Hz. Peygamber’in Sünnetinde Koruyucu Tıp

Hz. Peygamber’in Sünnetinde Koruyucu Tıp :

Resulullah’ın(sav) sağlık konusundaki rehberliğini incelediğimizde, onun sağlığı korumak (hıfz-ı sıhha) için mümkün olan en iyi ve en mükemmel rehberlik olduğunu görürüz.

Sağlığın korunması, yiyecek, içecek, giyecek, mesken, hava, uyku, hareket, evlilik, boşaltım ve kabızlık durumlarının iyi ayarlanmasına bağlıdır. Bütün bu hususlarda alınan tedbirler koruyucu tıp olarak nitelenmektedir.Koruyucu tıp, birey ve toplumun sağlık durumlarını en iyi şekilde koruma bilimidir.

Bu iki şekilde olur:

1. İnsanı hastalıklardan korumak. Hastalık meydana geldiği zaman da yayılmasını önlemek.
2. İnsanın hayat şartlarını güzelleştirerek ve onun sinir sitemini bozan olayları ve sebepleri ortadan kaldırarak sağlığını korumak.

İslam hem din hem de dünya için gelmiştir.

İslam, ahlak, siyaset, ekonomi, toplum ve sağlık açısından yeryüzünde örnek mükemmel bir toplum inşa etmek için gelmiştir. Bu yüzden İslam, sağlıklı toplumun oluşmasını sağlayacak olan emir ve tavsiyelere önem vermemizi ısrarla istemektedir. İslam’ın sağlıkla ilgili bütün emirleri koruyucu tıbbın bütün alanlarını kapsamaktadır. Şimdi ana hatlarıyla İslam’ın koruyucu tıp hususunda aldığı tedbirleri Hz. Peygamberin rehberliğinde açıklamaya çalışalım:Resulullah(sav), ashabından hasta olan birinin ziyaretine gitti, onun şifa bulması için dua etti ve ailesine de, “Onun için bir tabip çağırın” dedi. Hayretle, “Bunu sen mi söylüyorsun, ya Resulullah!” dediler. “Evet! Ey Allahın kulları! Tedavi olunuz! Zira Allah hiçbir hastalık vermemiştir ki, onun devasını da vermemiş olsun! Sadece birimüsfesnaf’buyurdu. “O nedir? Ya Resulullah!”dediler. “O, yaşlılıktır dedi.40Resulullah(silv) hasta olduğu her zaman kendi kendini tedavi etmiyordu, hazan bir doktor çağırıyordu. Bu hususta Hz. Aişe(r anl’“) şöyle diyor: “Resulullah{av ahir ömründe hastalanıyordu. Arap tabipler gelip tedavi olması için ona birtakım tavsiyelerde bulunuyorlardı.4Yemeklerden sonra ellerin yıkanması, temiz elle sofraya oturulması, önünden ve israf etmeden yemek yenilmesi, zorunlu olmadan yürüyerek, ayakta veya yatarak yemek yenilmemesi ve su içilmemesi, abdestli ve gusüllü olup hadesten ve necasetten kaçınılması, ağız ve diş temizliği, beden temizliği, tırnakların kesilmesi, güzel koku kullanılması, aşırı yemekten, içmekten ve uykudan sakınılması, bulaşıcı hastalıklardan korunması, temiz ve faydalı yiyeceklerin yenilmesi, yiyecek ve içecek kaplarının temiz tutulması ve korunması gibi koruyucu tıbba dair pek çok önlem Resulullah’ın sün- netindendir. Kitabımızda bu hususlara yeri geldikçe geniş şekilde değinilecektir. Buradan Hz. Peygamberin koruyucu tıbba ne kadar önem verdiğini görüyoruz.

TEMİZLİK
İslam, temizliği ibadetlerden sayan yegane dindir. İslam’a girmenin ilk adımı gusüldür. Yine namazın şartı abdest almaktır. İslam’da temizlik konusuyla ilgili özel tabirler vardır. Mesela, şeytan, habis, hata kelimeleriyle mikroplar veya virüsler ima edilmiştir. Temizlik kavramı nezafet kelimesiyle, pislik ise necaset kelimesiyle ifade edilmiştir.İslam’ın beden, elbise, yeme-içme, mekan, çevre sağlığı ve temizliği ile ilgili emirleri, İslam’ın koruyucu hekimlik yönünün önemini göstermektedir. Bu bağlamda elleri, dişleri, tırnakları, saçı ve elbiseyi temiz tutmak, temiz şeyler yemek ve içmek, evlerin, sokakların ve şehirlerin temiz olması İslam’ın emirleri arasında yer almaktadır. Bunun yanında beden, elbise ve mekan temizliği,suların temiz olması ibadet kapsamına alınarak müslümanm hayatında çok önemli bir yere getirilmiştir. İslam’da temizliğe verilen değerin en önemli göstergelerinden biri, hadis kitaplarında “taharet/ temizlik” bölümlerinin, fıkıh kitaplarında ise taharet bölümlerinin yer almasıdır.

A. Abdest Almak
İslam, namaz için abdestli olmayı şart koşmaktadır. Allah Teala şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Namaza durmak istediğiniz zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar da ellerinizi yıkayın, başlarınızı mes- hedin ve ayaklarınızı da topuklara kadar yıkayın.”Resulullah(sav) abdestle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “İnsan abdest alırken ağzına su verdiği zaman hatalar ağzından çıkar; burnuna su verdiği zaman hatalar burnundan çıkar.”İslam’da abdestin esas gayesi namaza hazırlanmaktır. Çünkü namazın özü, insanın yaratıcısı önünde bulunduğunu huşu ile tasavvur etmesi, zihnini buna hazırlaması ve hayatın birçok meşgalesinden kurtulmaya çalışmasıdır.Abdest alırken suyun yüze ve diğer organlara teması, insana bir canlılık ve huzur verir. Hakkıyla abdest alan bir kimse için bereket ve şifa olur. İnsanın tembellikten kurtulmasına, kalbini nifak, riya, yalan, kin ve haset gibi batini hastalıklardan temizlemesine yardımcı olur.Abdest üstüne abdest, nur üzerine nurdur. Namaz haricinde de abdestli bulunmak ayrıca ibadet sayılmıştır. Nitekim Resulullah, Veda Haccı’nda Arafat’tan Müzdelife’ye dönerken abdest almış ve abdest azalarım birer defa yıkamıştır. Bunun sebebini soranlara, “Bu, abdestli olmak için aldığım hafif bir abdest, namaz için abdest ileride (Müzdelife’de) inşallah” demiştir.Özellikle sıcak zamanlarda abdest aldıktan sonra kurulanmamak ve yine abdest aldıktan sonra abdest alman sudan üç yudum su içmek sağhk açısından yararlı bulunmuş ve müstehap kabul edilmiştir.

Ebu Hayye’den bir rivayet şöyledir: “Aliyi(ra) abdest alırken gördüm. Ellerini tertemiz yıkadı. Sonra ağzına üç sefer su verdi, sonra burnunaüç defa su verdi, yüzünü üç sefer yıkadı, kollarını üçer kere yıkadı, sonra başını meshetti. Sonra ayaklarını topuklarına kadar yıkadı, ayağa kalkıp abdest suyundan kalanını ayakta içti ve, ‘Peygamber’in(sav) abdest alışının nasıl olduğunu size göstermek istedim dedi.”4HSelman’dan(ra) bir rivayet de şöyledir: “Tevrat’ta ‘Yemeğin bereketi, yemekten sonra abdest almaktır” şeklinde okudum. Okuduğum şeyi Resulullah’a(sav) haber verince, ‘Yemeğin bereketi, öncesinde ve sonrasında abdest almaktır buyurdular.”49Resulullah(sav), abdest almayı öfkeye karşı bir tedavi vasıtası olarak zikremiş ve şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki öfke şeytandan yaratıldı. Şeytan da ateşten yaratıldı. Muhakkak ateş su ile söndürülür. Biriniz öfkelendiğinde abdest alsın,”50Abdestin imanın yarısı olduğunu, abdest alırken yıkanan uzuvlardan günahların döküldüğünü, kıyamet gününde müslümanların abdestin eseriyle yüzleri, el ve ayakları parlak olduğu halde çağrılacaklarını ifade eden hadislerle, abdestin fazileti halikındaki diğer birçok hadis bulunması, bu hususu açıkça ortaya koymaktadır. Abdestin, fıkıh ıstılahında, maddi kirliliği değil de manevi kirliliği ifade eden hadesten temizlenme sayılması da onun bu özelliğini gösterir. Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin temizlik ve arınmayla ilgili emir ve tavsiyeleri yanında, İslam’da en önemli ibadet olan ve günün belli vakitlerinde eda edilen namazın bir ön şartı olarak farz kılınan abdest, bu yönüyle müslümanların her zaman maddi ve manevi temizlik içinde bulunmalarını sağlayan temel unsurdur.

Vücudun dış tesirlere daha açık ve dolayısıyla kirlenme ihtimali daha çok olan yerlerinin sık sık yıkanmasının temizlik ve sağlık açısından temin edeceği faydalar, açıklanmaya lüzum göstermeyecek kadar çoktur. Bunların yanında abdestin insan sağlığı bakımından temin edeceği diğer maddi faydaların bazıları şöyle sıralanabilir:Vücut doku ve hücrelerinin iyi beslenebilmesi için kan dolaşımını sağlayan damarların tabii esnekliklerinin korunmasında ve damar sertlikleri ile tıkanmalarının önlenmesinde abdestin rolübüyüktür. Vücutla farklı ısıdaki suyun deriye temas etmesiyle damarlar açılıp kapanarak esneklik kazanır. Damarlarda daralma ve tıkanmaya yol açan vücut dokularındaki birikmiş artık maddelerin daha çok el, ayak ve yüz bölgelerinde bulunduğu göz önüne alınırsa, abdest alırken, yıkanmak üzere bu organların seçilmesindeki hikmet daha iyi anlaşılır. Ağız, burun ve boynun iki yanının su ile teması da özellikle beyinde kan dolaşımının güçlenmesi bakımından çok faydalıdır. Bunun gibi vücudun temel korunma sistemi olan lenf dolaşımını sağlayan ve vücuda giren mikroplara karşı koyarak onlarla savaşan beyaz kan hücrelerini (lenfosit), dokuların en ücra köşelerine ulaştıran lenf damarlarının düzenli çalışmasında da abdestin büyük tesiri vardır.

Abdestte el ve ayakların yıkanması, vücut merkezine uzak bölgelerdeki lenf damarlarının dolaşım hızını artırdığı gibi, lenf sisteminin en önemli bölgeleri olan yüz, boğaz ve burnun yıkanması da bu sisteme önemli bir masaj ve güç kaynağı olur. Diğer taraftan, insan vücudunda bütün hücrelerin çevresinde belli bir oranda bulunan ve vücut bütününde normal durumda hissedilmeyecek derecede denge arz eden statik bir elektrik vardır. Havada oluşan elektriklenme, özellikle zamanımızda yaygın olarak kullanılan plastikten yapılmış giyim eşyaları, taşıt araçları vb. şeyler vücudun dış yüzünden aşırı elektron artışına sebep olur. Bu durum, sinir sistemi üzerinde ciddi rahatsızlıklar doğuracağı gibi, deri altındaki minik kasların yorulması ve esnekliklerini kaybetmesi sebebiyle yüzde ve diğer yerlerde kırışıklıklar ve sarkmalara da yol açar. Vücuttaki statik elektriğin fazlasını atmanın yollarından biri de su ile yıkanmak veya toprağa temas etmektir.

Bu ise abdest ile teyemmümün vücudun elektrostatik dengesini korumadaki rol ve önemine işaret bakımından yeterlidir.51Yapılan araştırmalar, uzun süre yıkanmayan insan teninde biriken ter ve yağların kaşıntıya sebep olduğunu, kaşıntı esnasındaki Mustafa tırnaklardaki mikrobun deriye geçtiğini ve orada çoğalma fırsatı Karataş bulduğunu ortaya koymuştur. Yine yıkanmayan ellerdeki mikroplar 30 da ağız ve buruna intikal ederek birçok hastalığa yol açmaktadır.Tıbbi kaynaklar, insanın cildi, ağzı ve burnunun mikrop ve bakteri üremesine müsait yerler olduğunu bildirmektedir. İnsan vücudunun açık olan yerleri, yani abdest organları 1 cm2’de 1-5 milyon arasında mikrop barındırmaktadır. Yapılan deneyler sonucu görülmüştür ki, bu organlar günde üç defa abdest yoluyla yıkandığı takdirde, vücut bu mikropların %95’inden, beş defa yıkanmasıyla da tamamından temizlenmiş oluyor.53

B. Gusletmek
Gusül, sözlükte “yıkamak, temizlemek” manasında fiil ve “yıkanma” anlamında isimdir. Terim olarak gusül, “cünüplük, hayız ve nifas gibi hükmi kirlilikten temizlenme niyetiyle bütün vücudu su ile yıkamak” demektir. Türkçede “boy abdesti” olarak bilinir.Kur’an-ı Kerimde bu temizlik bir ayette gusl (Nisâ, 4/43), iki ayette de taharet (Bakara, 2/222; Mâide, 5/6) kökünün türevleriyle ifade edilmiştir. Hadislerde ise gud ve igtisâl mastarlarının türevleri sıkça kullanılmıştır.Hz. Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: “Her saç telinin altında cünüplük vardır. O halde saçınızı yıkayın (fağsilû) ve teninizi temizleyin.”Kur’an-ı Kerimdeki, “Eğer cünüpseniz iyice temizlenin  “Temizleninceye kadar onlara (hayızlı kadınlara) yaklaşmayın” ayetlerinin kısmen kapalı ifadesi Hz. Peygamber’in sözleri ve uygulamaları ile açıklığa kavuşturulmuş, cünüplük halinde veya hayız ve nifas sonrasında gusletmek akil baliğ olan her mükellefe farz kılınmıştır. Cünüplük, hayız ve nifas hali literatürde “hükmi kirlilik” veya “büyük hades” olarak adlandırılmış ve konuyla ilgili hadislerden de hareketle bu durumda olanların gusledip, temizlenmedikleri müddetçe namaz kılmaları, camiye girmeleri, Kur’an’a dokunmaları veya onu okumaları, Kabe’yi tavaf etmeleri caiz görülmemiştir.

Abdest gibi gusülde de başlı başına maddi temizlenme ve tıbbi Şifalar bir fayda gözetme özelliğinden çok manevi ve hükmi temizlenme, Kitabı arınma vasıtası olma özelliği hakimdir. Cünüplük, hayız ve nifasın dinî literatürde büyük hükmi kirlilik olarak anılması bu durumdaki kimselerin necis sayıldığını ifade etmez. Bu tabir onların namaz, Kabe’yi tavaf, Kur’an’a dokunma, camiye girme gibi belirli ibadetleri yapmak için gerekli ruhi ve manevi hazırlığa sahip olmadığı anlamına gelir. Bunun yanında guslün kişiye sağlayacağı maddi temizlik, biyolojik ve tıbbi faydalar da kayda değer bir önem taşır. Islami öğretide, guslün sadece belli hallerde gereken dinî bir mecburiyet olarak değil, kişinin toplum içine karışıp diğer insanlarla bir arada bulunacağı, maddi temizlenmeye ve manevi-ruhi hazırlığa ihtiyaç duyacağı birçok durumda alınması gereken bir tedbir, ahlaki-insani bir ödev ve fazilet olarak sunulması ve İslam toplumlarında bu yönde bir geleneğin hakim olması bu anlayışın sonucudur.

C. Banyo Yapmak
Ebu Hureyre, merfu olarak rivayet etmiştir: “Müslümanırı girdiği hamam binası ne güzeldir! Allah’tan cennet ister ve cehennemden ona sığınır.İbn Ömer’den, merfu olarak rivayet edilmiştir: “Sizin için Acem toprakları fethedilecektir. Orada hamam denilen binalar göreceksiniz. Erkekler oraya peştamal ile girsinler. Hasta ve lohusalar hariç, kadınları oraya girmekten men ediniz.”Avret yerinin örtülmesinde, özellikle hamamda örtülmesinde icma (fikir birliği) vardır. Câbir merfu olarak şöyle rivayet etmiştir:“Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, hamama peştamalsiz”60girmesin.Tabipler, “hamamın en iyisinin, binası eski, avlusu geniş, suyu tatlı, yakın mesafeli ve sıcaklığı mutedil olanı” olduğunu söylemiştir.61Hamama, yavaş yavaş kademeli olarak girmek, aynı şekilde yavaş yavaş çıkmak gerekir. Hamamda uzun süre kalmak, kuruluk, baygınlık ve mizaç kuruluğu yapar. Böyle biri, havadan daha çok su kullanmalıdır. Nemli ise aksini yapar. Cilt genişlemeye devamettiği sürece ifrat yoktur. Kuruluk hali başladığı zaman bu ifrattır, artık hamamdan çıkmak gerekir. Hamamdan sonra, özellikle kışın kalın elbise giymek gerekir.62imam Gazali demiştir ki, “Hamam, insanı cüzzam hastalığından korur, safranın acılığını giderir, insanın rengini cilalandım ve cinsî kudreti artırır. Kış mevisiminde hamamda ayakta su dökünmek, ilaç içmekten daha faydalıdır.

Yaz mevsiminde hamamdan sonra biraz uyumak, ilaç içmeye muadildir. Hamamdan çıkarken ayakları soğuk su ile yıkamak insanı ayak sızılarından korur. Hamamdan çıkarken başa soğuk su dökmek veya içmek mekruh ve zararlıdır.”63D. Misvak KutlanmakHz. Peygamber(sav), sağlık konusunda ağız ve dişlerin sağlıklı olmasına çok ehemmiyet vermiştir. Resulullah(s‘ıv) şöyle buyurmuştur: “Eğer ümmetime meşakkat verecek olmasaydım, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim.”Buhari ve Müslim şöyle rivayet etmektedirler: “Resulullah(s;w) geceleyin kalktığı zaman misvakla ağzını ovuyordu,”fo Resulullah’tan(sav) rivayet edildiğine göre: “Misvak ağzı temizler ve Allahın hoşnutluğunu kazandırır.” Yine Hz. Peygamber hakkında rivayet edilmektedir: “Resulullah(s,m> evine girdiği zaman msivaklanmaya başlardı.”Başka bir rivayette ise şöyle denilir: “Uyandığı zaman misvaklanmaya başlardı.”’Ebu Sevre, amcası Ebu Eyüp’ten Resulullah’ın(sv) şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Ümmetimden tahallül (dişleri hilâllamak, kürdanlamak) yapanlar ne güzeldir? Dediler ki: ‘Ey Allahın Resulü! Tahallül yapanlar da kimlerdir?’ 0 da, ‘Dişlerini yemek artıklarından temizleyenlerdir. Çünkü kula gelen meleğe, sizden birinin yemek kokusundan daha kötü bir şey yoktur.’”Misvak yapılan ağaçların en sağlıklısı “erak ağacı” ve benzerleridir.Misvakın en değerlisinin erak ağacından olanı olduğusöylenmiştir.Bilinmeyen bir ağaçtan misvak yapmamak gerekir. Zira bazen zehirleyici olabilir.

Misvakın Faydaları
Misvakın en iyi kullanım şekli gül suyu ile ıslatarak kullanmaktır. Misvakın en faydalılarından biri ceviz köklerinden olanıdır.73 Mis- vak ağıza hoş koku verir. Diş etlerini sertleştirir. Balgamı keser. Görmeyi kuvvetlendirir. Diş köklerindeki çürümeyi giderir. Mideye sıhhat verir. Sesi saflaştırır. Yemeğin hazmedilmesine yardım eder. Sözün akışını kolaylaştırır. Okuma, zikir ve namazda canlılık kazandırır. Uykuyu uzaklaştırır. Rabbi razı eder. Melekleri sevindirir, iyilikleri artırır.74

E. Yemeklerden Önce ve Sonra Elleri Yıkamak
Resulullah’ın(sav) temizlik konusunda üzerinde durduğu noktalardan biri de, “yemekten önce ve sonra ellerin yıkanması”dır. Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden kim elinde et kokusu olduğu halde geceler de, başına bir musibet gelirse, kendisinden başkasını kınamasın.”Selman(ra) anlatıyor: “Tevrat’ta okudum, ‘Yemeğin bereketi, yemekten sonra (el ve ağzı) yıkamadadır’diyordu. Bunu Resulullah’a(sav) söyledim. O da, Yemeğin bereketi yemekten önceki ve sonraki yıkamalardadır!’ buyurdu.”

F. Beden Temizliği
Hz. Peygamber(sav) beden temizliğine de önem vermiştir. O, tırnakların kesilmesini, saç uzatanların saçlarını temiz tutmasını ve bıyıkların kısaltılmasını buyurmuştur. îbn Ömer’den rivayet edildiğine göre Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Bıyığı kısaltın ve sakalı uzatın!”Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: “Fıtrat beş şeydir veya beş şey fıtrattandır: Sünnet olmak, etek tıraşı olmak, tırnakları kesmek, koltuk altı kıllarını gidermek ve bıyığı kısaltmak,

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp