İmmün Hidrops

İmmün hidrops anne ile fetus arasındaki kan grubu uyuşmazlığının neden olduğu, yeni doğanda antikorla indüklenmiş bir hemolitik hastalık sonucu ortaya çıkar. Böyle bir uyuşmazlık yalnızca fetus anneye yabancı olan kırmızı küre antijenim özelliklerini babadan aldığında ortaya çıkar. Klinik olarak önemli derecede hemolize en sık Rh ve ABO kan grubu antijenleri neden olmaktadır. Rh sistemi içinde yer alan birçok antijen içinde, sadece D antijeni Rh uyuşmazlığının başlıca nedenidir. Fetal eritrositler sitotrofoblastların artık bir bariyer olarak bulunmadığı gebeliğin son üç ayında ya da doğum sırasında (fetomaternal kanama ile) materyal dolaşıma geçebilir.

Böylece anne yabancı bir antijene karşı sensitize olur ve antikor oluşturur. Bu antikorlar plasentadan kolaylıkla fetusa geçerek eritrositlerde hemolize neden olabilir. İmmün hemoliz başladıktan sonra fetusta progresif anemi, bunun sonucunda doku iskemisi, intrauterin kalp yetmezliği ve periferde sıvı birikimi (ödem) gelişir. Daha sonra anlatılacağı gibi, kalp yetmezliği birçok non-immün hidrops vakasında da ödeme yol açan etken olabilir. materyal dolaşıma geçen Rh pozitif fetal eritrositlere karşı olan immün cevabı birkaç faktör etkiler. • Birlikte bulunan ABO uyumsuzluğu anneyi Rh immünizasyoııuna karşı korur, çünkü fetal eritrositler izohemaglütininler ile kaplanarak materyal dolaşımdan temizlenir.

• Antikor cevabı immünize eden antijenin miktarına bağlıdır; hemolitik hastalık sadece anneye önemli ölçüde transplasental kanama (1 ml' den fazla Rh pozitif eritrosit) olduğunda ortaya çıkar .

• Antikorun izotipi önemlidir. İmmün globülin G (IgG) antikorları plasentadan geçebilir, ancak IgM antikorları geçemez. Rh antijenleriyle ilk defa karşılaşıldığı zaman IgM antikorları yapılacağından, ilk gebelikte Rh hastalığı çok nadirdir. İkinci ve üçüncü gebeliklerde antijene tekrar maruz kalınması genellikle belirgin bir IgG antikor cevabına neden olur.

Yeni doğanın Rh-hemolitik hastalığının patogenezinde daha önceki sensitizasyonun rolünün anlaşılması, bu durumun önemli ölçüde kontrol altına alınmasını sağlamış-tır. Günümüzde Rh pozitif bebek doğuran Rh negatif annelere doğumundan hemen sonra anti-D globulini verilmektedir. Verilen anti-D antikorları doğum sırasında materyal dolaşıma sızan fetal eritrositlerdeki antijenim bölgeleri maskeleyerek, Rh antijenlerine karşı uzun süreli sensitizasyonu engeller. Rh uyumsuzluğuna bağlı hemolitik hastalığının önlenmesindeki dikkate değer başarılar sonucunda, günümüzde yeni doğanların en sık immün hemolitik hastalığı fetomaternal ABa uyuşmazlığı olmuştur. ABa uyuşmazlığı gebeliklerin yaklaşık %20-25'inde görülse de, doğan bebeklerin sadece az bir kısmında hemoliz gelişir ve genellikle Rh uyumsuzluğundan daha hafif seyreder. ABa hemolitik hastalığı hemen her zaman O grubu annelerden doğan A ya da B grubu bebeklerde ortaya çıkar.

O grubu annelerdeki normal anti-A ve anti-B izohemaglütininler genellikle IgM tipinde olduğundan, plasentayı geçmez. Ancak nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı O grubu anneler önceden sensitize olmadan bile grup A ya da B antijenlerine karşı (ya da ikisine birden) IgG antikorlarına sahiptirler. Dolayısıyla, bu durumda ilk doğan bebek de etkilenebilir. Ancak bu hastalarda, transplasental olarak kazanılmış antikorlarla bile, bebeğin eritrositlerindeki yıkım minimaldir. ABa uyuşmazlığı sonucu gelişen hemolitik hastalığı önlemede etkili bir yol yoktur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp