile diş misvaklanırsa dişleri beyazlatır, pasını giderir, dişlerin ve dişetlerinin sağlığını korur.
• Damarlarını ağzını açar ve âdet kanını söktürür.
• Aç karnına bal yalamak, balgamı giderir, midenin iç yüzünü kaplayan saçak lifleri yıkar, midedeki fazlalıkları dışarı atar, mide sıcaklığını normalleştirir, tıkanıklıkları açar. Aynısını ciğer, böbrek ve mesanede de yapar.
• Bal, ciğer tıkanmalarına ve dalağa her türlü tatlıdan en az dokunanıdır.
• Bunlara ilaveten tahribatından emin olunur, zararı azdır.
• Safra belirtisi olanlara zararlıdır.

Zararı sirke ve benzeri bir şeyle giderildiği takdirde, ona çok iyi gelir.Yediğimiz gıdaların her türlü noksanlığına karşın balın tam bir gıda olarak önemi, günlük gıdalarımızın, besin değerini azaltan şeylerden pişirilerek veya depolanarak mineral ve vitamin unsurlarının büyük çoğunluğunu kaybetmesine bağlıdır. Bu kuvvetli gerçeğe ek olarak, mikroplar bal bünyesinde gelişme imkanı bulamazlar, insan bedeni için önemli olan minerallerin çoğu, bakır, demir, manganez ve fosfor balda mevcuttur. Bu yüzden düşünürler, zihnen çalışanlar ve yaşlılar için faydası büyüktür. Özellikle sinirlerin sakinleşmesinde, nefes sisteminin rahatlamasında, mafsal iltihaplarının ve uzun süre çalışmadan kaynaklanan kas kramplarının tedavisinde büyük önemi vardır.Bal, günümüzde de doktorlar tarafından tedavi amacıyla kullanılmaktadır. bu konuyla ilgili olarak medyada da yer alan bir vaka şu şekildedir: “Evinde tamir yaptığı sırada elektrik çarpması Şifalar sonucu ayaklarındaki varisleri patlayarak, açık yara haline gelen 77 Kitabı yaşındaki T. B., uygulanan ballı bant tedavisiyle sağlığına kavuştu.B.’nin tedavisini yapan İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Opr. Dr. Mustafa Karaçelik, kaza sırasında elektriğin hastanın vücudundan yere temas eden ayaklarından çıktığını bu sırada varisleri patlatarak yara haline getirdiğini belirtti. Dr. Karaçelik, 2002 yılından bu yana kaçak yapan damarları endoskopik yöntemle bağlayarak, yara ve varis tedavisi yaptıklarını, normal pansumanla toparlanmayan yaraları ise B.’de kullandıkları gibi ballı bantlarla iyileştirdiklerini kaydetti... Ameliyat yapmadıkları hastaların tedavilerinde de balı kullandıklarını ifade eden Dr. Karaçelik, ‘Bal yara tedavisinde yüzyıllar önce de kullanılıyormuş. Bal, doğal bir mikrop öldürücü ve yara toplayıcı, içinde bulunan dezenfektan madde, özellikle yarayı derleyip toparlıyor, enfeksiyonu kurutuyor. Ballı tedaviden oldukça iyi sonuçlar alıyoruz’ dedi. Vatandaşın kemiğine kadar inen yarayı ballı bantlar sayesinde birkaç ay içinde iyileştirdiklerine dikkati çeken Dr. Karaçelik, ‘Hastanız yaşb olduğu için normalde yaralar geç kapanır, ama bu tedavi yöntemiyle çok kısa sürede toparlandı’ diye konuştu.”

BALIK
Allah Teala, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:“Hem kendinize hem de yolculara bir geçimlik olmak üzere denizde avlanmak ve bu avı yemek, size helal kılındı.” (Mâide, 5/96); “O, denizi, de (hizmetinize) ram etti ki ondan taptaze et yiyesiniz ve ondan kuşanacağınız süsler çıkarasınız.” (Nahl, 16/14)Abdullah b. Ömer’in rivayet ettiği hadiste Hz. Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: “Bizim için iki ölü ve iki de kan helal kılınmıştır. İki ölü, balık ve çekirge; iki kan ise ciğer ve dalaktır.”

Balığın Faydaları
Balığın çeşitleri çoktur. Ey iyisi tadı leziz, kokusu hoş, orta büyüklükte, derisi ince olan, eti katı ve kuru olmayanı, akan tatlı suda çakılların üzerinde olan, atıklarla değil, bitkilerle beslenendir.Deniz balığı, değerlidir ve hoştur. Deniz balığının tazesinin sindirimi zordur ve çok balgam yapar. Ancak deniz balığı ve onun yerini tutan balıklar, değerli bir karışım meydana getirirler. O da, bedeni rahatlatır, meniyi artırır ve sıcak mizaçları ıslah eder.Tuzlu balığın en iyisi, yakın zamanda tuzlanmış olandır. Tuzlanmış yılan balığı yapışkandır. Yılan balığı taze olarak yenildiği zaman karnı yumuşatır. Tuzlanıp bekletildikten sonra yenilirse, akciğer borusunu temizler ve sesi güzelleştirir. Ezilip harici olarak kullanılırsa, yavrunun eşinin (plasenta) ve bedenin derinliklerindeki fazlalıkların dışarı çıkmasını sağlar.Balık önemli bir protein, fosfor, kalsiyum ve vitamin (A, D, C, B) kaynağıdır. Balığın hücrelerin oluşumunda, dişlerin gelişiminde, kemiklerin ve omurganın kuvvetlenmesinde ve cinsel gücün artmasında büyük faydaları vardır.

EKMEK
Resulullahisav), ekmeği bulabildiği yiyeceğe katık yaparak yerdi. Ekmeği bazen et ile katık yapar ve “Dünya ve ahirette azıkların efendisi ettir”derdi. Ekmeği bazen hurma ile bazen de karpuz ile yerdi. Resulullah(sav), bir hurmayı bir ekmek parçası üzerine koydu ve “Bu, bunun katığıdır”dedi. O, bazen de ekmeği sirkeye katık yapar ve “Sirke ne güzel katıktır” derdi.Katade’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Biz, Enes’in yanında blunuyorduk. Onun yanında bulunan bir fırıncı, ‘Peygamber(sav Allah’a kavuşuncaya kadar ince ve yumuşak ekmek ve haşlanmış koyun eti yemedi’ dedi.”Ekmeği bir katıkla birlikte yemek, sağlığı koruma yollarından biridir. Ekmeği katıksız yemek böyle değildir. Katığa, idâm denilmesinin sebebi, ekmeği ıslah ederek onu sağlığı korumaya uygun bir hale getirmesidir. Ekmeği çeşitli besinlere katık yapmak, o besinlerin doğuracağı yan etiklere karşı bir tedbir almaktır.Hekimler, ekmeğin en değerlisinin tandırda pişen olduğunu söylemişlerdir. Ekmeği sıcak yememelidir. En iyisi, ekmeği piştiği gün yemektir. Kadayıf ekmeği katı bir karışım meydana getirir. Sütle imal edilen ekmek, karnı pek tutar, gıdası çoktur ve mideden aşağıya yavaş iner. Arpa ekmeği şişkinlik yapar. Nohut ekmeğinin sindirimi yavaş olur; bundan dolayı tuzunu koymak gerekir.

ETLER
Abdullah b. Bureyde’nin babasından rivayet ettiğine göre Resulullah(sav) buyurdu ki: “Dünya ve ahirette azıkların efendisi ettir.” Bu hadisin bir başka rivayeti şu şekildedir: “Dünya ve ahirette azıkların en hayırlısı (veya efendisi) ettir.”Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz et yerken kalpte bir sevinç olur.”Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Eti iyice ısırarak yiyiniz. Çünkü bu, daha lezizdir ve boğazdan daha kolay geçer.”Hz. Ali’den(ra), et hakkında şu sözler rivayet edilmiştir: “Et yiyiniz. Zira et rengi değiştirir, karnı yumuşatır ve ahlakı güzelleştirir. “Et, ettendir. Bir kimse kırk gün et yemeyi terk ederse, ahlakı kötüleşir.”

A. Resulullah’ın(SAV) Etin Sevdiği Bölgeleri
1. Boyun
İbn Abbas’tan rivayet edilmiştir: “Resulullah’a(sav) etin en sevimli kısmı boynuydu.”Dubâ’a binti ez-Zübeyr’den rivayet edilmiştir: “O, evinde bir koyun kesmişti. Resulullah(sav), ‘Koyununuzdan bize de yedirmez misiniz?’diye ona bir elçi gönderdi. Elçiye dedi ki,‘Koyunun sadece boynu kaldı. Onu Resulullah’a(sav) göndermekten hayâ ederim.’Elçi, Mustafa Hz. Peygambere dönüp bunu haber verince, ‘O kadına dön ve onu Karataş p-ıze göndermesini söyle. Zira koyun boynu değerlidir, onun hayra en yakın olan ve eziyet vermekten en uzak olan yeridir.

2. But 
Buhari ve Müslim’de rivayet edilmiştir: “Resulullah’a hayvan budu getirildi. Onu çok seviyordu.”Abdullah b. Mesud’dan(ra) rivayet edilmiştir: “Resulullah^ etlerden en çok koyun budunu seviyordu. Ona zehir atılmıştı. Resulullah, onaYahudilerin zehir attığını anladı.”

3. Kürek Kemiği
İbn Abbas’tan rivayet edilmiştir: “Resulullah’a^ etin en sevimli kısmı kürek kemiğiydi.”

4. KolMücahidden rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Resulullah’a koyunun en sevimli yeri ön kısmıydı.”

5. Sırt ____^Abdullah b. Caferden rivayet edildiğine göre Resulullah(sav),“Etin en hayırlı (veya en hoş yeri) sırt etidir” diyordu.”

6. Ciğer ve Dalakibn Ömer’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle demiştir: “Bizim için iki ölü ve iki de kan helal kılınmıştır. İki ölü, balık ve çekirge; iki kan ise ciğer ve dalaktır.” Dalak, kalbi kuvvetlendirir ve susuzluğu keser.

B. Resulullah’m(sav) Hadislerinde Et Çeşitleri
1. Sığır Eti
Abdullah b. Mesud’dan rivayet edilmiştir: “Size inek sütünü tavsiye ederim, çünkü o ilaçtır. Yağını tavsiye ederim, çünkü o şifadır. İneğin etinden sakınınız; çünkü o hastalıktır.”Sığır etinin sindirimi zor, mideden aşağı inmesi yavaş olur ve siyah bir kan oluşturur. Ancak ağır ve çok yorucu iş yapanlara iyi gelir. Devamlı sığır eti yemek, ciltte benek, kaşıntı, uyuz, cüzzam, fîl hastalığı (lenfödem), kanser, kaygı, dört günde bir gelen sıtma ve birçok yara gibi melankolik hastalıklara sebep olur. Bu, sığıretine alışık olmayan veya zararını biber, sarımsak, tarçın, zencefil ve benzerleriyle gidermeyenler için geçerlidir. Buzağı eti -özellikle semiz olanı-, gıdaların en mutedili, en hoşu, en lezzetlisi ve en değerlisidir. Sindirildiği zaman kuvvetli besin verir.

2. Deve Eti
İbn Abbas’tan rivayet edilmiştir: “Resulullah(sav), haccında yüz kurbanlık deve götürdü. İçlerinde başında gümüş halka bulunan, Ebu Cehilden ganimet alınan deve de vardı. Resulullah, bunlardan altmış veya kırk tanesini boğazladı. Geri kalanların da kesilmesini emretti. Ben de kestim. Sonra her kurban deveden bir parça alınmasını emretti. Ben de pişirdim. İbn Abbas dedi ki, ‘Resulullah etinden yedi ve suyundan içti.’”Deve eti, Yahudiler ile Ehl-i İslam arasındaki farklardan biri olduğu gibi, Râfızîler ile Ehl-i Sünnet arasındaki farklardan da biridir. Yahudiler ve Râfızîler onu kötülerler ve yemezler. İslam’a göre deve etinin helal olduğu zorunlu olarak bilinmektedir. Çünkü Resulullah(sav) ve ashabı savaş ve barışta sürekli olarak deve eti yemişlerdir. Deve yavrusunun eti, etlerin en lezzetlisi, en hoşu ve besin bakımından en kuvvetlisidir. Onun eti, alışkanlık edinenler için koyun eti yerine geçer. Onlara asla zarar vermez ve herhangi bir hastalık yapmaz. Ancak bazı tabiblerin onu kötülemesi, ona alışkın olmayan şehirlilerden refah içinde yaşayanlara göredir. Çünkü onda sıcaklık ve kuruluk vardır, melankoli yapar ve sindirimi zordur.

3. At Eti
Câbir’den rivayet edilmiştir: “Resulullah^, bize at eti yemeye izin verdi, eşek etini yasakladı.”Esma’dan(ranha) rivayet edilmiştir: “Biz, Resulullah(sav) zamanında bir at kesip yedik.”Et etinin yasaklandığına dair hadis varsa da, bu sabit değildir. Ancak helal olduğuna dair hadisler sahihtir. Kur’an’da at için geçen “binesiniz diye” ifadesi, onun diğer özelliklerinden yararlanmanın haram olduğunu göstermez. Bununla birlikte at eti, katıdır, melankoli doğurur, zararlıdır, bünyesi nazik olanlara iyi gelmez.

4. Tavşan Eti
Cabirden(ra) rivayet edilmiştir: “Kavmimden bir çocuk bir (veya iki) tavşan avladı ve onu taşla kesti. Sonra onunla geldi ve Allah’ın Nebisi’ne(sm) bunun durumunu sordu. O da, ondan (veya onlardan) yemesini emretti.”Enes b. Malik’ten(ra) rivayet edilmiştir: “Biz, Merru-z.-z.ahran denilen yerde bir tavşan ürküttük. Bir grup peşinden koştular, yetişip onu yakaladılar. Onu E bu Talha’ya getirdim, onu boğazladı ve iki budunu Peygambere^ gönderdi, o da onu kabul etti.”Ebu Hureyre’den(ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle demiştir: “Bir bedevi, kızartılmış bir tavşanla birlikte Peygambere^ geldi. Yanında katık ve sinâb (hardal ve kuru üzümden yapılan bir katık) da vardı. Bunları Resulullah’ın(sav> önüne koydu. Resulullah bundan yemedi, ama ashabına yemelerini emretti.”Tavşan etinin güzel yeri bududur. Etinin değerlisi kızartılmışıdır. Tavşan eti, kabız yapar, buna karşılık idrar söktürür ve taşları parçalar. Tavşanın ön kısımım yemek, titremeye karşı faydalıdır.

5. Tavuk Eti
Ebu Musa el-Eş’arîden rivayet edilmiştir: “Peygamber(sav), tavuk eti yedi.”Zehdem el-Cermîden rivayet edilmiştir: “Ebu Musa el-Eş’ari’nin yanında bulunuyordum. O sırada ona içinde tavuk eti bulunan bir yemek getirildi. Bunun üzerine adamın biri kalkıp ayrıldı. Ebu Musa ona, ‘Yaklaş! Ben, Resulullahtavuk eti yerken gördüm dedi.”Tavuk eti, kanatlı hayvanların ederinin en iyisidir. Tavuk etinin en değerlisi ise yumurtlamaya başlamamış olan tavuğun etidir.Kızartılmış tavuk, diğer türlü pişirilen tavuktan daha kolay haz- medüir. Açık arazide, kendi gıdasını kendisi alarak yetiştirilen tavuk, çiftliklerde kapalı alanlarda, suni yemle yetiştirilen, hormonlarlabeslenen tavuklardan daha değerlidir. Taze tavuk uzun süre buzdolabında bekletilen tavuktan daha değerlidir. Tavuk eti yumuşak olup vücudun ihtiyaç duyduğu proteinler bakımından zengindir. Bunun yanı sıra tavuk eti, demir, mineraller ve kan damarlarını genişletmeye faydalı vitaminler ihtiva eder.

6. Serçe Eti
Amr b. Şerîd’den rivayetle: “Resulullah’ın(sav) şöyle dediğini işittim, ‘Bir kimse boş yere bir serçeyi öldürürse, haykırarak Allaha, ya Rabbi! Falan beni boş yere öldürdü, beni bir fayda için öldürmedi der.”Serçe eti, kabız yapar, cinsel arzuyu artırır. Çorbası, bünyeyi yumuşatır ve eklemlere fayda verir. Serçelerin beyinleri zencefil ve soğanla yendiği zaman cinsel arzuyu harekete geçirir. Bunun midedeki karışımı iyi değildir.

7. Keler (Bir sürüngen çeşidi)
Abdullah b. Abbas anlatmaktadır: “Kendisine ‘seyfullah’denilen Halid b. Velid haber almıştı. Resulullah(sav) ile beraber, Resulullah’ın zevcesi Meymûne’nin -ki o, Halid’in ve Ibn Abbas’ın teyzesidir- yanına girdiler. Meymûne’nin yanında kızartılmış bir keler vardı. Onu kızkardeşi Hufeyde binti el-Hâris, Necd’den getirmişti. Keler, Resulullah’a(sav) ikram edildi. Elini yemeğe uzatmaya az kalmıştı, onun hakkında konuşuyor ve ne olduğunu soruyordu. Derken Resulullah(sav) elini kelere uzattı. Bu sırada orada bulunan kadınlardan biri,‘ikram ettiğiniz şeyi Resulullah’a(sav) söyleyin dedi. Bunun üzerine kadınlar, ‘Ya Resulullah! O kelerdir’ dediler. Resulullah(sav) da elini ondan çekti. Halid b. Velid dedi ki: ‘Ya Resulullah! O haram mıdır?’. Resulullah, ‘Hayır! O kavmimin topraklarında bulunan bir şey değildir. Bu yüzden beni tiksindiriyor’ buyurdu. Halid dedi ki, ‘Ben keleri çekip yedim. Resulullah da, bana bakıyor ve beni nehyetmiyordu. ”’Ibn Ömer’den rivayet edilmiştir: “Resulullaha^ minberde iken104 keler hakkında soruldu. ‘Ben yemem, haram da kılmam dedi,Devamlı keler eti yenirse vücudu kızdırır. Onu yemek, şişmanlık ve yağlılığı tedavi eder.Cima isteiğini artırır.

8. Çekirge
Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Çekirge deniz avlarındandır.”Abdullah b. Ebu Evfâ’dan rivayetle: “Biz, Resulullah(sav) ile birlikte yedi gazvede bulunduk, çekirge yiyorduk.”Enes b. Malik’ten(ra) rivayet edildiğine göre, Resulullah’ın(Silv) zevceleri birbirlerine çekirge hediye ediyorlardı.Çekirgenin besin değeri azdır. Devamlı çekirge yemek, bedenin zayıflamasına yol açar. Onunla tütsü yapıldığı zaman, özellikle kadınların idrar zorlanmasına fayda verir. Basur için de onunla tütsü yapılır. Çekirgenin kanatsız ve semiz olanı, kızartılır ve akrep sokmasına karşı yenilir. Çekirge, saralı olanlar için zararlıdır. En iyisi, onu kızartarak ve kurutarak yemektir.

9.Toy Kuşun Eti
Büreyye b. Ömer b. Sefine, babasından, o da dedesinden rivayet etmiştir: “Ben, Resulullah(iav> ile birlikte toy kuş eti yedim.”Toy et, sindirimi zor bir et olup spor yapanlara ve ağır işte çalışanlara faydalıdır.

C. Etin Faydaları

• Vücudun yüksek kalori ihtiyacını karşılar.
• Kırmızı et, kanın oluşumunda zorunlu olan demiri ihtiva eder.
• Vücudun gelişimi ve hücrelerin yenilenmesi için gerekli proteinleri ihtiva eder.

İSMİD
Ismid bir çeşit taş ve bu taşın tozundan elde edilen sürmedir. Resulullah(sav) şöyle buyurdu: “Şüphesiz sizin sürmelerinizin en hayırlısı ismiddir. Tira o gözü temizler ve saç bitirir.Resulullah’ın(sav), “Şübhesiz sizin sürmelerinizin en hayırlısı ismiddir” sözü, göz sağlığını koruma hakkındadır; yoksa göz hastalıkları hakkında değildir.Tirmizî rivayet etmiştir: “Resulullah’ın(sav> bir sürmedanlığı vardı, hemen her gece onunla üç defa şuna, üç defa da buna (sağ ve sol gözüne) sürme çekerdi.”

Ismidin Faydaları
Isfahan antimonu denilir. Göz sinirlerini kuvvetlendirir ve göz sağlığını korur. Kirpik bitirir, gözleri güzelleştirir ve kalplere sevgi verir.

KINA
Resulullah’ın(sav) cariyesi Selma Ummü Râfı’den rivayet edilmiştir: “Hz. Peygamberin^ bir yerinde bir yara veya sivilce çıksa mutlaka onun üzerine kına koyardı.”Ebu Zerr el-Gıfârî’den rivayet edildiğine göre Resulullahsav) şöyle buyurmuştur:“Kendisiyle saçın aklığını değiştirdiğiniz şeylerin en güzeli kına ve çivit otudur.”Hz. Aişe’den rivayet edildiğine göre bir kadın sütre arkasından Resulullah’a eliyle bir mektup uzattı. Resulullah(sav) da onu elinden aldı ve “Bu erkek eli mi, kadın eli mi anlayamadım” dedi. O da “Kadın eli” dedi. Bunun üzerine Resulullah(sav), “Eğer sen bir kadın olsaydın elini kına ile boyardın” buyurdular.

Kınanın Faydaları
• Kına çözücüdür ve ateş yanığına faydalıdır.
• Kına sargı yapıldığı zaman onda sinirlere uygun bir kuvvet vardır.
• Çiğnendiği zaman ağızdaki yaralara ve dildeki sivilcelere faydalıdır.
• Çocukların ağızlarında oluşan mantarları iyileştirir.
• Uyuza ve ateşli şişliklere fayfalıdır.
• Sivilce ve çıbanlara faydalıdır.
• Pişirilmiş suyu ateş yanığına fayda verir.
• Yeşil olanı saçı kırmızılaştırır ve güzelleştirir.
• Tırnakların kırılmasına
karşı faydalıdır.
• Çiçek hastalığı olan kimse, hastalığın başında kına ile boyanırsa hastalık gözlerine geçmez.

KURU ÜZÜM
Rivayet edildiğine göre Peygamber e(sav) kuru üzüm verildi. Onu avucuna alarak ashabına şöyle buyurdu: “Bundan yiyiniz. Kuru üzüm ne güzel bir yiyecektir. Yorgunluğu giderir, öfkeyi yatıştırır, sinirleri kuvvetlendirir, ağız kokusunu güzelleştirir, balgamı keser ve rengi saflaştırır.”Hz. Peygamberden yapılan bu rivayetin sahih olmadığı söylenmiştir. Hz. Ali(ra) şöyle demiştir, “Kim her gün yirmi bir tane kırmızı kuru üzüm yerse, vücudunda herhangi bir rahatsızlık görmez.”Ibn Abbas’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Kuru üzümü yiyiniz ve çekirdeğini atınız. Çünkü çekirdeğinde zarar, etli kısmında şifa vardır.” Yine ondan rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) için kuru üzüm suyu biriktirilir; bunu birkaç gün içer, sonra onun içecek olarak dağıtılmasını emrederdi.Zührî şöyle demiştir: “Kim hadisleri iyi ezberlemek isterse kuru uzum yesin.

Kuru Üzümün Faydaları
• Kuru üzüm mideyi, ciğeri ve dalağı kuvvetlendirir.
• Boğaz, göğüs, akciğer, böbrek ve mesane ağrılarına faydalıdır.
• En doğrusu kuru üzümü çekirdeksiz yemektir. O, vücuda sağlıklı besin sağlar.
• Kuru hurmanın yaptığı gibi tıkanıklık yapmaz.
• Çekirdeğiyle birlikte yenildiği zaman mide, ciğer ve dalak için daha faydalıdır.
• Kuru üzümün eti, sallanan tırnağa sarıldığı zaman kopması daha hızlı olur.
• Tatlı ve çekirdeği çıkarılmış kuru üzüm, salgılı ve balgamlı olanlara faydalı olur.
• Kuru üzüm halk tıbbında daha çok zihin ve hafızayı kuvvetlendirici olarak tavsiye edilir.

KUYRUK YAĞI
Enes b. Malik(ra) şöyle demiştir: “Resulullah(sav ırkun-nesâ (siyatik) hastalığının ilacını, Arabi (bedevi) koyununun eritilmiş kuyruk yağı olarak tavsif ediyordu. Bu yağ üç kısma bölünür; sonra her gün aç karnına bir kısmı içilir.”Irku’n-nesâ (siyatik), kalça kemiği ekleminden başlayıp, sırttan uyluğa ve çoğunlukla da topuğa kadar inen bir ağrıdır. Ağrı süresi uzadıkça elemi artar. Bununla birlikte ayak ve uyluk zayıflar.

Kuyruk yağının faydası
Siyatik ağrısı arttığı zaman sertleşme olur. Kuyruk yağı orada bir yumuşama meydana getirir. Fakat bunun bedevi koyunundan olması gerekir. Zira o, yavşan otu ve santonin bitkisi otlar. Ayrıca bu iki bitki siyatik hastalığının tedavisinde faydalıdırlar.

KÜL
Hadiste kül bir tedavi malzemesi olarak zikredilir. Ebu Hazim’den şöyle rivayet edilmiştir: “SeüZ b. Sa’d’a, Resulullah’ın(sav) Uhud’da aldığı yaranın ne ile tedavi edildiği soruldu; ben de konuşulanı işitmekteydim. Sehl dedi ki, ‘Bunu benden daha iyi bilen kimse kalmadı. Ali, kalkanının içinde su taşıyor, Fatıma da kanın bulaştığıyerleri yıkıyordu. Soma bir hasır parçası yakıldı ve onun külü yara üzerine konuldu.’”

SİRKE
Resuluüah(sav) buyurdular ki: “Sirke ne güzel katıktır.”Başka bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Allah’ım.! Sirkeyi bereketli kıl! O, benden önceki peygamberlerin azığıdır.”Sirke hakkındaki başka bir hadis ise şöyledir: “İçinde sirke bulunan bir ev fakir olmaz.”

Sirkenin Faydaları
Üzüm sirkesi, iltihaplı mideye faydalıdır ve safrayı dindirir. Öldürücü ilaçların zararını def eder. Boşlukta donan süt ve kanı çözer. Dalağa fayda verir. Mideyi sepiler, buna karşılık kabız yapar, susuzluğu keser ve oluşmak üzere olan şişliğe mani olur. Sindirime yardımcı olur, balgamı parçalar, katı gıda maddelerini yumuşatır ve kanı inceltir.Sirke tuz ile birlikte içildiği zaman, yenen zehirli mantarlara karşı faydalıdır. Yudum yudum içildiği zaman damak köküne yapışan kanı koparır. Sıcak iken gargara yapıldığı zaman diş ağrısına karşı faydalıdır ve diş etlerini kuvvetlendirir.Sirke, dolamaya, tırnaklara, ateşli şişliklere ve ateş yanığına karşı faydalıdır. İştahı açar ve mideyi yumuşatır. Gençler ve yaz mevsiminde sıcak bölgelerde oturanlar için iyidir.Özellikle elma sirkesi, kandaki yağları azaltır. Yemekle beraber yeşil salata suyu üzerinde bir kaşık kadar alındığı zaman yağları eritir. Çünkü sirke asetik asittir. Sirke, özellikle elma sirkesi, yemek- Şifalar lerde yeşil salata ile veya bir bardak suya küçük bir kaşık katarak Kitabı düzenli bir şekilde alınırsa, vücudun yağ seviyesini korur.su

Su
hayat maddesidir, içeceklerin efendisidir, âlemin rükünlerinden birisidir, hatta asli unsurdur. Allah, canlı olan her şeyi sudan yaratmıştır. Su ve yiyecek, insan hayatı için kaçınılmaz iki temel unsurdur. Bir insan aç kalmaya yirmi günden fazladayanır, ama susuzluğa ancak 7-12 gün tahammül edebilir.

A. Hadislerde Su
Hz. Peygamber’in(sav) su konusunda çeşitli hadisleri vardır. Bunlarda suyun önemi, çeşitli nehir sularının övülmesi, yağmur suyu, zemzem suyu ve su ile tedaviden bahsedilmektedir.

1. Suyun önemi
Hz. Aişe’den rivayet edilmiştir: “Dedim ki, ey Allah’ın Resulü! Engellenmesi helal olmayan şey nedir?” “Su, ateş ve tuz” buyurdu.”526Başka bir hadiste ise Resululiah(sav) şöyle buyurmuştur: “Üç kimse vardır ki Allah kıyamet günü kendilerine bakmaz, onları temize çıkarmaz, onlar için acıtıcı bir azap vardır:Yol üzerinde kendisinin ihtiyaç dışı su fazlalığı olup da bunu yolcuya kullandırmayan kimse...Hz. Peygamberin suyu bir tedavi aracı olarak tavsiye ettiği, hadislerde zikredilmektedir. Hz. Aişe’den(ranha) rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Böbrek sancısı, böbrekteki sinirdendir. Hareket ettiği zaman sahibine eziyet verir. O halde onu ılık su ve bal ile tedavi edeniz.”Ebu Ubeyd, Garîbul-Hadîs isimli eserinde Ebu Osman en- Nehdî’den şu hadisi rivayet etmiştir: “Bir topluluk bir ağacın yanından geçerken ondan yediler. Sanki kendilerini rüzgar çarpmış gibi Mustafa kaskatı oldular. Bunun üzerine Peygamber(sav)‘Suyu bir tulumda so- Karataş gutun ve iki ezan (sabah ezanı ve kämet) arasında onların üzerine ııo dökün!’buyurdu.Râfi’ b. Hadic’den rivayet ediliğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Hararet, cehennemden bir kabarmadır. Hararetinizi su ile soğutunuz”530Resulullah(sav), suyu öfkeye karşı bir tedavi vasıtası olarak zik- remiş ve şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki öfke şeytandan yaratıldı. Şeytan da ateşten yaratıldı. Muhakkak ateş su ile söndürülür. Biriniz öfkelendiğinde abdest alsın.”

2. Nehir Suları
Ebu Hureyre’den rivayet edilen hadiste Hz. Peygamber(sav), “Seyhan, Ceyhan, Nil ve Fırat nehirlerinin hepsi de cennet nehirlerindendir”buyurmuştur.Nil suyunun kaynağı, Habeş ülkesinin aşağı taraflarında bulunan Kamer dağlarının arkasında olup yağmur suları orada toplanır ve seller birbirini destekler. Böylece Allah Nil’i kurak ve bitkisiz yerlere gönderir, onunla ekin çıkarır, ondan insanlar ve hayvanlar yerler. Nil nehrinin suyu, en yumuşak, en hafif, en lezzetli ve en hoş sulardandır.

3. Yağmur Suyu
Yağmur, Kur’an-ı Kerim’de çeşitli yerlerde zikredilir. Enes b. Malik’ten(ra) rivayetle: “Peygamber e(sav)e bir adam gelerek, ‘Ey Allah’ın Resulü! Hayvanlar mahvoldu, yollar kesildi, Allah’a dua et’dedi. Resulullah(sav) da dua etti ve o cumadan öteki cumaya kadar yağmur yağdı. Bu sefer bir adam daha gelerek, ‘Ey Allah’ın Resulü! Aşırı yağmur yağmasından dolayı evler yıkıldı, yollar yürüneme- yecek duruma geldi, hayvanlar mahvoldu’ diye yakındı. Bu sefer Peygamber^ şöyle dua etti: ‘Allah’ım! Bu yağmuru dağların başına, tepelere ve vadilere ormanlara götür. Elbisenin çıktığı gibi yağmuru da Medine’nin başından al götür.’Enes b. Malik’ten(ra) rivayet edilmiştir: “Biz, Resulullah(sav) ile birlikteydik. Bu sırada yağmura yakalandık. Resulullah elbisesini çıkardı ve iyice ıslandı. Biz, ‘Ya Resulullah! Neden böyle yaptınız?’deyince, ‘0, Rabbınin henüz yeni yarattığı bir yağmurdur buyurdular.”Yağmur kelimesi kulağa, kendisi de ruh ve bedene hoş gelir. Kulaklar onu işitmekle, kalpler onu zikretmekle şenlenir. Yağmur suyu, özellikle şimşekli bir buluttan çıktığı ve dağların oyuklarında toplandığı zaman suların en değerlisi, en yumuşağı ve en bereketlisidir.Yağmur suyu, diğer sulardan daha rutubetlidir. Çünkü uzun müddet toprakta kalmamış, onun kuruluğundan etkilenmemiş ve kendisine kuru bir cevher karışmamıştır. Bu yüzden o, yumuşak olduğu ve çabuk etkilendiği için hızlı bir şekilde değişir ve bozulur.

4. Kar ve Dolu Suyu
Hz. Peygamber’in(sav), namaza veya Kur’an okumaya başlamadan önce, “Allahım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka!’’ diye dua ettiği rivayet edilir.Kar, mahiyeti itibarıyla aşırı buharlı bir özellik arz eder. Suyu da böyledir. Hataların, kar suyu ile yıkanmasının talep edilmesindeki hikmet, kalbin soğuma, sertleşme ve kuvvetlenmede ona ihtiyaç duymasından dolayıdır. Bundan, bedenî ve kalbı hastalıkların zıdları ile tedavi edilmesi ilkesi çıkarılır. Dolu suyu, kar suyundan daha yumuşak ve daha lezzetlidir. Buz suyu ise aslı olan suyun özelliğini gösterir. Kar, iyilik ye kötülük bakımından üzerine yağdığı dağların ve toprağın özelliğini kazanır. Hamamdan çıktıktan, cimadan, spordan, sıcak yemekten hemen sonra karlı su içmemek gerekir. Aynı şekilde öksürenler, göğüs ağrısı çekenler, karaciğer zayıflığı olanlar, soğuk özellikli mizaca sahip kimseler de karlı su içmemelidirler.

5. Zemzem Suyu
Hz. Peygamber(sav), Kabe ile örtüsü arasında Zemzem’den başka azığı olmaksızın kırk gün kırk gece geçiren Ebu Zere şöyle demiştir: “Şüphesiz o (Zemzem), doyurucu bir yemektir.”Başkaları bu ifadeye, “Ve hastalıklara şifadır.” sözünü de eklemişlerdir.Câbir b. Abdullah’tan rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: “Zemzem suyu ne niyetle içilirse öyle olur.”Zemzem, suların efendisi, en şereflisi, en kıymetlisi, nefsin en çok hoşlandığı, fiyatça da en yüksek ve insanların en nefis bulduğu sudur. Zemzem, Cebrail’in çıkardığı ve Ismail’e(as) içirdiği sudur.Ibn Kayyim el-Cevziyye, zemzem suyunun faydası hakkında şöyle demektedir: “Ben ve başkaları zemzem suyu içerek olağanüstü durumlar tecrübe ettik. Ben, çeşitli hastalıkların şifasını onda aradım ve Allah’ın izniyle sağlığıma kavuştum. Pek çok sayıda kimselerin yarım ay boyunca, daha az veya daha çok müddetle sadece onunla gıdalandıklarım, hiçbir açlık hissetmediklerini, insanlarla birlikte onlardan biri gibi tavaf ettiklerini müşahade ettim. Biri bana tam kırk gün zemzemle idare ettiğini, bu arada eşi ile cima edebilecek, oruç tutup defalarca tavaf edebilecek gücünün bulunduğunu söyledi.”

6. Deniz Suyu
Hz. Peygamber(sav) deniz suyu hakkında şöyle demiştir: “Onun suyu temizdir; içinde ölen de helaldir.”Yeryüzünde gerek insanların gerekse hayvanların hayatlarının düzenli ve menfaatlerinin tamam olması için Allah denizleri acı ve tuzlu kılmıştır. Çünkü denizler sakin ve durgundur; içerisinde pek çok canlı yaşar. Bunlar çoğunlukla orada ölürler ve gömülmezler. Eğer bu durumda deniz suyu tatlı olsaydı, durgunluğu ve içerisinde hayvanların ölmesi sebebiyle bozulur ve kokuşurdu. Dünyamızı saran hava tabakası bundan etkilenir ve o da kokuşur, fesada uğrar; neticede bütün dünya fesada giderdi.Deniz suyu ile yıkanmak, deride bulunan pek çok hastalığa karşı faydalıdır. Deniz suyu içmek, vücudun iç ve dış kısmında zararlara sebep olur. Deniz suyu, insanın içini sürdürür, zayıflatır, kaşıntı ve uyuz yapar, şişkinlik ve susuzluk meydana getirir.

B. Suyun Faydaları
Su, esasen soğuk ve rutubetli ise de, onu etkileyen birtakım dış sebeplerden dolayı kuvveti kaybolur ve özelliği değişir. Diğer yönlere kapalı olup sadece kuzey rüzgarına açık olan su soğuk olmakla birlikte, biraz da kuzey rüzgarının etkisiyle kuruluk özelliği gösterir. Diğer yönler için de aynı durum söz konusudur. Madenler arasından kaynayan su, o madenin özelliğini gösterir ve bedene o madenin etkisi gibi etki yapar.Tatlı su, hem hasta hem de sağlıklı kimselere faydalıdır. Soğuk su, daha faydalı ve daha lezzetlidir. Aç karnına, cimadan hemen sonra, uyanır uyanmaz, hamamdan çıktıktan sonra, meyve yedikten sonra su içilmemelidir. Eğer bir zaruret varsa, yemek üzerine su içmede bir sakınca yoktur. Fakat bu durumda az içilmelidir. Böyle içilirse asla zarar vermez. Aksine mideyi güçlendirir, şehveti uyandırır, susuzluğu giderir.Kaynamış su, şişkinlik yapar ve az önce zikrettiklerimizin aksi tesirde bulunur. Üstünden bir gece geçen kaynamış su, tazesinden daha iyidir.Soğuk su, vücudun dış kısmında daha çok iç kısmına fayda verir. Sıcak su ise, bunun aksinedir. Soğuk su kan kokuşmalarına, buharların başa doğru yükselmesine karşı fayda verir, kokuşmaları önler; sıcak özellik gösteren mizaç, diş, zaman ve mekanlara uygun gelir; soğuk algınlığı ve şişkinlikler gibi olgunlaşma ve çözümlenmeye ihtiyaç gösteren her duruma karşı zararlıdır.Su, aşırı soğuk olduğunda dişleri sızlatır. Sıcak su sert karışımların verdiği yanmaları teskin eder; çözümleyici ve olgunlaş- tırıcıdır, artıkları dışarı çıkarır, rutubet ve ısı verir; içildiği zaman hazmı bozar; yemeği midenin yüzüne çıkarır ve mideyi gevşetir. Susuzluğu hemen söndürmez, bedeni bıraktırır, kötü hastalıklara sebebiyet verir, pek çok hastalığa karşı zararlıdır. Ancak yaşlı ve saralılara, soğuk özellikli baş ağrısına, göz ağrısına iyi gelir. Haricen kullanılması daha faydalıdır. Aşırı sıcak su böbrek yağlarını eritir.

SÜT
Süt, Kur’an-ı Kerimde zikredilen bir besindir: “Hayvanlarda da sizin için ibret (alınacak dersler) vardır. Onların karınlarından, fers (yan sindirilmiş gıdalar) ile kan arasından (çıkardığımız) halis, (içimi) kolay süt içiriyoruz.”Başka bir ayette süt, cennet nimeti olarak zikredilir: “(Günahlardan) korunanlara söz verilen cennetin durumu şudur; içinde bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır ve onlara orada her çeşit meyve, Rablerinden de bağışlama vardır.”Sağıldıktan sonra uzun zaman geçen veya tadı değişen süt bozulmuştur. Bunun için Allah Teala, “tadı değişmeyen süt” buyurmuştur.Hz. Peygamberin hadislerinde süt hem ilaç hem de bir besin maddesi olarak zikredilir.Enes(ra) anlatıyor: “Hz. Peygambere Becile kabilesinin Ureyne kolundan bir grup geldi ve müslüman oldular. Medinede çok az bir süre kalmışlardı ki, kendilerinde aşırı bir yorgunluk meydana geldi; renkleri sarardı, vücutları bozuldu ve karınları şişti. Resulullah(sav), bu durumu görünce onları develerinden birinin yanma gönderdi: “Onları sağıp için, buyurdu. Onlar, sütü içince hummadan iyileştiler, renkleri düzeldi, karınlarındaki şişlik indi ve iyileştiler.”“Size [berrî olan] deve ve sığır sütlerini tavsiye ederim. Zira onlar sütü, bütün bitkilerden toplarlar, sütler hastalığa şifadır”buyurmuştur.Hz. Peygamberden merfiı olarak rivayet edilmiştir: “Allah kime süt içmeyi nasip ederse şöyle desin, Allahım! Bizim için onu bereketli kıl ve arttır.”Sahihaynda zikredilmektedir: “Peygamber(sav), süt içti, sonra su isteyip ağzını çalkaladı ve “Çünkü onun yağı var” dedi.”Hz. Peygamber(sav), insan dışkısı yiyen hayvanların sütünden nehyetmiştir.

Sütün Faydaları
Süt, basit bir besin gibi görünse de, üç cevherin tabii terkibinden oluşmuştur: Peynir, yağ ve su. Peynir, bedene gıda verir. Yağ, sağlıklı insan bedeni için uygun olup pek çok faydası vardır. Su ise bedeni rutubetlendirir.Sütün en değerlisi, yeni sağılmışıdır. Doğumdan kırk gün sonraki süt tercih edilir. En değerli süt, rengi bembeyaz, kokusu hoş ve tadı lezzetli olandır. Bu, hafif tatlı ve yağı mutedil olup kıvamı da mutedildir. Genç, sağlıklı, eti mutedil, güzel yerde otlayan ve su içen bir hayvandan sağılan süt, iyi kan yapar, kuru bedeni rutubetlendirir, güzel gıda verir; vesveseye, gama ve melankolik hastalıklara faydalıdır. Süt bal ile içildiği zaman, iç yaraları kokuşmuş karışımlardan temizler. Şekerle birlikte içildiği zaman rengi gerçekten güzelleştirir.Taze süt, cimanın zararını giderir; göğüs ve akciğere iyi gelir; veremliler için iyidir. Baş, mide, karaciğer ve dalağa zararlıdır. Fazla süt içmek, dişlere ve diş etlerine zarar verir. Bunun için süt içtikten sonra ağzı su ile çalkalamak gerekir. Zira Hz. Peygamber(sav), “Süt içtiğiniz zaman ağzınızı çalkalayınız”560 buyurmuştur. Sütün olumsuz etkileri, bal, terbiye edilmiş zencefil vb. ile tedavi edilir.Süt, bilimsel ve tıbbi olarak sabit olmuş “tam besindir. O, kalsiyum için en önemli tabii kaynaktır. Yine süt, vitaminlerin büyük çoğunluğunu ihtiva eder. Özellikle A ve B2 vitaminleri bol miktarda bulunur. Fakat yağı alınmış süt A vitamini ihtiva etmez. Manda sütü, yağ bakımından sığır sütünden daha zengindir.562Süt, bağırsakları temizler. Böbreklerde ve mesanede taş oluşmasını engeller. Uykusuzluk çekenler için etkin bir sakinleştiricidir. Erkeklerde cinsel gücü artırır. Sütün küçük yudumlarla veya çayla ya da balla karıştırılarak içilmesi önerilir. Yine kalp ve Mustafa böbrek hastalarına, yemek tuzu alınmış süt içmeleri tavsiye edilir. Karataş Karaciğer hastaları ise yarım yağlı veya yağı tamamen alınmış süt içmelidirler.

TELBÎNE
Telbîne, un veya kepekten yapılan, içine bal veya süt konulan bir çorbadır. Beyazlıkta ve incelikte süte (lebene) benzediği için telbîne denilmiştir. Bazılarına göre de içine süt katıldığı için bu adı almıştır.Bu gıda, yumuşak ve pişkin olduğu, katı ve çiğ olmadığı için hastalığa faydalıdır. Telbînenin değerini anlamak için arpa suyunun değerini bilmek gerekir. Telbîne arpa suyundan daha üstündür. Telbîne ile arpa suyu arasındaki fark, arpa suyunun arpa öğütülmeden; telbînenin ise arpanın öğütülerek pişirilmesidir. Telbîne, öğütülmek suretiyle arpa özelliğini yitirdiğinden dolayı arpadan daha faydalıdır.Hz. Aişe’den(ranha)’dan rivayet edilmiştir: “Resulullah’ın(savi, ‘Telbîne, hastanın kalbim dinlendirir ve hüznün bir kısmım giderir’ dediğini işittim.”Hadiste geçen kalb (fûâd) ile kastın “midenin başı” olduğu söylenmiştir.Hz. Aişe’den(r anha) rivayet edildiğine göre, o telbîne yapılmasını emrediyor ve şöyle diyordu: “Peygamber(sav), ‘Size çok öfkeli kimse için faydalı telbîne çorbasını tavsiye ederim’ diyordu.”Rivayet ediliğine göre Hz. Aişe(ranha), aileden birisi vefat ettiği zaman kadınları toplar, onlara bir çömlek telbîne pişirmelerini emreder. Çorba pişirilince, “Bundan yiyiniz” derdi.

TEREYAĞI
Büsr’ün iki oğlundan rivayet edilmiştir: “Resulullah(sav) bize geldi. Biz de ona tereyağı ve hurma ikram ettik. O, tereyağı ve hurmayı severdi.”

Tereyağının Faydaları
• Tereyağından yalanırsa akciğer kanamalarına fayda sağlar ve akciğerde görülen şişkinlikleri olgunlaştırır.
• Bünyeyi, sinirleri, siyah ve acı salgıdan meydana gelen sert şişkinlikleri ve balgamı yumuşatır.
• Vücutta görülen kuruluğa faydalıdır.
• Küçük çocuğun ağzında diş çıkan yerlere sürülürse, dişlerin çıkmasına ve büyümesine yardımcı olur.
• Tereyağı, soğuk ve kuruluktan meydana gelen öksürüğe faydalıdır.
• Uyuzu giderir.
• Ancak yemeğe olan isteği azaltır.
• Bal ve hurma gibi tatlıların mideye ağır gelmesini önler.
Hz. Peygamber’in(sav) hurmayla birlikte yemesinin hikmeti, bunlardan her birinin zararını diğeriyle önlemektir.

TİRİT
Tiridin, Hz. Peygamber’in(sav) en çok sevdiği yemeklerden olduğu rivayet edilmiştir: “Resulullah’a(sav) yemeklerin en sevimlisi ekmek tiridi ve haystindi idi.Resıılullah’tan(sav) rivayet edilmiştir: “Aişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir.”Ali b. EbuTalip’ten rivayet edilmiştir: “Size tiridi tavsiye ederim. Çünkü o, kötü düşünceleri giderir.”Tirit (serîd), et ve ekmekten yapılan bir yemektir. Ekmek katık- larm en üstünü, et de besinlerin efendisidir, ikisi birleştiği zaman artık bundan daha üstün yemek yoktur. Ekmeğe olan ihtiyaç daha çok ve daha geniş olsa da, et daha değerli ve daha üstündür. Et, vücudun cevherine kendi dışındaki maddelerin hepsinden daha çok benzeyen bir besin maddesidir.

TİRYAK
Tiryak, aslen Farsça bir kelime olup “zehire karşı ilaç (panzehir)” demektir. Araplar, kederi giderdiği için hamr’ a (içkiye) de tiryak derler. Tiryak, “ilaçların ve macunların zehirini gidermek için kullanılan şey”dir. içine yılan eti ve hamr konularak yapılır.Abdullah b. Amr’ın(ra) rivayet ettiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Benim tiryak içmem, temîme takınmam, içimden gelen şiiri okumam sorumsuzluk olur.”Hz. Aişe’den(ra) rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Âliye acvesinde şifa vardır. O sabahın ilk vaktinde (yenirse) panzehirdir.”Burada Hz. Peygamberin içmem dediği tiryak, içine haram maddeler konularak yapılan tiryaktır, ikinci hadis acvenin tiryak yerine geçtiği, Hz. Peygamberin onu haram maddelerden yapılan tiryaka alternatif olarak tavsiye ettiği anlaşılmaktadır. Öte yandan Hz. Peygamberin haram maddelerle tedaviyi yasakladığı bilinmektedir. Bununla beraber, müslümanların ileri gelenlerinden bazılarının tiryak içtikleri, yakınlarına içirdikleri ve bunda bir beis görmedikleri rivayet edilmektedir. Ancak bu tiryak haram maddelerden yapılan tiryak olmasa gerektir.

TUZ
Tuz, hadislerde hem bir tedavi maddesi hem de bir gıda olarak geçmektedir. Muhammed b. Nâfı b. Cübeyr b. Mut’im, babasından, o da dedesinden rivayet ettiğine göre dedesi şöyle demiştir:“Resulullah’ın(sav), Amr b. el-Ası hasta iken ziyaret ettiğini ve ona tuzla pansuman yaptığını gördüm.”“Akrep Sokması”bahsinde yer verdiğimiz hadis-i şerife burada da yer veriyoruz. Hz. Ali’den rivayetle: “Peygamber i(sav), namaz kılarken akrep soktu. Bunun üzerine, Allah sana lanet etsin. Ne bir nebiyi ne de başkasını rahat bırakıyorsun!’ dedi ve su ve tuz isteyip onun üzerine sürmeye başladı.”Bu hadisin Hz. Ali’den başka bir rivayeti ise şöyledir: “ResulullaUMV bir gece namaz kılarken ellerini yere koyduğu sırada kendisini bir akrep soktu. Akrebi yakalayıp öldürdü. Geri döndüğünde, Allah, namaz kılanı veya başkasını rahat bırakmayan akrebe sana lanet etsin!’ dedi. Bunun üzerine su ve tuz isteyip bir kaba koydu. Sonra onuparmağında ısırık olan yere döküp sürmeye başladı ve mu avvizeteyni okuyordu.” Ibn Sina;tuz, keten tohumu ile akrep ısırığına sarıldığı zaman, harareti sebebiyle soğuk zehire karşı mukavemet ettiğini, zehiri çektiğini ve çözdüğünü söylemiştir.Enes b. Malik’ten rivayet edilmiştir: “Resulullah(sav), hurmayı karpuzla, hıyarı tuzla yemeyi severdi.”586Enes’ten merfu olarak rivayet edilen bir hadiste Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Katığınızın efendisi tuzdur.”587Beğavî, tefsirinde Abdullah b. Ömer’den merfu olarak rivayet etmiştir: “Allah, semadan dört bereket indirdi: demir, ateş, su ve tuz.”588Yemeğe tuzla başlamak ve tuzla bitirmek sünnettir. Hz. Aişe’den rivayet edilmiştir:“Kim yemekten önce ve sonra tuz yerse, Allah ondan en hafifi cüzzam olan üçyüz otuz hastalığı defeder.”

Tuzun Faydaları
Tuz, insanların hem bedenlerine hem de yemeklerine faydalıdır. Tuz, altın ve gümüş dahil, değidiği her şeyi güzelleştirir. Çünkü onda altını sarartma, gümüşü beyazlatma kuvveti vardır. Onda parlatma, çözme, katı rutubeti giderme ve kurutma, bedeni kuvvetlendirme, kokmasını ve bozulmasını engelleme özellikleri vardır. Açık yarası olan uyuza faydalıdır.Tuzla sürme gibi çekildiği zaman, gözdeki fazlalılık eti giderir ve sarılığı yok eder.Madeni tuz bu hususta daha iyidir. Kötü yaraların yayılmasını önler. Dışkı çıkmasını kolaylaştırır. Onunla karınlarında su toplananların karınları ovulduğu zaman faydalıdır. Dişleri temizler ve diş kokusunu giderir. Diş etini sertleştirip kuvvetlendirir. Tuzun Mustafa faydaları çoktur.Tuzu mutedil kullanmak, rengi güzelleştirir. Karataş Onda ishal yapma ve kusmayı artırma özelliği vardır. Tuz, iştahı açar. Çok tuz kullanmak kaşıntıya sebep olur.

YUMURTA
Peygamber’den(sav) rivayet edilmiştir: “Bir adam Peygamber’e(sav) gelerek az çocuğu olmasından şikayet etti. Peygamber (sav), ona yumurta yemesini emretti. Adam, “Ya Resulullahl Ne yumurtası yiyeyim!” dedi. O da, “Herhangi bir yumurta; karınca yumurtası olsa da!” buyurdu.”

Yumurtanın Faydaları 
• En İyisi tavuk yumurtasıdır.Rafadan yumurta katı yumurtadan daha faydalıdır.
•Beyazı yüze sürüldüğü zaman güneşin tesirini engeller.
• Sarıldığı vakit, ateş yanığına fayda verir.
• Bağırsak iltihabını önler.
•Göz ağrısını dindirir.
• Rafadan yumurta öksürüğe, göğüs darlığına, ses kısıklığına ve kan tükürmeye karşı fayda verir. İyi birkimüstür. Besini fazladır. Cima isteğini artırır.
• Doğrudan doğruya ilaç değilse de, kalbi kuvvetlendirmede önemli bir rolü vardır.
• D vitamini açısından zengindir.
• Bütün unsurları emme ve besin görevini kolay yerine getirme kabiliyetine sahiptir.
• Yumurtada bulunan protein, et ve sütte bulunan protein nevindendir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp