Mide Sekresyonunun Fazları

Mide Sekresyonunun Fazları :

Midede salgı hemen yemekten önce, yemek sırasında ve yemekten sonra olmak üzere üç fazda ortaya çıkar. Birbirini izleyen ve örten bu fazlar: (1) Sefalik, (2) gastrik, (3) intestinal olarak üçe ayrı-lır

1 - Sefalik Faz. Besinler mideye girmeden önce, tatma, görme, koklaraa, hatta düşünme ile midede salgı oluşmaktadır. Bu bir koşullu reflekstir. Diensefalon, limbik sistem ve anteriyör hipotalamustan geçen impulsların vagusun dorsal çekirdeğini uyarmasiyle ortaya çıkar. Besinler ne kadar iştah açıcı, şahıs ne kadar açsa, salgı o kadar fazla olur. Genellikle 50-500 ml kadardır.

Pavlov köpekler üzerinde yaptığı deneylerde, özofagus fistülü ile bir mide cebinden salgı toplayarak midenin salgı mekanizmasını incelemiştir. Deney hayvanı yemeğini yerken besinler midesine gitmediği halde mide de sekresyon olduğu görülmüş, sonra da besin verme bir zil sesi ile eşlerıdirilmiştir. Daha sonra yalnız zilin sesi ile köpeğin midesinden koşullu refleksle salgı olduğu izlenmiştir

2 - Gastrik Faz.

(a) Besinlerin mideye girmesiyle gastrin salgısı mide bezlerini uyararak salgı yaptı-rır.

(b) Ayrıca mide çeperindeki pleksuslerin uyarılması 10-kal reflekslerle salgı yaptırdığı gibi, (

c) vagovagal refleksle de uyarının vagus afferentleriyle beyin sapına ulaşması sonucu, yine vagus sinirinin efferent lifleriyle bezleriri uyarılması salgı yaratır. Gastrik faz saatle sürer ve total mide salgısının 2/3 kadarı (yaklaşık 2,000 ml) bu fazda ortaya çıkar.

3 - intestinal Faz. Kimus duodenuma ilk geçtiği zaman, midede bir miktar daha salgı olur. Bu belki de duodenumurı mideye kom-şu çeperinde bulunan G hücrelerinden salgılanan az miktardaki gastrinden (enterik gastrin) ileri gelir. Daha sonra mideden asitli kirnus duodenuma geçtikçe, lokal pH düşer ve intraduodenal pH 4 olduğu zaman midedeki salgı inhibisyona uğrar.

Duodenum çeperinden salgılanan sekretuı, kolesistokinin ve gastrik inhibe edici polipeptid (GIP) de gastrik sekresyonu inhibe eden hormonlardır. Ayrıca ince Bağırsaklarda kimusun, yağ ve protein ürünlerinin bulunması entero gastrik refleksle, intrensek sinir ağı yardı-mıyle mide şekresyonunu inhibe eder.

Mide sekresyonuna etkili faktörler arasında, çeşitli coşkulu hiddet yaratan stresleriri aşırı salgı ve hareket oluşturduğu, üzüntü ve korkuların ise hem sekresyonu, hem de hareketleri inhibe ettiği bilinmektedir.

Klinik Bilgi

Mide Sekresyonunun incelenmesi. Fraksiyone test yemeği: İnsanda mide sekresyonunun çeşitli fazları fraksiyone test yemeğiyle arastırılır. Bu amaçla bir gece önceden aç bırakılan hastaya, sabah erkenden ince, esnek lastikten bir kateter yutturulur. Kateterden midenin istirahat durumunda sekresyonu, büyük bir enjektörle çekildikten sonra, mide saf su ile yakmarak test yemeği verilir. Test yemeği az miktarda sulu yulaf çorbası, ya da iki dilim kızarmış ekmek (35 g) ve şekersiz çaydan (250 mL) ibarettir. Yemeği izleyerek her 10 dak da bir mideden alınan örneklerde pH ve total asidite tayiri edilip bir eğri hazırlanır ( 404). Mide salgısından alınan örneklerde her defa iyotla nişastanın varlığı araştırılarak, midenin .. boşalma hızı incelenmelidir. Normalde 2.5-3 sa sonra çorba mideyi terkeder. Mide salgısında aynı zamanda safra veya kan bulunup bulunmadığı da gözlenmelidir.

Asidi'ta eğrisinin çeşitli fazlarını şöyle açıklayabiliriz:

1 - Bir gecelik açlıktan sonra mide de ortalama 30 ml salgı bulunur : Açlık sekresyonu. Bu sıvıda genellikle serbest HCl vardır.

2 - Test yemeğinden sonra, bu yemeğin mide salgısını suları dırması ve organik maddeler ile kısmen nötrleştirmesi nedeniyle. serbest asidite hemen hemen sıfıra iner . 3 - Asidite daha sonra yükselerek, 1.5 sa içinde, ortalama % 0.1 HCl e (mide içeriğinin her 100 ml si başına 30 ml 0.1 N NaOH e eşdeger) ulaşır.

Asidite Eğrisine Etkili Faktörler. Normal şahıslarda da çok kez farklı olabilen bu eğriye ( 404) etkili faktörleri şöyle özetliyebiliriz :

1 - Test yemeğine karşılık midenin asit sekresyonu normal şahıslarda büyük farklar gösterir. Çok az da olsa bazı şahıslarda midenin HCl salgılamadığı görülür.

2 - Test yemeğinin mideyi terketme hızı şahıstan şahsa değiş-mektedir. Testin klinik değeri bu nedenle sınırlı olduğu halde, açlık salgısının incelenmesi, mide ülseri veya neoplazma işaret eden kan ve organik asitlerin varlığını aramak bakımından önemlidir.

Histamin Testi. Histamin özellikle oksintik hücrelerin sekresyonunu arttırarak, pepsin oranı düşük, fakat asidite derecesi yüksek bir sekresyon sağlar. Histamin testi için istirahatteki mide içeriği mide tübü ile aspire edildikten sonra, mide yıkanıp, 0.5 mg histamin deri altına enjekte edilir. Normal şahıslarda 1 sa içinde asiditesi 0.1 N olan 200 ml kadar bir sekresyon oluşur, Normalde çok az görülen aşilia, pernisiöz anemi veya mide habis t~örlerinin varlığını dü-şündürür.

Insülin Testi. Deri altına 7-10 ünite insülin injeksiyonu hipoglisemi meydana getirerek, hipotalamustan vagus çekirdeklerine uyarıcı impulsların gönderilmesine yol açar. İnsülin enjeksiyonundan sonra asiditesi yüksek, çok miktarda pepsin içeren vagal sekresyon toplanır. İnsülinin yarattığı hipoglisemi glikoz vermek suretiyle önlenırse, mide sekresyonu da çoğalmaz. Bu test peptik ülserde vagotominin yararlı olup olmıyacağını değerlendirmede önemlidir.

Pentagastrin Testi Sentetik pentagastrin, doğal gastrinin etkisım stimüle eder. 5 mg/kg oranında pentagastrinin intramüsküler enjeksiyonu asit sekresyonunu artırır. 15 dak içinde H+ iyon konsantrasyonu 25-40 mmol/saat ile tepe noktasına erişir, Bu düzeydeki salgı 15 dak daha devam ettikten sonra yavaş yavaş iner ve yarım saat sonra başlangıç değerine varır.

Duodenum ülseri olan hastalarda bu cevap arttığı halde, pernisiyöz anemide hiç cevap alınmaz. Mide Sekresyonuna Heyecanların Etkisi. Psişik durumun limbik sistem aracılığıyla mide hareketlerini ve sekresyonunu ileri derecede etkilediği kabul edilmektedir. Hiddet ve mücadele daima mide mukozasında hiperemi ile beraber sekresyonu arttırmaktadır. Korku ve depresyon ise, mide kan akımının, mide hareketleriyle sekresyonun azalmasına neden olur.

Uzun zamandan beri mide mukozasının yapı ve fonksiyonuyla iç salgı bezleri arasında bir ilişki bulunduğu düşünülmektedir. İnsanda hipofizektomiden sonra mide sekresyonu yarıya indiği gibi, mide ve Bağırsak mukozası da atrofiye olur. Bu etki hipofiz ön lop eksikliğine bağlanmaktadır. Addison hastalığında (böbreküstü bezi korteksinin harabiyetme bağlı) mide mukoza sı atrofiye olarak sekresyon azalır ve böbreküstü korteks hormonları bu değişiklikleri ortadan kaldırır.

İnsanda büyük dozda sürekli olarak verilen ACTH veya kortikosteroidlerln mide sekresyonunu arttırdığı, sürekli kullanmalarda kanamalara yol açtığı gözlenmiştir. Peptik ülserlerde bu nedenle kontrendikedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp