Lokman Hekim

Derdi isyana müptela olanlar, derdime Lokman Hekim bile çare bulamaz diyerek, yürek yaralarını haykırırlar. Kimdir Lokman Hekim? Fazla malumat sahibi yoktur. O dillerde dolaşan hayali bir tabie mi? Ömrünü insanlığa adamış bir seyyah mı? Üstada Lokman Hekim şifalı bitkiler ve hastalıklarla uğraşmaya 17 yaşında başlar. 560 sene yaşar. 543 senelik ömrünü Hekimlikle geçirir. İnsanlık sağlık alanında, böyle büyük tecrübe abidesinin formülleriyle devrim yaşamıştır. Onun için 3 İhlas,l Fatiha okuyup Ruhu şeriflerine hediye edelim. Üstada Lokman Hekim'in sadece 543 yıl şifalı bitki ve hastalık tecrübesi yok. Ona Rabbim "Andolsun ki; Biz Lokman'a Allah'a (c.c.) şükür et diyerek hikmet verdik" Lokman Süresi 12. Ayeti Kerimesi'nde belirtildiği gibi otların dilinden anlama, hastalıkları görme, nedenini bilme yeteneği var. Yani Hikmet sahibi.

Lokman Hekim, Hicaz ile Şam arasındaki Hicri bölgesinde yaşayan Salih Aleyhisselam'ın sapıtmış ümmetinden gelen, Habeşlilerdendir. Babası Bafra bir köledir. Muhtemelen M.Ö. 1198 yılında Şam şehrinin epeyce batısında Harman Dağları eteklerinde küçük bir barakada doğmuştur. Lokman'la beraber, babasının kartalı da yavru çıkarmıştır. Lokman'ın arkadaşı bu kartal olur. Lokman'ın kavmi putlara tapmasına rağmen Lokman'ın anne ve babası Muvahhid (Müslüman) idi. Lokman, kartalıyla koyun otlatıp tabiatı inceliyordu. Henüz 17 yaşında iken insanları aydınlatmaya başlamış iyi bir ilim, iyi bir şair idi. Lokman'ın babası Ninova seyahati dönüşünde yolda vefat etmiştir. Lokman Hekim'in insanlara şifa dağıtması, ogün tıbbi faaliyetlerle rant sağlayan büyücü ve falcıları rahatsız etmeye başlamıştır. Köle olan Lokman Hekim'in efendisi "Ey Lokman bir kuzu kes, en lezzetli iki parçasını getir." dedi. Lokman Hekim dil ve yüreğini getirdi. Kızan sahibi "Bir kuzu daha kes en acı ve pis iki yerini getir," dedi. Lokman Hekim~ine yürek ve dilini getirdi.

Lokman Hekim'den rahatsız olan sözde Hekim büyücüler, Lokman Hekim'i yöreden uzaklaştırmak için, aralarında topladıkları paralarla Lokman Hekim'i ve annesini efendisinden satın alıp azad edip, köyden kovmuşlardır. Böylece Lokman Hekim hürriyetine kavuşmuştur. Lokman Hekim oradan, Çukurova'da Ceyhan nehrini gören Misis'e yakın dağ köyüne gelir. Lokman Hekim, İran1ı Camesap ile arkadaşlık yapar. Fakat o Lokman Hekim'in yazdıklarını çalıp İran'a gider ve orada Lokman Hekim olarak meşhur olur. Lokman Hekim gittiği her yerde şifalı bitkileri ve hastalıkları öğretip talebe yetiştiriyordu. Lokman Hekim İran'dan ve oradan İskenderiye'ye gider. Firavn, Lokman Hekim'i zindana attırır. Lokman Hekim zindanda tam 50 sene kalmıştır. Zindandan sonra Anadolu'ya gitti. Atma, Epidos, Knidos, İstanköy, Bergama, Efes, Alaşehir ve Tarsus'ta öğrenci yetiştiren medrese açtı. Diyarbakır' da da tıp medresesi açtı. Lokman Hekim Hamburrabi kanun1arıyla idare edilen Babil devletine de uğramıştır. Harun ve Musa aleyhisselam zamanında zindana atılmıştı. Habeşistan ve Sudan'ı, Çin'i de gezmiştiı: Lokman Hekim hep oralarda insanlara faydalı olmuş insanları hikmetli sözlerle Hakk'a çağırmış, şifa dağıtmıştır.

Lokman Hekim, M.Ö. 922 senesinde 320 yaşlarında iken Davut Aleyhisselam ile buluşmuş ve oraya yerleşmiştir. Halk bekar olan Lokinan Hekim'i evlendirmiştir. Bu Lokman Hekim'in ilk evliliğidir. Bundan olan oğlu 14 yaşında ikin diğer halk gibi sapıklığa düşmüştür. Lokman Hekim ailesine nasihat edip hidayetlerine vesile olmuştur. Süleyman Aleyhisselam, Lokman Hekim'in oğlundan 5 yaş küçüktür. Lokman Hekim, Kudüs'te Davut Aleyhisselam'a hikmetiyle yardımcı olmuş ve vezirlik yapmıştır. Süleyman Aleyhisselarn küçükken Lokman Hekim'e çok tutkun ve bağlı imiş. Onun gibi hekim olmak istemiştir. Lokman Hekim 348 yaşında iken oğlu ve hanırnını kaybetmiş, bir daha da evlenmemiştir. Lokman Hekim, Davut Aleyhisselam'ın ricasıyla hastalıkları ve devalarını içeren bir hikmet kitabı yazmış ve Davut Aleyhisselüm'a vermiştir. Rivayetlere göre bu kitap, Danyal Aleyhisselam'a geçmiş, Buhtarınasır'ın Filistin'i ele geçirmesiyle Babil'e gitmiş. İskender, Babil'i alınca İskender'in hocası Aristo'nun eline geçmiştir. Zina edenlerin recmedilmesi ve hırsızların ellerinin kesilmesinin ilk fetvasını Lokman Hekim vermiştir.

Nesihat

Lokman Hekim, sapıklığa düşen oğluna şu nasihatı yapmıştır: Oğlum, sana madde madde açıklayacağım; zira bunlarda ilmin evveli ve ahiri mevcuttur.

1) Dünya ile meşgul olma. Ancak orada kalacağın kadar meşgul ol.

2) Rabbine; muhtaç olduğun kadar ibadette bulun.

3) Ahret için; arzuladığın makam ve duracağın kadar amel yap.

4). Zaferi; kazanmak için meşgul ol.

5) Allah'ın azabına tahammülün kadar; günaha cüret et.

6) Allah'a asi olmayı istediğin zaman, seni Allah'ın ve meleklerin görmeyeceği bir yeri seç ki, onlar seni görmesinler. (Böyle bir yer olmayacağına göre hiçbir zaman Allah'a asi olma) Oğlu bu nasihatle tekrar hidayete ermiştir.

Genel Özellikler

1) Bitkileri ıhlamur gibi kaynatıp balla tatlandırarak içiniz. (Fokur fokur uzun süre kaynatmayınız. Sıcak suda akşamdan sabaha kadar bekletin, sıcak soğuk tavsiyeye göre içiniz.

2) Devamlı kullandığınız marul, soğan, roka, ceviz vs. gıdaların yan tesirine ve telafilerine geniş yer verdik, bunları göz önünde bulundurun, çok önemlidir. 3) Bitkilerle tedavi, yan tesirini ve telafisini bilince çok yönlü ve ucuz tedavi şeklidir. Yalnız 1 uzun süre kullanmak gerekebilir.

4) Usaresi (özü) acı olan bitkiler şifalıdır, S) Usaresi (özü) ekşi olan bitkiler (limon gibi) kabızlık yapıcı ve kan temizleyicidir.

6) çoğu bitki ve meyvelerin yan tesirini yine aynı bitkinin kendisinin başka yeriyle telafisi Allah'ın (cc) kudret ve azametinin bir delilidir. Sineğin bir kanadı zehir, diğer kanadı panzehir, fındık sivile ve kaşıntı yapıyor, yaprağı önlüyor, kayısı ishal yadır, çekirdeğinin içi ishali önlüyor.

7) Meyvelerin (Kayısı, incir, şeftali gibi) hazım kolaylaştuma etkisi, kuru bitkilerden daha' fazladır.

8) Bir bitki içilerek bir hastalığı tedavi ediyorsa, sürülerek de ayın hastalığa faydası vardır. Bir bitki sürülerek bir hastalığı tedavi ediyorsa, içten (yenerekiçerek) aynı bitkiyle tedaviyi de uygulamak gerekir. (Sarmısak yağı romatizmaya faydalıdır, sarmısak yemek daha çok faydalıdır.) Bazı zehirli bitkilerin yenmesi zararlıdır.

9) Nohut, mercimek, fasülye, pirinç, gibi baklagillerin suları iyi ternizleyicidir. Islatılıp bekletildikten sonra çamaşır makinasına konursa bu sular beyazlatıcı görevi yapar. Sirke çamaşır makinasına yıkama esnasında konursa çamaşırları dezenfekte eder.

10) Eğer bitkiyi kendiniz topladımzsa, mutlaka gölgede kurutun.

11) çoğu yaş bitkiler kurusundan daha tesirlidir.

12) Kitabı okuyup da, şu hastalığa şu, şu bitki iyi geliyor diye not alıp 1020 çeşit bitkiyi karıştırıp kafanıza göre terkip yapmayın, çünkü karışım çoğaldıkça, bitkilerin tesir gücü azalıyor ya da kayboluyor. Bitkilere şifayı veren, bitkilerde mevcut olan kimyasal elementlerdir, bunlar birbiriyle fazla tepkimeye girince farklı bir kimyasal bağ oluşuyor.

13) Tedaviyi, iyi bildiğiniz, severek yiyip içtiğiniz, evinizde ve manav da bulunan temel meyve, hububat ve sebzelerle uygulayın. Eğer dikkatlice bunları incelerseniz çoğu hastalıklar yemek olarak, salata olarak yediğimiz bitkilerle tedavi edilebilir, biz size sadece yol gösterdik. Un var, şeker var, helva yapmasını tarif ettik.

14) Bir bitki ya da meyve size dukunuyorsa,. çok da seviyorsanız, mutlaka telafisiyle beraber kullanın. Atın ölümü arpadan olsun zihniyetinden vazgeçin.

15) Bal, çörek otu, misvak, incir, hurma, sarmısak gibi tıbbı nebevide tavsiye edilen bölümleri iyi okuyun ve yerken "Resülullah (sav) Efendimiz tavsiye ettiği için yiyorum" diye yiyin. Bunlar, tabiplerin tabibi Efendimiz (sav) tarafından seçilmiş çok yönlü şifa verici, Allah'ın kullarına ihsan ettiği nimetlerdir. Hem şifa, hem gıda, hem sünnet sevabı kazanmak için buyrun afiyet olsun.

16) Her işte olduğu gibi bitkilerle tedavide de "amellerin hayırlısı orta olandır", "amellerin hayırlısı az ve de emli olanıdır" hadislerinin ışığı altında az fakat uzun süre kullanımı tercih edin. Ne olacaksa olsun deyip çok kısa sürede çok fazla tedavi uygulamak beden makinasının sistemini bozar. "Kütük gibi kısa ve kalın olmak yerine, ince ve uzun olmak daha iyidir."

17) Önce hastalığınızın malırecini, nereden kaynaklandığını iyi tespit edin. Ondan sonra ona uygun bitkiyi deneyip tedaviye devam edin.

18) Batı'da doktorlar tarafından önce bitkisel tedavi tavsiye edildiğini, bir gün tüm dünyada bu sisteme geçileceği gerçeğini aklınızda bulundurun.

19) Bitkiler1e ilgili Hadisi Şeriflere uydurma diyenlere, Resülullah (sav) Efendimizin melek olmadığını, onun da bedeni olduğunu, yiyipiçtiğini ve irtihal ettiğini hatırlatın.

20) Baldıran gibi zehirli otlardan uzak durun, çocuklarınıza zehirli olduğunu tembih edin, köylerde birçok çocuk bu otu yediğinden ölmüştür. Socrates hakkında verilen idam cezası, baldıran içirilerek infaz edilmiştir.

21) Bazı kitaplarda, Batı'dan direkt tercüme olduğu için bitkilerin a1kolde bekletilip içilmesi önerilmektedir. Alkolün çözücü özelliği olduğundan mıdır? Yoksa hararnı şifa kabında sunup içirrnek için midir bilemiyoruz. "Alkol, bitkinin olan şifasını da alır, içene sarhoşluk kalır."

22) Allah (cc), şifa verdiği hastalığın sırrını bitkide belirtmiştir. Bu bazısında çok bariz (ceviz beyin şeklinde), bazısında rumuzlu, (dulavrat otu pıtrağı sakal bölünmesine karşı) bazen de tadında, kokusunda veya renginde (sarı olgun salatalık sarılığa karşı) hastalığın şifası gizlidir. Rabbim kainatı zaten Kitabullah olarak yaratmış. Kur'anı Kerim'de de "Siz, hiç göğe, deveye bakmaz mısınız; nasıl yaratıldı?" diye bize kainatı ibret nazarıyla incelememiz emredilmiştir. İbrahim (as), Ha1ikı Zülcelali, Kitabullah olan kainatı incelerken bulmamış mıydı?

23) Bu bağlamda bütün diken familyaları (türleri) ucu sivri, iğne gibi olduğundan, tıkanık çözücü, idrar söktürücü ve özellikle karaciğer tıkanıklıklarını çözücü, karaciğeri güçlendirici diyebiliriz. İnceleyin, siz de bu fıkre varacaksınız.

24) Özellikle yabani hayvanlar Allah'ın (cc) ilhamı ile.(iç güdüleriyle) hastalandıklarında kendileri hastalıklarına deva olan otu bulurlar. Yılan, kış uykusundan uyanınca, rezeneye gözlerini sürter. Ehilleşmiş hayvanlarda bu içgüdü köreImiştir. Allah (cc), ehilleşmiş hayvanın sorumluluğunu da sahibi olan insana yüklemiştir. Yabani hayvanlar takip edilerek (ciddi bir çalışma ile) otların şifası tespit edilebilir.

25) İçinde sümüksü madde bulunan bitkiler, (ıhlamur, keten tohumu, sinirli ot gibi) yara, iltihap üzerine etkilidir. Cilt temizleme özelliğine sahiptir.

26) Bütün ağaç sakızlarının yara iyileştirici özelliği vardır.

27) Bitkilerden yeme içme, pansuman dışında, ayın şifayı elaysak şifalı suda yarıma saat bekletilerek istifade edilebilir. Çünkü parmak aralarından vücuda sirayet eder.

28) Şifalı bitkilerle hayvan hastalıkları da tedavi edilebilir. Hayvanın sevdikleri lahanakekikyoncakabak, palamut vs. direkt yedirilir. Yemedikleri mürvercivanperçemi vs. yeme karıştırılıp yedirilir.

29) Anne sütünü arttıran anasonmürverlahana rezene vs. gıdalar, hayvanın sütünü de arttım. Süt artırmak için her yola başvuran yem fabrikalarının dikkatine arz olunur. Anason, hayvanda, (copa gibi) alışkanlık da yapabilir. Ayın zamanda yeme rayiha (aroma) katar. Hayvanın hazıra ve gaz gibi problemlerini de halleder. 30) Bebelerin tedavisinde, anneye rahatsızlığı gideren gıdalar yedirilir. Anne sütünden çocuğa bu şifa geçer. Mesela bebelerde sık sık görülen sarılık vakasında anne sarı salatalık rendesiyle bal karışırnım bol bol yer, bebeye de az yedirir. Biz buna şifa içinde şifa metodu ismini uygun gördük.

31) Şifa içinde şifa: Bu metodu biraz açalım. Belki 21. yüzyılın tedavi metodu olur. Bal, süt, anne sütü, yumurta, et, Allah'ın (cc) insanlara lutfettiği şifalı nimetlerdir. Bütün şifalar da otlardadır. Şimdi farzedin ki bir ineğiniz var: Akrabalarımzdan yaşlı birisi kanser oldu, hiçbir şey yemiyor, sadece süt içebiliyor. Hemen kanser tedavi eden ısırgan otu öğütülüp ineğin yemine karıştmlır, kabak, havuç, şalgam, ısırgan tohumu (bol miktar) yedirilir. Otların şifasının süt şifası içine geçmesini sağlarsınız. Kastamonu'da sarmısak mevsiminde sütler sarmısak kokar. Sarmısaklı süt çok şifalı olur. Bıldırcın yumurtası: Bilindiği gibi, bıldırcın yumurtası astırnın ilacıdır. Çarşıdan alınan bıldırcın yumurtasından 1 kamyon dahi yense pek bir faydası gözükmez. Çünkü bıldırcın hür değil, çünkü bıldırcın o çok sevdiği astırnın da ilacı olan otu bulamıyor, yiyemiyor. Üreticinin verdiği pamuk tohumu küspeli kuvvetli yemleri yiyor. Ancak o yumurta vücuda kuvvet verir. (Bu ot, sinirli ot ve tohumu olabilir) Bıldırcının astırna faydalı bütün ot ve tohumları severek yediğini gözlemledim.

Şifalı yumurta hayalim: Tavuk, bıldırcım vs. esir alıp kafese koydunuz. Tavuğun sevdiği, sizin de bu ot, bu tohum bu hastalığa şifadır dediğiniz otu veya tohumu devamlı yediriyorsunuz. Başka bir şey çok az yediriyorsunuz. Tavuk ya da bıldırcın yumurtası, uzun sürede eti şifa içinde şifa olup size ilaç oluyor. Ayın yöntem tavşan, koyun, keçi için de geçerlidir. Tavşan eti kısırlık tedavisinde kullam1abilir. Şifalı bal: Zaten mevcut bal bahsini okursamz, her ba1ın ayrı ayrı özelliğini göreceksiniz, nedeni; otlarının farklı olmasındandır.

32) Deli dana ve fıtratı tagayyür (değiştirme): Allah (cc) Kitabı Mübin'in Rum Süresi 30. ayeti celilesinde, "Allah insanı fıtrat üzere yaratmıştır, Allah'm (cc) bir fıtratı vardır" buyurarak, her şeyin Ayetullah İslam üzere yaratıldığını beyan eylemişlerdir. Eşyanın da dinümanı olur mu demeyin. ilim ispat etmiştir ki, her şey canlı, nötron ve protonlar (bu zerrelerin) bileşiminden meta oluşuyor. Allah, zikrinden gafı1 olan ağaç baltayı yiyor. Mesela cam fıtratı İslam üzeri kmlgan, siz tuğyan edip ona müdahalede bulunursanız, kındır. Hayvanlar da öyle, kısmen de olsa hür olmak istiyor, hava almak, gezinmek istiyor. Hızlandırılmış, gazlandırılmış yöntemlere tepkisi şedide oluyor. Bilindiği gibi, artık: ballar şifa olmaktan çıktı, çünkü şeker pancarının şifası kadar şifası var. Et üreticileri de küçücük arı şu kadar gelir getiriyor diye özenip tonluk dana yetiştirmeye kalkıştılar, ortalık kanıştı. Hormon, iğne, calaskallarla hayvanı asıp hareketini önleme gibi caniliklere sessiz kalan hayvan, intikamını etinin içine sakladı ve panik ... Aç gözlü bilim yine çuvalladı. Deli dana, deli koyun da bunun diğer örneği.

33) Görünmeyen tehlike, yakışıklı sebze isyanı olacak: Çarşıyı pazarı dolaşırken kendinizi hayretten alamıyorsunuz. Aman Allahım. Bu hıyarlar acaba hangi torna atölyesinde yapıldı diye! Hepsi aynı boy, aynı güzellik, aynı Iezzetsizlikte, Sadece hıyarlar olsa, hayırsız herifler der geçeriz; domates, patlıcan hepsi aynı. Çünkü hormonlu, Çünkü çok kazanacaklar. Sağlık önemli değil. Salatalık: köküne hormon dökülünce annida hıyarın büyüdüğü söyleniyor. Bunun neresinde şifa var söyleyin. Siz çarşıdan kimsenin beğenmediği sarı olgun salatalıkları, gösterişsiz sebzeleri alın ki, 3510 sene sonra deli dana gibi dünyayı kavuracak delirten sebze hastalığından biraz korunun.

34) Ceviz, zeytin, vişne gibi meyveler toplanırken sıynldığı, sırıkla silkildiği için filizlerin meyve yapma gözenekleri kındır, zedelenir. Ertesi sene ağaç ürün yapmaz, tamirat yapar. Bu meyveler güzelce toplansa vatandaş her sene meyveyi ucuza yer. Bir sene oluyor, bir sene olmuyor klasiği de tarihe kavuşur.

35) Kırağı yağan yerlerin meyve ve sebzeleri lezzetli ve kısa süreli oluyor. Genellikle suları da kireçli oluyor. 36) Yol kenarlarındaki ve şehir içindeki bitkilerden sakının.

37) Kırağı yağan bölgelerin armutşeftali gibi meyveleri daima riskli, Nisan'da çiçek açan meyveler, Nidan ortasında ya da Mayıs'ta kırağı yağınca kavrulur. Eğer tavsiyemize uyarlarsa üreticiler kavrulmaz. Ağaçları uyutup Nisan'da çiçek açmasını önlemek gerek. Ağacı öyle narkozlaşacağız ki, ağaç 1 ay geç uyanacak. Ağaçların kökleri açılır, kök diplerine kar denilir. Karların üzeri toprakla örtülür, erime in diye, başı üşüyen ağaç yazın geldiğinden haberi olmaz. Kırağı tehlikesi geçince topraklar açılır, karlar erir. (Kar bulunamazsa buz da olur) Yazın başlangıcında ağaç hem sulanmış hem de bir tehlikeyi atlatmış olur, ağaç hemen çiçek açar, meyveye durur.

38) Hibrit ve ağaç geliştirmede de ağacın ve hayvanın hem cinsi, familyasıyla olması fıtratı değiştirme açısından önemlidir. Yeni ürün elde etme uğruna sağlığınızla oynanmasın.

39) Golden cinsi besi tavukları, tavuk ile akbabanın melezi olduğundan kilo var lezzet yok, nerede benim köyümün tavuğu dedirtiyor.

40) Aşı ve Resülullah (sav) Efendimizin hurma hadisi şerifi: Resülullah (sav) Efendimizin her söylediğinin vahye dayanmadığını, "O (sav) her şeyi hava ve hevesinden değil, Allah'ın (cc) (O ancak bir vahiydir, vahyolunuverir) vahyiyle söyler!" Nece Süresi 34. ayetlerin sadece Kur'an ayetleri için geçerli olacağını iddia edenler, bu hadisi delil olarak gösterirler. Resülullah (sav) Efendimiz, hurmaya aşı yapan sahabeleri görünce ne yaptıklarını sorarlar. Ashabı kiram da hurmayı daha güzel ürün versin diye aşıladıklarını söyler. Resülullah (sav) Efendimiz, hurmayı aşılamasanız da olur (iyi ürün verir) buyurur. Ashabı kiramın sadakati. Hemen bırakırlar yaptıkları işi. Ertesi yılı Resülullah (sav) Efendimize cılız hurmalar ikram edince, Resülullah (sav) Efendimiz, "geçen seneki hurmaları daha güzeldi" buyurur. Ashaba, "Ya Resülullah, siz, aşı yapmasanız da olur, buyurdunuz, biz yapmadık, böyle oldu", derler. Resülullah (sav) Efendimiz, "Siz dünya işlerinizi daha iyi bilirsiniz" buyururlar. Biz de iddia ediyoruz ki; Resülullah (sav) Efendimiz hiç boş konuşmazdı. Çörek otunu araştıran bilim adamları, Resülullah'ı (sav) tasdik etti, vebayı araştıranlar tasdik etti. Bir bilim adamı çıksa da "Hurma aşılanmadan da aşılanmış gibi oluyormuş, sadakta ya Resülullah" dese ne iyi olur. Ashabı bu hareketimizle hafife almıyoruz. (Hâşâ) Bilimin ilerlemesiyle, Resülullah (sav) Efendimizin müstakbele bakan objektifçin keşfini yapacak bilen adamım teşvik ediyoruz. Hurmayı seraya mı koyacak, anlara mı çiçeklerini sporlanacak, ne yapacaksa yapacak, bu Resulü Kibriya'nın mucizesi gerçekleşecek.

40) Nohudun dış kabuğu içini korumak için tuz ile lütfu 'ilahi tarafından dezenfekte edilmiştir. Nohut tam olgunlaşmadan, yağan yağmur, nohutun verimini % 5070 düşürür. Acaba, yağmur bu tuzları yıkayıp nohutun korunmasını engelliyor mu? Acaba, nohutun kabuğundaki tuz oranı tahlil edilip de nohuta o oranda tuzlu su püskürtülürse bu hastalıkla mücadele edilebilir mi? Bir bilim adarnına daha ihtiyaç var.

41) Meyvelerin sirkesi de aym şifayı verir. Gül ateş düşürür, gül sirkesi daha fazla düşürür (sirke de ateş düşürür).

42) Arıyı şeker şerbetiyle değil bal ve hurma şerbetiyle besleyiniz. Kışın ve ilkbaharın başlarında vicdan sahipleri, anlar ölmesin diye şeker şerbetiyle besler. Vicdansızlar, devamlı şeker şerbeti yedirir. Suni bal elde eder. Bal şerbeti yediren bir dostumuzu görenler deli diye güler. Bal alınca, şerbetçilerin 1 kilogramına bizim bal şerbetçi dostumuz 3 kilogram bal alır. Balı şifalı olur.

43) Meyvelerin kabuğunu soymadan yiyiniz. Elmanın 'ayvanın çekirdeğini biriktirin, kışın lazım olur.

44) Haşerelerle mücadelede doğal yöntemi deneyiniz. Bizim hoşumuza giden lavantakekik kokusu, çörek otu tütsüsü, bit, pire ve güvenin hoşuna gitmiyor. Maydanoz ve ardıç ağacının kokuları sivrisinekleri kovuyor, belediyecilere duyurulur.

45) Ucuz ekmek için patates unundan mutlaka yararlanmak gerek (Bkz. patates bahsi)

46) Böğürtlen, kızılcık, kuşburnu, alıç marmelatları piyasada hazır olarak var, sofranızda bulundurun.

47) Sirke ile zeytinyağı karışımını margarine tercih ediniz.

48) Kara hindiba havadaki ağır metalleri apsorbluyor, üzerine alıp havayı temizliyor.

49) Karıncalar, yağmur yağacağı gün, yuvalarının kıyılarında dolaşır, romatizmaların ayakları ağrıdığı gibi yağmuru haber alırlar.

50) Yılanın ağzına tükürünce insan tükürüğü yılanı öldürüyor.

51) Maden aramada tabü yöntem, madenden şüphelenilen yerin bitkisi tahlil edilince orada ne olup olmadığı anlaşılabiliyor.

52) Yılan, tarlalarda ve ağaçlarda ne kadar zehir varsa topluyor, onlar da olmasa zehir yiyeceğiz.

53) Pislik böceği, tezekleri yer, parçalar ve pisliklerin yığılmasını önler.

53) Solucanlar toprağın teneffüsünü, oksijen almasını sağlıyor.

54) Sülük, vücudun neresinde bir pis kan varsa detektör gibi o pis kanı bulup emiyor.

55) Batı'da mesainin öğlene doğru değil, sabah namazı vakitlerinde başladığını, yurt dışında çalışan işçiler bilir. Bu adamlara biz gavur der geçeriz. Sabah namazıyla işleri yok nedendir acep. Seher vaktinin bereketinden istifade etmek için olmasın.

56) Bazı bitkiler koklanınca şifa verir. Bronşları açar, nefes darlığına şifa verir. Her zaman çam havası, dağ havası almak zor olabilir. Bitkilere kokuyu veren içinde bulunan yüzde 0,5, yüzde 3,5 arasında değişen uçan (eterim) yağdır. Bu yağlar imbik sistemiyle natürel olarak elde ediliyor. Hastanın odasına bu kokulardan püskürtülse, aynı neticeyi elde edebiliriz. Normalde de esans, parfüm olarak, baharatçılardan tabü kokuları alıp kullanınız. Hem koku, hem şifa.

57) Yapmış olduğumuz tecrübelerde, Tatula yaprağının, kesikleri kısa sürede kaynattığını, iyileştirdiğini, ağrı ve sızıyı giderdiğini gözlemledik. Ameliyat yaralarında kullanılması, bıçak sancısını ve sızılan geçireceği gibi, yaranın çabuk iyileşmesini de sağlar.

58) Bitkiler, ağaçlar, tırnak ve saçlar gece büyür.

59) Bitkilerin kokusu keskin olanlar tabiatı icabı sıcaktır. Tatları tuzlu ve tatlı olanlar ısıtıcıdır. (Hararet verici). Kokusuz olanlar soğuk tabiatlı. Kokusu orta olanlar ise mutedil tabiatlıdır. Tatlan ekşi ve ekşimtırak olanlar soğutucu, serinleticidir.

60) Tabü ısınma yöntemleri:

a) Güneş enerjisi, bunu herkes biliyor.

b) Biyogaz sistemi, pek yaygın olmasa da biliniyor.

c) Yeşil bitkilerin fermantasyonu sırasında ısınmasından yararlanma: Yeşil bitkiler bir yere yığılsa, 3 gün havalandırılmasa (altüst edilmese) altı çürümeye ve ısınmaya başlar. Bundan şu şekilde yararlanılır: Küçük bir oda, şekilde görüldüğü gibi, altı sac ızgara ile kaplanır, hava alması için. Odanın etrafı demir borularla döşenir. Odanın ortasına ve altına 1 'er odun yerleştirilir, üst kapaklar açılıp kamış, çimen, zehirli, zehirsiz her türlü yeşil otla doldurulup denilir. Yerleştirilen odunlar çıkarılıp, otların fermantasyonu başlar. Kış başlarken yapılan bedava su ısıtma sistemi 56 ay gider. Bununla evinize kalorifer bile döşeyebilirsiniz.

61) Hayvan gübresi, çürüyünce daha faydalı ve zararsız oluyor. Gübreliklerin, güneşten ve yağmurdan korunması gerek. Gübrelikten ısı elde edilmesi: Bilindiği gibi; hayvan gübreliği sıcak olur. Bu sistem gübreliğe de yapılıp normal sıcaklıkta ısı elde edilebilir. En basitinden, gübreliğin içine gelişi güzel atılan hortum, içine su verilip bekletilir. Bu uzun hortumun içindeki su ısınır. Bu su ile ister kendiniz, isterse, kışın en çok görülen soğuk su içirmekten mütevellit hayvan hastalıkları ılık su içirilerek önlenmiş olur. Gübre tarlaya çekilirken çıkarılan hortum küreğe de takılmaz.

62) Japonların, hassas kalıpları söğüt yaprağının suyunda suladıklarını (çelik yapımı), Eskiden keskin kılıçları susam yağında suladıklarını da zanaat erbabına hatırlatalım.

63) Anız yakmak canilik olduğu kadar, toprak için zararlıdır:

a) Toprak için faydalı olan karınca, solucan, kertenkele, yılan gibi hayvanlar ölür.

b) Kuru bitkilerin çürüyüp gübre olması yitirilir.

c) Daha büyük yangınlar çıkabilir, ağaçlara zarar verir.

d) Ecdada, karıncayı bile öldürmenin günah olduğuna inanır ve kaçınırdı.

64) Pelin, lavanta, kafur gibi ağaç ve bitkilerden haşerelerle zirai mücadelede istifade edilebilir. Bu ağaçların ve bitkilerin kokulan haşerelerin hoşuna gitmiyor. Uçan yağlan ve öz sulan almaya, patatese, fasulyeye (iyi bir araştırma ile) sıkılarak tabü mücadele yapılır.

65) Hastalıklar ağızdan başlar, sık sık dişleri misvaklarınız. Nimeti sonsuz olan Rabbim, yazın verdiği meyve ve sebzelerde yaz hastalıklarını tedavi edici nitelikte. (Hıyar, kavun, karpuz, kayısı hep soğutucu, hararet teskin edici, ayıca karpuzu kesip güneşe koyunca, buzdolabı oluyor, karpuz soğuyor. Bu bile düşünen insanı hidayete erdirir). Kışınki meyve ve sebzelerde kış hastalıklarının ilacı var. çoğu C vitamini deposu. (Ayva bahsine bak).

66) Su içinde yuva yapan kunduzlar suya baraj yaparlar dallarla yaptıklan yuvalarını kil ve ağaç yapraklanıla yaptıklan harçla sıvarlar bu harç su geçirmediği gibi suya karşı da mukavemetlidir. Kunduzların icada ettiği bu harç formülünden istifade etmek isteyenlere "kil çürümüş ağaç yaprağı"

67) Bazı balıklar bünyesinde bulunan 500 voltluk elektrik yükü ile avlarını öldürür.

68) Baklagiller azot yönünden fakir topraklarda da rahatlıkla yetişir, baklagillerin köklerindeki düğümlerde bulunan bakteriler atmosferdeki azotu doğrudan alabilirler. Bakladan toplanan bitki tarlada bırakılıp taşla sürülürse tarla doğal azot gübresi ile gübrelenmiş olur.

69) İbrik otu, bünyesindeki bal özü kokusuyla böcekleri tuzağa düşürüp yer.

70) Üzerinde misvak bulunana yıldırım isabet etmez. Üzerinde yakut taşı bulunana da yıldırım isabet etmez.

71) Kartal yükseklerde dolaşmasına rağmen yediği leş ve hastalıklı hayvanlardır. Balık suda yaşar semirir. Allah onun nzkını suda verir. Kartal halinden memnundur. Çünkü o bir koruyucu veteriner hekim ve bir yeryüzünden leş kalçıncısıdır. Hayvanlardan (koyun, keçi v.s.) bulaşıcı hastalığa sahip olandan bulup yer, insanların hasta olmasını engeller. Veteriner hekimleri ve et kontrollerinin olmadığı çağlarda ne büyük hizmet. , Gurur ve kibirleriyle yüksekten uçanlar, kartal ve balıktan ders alsınlar.

72 Balta balıklan , yüzgeçlerini kanat gibi çırparak (suyun hemen üstünden), uzun mesafelere bile uçarak gider.

73 Kalsiyum ihtiva eden bitkiler, kalsiyumun bağırsakta sabrınlaşması sonucu bir çok hastalığa şifa oluyor. Vücuda zarar veren toksin maddeler vücuda emilmeyip dışkı ile dışan atılır. Bu da ekzama, sedef, kolestrol,sivilce, kalp gibi hastalıklara koruyucu hekimlik yapıyor. Kalsiyum, incir, hurma, elma, üzüm gibi sevilen meyvelerde bulunmaktadır.

74) Kulağı bağlanan eşek anıramaz, böylece halkı rahatsız edemez.

75) Delikli bir taş ağaca bağlanırsa o ağacın meyvesi çok olur.

76) Yeryüzünde beşyüzbinden fazla bitki çeşidi bulunmaktadır.

77) Zilzal suresinde "Deprem olduktan sonra yer kendine ağırlık veren şeyleri çıkartır" buyrulmaktadır .. Müfessirler bunların "hazineler, madenler, sıcak su, petrol v .s." olduğunu belirtmişler. Deprem bölgelerinde görülen petrol ve gaz sızıntılarının iyi araştırılması gerekmektedir.

78) İnsan vücudunda yaklaşık üç kg mineral (maden) bulunmaktadır. Doğan, kartal gibi kuşlar saatte üçyüzyirınikilometre hızla uçabilmektedir.

79) Tanen genellilde böcekleri, haşerileri rahatsız eder. Tanenli bitkiler (ceviz yaprağı, kokar v.s.) kaynatılıp haşarılara püskürtülürse netice verir.

80) Sofra zengin olunca bir kuş sütü eksik deriz. Kuş sütü olmuş olsa onu da sofraya koyacağız fakat kuş sütü yok zannederiz. Bazı yetişkin kuşlar yavrularım önceden sindirdilderi ile beslerler. Mesela; güvercinler, güvercin sütüyle besler yavrularım. Güvercin sütü, güvercinin kursağında oluşan yağ ve protein bakımından çok zengin bir salgıdır. Memelilerin sütünden farkı hem dişi hem erkek kuş bu sütü yavrusuna hazırlar.

81) "Cad" en fazla kemiklerde bulunur. Sinirlerin de "Cad" ihtiyacı vardır. Fazla Limon (ekşi) yemek sinirleri zayıflatır çabuk ihtiyarlatır.

82) Kuran‘da her şeyin olduğu "Yaş ve kuru Kitabı Mübin‘e mevcuttur" Ayetiyle belirtilmiştir. Bunları bulmak için yüksek ilim, feraset gerekmektedir. Bazı hakikatler apaşikar tekrar tekrar belirtilmiştir. Lokman Süresi ıo. ayetinde "O gökleri direk olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Yeryüzünde de (depremler) sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzelolan çiftten bir bitki bitirdik." Lokman Süresi'ni görmeyenıere hemen hemen aynı konu Nail Süresi ıs. Ayette, Enbiya Süresi 3 ı. Ayette, Fussilet Süresi ıo. Ayette, Mürselat Süresi 2T. Ayette belirtilmiş. Nebe Süresi 7. Ayette de konu "Dağları birer kazık olarak yaratmadık mı?" diyerek, patates tarlasında, ovada araba yetiştirenler uyarılınıştır. Ecdada ve köklü medeniyetler, patates tarlasında, mısır, domates yetiştirmiş tarım yapmış. Evleri yüksek, sarsılmaz dağlara tepelere kurmuş.

a) Savunması kolayolsun diye

b) Ovada tarım yapmak için

c) Dağların zemini kayalık ve sağlam olduğu için. Mimar Sinan yaptığı bütün camilerin temelini attıktan beşaltıyedi sene sonra inşaatını yapmış zemin otursun diye. Kuran‘da her şey var anlayana,ulamayana Zilzal Süresi anlatır.

83) Zina ailelerde boşanma,geçimsizlik,geçim sıkıntısı gibi depremlere, insan vücudunda da AİDS depremine yol açar.AİDS vücut için gerçekten büyük bir depremdir. Çünkü vücut İmmün (bağışıklık) sistemini AİDS'le kaybeder.Vücuda en küçük grip mikrobu bile ölümcül tesir yapabilir. AİDS yayıldıkça basit hastalıklar insanoğlunu öldürecektir. Bunları ince1eyip de Rabbimin nimetlerine karşı kulluk vazifemizi eda edemiyoruz diye acaba kendi kendimizi şöyle bir hesaba çeksek.

Dikkat

1 Sivilce, emrna, sedef gibi rahatsızlığı olanlar, acı, tuzlu, domates, yumurta ve sucuk yiyerek test yapsınlar. Eğer buulan yedikten • sonra (15 saat)kaşıntı ve yaralar artıyorsa bu rahatsızlık dahilidir. Nafıle krem, lazer, losyon yaprak vakit geçirmeyin karaciğer . hastalıklan bölümünü iyi okuyup içten tedavi yollarını arayınız. ,

2 Macun Yapının, 1/3 Baharat 2/3 Bal şeklindedir. (Yani 350 gr. bitkilerin öğütülmüşü + 650 gr. Bal'dır.) , '

3 Çay Yapımı: Çaylar ıhlarnur gibi kaynatılır, balla tatlandınlarak içilir. Kaynarnış suya bir tutarnatıp beklemek en iyisidir. Rengi ve kokusu gidene kadar, tekrar tekrar ısıtılabilir. Çay bardağı yada su' bardağı ile içilir. Böbrek, 'karaciğer, hazırn, iştah çaylan aç karnına daha tesirlidir.

4 Kitabı baştan sona kadar okuduktan sonra bitki ile tedavide kendinize uygun bir yola başlayın ve hemen netice beklemeyin, uzun süre kullanınız. Bitkileri fazla kanştırmayın; (23 çeşit ot kanşımı yeter.)

5 Romatizma ve ağrı çekenler; sarımsak, kekik, maydanozu uzun süre kullanınız.

6 Bir hastalık için bir çok bitkinin var olması,bir çok bitkinin bir çok hastalığa iyi gelmesi kafanızı karıştırmasın bu Allah'ın (c.c.) nimetinin sonsuzluğunun göstergesidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp