Tarihçe ve sınıflandırma

Tarihçe ve sınıflandırma :

Affektif hastalık tanımlamaları Hipokrat ile başlar. Melankoli deyimi ona aittir. Hipokrat'tan yaklaşık 500 yıl sonra Arateus melankoli ve depresyon arasındaki ilişkiye değinmiş, bu bozuk luğun epizodik niteliğini fark etmiştir. 19. yy .'da Fransız hekimi Falret düzelme ve bozulmalarla giden manik ve depresif belirtiler gösteren olguları tanımlamış, buna "La Folie Circulaire" adını vermiştir. Yaklaşık aynı dönem lerde Baillarger de bu bozukluğu tanımlamıştır. Kraepelin bu iki bilim adamından etkilenerek 1896'da fonksiyonel psikozları "dementia praecox" ve "manik depresif psikoz" olmak üzere ikiye ayırmıştır. Bu kavramlardan birincisi süregen, iyileşme dönemleri göstermeyen ve sonlanımı da kötü olan bir klinik durumu tanım lamada kullanılmıştır. Manik depresif psikoz ise süregenleşmeyen bir hastalığı tanımlıyordu. Kraepelin kitabının ikinci basımında manik depresif psikoz kavramını genişleterek tüm duygu durum bozukluklarını bu gruba sokmuştur. Kraepelin marılk depresif psikozun sosyal ve psikolojik nedenlerden bağımsız olduğuna inanıyordu. Freud ise bu görüşe tamamen karşı çıkarak dinamik olarak açıklamaya çalışmıştır.

Bu gruptaki hastalıklarda depresyon ve öfori birincil belirti olmakla birlikte belirtiler bunlarla sınırlı değildir. Klinik tabloya birçok belirti eşlik edebilmektedir. DSM-IV'de bu grup hastalıklar duygudurum bozuklukları olarak adlandırılmıştır. Bu gruptaki hastalıklar kategori k olarak normalden ayrılma düzeyine, doğal öykülerine, ailesel sıklık, seyir, sonlanım ve tedaviye yanıtlarına göre çeşitli alt gruplara ayrılmak tadır. Bu sınıflandırma sistemi aşağıda verilmiştir:
1- Depresif bozukluklar
- Major depresyon
- Tek dönem
- Yineleyici
- Distimik bozukluk
- Başka türlü adlandırılamayan depresif bozukluk
2- Bipolar bozukluklar
- Bipolar 1 bozukluğu
- Bipolar 2 bozukluğu
- Siklotimik bozukluk
- Başka türlü adlandırılamayan bipolar bozukluk
3- Genel tıbbi duruma ve madde kullanımına bağlı duygu durum bozuklukları
4- Başka türlü adlandırılamayan duygu durum bozukluğu

Birçok insan kendi kişiliğine ve başa çıkma tarzına bağlı olarak üzüntü, umutsuzluk ve çaresizlik dönemleri geçirir. Bunlar doğal sayılmaktadır. Ancak klinik depresyon bunlardan gerek şiddet ve gerekse süre yönünden ayrılır. Bazı olgularda nörovejetatif belirtiler önde gelir, bu olgular duygularını bedenleri ile anlatırlar. Bazıları ise başlangıçta duygularını ifade eder, daha sonra diğer belirtiler izlenir. Hastaların belirtilerini küçültmeye çalışmaları veya onları özgül bir olaya bağlamaya çalışmaları sık izlenen durumlardır. Bazen de hastalar belirtilerini inkar ettikleri halde çevredekiler belirtileri fark eder. Bireysel farklılıkların bulunması her hastanın ayrıntılı değerlendirilmesini gerekli kılar. Duygu durum bozuklukları genel toplumda çok sık izlenen hastalıklardır. Bireysel ve toplumsal maliyetleri de çok yüksektir. Maliyeti etkileyen etkenleri şöyle sıralayabiliriz:

• Mortalitede artış
• Fatal kaza olasılığında artış
• İkincil hastalıklara bağlı ölümler
• İntiharlar
• İş kaybı, üretkenlik kaybı
• İş ve okul performansında bozulma
• Madde kötü kullanımı
• Aile içi ilişkilerin bozulması
• Fiziksel sağlığın bozulması
Bu açıdan birinci basamak sağlık hizmetlerinde tanınarak tedavi edilmeleri genel sağlık düzeyinin artması yönünden çok önemli görülmelidir.bazı anksiyete ve duygu durum bozukluklarının genel toplumda görülme sıklığı verilmiştir. Rakamlar konunun önemini açıkça göstermektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp