Hz. Peygamber’in Sünnetinde Tıp

Hz. Peygamber’in Sünnetinde Tıp :

Cahiliye Araplarında tıbbın durumuyla ilgili yeterli bilgiye sahip değiliz.

Fakat elde bulunan bazı bilgiler, o dönemin tıp ve sağlık anlayışıyla ilgili bir bakış açısı vermektedir.Bu dönemde Araplarda tıbbın gelişmediğini görüyoruz. Çünkü göçebe hayatı yaşayan bir toplumda tıp ve benzeri ilimlerin gelişmesi beklenemez.Buna rağmen her toplumda olduğu gibi, cahiliyede de hastalıklarla mücadele etme yollarına başvurulduğunu görüyoruz. Her ne kadar tıp, Yunan, Roma ve Hint medeniyetlerindeki düzeyde gelişmemiş olsa da, Arapların da kendi bilgi ve birikimleri oranında bazı tıbbi uygulamaları vardı.Cahiliye döneminde Araplar, beraberinde bir tavşan kemiği taşıdıkları takdirde hastalıklardan korunacaklarına inanırlardı; yılan sokmuş bir kimseyi zehir vücutta yayılmasın diye uyutmazlar, üzerine ziller takarlardı. Korkmuş bir kadının yüreğinin soğuduğuna inanarak sıcak su içirirlerdi. Çocukların çıkan dişlerini güneşe doğru attıkları takdirde yeni dişlerinin muntazam çıkacağına inanırlardı.

Şaşıları değirmen taşına baktırarak tedavi yoluna giderlerdi.

Yaraları kızgın demirle dağlarlardı. Vebadan korunmak için merkep gibi amrırlardı. Hastalıkları kahinlere gösterirler, sihir yaparlar, tapınaklarda putlara kurbanlar keserlerdi. Hastaların içine giren şeytanı bu şekilde çıkaracaklarına inanırlardı.Hz. Peygamberin^ tıbba dair hadislerinin pek çoğunun koruyucu hekimliğe, bir bölümünün genel tıp konularına, bir kısmının da tedaviye yönelik ilaç tariflerinden ibaret olduğu görülür. Bunlar tıbbi tavsiye, öğüt ve reçeteler olarak da özetlenebilir. Bu hadislerin bugünkü tıp anlayışımıza uygunluk göstermesinden başka, Arap yarımalasındaki tıbbi uygulamaları düzeltmek ve tıbba ilmi bir kimlik kazandırmak gibi önemli bir rol oynamış ve ortaçağa hakim olan bir İslam tıbbının doğmasına sebep olmuştur. Bu hususu iyi kavramak için Hz. Peygamber’in(sav) yaşadığı dönemde Arabistandaki tıbbi anlayış ve uygulamaları bilmekte fayda vardır.Hz. Peygamber, ortaya koyduğu tıbbi uygulamaları ve tavsiyeleriyle, cahiliye anlayış ve âdetlerini de ortadan kaldırmıştır.

Ibn Kayyim el-Cevziyye, Hz. Peygamber’in ilaçlarının üç çeşit olduğunu söylemektedir

1) Tabii ilaçlar,
2) ilahi ilaçlar,
3) Her ikisinden mürekkeb ilaçlar.

Hz. Peygamber(sav), bir hastayı ziyaret ettiğinde veya gördüğünde kendisinin bildiği ilaçları tavsiye ettiği gibi, hastanın durumuna göre doktora başvurulmasını da tavsiye ederdi. Nitekim Hz. Peygamber(sav), Mekke’de Sa’d b. Ebu Vakkas’ı(ra) ziyaret etmiş ve “Onun için bir tabip çağırın’ demiştir. Bunun üzerine el-Hâris b. Kelede çağırılmıştır.Resulullah’ın(sav) henüz müslüman olmadığı belirtilen meşhur tabib Hâris b. el-Kelede’yi Sa’d’ın tedavisi için çağırılmasmı emretmesinden, gayr-i müslimlerin insanlığın faydasına olarak ortaya koyduğu tecrübelerinden istifade edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.201 Yine Hazreti Peygamber’in “gayle”halikındaki açıklaması da, onun gayr-i müslim tecrübeden istifade ettiğini göstermektedir. Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Gayleden nehyetmek istemiştim. Sonra hatırladım ki, Bizanslılar ve Iranhlar bunu yapmaktalar ve (bu durum) çocuklarına da bir zarar vermemektedir.”Hz. Peygamber’den(sav) rivayet edilen bazı hadislerden, hastanın, uzman doktora tedavi ettirilmesi gerektiği ve cahil bir doktorun verdiği zararı tazmin etmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

İmâm Mâlik, Zeyd b. Eslem’den rivayet etmiştir: “Resulullah(sav) zamanında bir adam yaralandı ve kanı akmaya başladı. Birisi, Enmâr oğullarından iki adam çağırdı ve ona baktılar. (Zeyd), Resulullah’ın(sav) o iki adama, “Hanginiz daha iyi tabiptir?” dediğini, onların da “Tıpta hayır var mıdır, ya Resulullah!” dediklerinisöyledi. Bunun üzerine Resulullah, “Derdi veren devasını da vermiştir” buyurdular.”Bu hadis, tıp konusunda uzman doktorlara muayene olmak gerektiğini ifade eder.Ömer b. Şu’ayb’ın babasından, onun da dedesinden rivayet ettiği bir hadiste Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Daha önce tabiplik yaptığı bilinmeyen bir kimse tabiplik yaparsa, verdiği zararı tazmin eder.”Bu hadise göre cahil tabibin verdiği zararı tazmin etmesi şer’î bir zorunluluktur. İlim ehli de bunda icma etmiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp