Hz. Peygamber’in Zikrettiği Hastalıklar Ve Tedavisi

Hz. Peygamber’in Zikrettiği Hastalıklar Ve Tedavisi :

Burada Hz. Peygamber zamanında mevcut olan hastalıklar ve onun bu hastalıklara karşı tavsiye ettiği çeşitli maddelerin, gıdaların ve bitkilerin sadece isimlerini vereceğiz.

Tavsiye edilen bu madde ve bitkilerle ilgili detaylı bilgilere ve açıklamalara da ileride yer vereceğiz.

ABRAŞLIK (ALATEN, ALBİNİZM)

Hz. Peygamber(sav), abraşlığa karşı “baştan hacamat yaptırmayı” tavsiye etmiştir. îbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre Resulullah(sav), şöyle buyurmuştur: “Baştan yaptırılan hacamatta -sahibi niyet ettiği takdirdeyedi türlü şifa vardır: Cinnet, cüzzam, abraşlık, uyuşma, diş ağrısı, baş ağrısı ve göz kararması. ”Ebu Hureyre’den yapılan bir rivayette Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Kim Çarşamba ve Cumartesi günleri hacamat yaptırır da, kendisine abraşlık isabet ederse, kendisinden başkasını suçlamasın.”Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre Resulullah şöyle buyurmuştur: “Müslüman kul, kırk yaşına ulaştığı zaman Allah ondan üç tür belayı uzaklaştırır: Delilik, cüzzam ve abraşlık.”Abdullah b. Ömer’den bir rivayet şöyledir: “Resulullah:“(sav)Benî Gıfârdan bir kadınla evlendi. Kadın huzuruna girince, böğründe bir Şifalar beyazlık gördü ve onu ailesine geri gönderdi. ‘Kusuru benden gizledinizdedi.

AKCİĞER ve BADEMCİK İLTİHABI

Hz. Peygamber(sav), akciğer iltihabı (zatü’l-cenb) için “kust-ı bahrî ve zeytinyağı” tavsiye etmiştir:Tirmizî’nin, Zeyd b. Erkam’dan rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: “Zatülcenb hastalığını ödağacı ve zeytinyağı ile tedavi ediniz.”Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Size şu ûd-i Hindî’yi tavsiye ederim. Çünkü onda yedi türlü şifa vardır. Bademcik iltihabı sebebiyle burna damlatılır ve zatü’l-cenb (akciğer zarı iltihabı) için ağızdan verilir.”Zatü’l-cenb, akciğer iltihabıdır. Bu iltihap, öksürük ve hummaya yol açar. Vücudun yan tarafında, nefes alıp verirken artan elemlere ve rahatsızlığa sebep olur. Tıp dilinde buna“pluera iltihabı” denilir.Hz. Peygamber(sav) bademcik iltihabına (üzre) “ödağacı” tavsiye etmiştir.Câbir’den, o da Hz. Aişe’den rivayet etmiştir: “Resulullah(sav) Hz. Aişe’nin yanına girdi. Yanında burun deliklerinden kan akan bir çocuk vardı. Resulullah, ‘Bu nedir?’ diye sordu. Onda ya bademcik iltihabı ya da baş ağrısı var dediler. Resulullah dedi ki, Yazıklar olsun size! Çocuklarınızı öldürmeyiniz. Hangi kadının çocuğuna bademcik iltihabı veya baş ağrısı isabet ederse, ödağacını (kustu Hindi) alsın, suyun içinde kazıyarak ufalasın, sonra burnuna damlatsın.’ Bunun üzerine Hz. Aişe, bunu o kadına iletti. Bu ilaç çocuğa uygulandı ve iyileşti.”

AKREP SOKMASI
Hz. Peygamber, akrep sokmasına karşı “tuz” ile tedavi yapmıştır. Hz. Ali’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Peygamber namaz kılarken akrep soktu. Bunun üzerine, ‘Allah sana lanet etsin. Ne bir nebiyi ne de başkasını rahat bırakıyorsun!’ dedi ve su ve tuz isteyip onun üzerine sürmeye başladı.”Bu hadisin Hz. Ali’den bir başka rivayeti ise şöyledir: “Resulullah^, bir gece namaz kılarkenellerim yere koyduğu sırada kendisini bir akrep soktu. Akrebi yakalayıp öldürdü. Geri döndüğünde, Allah, namaz kılanı veya başkasını rahat bırakmayan akrebe, sana lanet etsin!’ dedi. Bunun üzerine su ve tuz isteyip bir kaba koydu. Sonra onu parmağında ısırık olan yere döküp sürmeye başladı ve muavvizeteyni okuyordu.Tuzun tedavideki yeri ve önemi hususu, ikinci bölümde “Hz. Peygamber’in Tavsiye Ettiği ilaçlar” başlığı altında anlatılmıştır.

BALGAM
Rivayet edildiğine göre Peygamber e(sav) kuru üzüm verildi. Onu avucuna alarak ashabına şöyle buyurdu: “Bundan yiyiniz. Kuru üzüm ne güzel bir yiyecektir. Yorgunluğu giderir, öfkeyi yatıştırır, sinirleri kuvvetlendirir, ağız kokusunu güzelleştirir, balgamı keser ve rengi saflaştırır.Ali b. Ebu Talip’ten(ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber(sav) şöyle demiştir: “Kuran okumak ve misvak kullanmak balgamı giderir.’’

BASUR (HEMOROİD)
Hz. Peygamber(siv), basur hastası olanlara ibadetlerde kolaylık sağlamış, “zeytinyağı”ve “gebre otu” kullanmalarını tavsiye etmiştir, îmran b. Husayn basur hakkında şöyle demiştir: “Resulullah’a(sav), sordum. ‘Ayakta namaz kıl, eğer gücün yemezse oturarak, ona da gücün yetmezse yan üzere namaz kıl!’ buyurdu.”îbn Abbas’tan rivayet edilmiştir: “Rengim sararmış olarak Resulullah’ın(sav) yanma girdim. ‘Ey îbn Abbas! Bu halin nedir?’ diye sordu. Ben de, ‘Ruveyha, yani basur oldum’ dedim. ‘Bu küçük yaşta öyle mi!’ Senin gebre otu (keber) kullanman gerekir. Onu alırsın, Şifalar döversin ve ondan içersin.” İbn Abbas dedi ki, ‘Böyle yaptım ve Kitabı iyileştim.Ukbe b. Amir’den rivayet edilmiştir: “Resulullah’ın(sav), “Size şu mübarek ağacın zeytinin yağını tavsiye ederim. Onunla tedavi olunuz. Zira o, basuru iyileştirir.”Ibn Abbas’tan rivayet edilmiştir: “Peygamber e(sav) basur olduğu halde abdest alıp kendisinden sıvı gelen bir adamın durumu soruldu. “Karnından ayağına kadar inse de sana bir zarar ,ııermez”buyurdu.”

BAŞ AĞRISI
Hz. Peygamber’in(sav) başı ağrıdığında başına “kına yaktığı”, “başını sardığı” ve “hacamatı tavsiye ettiği” rivayet edilmiştir. Ibn Mâce’nin Sünen’inde rivayet ettiği bir hadiste bu konu şöyle geçer: “Peygamber^ baş ağrısı tuttuğu zaman başını kına ile kaplıyor ve, Kına, Allah’ın izniyle baş ağrısına fayda verir diyordu.”Resulullah’ın cariyesi Esma Ummü Râfı’den rivayet edilmiştir: “Hz. Peygambere(sav) herhangi bir yara veya bir batma yarası isabet etse, mutlaka onun üzerine kına koyardı.”Hz. Peygamber’in(sav) baş ağrısına karşı “başını sardığı” rivayet edilir. Ibn Abbas’tan(ra) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Resulullah(sav bize hitap etmek üzere başında sargı olduğu halde minbere çıktı...”Haşan b. Ebu Râfi’in ninesi Selma’dan rivayet ettiğine göre Selma şöyle demiştir: “Resulullah’a her kim başından şikayet etse mutlaka ona hacamat yaptırmasını emrederdi.”Baş ağrısı, başın herhangi bir bölümünde meydana gelen ağrıdır. Baş ağrısının çeşitli sebepleri vardır. Bazıları şunlardır:
1. Humma durumları: Bu durumda ağrı başın tamamını kaplar.
2. Burun sinüsleri iltihabı: Bu durumda ağrı başın önünde olur ve genellikle sabahleyin ortaya çıkar.
3. Beyinde yara: Bu durumda ağrı içte, derinde, sürekli ve aşırı olur.
4. Görme zayıflığı: Bu durumda ağrı önde olur ve genellikle göz yorulduktan sonra ortaya çıkar.
5. Yüksek tansiyon: Bu durumda ağrı, başın arkasında olur.
6. Sinirsel baş ağrısı: Bu durumda ağrı, yarım olur, sabahleyin ortaya çıkar ve beraberinde kusma getirir.

BİTLENME
Hz. Peygamber, başı bitlenen Ka’b b. Ucre’ye “başını tıraş etmesini” tavsiye etmiştir. Ka’b b. Ucre’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Hudeybiye zamanı Resulullahyanıma geldi. Başımdan rahatsızdım. Bitler yüzüme doğru akıyordu. Resulullah, ‘Başının bitlenmesi sana sıkıntı veriyor muT dedi. Ben de, ‘Evet!’ dedim. Bunun üzerine, ‘Başını tıraş et! Uç gün oruç tut veya altmış fakiri doyur ya da bir kurban kes!’ buyurdu.”

BÖBREK SANCISI
Hz. Peygamber, böbrek sancısı için “ılık su ve bal” tavsiye etmiştir. Hz. Aişe’den(r ;,,lhll) rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Böbrek sancısı, böbrekteki sinirdendir. Hareker ettiği zaman sahibine eziyet verir. O halde onu ılık su ve bal ile tedavi ediniz.”

CİĞER AĞRISI
Hz. Peygamber, ciğer ağrısına önlem olarak “suyu yavaş yavaş içmeyi” tavsiye etmiştir. Hz. Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz su içtiği zaman yavaş yavaş içsin! Bir nefeste çabucak içmesin. Çünkü suyu bir nefeste içmek ciğer ağrısı yapar.’’

CÜZZAM
Hz. Peygamber(sav), cüzzam hastalığına karşı “cüzzamlıdan uzak durmayı” ve “hacamatı” tavsiye etmiştir. Ebu-Hureyre’den rivayetedildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Cüzzcanlıdan aslandan kaçar gibi kaçınız.”Amr b. eş-Şerîd, babasından rivayet etmiştir: “Bir cüzzamlı biat etmek PeygamberVsav) geldi. Ona gittim ve bu durumu bildirdim. Bunun üzerine Resulullah, ‘Ona git ve biatini kabul ettiğimi söyle, geri dönsün!’”Hüseyin b. Ali’den rivayetle, Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: “Cüzzamlıyla devamlı bakmayınız. Eğer sizden biri onunla konuşacak olursa aranızda bir mızrak boyu mesafe olsun!”Cüzzam, acı safranın bütün bedene yayılmasından kaynaklanır. Organların mizacını ve şeklini değiştirir. Bazen onları aşındırır ve düşürür. Buna aslan hastalığı da denilir. Kimi tabiplere göre bulaşıcıdır. İbn Kuteybe’ye göre ise cüzzamlıya yaklaşan kimse onun kokusundan rahatsız olur, yoksa bulaşıcı değildir.

DİŞ AĞRISI
Hz. Peygamber(sav), “hacamat”ın diş ağrısına iyi geldiğini söylemiştir. Daha önce “Abraşlık” maddesindeyer verdiğimiz hadis-i şerife burada da yer veriyoruz, ibn Abbas’tan rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Baştan yaptırılan hacamatta -sahibi niyet ettiği takdirde- yedi türlü şifa vardır: Cinnet, cüzzam, abraşlık, uyuşma, diş ağrısı, baş ağrısı ve göz kararması.”

GENİZ HASTALIĞI
Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Size merzencûş (siyah reyhan) tavsiye derim. Onu koklayın. Zira o, geniz hastalığına iyi gelir.”

GÖZ AĞRISI
Karataş Hz. Peygamber^, göz ağrısı için Süheyb’e ve Hz. Ali’ye, hurma 60 yememelerini ve gözlerini dinlendirmelerini tavsiye etmiştir.Süheyb’den rivayet edilmiştir: “Peygamber’in(sav) yanma geldim.Önünde ekmek ve hurma vardı. Yaklaş ve ye!’buyurdular. Bir hurma alıp yedim. O sırada bana, ‘Sende göz ağrısı olduğu halde hurma mı yiyorsun dedi. Ben de ona,‘Diğer tarafımla çiğnerim’dedim. Bunun üzerine Resulullah(sav) gülümsedi.”Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Göz iltihabını kötü görmeyiniz. Çünkü o körlük damarlarını keser.”

GÖZ DEĞMESİ (NAZAR DEĞMESİ)
Ibn Abbas’tan rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Göz değmesi haktır. Kaderi geçen bir şey olsaydı, şüphesiz onu göz geçerdi.”Enes’ten rivayet edilmiştir: “Peygamber(sav), zehirli şeylere, göz değmesine ve el uyuşmasına karşı nefes etmeye ruhsat verdi.”Hz. Aişe’den rivayet edilmiştir: “Peygamber(sav), bana göz değmesine karşı okunmasını emretti.”

GUT (DAMLA, NİGRİS)
Ebu Zerr, Hz. Peygamber’in(sav, şöyle dediğini rivayet etmiştir:“Eğer cennetten bir meyve indiğini söyleseydim, bunun incir olduğunu söylerdim. Çünkü cennet meyveleri çekirdeksizdir. İncir yiyin, çünkü o basuru keser ve guta iyi gelir.”Ibn Kayyim el-Cevziyye, bu hadisin subutunun şüpheli olduğunu söyler.

HUMMA
Hz. Peygamber(sav), humma hastalığı için “su” ile tedaviyi tavsiye etmiştir. Nâfı’nin, Ibn Ömer’den rivayet ettiği bir hadiste Şifalar Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz humma veya humma- Kitabı nın şiddeti cehennemin kaynamasındandır. Onu su ile serinletiniz.

İSHAL
Hz. Peygamber(sav), ishal tedavisi için “bal” tavsiye etmiştir. Ebu’l- Mütevekkil’in, Ebu Said el-Hudrî’den rivayet ettiği bir hadiste, bir adam Peygamber e(sav) gelerek, “Kardeşimin karnı ağrıyor”; (bir rivayete göre, “Kardeşim ishal oldu”) dedi. O da, “Ona bal içir” buyurdu. Adam gitti ve tekrar döndü: “Bal içirdim, ama hiçbir fayda sağlamadı”; (başka bir lafızla, “ishalinden başka bir şey artırmadı”) dedi. Bu iki veya üç kere tekrar etti. O (Resulullah) her seferinde, “Ona bal içir” buyurdular. Üçüncü veya dördüncü defasında ona dedi ki: “Allah doğru söyledi; kardeşinin karnı yalan söyledi.” Sonra onu içirdi ve iyileşti.”Soğuk bal şerbetinin ishale, sıcağının da kabızlığa iyi geldiği söylenmektedir.

KABIZLIK
Hz. Peygamber(sav), kabızlık için “sena (sinameki)” tavsiye etmiştir. Esma binti Umeys’ten(ranha)rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle demiştir: “Resulullah(sav) bana dedi ki,‘Kabızlığı ne ile gideriyorsun?’Ben de,‘Şübrüm ile’dedim.‘O sıcaktır, sürdürür’dedi. Sonra dedim ki, ‘Sinameki ile yumuşatırım.’ Bunun üzerine Hz. Peygamber,‘Eğer ölüme çare olsaydı, sinameki olurdu buyurdular.”

KALP HASTALIĞI
Hz. Peygamber’in(sav) kalp hastalığı için “Acve hurması” tavsiye etmiş ve ayvanın kalbe iyi geldiğini söylemiştir. Mücahid’in, Sa’d’den rivayet ettiğine Sa’d dedi ki: “Bir ara hastalanmıştım. Resulullah(sav), beni ziyarete geldi; elini göğsümün üzerine koydu, elinin soğukluğunu neredeyse kalbimin üzerinde hissettim. Bana ‘Sen kalp hastası olmuşsun. Sakif’ten Halid b. Kelede’yi getir. Zira o, tıpla uğraşan bir kimsedir. Medine’nin Acve hurmasından yedi tane alsın, onları dövsün Mustafa ve sana içirsin.’”Karataş Talha b. Ubeydul 1 ah’tanlra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle demiştir: “Peygamber’in(sav) yanına girmiştim, elindeayva vardı. Bana, ‘Ey Talha! Şunu al! Çünkü bu, kalbe rahatlık verir buyurdular.”

KARIN AĞRISI
Enes:,u anlatıyor: “Hz. Peygambere Becile kabilesinin Ureyne kolundan bir grup geldi ve müslüman oldular. Medine’de çok az bir süre kalmışlardı ki, kendilerinde aşırı bir yorgunluk meydana geldi; renkleri sarardı, vücutları bozuldu ve karınları şişti. Resulullah(s;v), bu durumu görünce onları develerinden birinin yanma gönderdi: ‘Onları sağıp için!’ buyurdu. Onlar, sütü içince iyileştiler, renkleri düzeldi, karınlarındaki şişlik indi ve vücutları iyileşti.”

KAŞINTI
Buhari ve Müslim’de Resulullah’ın(sav) kaşıntıya karşı, Abdurrahman b. Avf ve Zübeyr b. Avvâm’a ipek giymelerine izin verdiği rivayet edilir. Bu rivayetin başka bir şeklinde ise, “Resulullah(!), katıldıkları bir seferde bitten şikayet eden Abdurrahman b. Avf ve Zübeyr b. Avvâm’ın ipek gömlek giymelerine ruhsat vermiştir” ifadeleri geçmektedir.

KIRIK-ÇIKIK
Kırık çıkığın tedavisi, kırılan uzvu düzeltip sargı yapmaktır. Hz. Ali dedi ki: “Bilek kemiklerimden biri kırılmıştı. Onu sardım. Resulullah’a(sı) sordum. ‘Onun üzerine meshet!’buyurdular.”Kırık-çıkık iyileşinceye kadar sargı üzerine meshetmek caizdir.

KORKU
Hz. Peygamber50, korkuya karşı aşağıdaki duayı öğretmiştir:“Allahın gazabından ve cezasından, kullarının şerrinden, şeytanların çarpmalarından Allah’ın tam kelimelerine sığınırım! Rabbim! Onların bana uğramalarından sana sığınırım!

MANTAR HASTALIĞI (DERMATOPHYTOSİS)
Ebyaz b. Hammâl’dan rivayet edilmiştir: “(Bir kimsenin) yüzünde mantar yani kuvba vardı. Burnunu kaplamıştı. Resulullah(sav) onun için dua etti ve yüzünü meshetti. Onda izi olduğu halde o günden sonra hastalık kendisine uğramadı.”Kuvba, deride görülen ve derinin üzerine çıkan, soyulan ve genişleyen bir hastalıktır. Perhizle tedavi edilir.

NEZLE
Hz. Peygamber(sav) nezle için “güve otu” tavsiye etmiştir. Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Size güve otunu (merzencûş) tavsiye ederim. Onu koklayın. Çünkü o, nezle için iyidir.”

SARA
Hz. Peygamber(sav), saralı bir kadına iyileşmesi için dua etmiştir. Buhari ve Müslimde rivayet edildiğine göre, Atâ b. Ebu Rebah’tan nakledildiğine göre, “Ibn Abbas şöyle dedi: ‘Sana cennet ehlinden olan bir kimse göstereyim mi?’ Ben de, ‘Evet!’ dedim. ‘O da işte şu siyah kadın!’ O, Peygamber e(sav) geldi ve, ‘Beni sara tutuyor ve rezil oluyorum. Benim için Allah’a dua et!’ dedi. Resulullah, ‘Dilersen sabret, cennet senin olsun. Dilersen senin için Allah’a dua edeyim, sana afiyet versin.’ dedi. Kadın, ‘Sabrederim, ama rezil oluyorum. Rezil olmamam için Allah’a dua et’ dedi. O da onun için dua etti.’

SİVİLCE
Hz. Peygamber’in(sav) hanımlarından birinin şöyle dediği rivayet edilir: “Resulullah(sav), benim bulunduğum yere girdi. Parmağımda sivilce çıkmıştı. Bunun üzerine, ‘Yanında zerire (göz otu) var mı?’ diye sordu. ‘Evet’ dedim. ‘Onu sivilcenin üzerine koy ve, Allahım! Sen büyüğü küçültür, küçüğü büyültürsün. Bende bulunanı küçült!’de! buyurdu.”Zerire, göz otu kamışından elde edilen bir Hint ilacıdır.Mide ve ciğer yaralarına, karında su toplanmasına karşı faydalıdır.Güzel kokusundan dolayı kalbi kuvvetlendirir.

SİYATİK (IRKU’N-NESÂ)
Siyatik hastalığı, siyatik sinirinde meydana gelen ağrılı bir hastalıktır. Hz. Peygamber(sav), siyatik (ırku’n-nesâ) hastalığına karşı “eritilmiş kuyruk yağı” tavsiye etmiştir. İbn Mâce,Enes b. Malik’in Resulullah’ı şöyle derken işittiğini rivayet etmektedir: “Irkun-nesâ (siyatik) hastalığının ilacı (bedevi arabının) eritilmiş kuyruk yağıdır.Üç kısma ayrılarak aç karnına her gün bir kısmı içirilir.”Resulullah’tan(sav) rivayet edilmiştir: “İsrail (YakubM) ırkun-nesâ (siyatik) hastalığına yakalandı. Bunun üzerine deve sütünü ve etini terk etti. Bunlar oğullarında da haram kılındı.”Zehebî, et ve sütün, özellikle deve ve sığır etinin mafsal (eklem) ağrıları ve siyatik için en zararlı şeylerden olduğunu söylemekte;Ibn Sina’nın, mafsal ağrısı olan kimseye et ve içiyorsa içkiyi yasakladığını ifade etmektedir.

ŞİŞLİK VE ÇIBAN
Resulullah(sav), şişlik ve çıban durumlarında ameliyatı tavsiye etmiştir. Hz. Ali’nin şöyle dediği rivayet edilir: “Resulullah(sav) ile birlikte sırtında bir yara olan bir adamı ziyarete gittim. Ya Resu- lullah! Bunda irin var’ dediler. O da, ‘Onu yarın ¡’buyurdu. Hz. Ali,‘Yara deşilmeye devam ederken Resulullah(sav) da izliyordu’dedi.”Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber, bir doktora, karnında şişlik olan bir adamın karnını yarmasını emret- Şifalar miştir. “Ya Resulullah! Tıp fayda verir mi?” dediler. O da, “Derdi Kitabı veren, dilediği şeyde onun devasını da verir” buyurdu.

UYKUSUZLUK
MustafaKarataşHz. Peygamber(sav), uykusuzluğa karşı bir dua öğretmiştir. Bürde’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle demiştir: “Halit, Peygamber e(sav) ‘Ya Resulullah! Geceleyin uykusuzluk çekiyorum’ diyerek şikayette bulundu. Bunun üzerine Peygamber(sav) buyurdular ki, Yatağına girdiğin zaman şöyle dua et; Allahım! Yedi kat göklerin ve gölgelediklerinin Rabbi! Yerlerin ve üzerinde taşıdıklarının Rabbi! Şeytanların ve sapıttıklarının Rabbi! Beni, bütün yaratıklarının her türlü şerrinden, onlardan birinin bana saldırmasından veya bana karşı azgınlık etmesinden koru! Senin korumanda bulunan kişi azizdir ve senin övgün yücedir. Senden başka ilah yoktur.”

VEBA(TAUN)
Veba, büyük bir iltihapla ortaya çıkan öldürücü, kötü bir yaradır. Etrafı siyah ve yeşil olur. Koltuk altında ve kulağın altında meydana gelir.Hz. Peygamber(sav), vebadan korunmak için “veba bulunan bölgeye girilmemesini, vebalı bölgede bulunuluyor ise oradan çıkılmamasını” tavsiye etmiştir.Usame b. Zeyd’den rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Bir yerde veba olduğunu işitirseniz, oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde bu hastalık meydana gelirse, hastalıktan kaçmak için oradan ayrılmayınız.”Hz. Aişe’den(ranha) rivayet edilmiştir: “Resulullah’a(sav> taun sorulunca şu cevabı verdi, ‘O, sizden öncekilere Allah’ın gönderdiği bir azaptı. Allah onu müminlere bir rahmet kıldı. Taun çıkan bir yerde bulunan bir kul, kendisine Allah’ın takdir ettiği şeyin ulaşacağını bilip, sevap umuduyla sabredip orada kalır ve dışarı çıkmazsa, mutlaka ona şehit sevabının bir misli verilir.”Taun, eski dilde daha ziyade, “ölüme sebep olan salgın hastalık” manasında kullanılmıştır.

Bu açıdan umumi ölümlere sebebiyet veren salgınların hepsine taun denilmiştir. Veba bu salgınların enyaygını olması sebebiyle taun ile veba aynı manaya gelen iki kelime durumuna gelmiştir. Bazı müellifler, “Taun vebadır” demiştir.Hz. Peygamber’in veba konusundaki tavsiyesinin Hz. Ömer tarafından uygulandığını görüyoruz. Buharide geçen bir rivayete göre Ömer b. el-Hattâb(r;l), Şam’a gitmek üzere yola çıktı. (Şam yakınlarındaki) Serğ denilen yere ulaşınca, Ebu Ubeyde b. el- Cerrah ve arkadaşları onu karşıladı. Ona Şam’da veba çıktığını haber verdiler. Bunun üzerine oradakiler ihtilafa düştüler. Hz. Ömer,Ibn Abbas’a, “Bana ilk muhacirleri çağır” dedi. Ibn Abbas dedi ki,“Onları çağırdım, onlarla istişare etti ve Şam’da veba çıktığını haber verdi. Onlar da ihtilafa düştüler. Bazıları dedi ki, “Sen bir iş için yola çıktın. Ondan geri dönmeni uygun görmüyoruz.” Diğerleri de, “insanların geri kalan kısmı ve Resulullah’m(sav) ashabı seninle beraberdir. Biz de, senin onları veba olan yere götürmeni uygun görmüyoruz”dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Benden uzaklaşın!” dedi.

Sonra, “Bana, ensarı çağır” dedi. Onları çağırdım, onlarla da istişare etti. Onlar da muhacirlerin yolunu tutup ihtilaf ettiler. Onlara da, “Benden uzaklaşın!” dedi. Sonra, “Bana, Mekke’nin fethinden önce hicret eden Kureyş büyüklerini çağır” dedi. Onları çağırdım.Onlardan iki kişi dışında hiçbiri ihtilaf etmediler ve, “İnsanları geri götürmeni, veba olan yere sokmamanı uygun görüyoruz” dediler.Bunun üzerine Hz. Ömer, dışarıda sabahlayacağını ilan etti. Orada sabahladılar. O sırada Ebu Ubeyde b. el-Cerrah, “Ey müminleri emiri! Allah Teala’nın kaderinden mi kaçıyorsun!” deyince Hz.Ömer, “Keşke Ebu Ubeyde, bunu senden başkan söyleseydi. Evet Allah Tealanın kaderinden yine Allah Tealanın kaderine kaçıyoruz. Senin develerin olsaydı da, bir tarafı otlak diğer tarafı çorak bir vadiye inmiş olsalardı, sen onları otlu tarafta otlatsan da Allah Tealanın kaderiyle, çorak tarafta otlatsan da yine Allah Tealanın kaderiyle otlatmış olmazmıydın!” dedi. Ibn Abbas dedi ki, “Bunun üzerine -o sırada şahsi ihtiyacı için orada bulunmayan- Abdurrahman b. Avf geldi. Şifalar “Bununla ilgili bende bir bilgi var” dedi. Resulullah’m(sav), “Sizin Kitabı bulunduğunuz yerde bu hastalık vukua gelirse, hastalıktan kaçmak için MustafaKarataşoradan ayrılmayınız. Siz de bir yerde hastalık olduğunu işitirseniz, oraya girmeyiniz” dediğini işitmiştim.”

VÜCUT UYUŞUKLUĞU
Hz. Peygamber(sav) vücut uyuşukluğu için “hastanın üzerine soğuk su dökülmesi”ni tavsiye etmiştir.Ebu Ubeyd, Garîbul-hadîs isimli eserinde Ebu Osman en- Nehdî’den şu hadisi rivayet etmiştir: “Bir topluluk, bir ağacın yanından geçerken ondan yediler. Sanki kendilerini rüzgar çarpmış gibi kaskatı oldular. Bunun üzerine Peygamber(sav), ‘Suyu bir tulumda soğutun ve iki ezan (sabah ezanı ve kämet) arasında onların üzerine dökün! buyurdu.”

YARA
Buhari ve Müslim’in Salih’lerinde rivayet edildiğine göre, Resulullah’ın Uhud Savaşı’nda aldığı yaranın “hasır” ile tedavi edildiği rivayet edilmiştir: “Peygamberin^ ön dişleri ile azı dişleri arasındaki dişleri kırılınca, kızı Patıma bir hasırı yakmaya başladı. Kül olunca da onu Hz. Peygamber in yarasına bastı ve kan kesildi.”Zehebî, buradaki “hasır”dan kastın berdî (papirüs)olduğunu söylemektedir.

YILAN SOKMASI
Resulullah’m(sav), yılan ve akrep sokmasına karşı rukyeye (okuyup üfleme) ruhsat verdiği rivayet edilmektedir.

ZEHİRLENME
Resulullah(sav), zehirlenmeye karşı hacamat yaptırmış ve ashabına da hacamat yaptırmalarını tavsiye etmiştir.Abdurrahman b. Ka’b b. Malik’ten rivayet edilmiştir: “Yahudi bir kadın Hayber’de Peygamber e(sav) kızartılmış bir koyun hediye 68getirdi. Resulullah, ‘Bu nedir?’ deyince kadın, ‘Hediyedir’ dedi. ResuluUah ondan yemez diye, ‘Sadakadır’demedi. Peygamber(sav) ve sahabe bu koyundan yediler. Sonra Resulullah,‘Durun!’dedi. Kadına,‘Sen bu koyuna zehir mi koydun?’dedi. Kadın,‘Bunu sana kim haber verdi?’ dedi. Resulullah da, ‘-Etin bir uyluğu elinde olduğu halde- şu kemik!’dedi. Kadın,‘Evet!’dedi. Resulullah,‘Niçin?’diye sordu. Kadın, ‘Eğer yalancı isen insanlar senden kurtulsun; eğer nebi isen zaten sana zarar vermez’ dedi. Râvî dedi ki, ‘Bunun üzerine Peygamber(sav) omzundan üç defa hacamat yaptırdı.

Ashabına da hacamat yaptırmalarını emretti. Onlar da hacamat yaptırdılar, ama bazıları öldü.’”Bu konudaki başka bir rivayet ise şöyledir: “Hz. Peygamber(sav), yediği (zehirli) koyun etinden dolayı hacamat yaptırmıştır. Ona, -Ensar’dan Benû Beyaza kabilesinin azatlı kölesi- Ebu Hind, boynuz ve bıçakla hacamat yaptı. Bundan sonra üç yıl yaşadı. Hatta vefat ettiğinde (bedeninde) bu zehirin ağrısı vardı. Bundan dolayı, “Hayber günü yediğim etin zehirinin etkisini devamlı hissettim. Hatta şah damarımın kopacağım hisettiğim anlar bile oldu. demiştir, işte bu yüzden Resulullah(sav) şehid olarak vefat etmiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp