İç Kulak Hastalıkları

İç Kulak Hastalıkları

İç Kulak Hastalıkları ve Tedavi Yöntemleri

İç Kulak Hastalıkları Hakkında Açıklamalar ve Bu Hastalıklarda Kullanılan Bitkisel Ürünlerle İlgili Tedavi Yöntemleri. Okumak İçin Aşağıdaki Linke Tıklayınız

İÇ KULAK HASTALIKLARI

İÇ KULAK ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ

İç kulak ya da labirent, temporal kemik içinde yerleşmiştir ve fonksiyonel olarak farklı iki alıcı mekanizmaya ayrılmıştır.

Vestibül ve semisirküler kanallar (periferik vestibüler organ)

Koklea (periferik işitme organı)

Ayrıca labirent morfolojik olarak kemik ve membranöz kısımlara ayrılır. Birincisi labirentin kapsülünden gelişir. Bu kapsül periostal ve enkondral kemikleşme sonucu oluşur.

Yuvarlak ve oval pencereler labirentin orta kulağa açıldıkları kemik ve membranöz kapılardır ve sırasıyla stapes tabanı ve yuvarlak pencere membranı ile örtülüdürler.

Membranöz labirent ve iç kulak sıvıları

Membranöz labirent ektodermal otik plaketten gelişir ve endolenf ile dolu bir kavite halini alır. Bu kavite endolenfatik kanal ile endolenfatik kesede saccus endolymphaticusu oluşturur. Bu kese petros piramidin arka yüzünde sigmoid sinüse komşu olarak epidural mesafede bulunur. Perilenfatik sistem, akuduktus koklea yoluyla subaraknoid mesafeyle direkt bağlantılı intrasellüler geçişler içeren bir kavitedir. Perilenf bu çok sayıda kaviteyi çevreleyen kemik labirentin iç yüzeyinin membranöz labirentten ayırır. Ayrıca perilenfatik sistem orta kulağın lenfatik sistemi iled de ilişkili olup bu durum hidrostatik basınç farkı yoluyla orta ve iç kulak arasında sıvı ve metabolit alışverişine olanak sağlar. Koklear akuadukt ve endolenfatik kanallar sırasıyla juguler foramende ve posterior kranial fossada sonlanırlar.

Koklear ve vestibüler duyu hücrelerinin başlıca substratı olan perilenf bir yanda kanın filtrasyonu, öte yandan serebrospinal sıvının diffüzyonu ile oluşur. Endolenf ise bir perilenf filtratıdır, ancak sodyum ve potasyum konsantrasyonları tümüyle değişik olup içeriği strea vascularis epiteli sayesinde sabit tutulur. Endolenfanın eletrolik içeriği dolaşan endolenfatik sıvının volümünü düzenler. Stria vascularis, utrikül ve sakküldeki sodyum-potasyum pompa sistemleri sabit bir iyonik konsatrasyon sağlayan elektrolit değişim sisteminin temelini teşkil ederler. Ayrıca endolenfatik kesede sodyum-potasyum iyon değişimi ile, endo-perilenfatik mesafeler arasında pasif bir diffüzyon mevcuttur.

Vestibül-Semisirküler Kanal Sistemi

Utrikül ve sakkül doğrusal ivmedeki (lineer akselarasyon) uyarılara cevap veren statik makula adlı duyusal reseptörlere sahiptirler. Burada, destek hücreleri ve siliaları sulfomukopolisakkarit tabiatında jelatinöz bir kitle içine gömülü silialı hücreler bulunur. Bunun yüzeyinde otolit (veya statokonia) adlı romboid kalsiyumkarbonat kristalleri bulunur. Vertikalya da horizontal doğrusal ivme (lineer akselerasyon) otolitlerin basıncını değiştirerek duysal siliaları saptırır. Bu da duyu hücrelerini uyarır (istirahat potansiyel değişikliği).

Her üç semisirküler kanal utrikülden çıkar ve bunların ekstremitelerinin her birinde ampulla adlı armut şeklinde genişlemeler mevcuttur. Buradaki ampuller parçada açısal ivme (angular akselerasyon) ile uyarılabilen duysal hücreler mevcuttur. Bu seviyede destek hücreleri ve duysal hücreler öyle bir şekilde yerleşmişlerdir ki kupuladaki duyu tüylerinin kendisi ampullanın tavanına değer. Kupula ampullayı endolenf geçişini engeller tarzda mobil bir bölme gibi kapatır.

Koklea (Periferik akustik organ)

Korti Organının Fonksiyonel Yapısı: Duyu hücrelerinin siliaları tektorial membran ile temas halindedir. Bunlar titreştiği zaman tektorial ve bazal membranlar arasında radyal güçler oluşur. Ayrıca duyu hücrelerinin silialarında bir makaslama hareketi oluşturarak bunları teğetsel olarak eyer, siliaların bu makaslaması duyu hücreleri için stimulustur. Bu mekanik uyarı alıcı organda sinirsel uyarı haline çevrilir. Tek sıra oluşturan iç tüylü hücrelerinin her biri bir afferent sinir lifine bağlıdır. Spoendlin'e göre bunlar tüm akustik sinir liflerinin %95'ini oluşturmaktadır. Oysa 3-5 sıra oluşturan dış tüylü hücrelerinin oluşturduğu gruplara ancak 1 afferent sinir lifi gittiği için akustik sinir liflerinin sadece %5'i bunları innerve eder. Koklear bölümün her afferent lifi spesifik bir frekans bölgesine bağlıdır.

Korti Organının Merkezi Bağlantıları

İşitme sinirinin koklear parçası spiral ganglionun bipolar hücrelerinden oluşur. Bunlar iç kulakyolunda seyrederek vestibüler sinir ile birleşirler (n.cochleovestibularis). Pontoserebellar açıyı geçip ponsun alt kenarından beyne girerler. Bu seviyede merkezi işitme yolları başlar.

İşitme korteksi gibi merkezi işitme yolları da kokleanın bazal turundan helikotremaya kadar olduğu şekilde kesin tonotopik organizasyona sahiptir. İşitme korteksi, işitme yollarının sonlandığı birinci temporal girus yada Heschl'in transvers grisunun bulunduğu primer işitme alanından çok daha büyüktür. Çünkü bu bölgeler sadece primer işitme alanını simgeler (AI). Sekonder işitme alanı (AII) ve posterior Silvian girusu visual korteksteki gibi sekonder integrasyon alanları içerir (örn. Wernike'nin konuşma merkezi). Çok sayıdaki kommisüral sistem yönsel işitmede çok önemli olan belinin iki yarısı arasındaki alışverişi sağlar.

Merkezi Vestibüler Yollar

Vestibüler ganglionun bipolar nöronları periferik uzantılarını iki demek halinde utrikulus makulasındaki duyu hücrelerine, lateral ve superior semisirkuler kanallara (superior bölüm), posterior semisirküler kanala ve sakkulusun makulasına (inferior bölüm) gönderirler.

Merkezi uzantıları ise koklear lifler ile sinir kılıfı içinde birleşerek vestibulokoklear siniri oluşturur. Bulbusa girdikten sonra (medulla oblangata'ya) vestibüler lifler vestibüler çekirdeklere yükselen lifler yollarlar. İkinci vestibüler yollar vestibulospinal traktus yoluyla omuriliğe bağlanır. Lifleri omuriliğin intermediat nöronları ile sinapslaşarak ekstansör kasların alfa ve gamma motor nöronlarını uyarır. Ayrıca piramidal yolların antagonistidirler ve esas olarak fleksör kasların inhibisyonunu, ekstensörlerin aktivasyonunu sağlarlar. Yer çekimine karşı davranan ve dengeyi sağlayan filogenetik olarak eski bir sistemin parçasıdırlar. Ayrıca median longitudinal demet yoluyla beyinciğe retiküler formasyona (multisensorial integrasyon merkezi) ve okülomotor merkezlere giden, okülomotor hareketlerin koordinatörü olan önemli yükselen yollar da mevcuttur.

Vestibulokortikal bir bağlantı, talamustan geçer. Vestibüler uyarı görme alanı yakınındaki postsantral ventral somatik duyu bölgesindeki dar bir alana ulaşır. Bu alanın primer vestibüler kortikal alan olduğu düşünülmektedir.

Fasiyal Sinir

Yedinci kranyal sinir yüz kasları için motor lifleri ile, ayrı bir dal halinde (n.intermeduis içinde) tad lifleri ve viseroefferent sekretuar lifler içerir. Ayrıca dış kulak yolunun arka duvarına duysal lifler de taşır. Bu durum akustik norinomdaki bu bölgesini hipoestezisini açıklar (Hitselberger işareti).

4.ventrikül tabanındaki fasyal sinirin motor çekirdeğinden doğan motor lifler abducens çekirdeğinin etrafında döner (internal dirsek). Superior salivatör çekirdekten gelen n.intermedius'un viseroefferent lifleri ve soliter demet çekirdeğindeki subkortikal tad merkezinden gelen tad lifleri ile birlikte ponsun alt kenarından çıkarlar. Tad lifleri, soliter traktusun çekiğindeki subkortikal tad merkezlerinden doğar. Bu dallar n.intermediofascialis'i yapar ve ilk önce meatus acusticus internus'ta ilerler (meatal segment). Daha sonra hemen labirente komşu kemik kanal içine girer (labirenter segment) ve kanaldaki hiatusa doğru fasyal sinir ile birleşmek üzere ilerler. Bu noktada n.petrosus supenficialis major sinir gövdesinden ayrılarak lakrimal bezi ve nazal mukoza bezlerini innerve eder. Fasyal sinir ganglion geniculi hizasında birinci dirseğini yapar ve timpanik parçada horizontal bir seyir izler. Daha sonra mastoid antrumda ikinci dirseğini yapar ve mastoid segment olarak, vertikal bir seyir izler. Bu seviyede stapes kasına ve korda timpaniye lifler verir. Korda timpani sublingual ve submandibuler bezlere efferent lifler ve dilin ön kısmına tad lifleri verir. Sinir daha sonra mastoidden stilomastoid foramen yoluyla çıkar ve 5 dala ayrılır. Temporal, zigomatik bukkal, marjinal mandibular ve platismaya giden servikal dallarını verir. Tüm bu dallar büyük varyasyonlar gisterebilir.

Fasyal sinir temporal kemik içinde (intrapetröz kısım) solid bir fibröz kılıf ile sarılmıştır. Demetler iyi gelişmiş vaskülarize bir bağ dokusu olan epinevrium ile sarılıdır. Demet topluluklarını ise perinevrium denen kılıf sarar. Bu sinir lezyonunun rekonstrüksiyonu esnasında epinevrium sinir güdüğü seviyesinde bağ dokusu proliferasyonu ile skatrisyel bir nörinom gelişimi önlemek ve anastomoz uçlarını tam uygun şekilde karşı karşıya getirebilmek için perinöral bir sütür konmalıdır.

Timpan zarı sesin alıcısı ve transformatörüdür.

Kemik zinciri, sesin basınç transformasyonundan ve orta kulak ile iç kulak arasındaki impedans adaptasyonundan sorumludur. Ses basıncındaki güçlenme, timpan zarı ile stapes tabanı yüzeyleri arasındaki oran sayesinde 17 misli, inkudomalleolar eklem sayesinde 1.3 misli olarak, toplam 22 misli artarak ulaşır.

Sesin iç kulağa normal iletimi için; hareketli ve pozisyonu normal bir kulak zarı ve orta ve dış kulakta eşit hava basıncı gerekir. Timpan zarının impedansının ölçümü iletim mekanizmasının fonksiyonu hakkında bilgi verir. Bu muayeneye "impedans odyometri" denir. Ses enerjisi kokleaya sadece orta kulak iletim mekanizması ile değil (hava iletimi) aynı zamanda ses alanında yerleşmiş ve fibrasyona uğrayan kafa kemikleri topluluğu ile de iletilir. Böylece ses iletilmiş olur (kemik iletimi). Odyometri, işitmenin hava ve kemik yolu eşiklerini ölçer.

Uyarının dağıtılması

Kokleanın temel fonksiyonu mekanik frekans analizidir ki bu da kokleanın hidrodinamiğine bağlıdır. Stapesin periyodik hareketleri baziller membran üzerinde bir dalga oluşturabilmek için aperiyodik hareketler haline dönüşür. İç kulak sıvılarının sıkıştırılmamasından ötürü stapes tabanı seviyesindeki hareket eden hacim yuvarlar pencere seviyesinde de aynı miktarda hacim değişikliğine yol açar ve stapes tabanındaki çökme yuvarlak pencere membranında eşit miktar şişmeye neden olur. Stapes tabanının periodik vibrasyonu sonucu oluşan bu hacim hareketi skala media'da bir dalgalanmaya neden olur (skala media-skala vestibuli ve skala timpani arasında kalan ve basiller membran ile Reissner membranı ile çevrili alan). Bu deplasman basiller membran boyunca helikotrema'ya kadar ondüle bir harekete yol açar. Bu aperiodik bir vibrasyondur. Helikotrema'ya doğru dalganın uzunluğu azalırken amplitüdü artar. Belirli bir noktada amplitüd maksimuma ulaşıp helikotremaya doğru hızla azalır. Yayılan dalga maksimum amplitüdde olduğu noktada tektorial membran bir basiller membran arasında bir deplasmana yol açar. Burada bulunan tüplü hücrelerin siliaları hareket ederek mekanoreseptörlerde duysal uyarıya yol açarlar.

Frekansa bağlı olarak yayılan dalga üzerinde maksimum amplitüd oluşması, basiller membran üzerindeki Corti organının duysal hücrelerinde maksimum frekans noktasında lokalize bir uyarı oluşmasına neden olur. Böylece sesin primer frekans analizi gerçekleşmiş olur (Bekesy'nin yayılan dalga ya da dispersiyon teorisi).

Yayılan dalganın maksimum amplitüdü her frekans için ayrı bir noktadadır. Bu düşük frekanslar için helikotremaya, yüksek frekanslar için stapes tabanına yakın yerleşimlidir. Böylece her frekans basiller membran üzerinde ayrı bir noktada yerleşim gösterir. Maksimum amplitüdün basiller membran boyunca dağılımı Corti organı üzerinde uyarı noktasını, dolayısı ile koklear sinirin afferent aktivitesini belirler. Buna göre Helmholtz'un yayılan dalga teorisi de "bir-nokta" (one-point) teorisidir. (Basiller membranın her noktası belirli bir frekansa uyar).

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp