Gıda Tahammülsüzlüğü

Gıda Tahammülsüzlüğü (İntoleransı)

Gıda alerjilerinde olduğunun aksine, gıda intoleransı bağışıklık sisteminin durumuna bağlı olarak ortaya çıkmamaktadır. Gıda intoleransı belirli gıda maddelerine karşı duyulan hassasiyet ile ilişkili olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin, laktoz intoleransı kişinin sütte bulunan şekeri sindirebilmesi için gerekli olan enzimden yoksun olması sonucunda ortaya çıkar. Laktoz intoleransı sorunu olan bir çocuk sütlü gıdalar tükettiğinde; gaz, ishal, karın ağrısı ve mide şişkinliği gibi belirtileri yaşamaktadır.

Yapılan bir araştırmaya göre gıda intoleransına neden olan gıdaların başında toplumuz tarafından yaygın olarak tüketilen gıdalar yer almaktadır. Buğday ve süt, İngiltere'de ve diğer Batı ülkelerinde yaşayan birçok insanın vücudunda tahammülsüzlüğe neden olan en temel 2 gıda maddesidir. Amerika'da ise, buğday ve süte karşı belirli bir duyarlılık olsa da; en büyük sorun mısır nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bunun nedeni, mısırın yaygın olarak mısır nişastası ve mısır şurubu olarak tüketilmesidir. İngiltere'de gıda hassasiyetinin görülme oranı Amerika'ya göre daha az olsa da, fast -food alışkanlığının yaygınlaşması ve fıstık ezmesinin yağının fast-food gıdaları dahil birçok gıda maddesinde kullanılması; intoleransın bu ülkede de sıklıkla görülmeye başlanmasına neden olmuştur. İşlenmiş gıdalarda kullanılan soya unu ve soya fasulyesi de yaşanan gıda hassasiyetlerinin temelini oluşturmaktadır.

Gıda Alerjisi ve Gıda İntoleransı isimli kitabın yazarları olan Dr Jonathan Brostoffve Linda Garrılin gıda intoleransı sorununu yaşayan hastalarda belirli gıdaların aşırı miktarda tüketilmesi ile gıda hassasiyeti arasında yakın bir ilişkinin olduğuna dikkat çekmiştir. Brostoff ve Gamlin, herhangi bir gıdanın yüksek oranlarda tüketilmesinin gıda intoleransının en büyük tetikleyicisi olduğunu bildirmiştir. Emziren bir anne belirli bir gıdayı gereğinden fazla tüketirse, bebeğinde bu gıdaya karşı hassasiyet meydana gelebilir.

Çocuğumda Gıda Hassasiyetinin Olup Olmadığını Nasıl Fark Edebilirim?

Gıda hassasiyetinin belirtilerinin fark edilmesi oldukça güçtür çünkü ilk aşamalarda belirtiler çok açık bir şekilde yaşanmayabilir. Yaşanan belirtiler de belirli bir gıda maddesi ile ilişkilendirilemeyebilir. Bazı çocuklar antibiyotik kullanımı sonucunda ya da toksinlerin ve zirai ilaçların etkilediği gıda maddelerinin tüketimine bağlı olarak gıda intoleransı yaşayabilir. Stres ve yaşanan başka hastalıklar gıda intoleransını daha ciddi bir hale getirebilir.

Çocuğunuzda gıda hassasiyetinin olup olmadığına genel sağlık durumunda meydana gelen değişiklikleri takip ederek karar verebilirsiniz. Çocuğunuzda gördüğünüz değişiklikler yavaş yavaş gelişse bile, İntoleranstan şüphelenmeniz gerekmektedir.

Bazı Gıdaları Beslenme Planından Çıkarırken ...

Çocuğunuzda hassasiyete neden olan gıda maddelerini uzmanlar ve diyetisyenler tarafından hazırlanan diyetler yoluyla beslenme sisteminizden çıkarabilirsiniz. Gı-da hassasiyeti birkaç gıdaya bağlı olarak geliştiği gibi, oldukça çok sayıda gıda maddesine karşı da hassasiyet görülebilir. Öncelikle çocuğunuzda hassasiyet yarattığına emin olduğunuz süt ve buğday gibi gıda maddelerini beslenme programınızdan çıkarmanızda fayda vardır.

Belirli bir gıda maddesini çocuğunuzun beslenme sisteminden çıkardıktan sonra, çocuğunuzun genel sağlık durumunda herhangi bir değişiklik gözlemlemiyorsanız, çıkardığınız bu gıdayı çocuğunuzun beslenme düzenine yeniden dahil edebilirsiniz.

Çocukların beslenme programında çeşitlilik çok önemlidir. Bu nedenle alerji yapabileceğini düşündüğünüz besinlerin hepsini bir anda çocuğunuzun beslenme programından çıkarmayın. Örneğin, çocuğunuzun beslenme düzeninden süt ve sütlü ürünleri çıkarmayı düşünüyorsanız, protein kaynağı olan diğer besinleri aynı anda çıkarmayı denemeyin. Çocuğunuzun alerjik durumu için hazırlanan diyetin en önemli özelliği kısa sürede etkisini gösterebiliyor olmasıdır. Örneğin, belirli bir gıdayı alerji yapıyor düşüncesi ile çocuğunuzun beslenme sisteminden çıkardığınızda, çocuğunuzda görülen belirtilerin birkaç gün içinde geçmiş olması gerekmektedir. Çocuğunuzun beslenme programından alerjik olabileceği düşüncesi ile çıkardığınız gıda maddesini bir hafta sonra yeniden dahil edin. Bu şekilde çocuğunuzun vücudunun bu gıda maddesine karşı gösterdiği reaksiyonu daha iyi değerlendirmiş olursunuz. Tüketimine belirli bir müddet ara verilen bir gıda maddesine yeniden başlayan bir çocuğun vücudunun bu gıdaya karşı gösterdiği tepki çok belirgin bir şekilde gözlemlenebilir. Bu tür reaksiyonlar bazı çocuklarda hemen etki gösterir ve hapşırma, kusma ve kızarma gibi belirtilerle sonuçlanır.

Bazı çocuklar kendilerinde hassasiyete neden olan gıdaların tüketimine devam edebilir. Genelde çok büyük rahatsızlıklara neden olmayan ve sadece hassasiyete neden olan bu gıdaların tüketimi belirli bir hastalıktan ya da antibiyotik kullanımından sonra, çocuğunuz çok yorulduğunda ve efor sarf ettiğinde daha ciddi bir rahatsızlığa neden olabilir. Bu gibi durumlarda çocuğunuza hassasiyet gösterdiği yiyecekleri ikram etmemeniz daha uygun olacaktır. Çocuğunuz iyileştikten ve kendi sini toparladıktan sonra bu tür gıdaları tüketmeye devam edebilir. Çocuğunuzun hassasiyet gösterdiği yiyecekleri beslenme düzeninin önemli bir parçası haline getirmeyin. Çocuğunuz çok sevse de, bu yiyecekleri sınırlı miktarda tüketmesini sağlayın. Bu şekilde daha ciddi sorunların görülme olasılığını önlemiş olursunuz.

Sıklıkla Yaşanan Alerjileri Nasıl Önleyebilirsiniz?

• Çocuğunuza alerji yapabileceğinden şüphelenilen bir gıda maddesini gözetiminiz altında yedirebilirsiniz. Çocuğunuzun vücudunun herhangi bir reaksiyon gösterip göstermediğini yakından takip edebilirsiniz.

• Çocuğunuza altı aylık olana kadar (daha da önemlisi, bir yaşını doldurana kadar) alerjik olması ile bilinen yumurta, balık, çikolata, kepek, portakal, yer fıstığı ve fındık gibi gıda maddeleri vermeyin. Çocuğunuz bir yaşına gelmeden, domates, patlıcan, patates ve biber gibi sebzeler yedirmeyin. Bu sebzelerin belirli oranda toksin içerdiği göz önüne alınırsa, baş ağrısı ve depresyona neden olma sebepleri de daha iyi anlaşılabilir. Çocuğunuzun vücudu sadece belirli sebzelerin içinde bulunan toksinlere karşı hassasiyet göstermeyebilir ancak yine de çocuğunuz bir yaşına adım atana kadar bu tür sebzelerden uzak durmanızda yarar var.

• Pirzola et, yumurta ve süt birlikte reaksiyona girerek çocuğunuzda hassasiyete neden olabilir. çocuğunuzun bu durumdan etkilendiğini gözlemliyorsanız, bu gıdaları çocuğunuza sadece belirli aralıklarla ikram edin.

• Bebekler için piyasaya sunulan hazır gıdaların birçoğu mısır ve gıda endüstrisinde "tapioca' olarak bilinen bir tür nişasta içermektedir. Ayrıca hazır mamalarda inek sütü de bulunabilir. Bebeğinizin bu gıdalara karşı hassasiyeti varsa, hazır mamaların kullanımı konusunda daha dikkatli olmanız gerekmektedir.Olası bir gıda intoleransı durumunda, çocuğunuz dokuz aylık olana kadar mı-sır, nişasta ve inek sütünden uzak durun. Çocuğunuza yedirdiğiniz birçok gıdanın içinde mısır nişastası, mısır yağı, mısır şurubu, taze mısır, patlamış mı-sır ve mısır içeren müsli bulunabilir. Bu nedenle çocuğunuza yedirdiğiniz hazır gıdaların etiketlerini dikkatle okuyun.

• Soya ürünleri, fındık ve fıstık gibi yiyecekler çocuklara anne ve babalarının gözetimi altında yedirilmelidir. Bu yiyeceklerin hepsini bir arada denemek yerine belirli aralıklarla ve teker teker denemeniz gerekmektedir.

• Sütlü ürünleri çocuğunuz bir yaşına geldikten sonra kullanmanız daha doğru olur.

• Midye ve çileği çocuğunuz iki yaşını doldurduktan sonra deneyin.

• Çocuğunuz beş yaşına gelene kadar, fındık ve fıstık türü kuruyemişleri beslenme programınızdan uzak tutun. Bu tür kuruyemişler solunum yolunu tıkayarak, çocukların nefes alamadan boğulmasına neden olabilir. Bu gibi olumsuzlukların yanında alerjik olmaları da ölüm tehlikesini artırmaktadır.

• çocuğunuzun herhangi bir gıda maddesini sıklıkla ve aşırı miktarda tüketmesini önleyin. çocuğunuzun günlük mönüsünü mümkün olduğu kadar çeşitlendirmeye çalışın. Genellikle çok sık tüketilmeyen tatlı patates, mercimek, böğrülce, kurutulmuş ve sülfür içermeyen meyveler, meyve püreleri, pirinç, kivi, mango ve nohut gibi yiyecekleri de beslenme sisteminize dahil edin.

Çocukların Canı Çeker

İnsanların kendisinde hassasiyete neden olan gıdaları daha çok arzuladığı bilinmektedir. Gı-da hassasiyeti olan insanların %50'sinin, bu gıdaları yiyebilmek için ellerinden gelen her şeyi yaptığı gözlemlenmiştir. Çocuğunuzun özellikle yemek istediği besinleri dikkatle gözden geçirin. Özellikle de yemek seçen çocukların hangi gıdaları yemekten hoşlandıkları incelenmelidir.

Fıstık ezmesi ile yapılan sandviçler dışındaki diğer sandviçleri yemeyi inatla reddeden, müsli ve makarna dışında hiçbir şey yemek istemeyen çocukların bu gıdalara karşı hassasiyet duyma riski bulunmaktadır.

Yukarıda bahsedilen noktalar oldukça ilginçtir. Öncelikle çocuklarımızın tükettiği gıda maddelerini mümkün olduğu kadar çeşitlendirmeliyiz. Çok çeşitli gıda maddelerini içeren bir beslenme sistemine sahip olan çocuklar tek tip beslenme tarzı ile büyüyen çocuklara göre daha az intolerans riskine sahiptir. Ayrıca çocuğumuzun vücudunun ideal düzeyde çalışmasını sağlayan vitamin ve mineralleri beslenme programına dahil etmeye çalışmalıyız. Beslenme sistemimizde yer alan gıdaları çeşitlendirmenin en büyük faydası belirli gıdalara olan hassasiyetin bu gıdaların gereğinden fazla tüketilmemesi nedeniyle daha az yaşanmasıdır.

Aşağıda yer alan listede intoleransın en sık görülen belirtileri yer almaktadır.

Gıda intoleransının belirtileri

• sinirlilik hali

• astım

• 3-4 yaşın altındaki çocuklarda yatağını ıslatma (bu belirtinin duygusal kökenli olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır!

• davranış bozuklukları

• mide şişkinliği

• kronik olarak görülen burun çekme adeti

• kabızlık

• ishal

• iltihaplı bağırsak hastalığı

• egzama

• anormal sümük salgısı

• yüzde şişkinlik

• halsizlik

• mide gazı

• baş ağrısı

• kurdeşen

• irritabl bağırsak sendromu

• hazımsızlık

• uykusuzluk

• gözde kaşıntı

• ciltte kaşıntı

• duygusal dalgalanmalar

• ağızda yaralar

• kas ağrısı

• baş dönmesi

• ciltte kızarıklar (kızarıklar tüm vücutta görülse bile özellikle de ağız etrafında görülen kızarıklar)

• boğaz ağrısı

• vücutta su kaybı

• hırıltı

Gıda İntoleransı Hususunda Bilinmesi Gereken Gerçekler

• Gıda intoleransının astım, migren, burun tıkanıklığı, egzama, hiperaktivite, irritobl bağırsak sendromu ve iltihaplı bağırsak hastalığına neden olduğu ve bu hastalıkları daha ciddi bir hale getirdiği düşünülmektedir

• 3 yaşın altındaki çocukların %6-10‘u gıda intoleransı ile ilişkilendirilebilecek belirtileri göstermektedir. Çocukların yaşı büyüdükçe, bu belirtilerin birçoğu kendiliğinden kaybolmaktadır.

• Alerji Araştırma Kurulu "iltihaplı bağırsak sendromu" yaşayan çocukların %50'sinin durumunda, beslenme sisteminde yapılan değişikliklerle fark edilir nitelikte düzelmeler görülmekte olduğunu ifade etmektedir.

• iltihaplı bağırsak hastalığını yaşayan çocukların %50'sinin durumunda belirli gıdaların tüketiminin sona ermesi ile birlikte düzelmeler görüldüğü tespit edilmiştir.

• Gıda intoleransı yaşayan çocuklar 1-5 gıdaya karşı hassasiyet göstermektedir. Yaşları ilerleyen bazı çocuklarda gıda intoleransı olduğu halde, bu durum teşhis edilememiştir.Bu çocuklarda yaklaşık 20-30 gıdaya karşı hassasiyetin olabileceği belirtilmektedir.

• Surrey'de bulunan Çocuk Merkezi'nde dikkat eksikliği bozukluğu, migren ve iltihaplı bağırsak sendromu gibi hastalıkların tedavisi için diyet uygulanmaktadır. Uygulanan bu diyette çocukların hassasiyet duyduğu yiyecekler beslenme düzenine dahil edilmemektedir.

• Münih Çocuk Hastanesi'nde çalışan Nöroloji Profesörüjoseph Egger, dikkat eksikliği bozukluğu sorunu yaşayan çocukların beyinlerinde (çikolata, müsli ve sütlü gıdaların tüketiminden sonra) gerçekleşen değişiklikleri göstermek amacıyla beyin haritası kullanmıştır.

Soya Sütü Hakkında Bilinmesi Gereken Gerçekler

Soya sütü ve diğer soya ürünleri gıda alerjisi ve hassasiyeti olan kişiler için önerilen ideal yiyecekler olarak bilinmektedir. Bu ürünler, vejetaryen olan kişilerin beslenme sistemine dahil edilmesi gereken ideal bir protein takviyesi olarak tanıtılmaktadır. Ancak bu yaklaşımlara kar-Şı üretilen fikirleri de iyi bilmek gerekmektedir. Özellikle de anne ve babaların soyalı gıda maddelerini çocuklarının beslenme programına dahil edip etmeme konusunda karar verirken aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurmaları gerekmektedir:

• Tek tip yiyecek ve içeceklerle beslenmek gıda alerjilerine ve gıda hassasiyetine neden olmaktadır. İnek sütüne karşı alerjik reaksiyon gösteren insanların %4Q-50'sinin soya sütüne karşı da reaksiyon gösterdiği bilinmektedir.

• Soya çeşitli gıda maddelerinden oluşan beslenme programlarının bir parçası olabilir; ancak beslenme programında ağırlıklı olarak sayalı gıdalara yer vermek yarardan çok zarar getirebilir.

• Soya proteini çocuklarda ve bazı erişkinlerde tansiyon düşüklüğüne neden olabilir.

• çocuğunuzun beslenme programına inek sütü yerine soya sütünü dahil etmek istiyorsanız, soya sütü kutusunun üzerinde yazan bilgileri dikkatle okumanız gerekmektedir. Soya sütü kalsiyum yönünden zengin bir içecek değildir. Kalsiyumun kemik gelişiminde oynadığı büyük rolü göz önünde bulundurursak, soya sütünün bu konuda ne denli yetersiz olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Bazı soya sütlerine kalsiyum takviyesi yapılmaktadır. Bu nedenle %30 oranında kalsiyumla zenginleştirilmiş soya sütlerini tercih etmenizde fayda vardır çünkü bu şekilde piyasaya sunulan soya sütleri inek sütü ile eş değer kalsiyum etkisine sahip olur.

• Soya sütü içinde yer alan protein ve yağ miktarı markadan markaya değişmektedir. İdeal bir soya sütünde her bir bardak süt için 6-8 gr protein ve 3 gr'dan az yağ bulunmaktadır. Soya sütü üreten bazı markalar D ve A vitamini takviyesi de yapmaktadır. Bu vitaminler de sağlıklı büyüme ve gelişim için oldukça önemlidir.

• Soyalı ürünlerin birçoğu genetik değişime uğramaktadır. Kullandığınız soyalı ürünlerin yapısında herhangi bir genetik değişim olmadığından emin olmalısınız. Bu nedenle piyasada bulunan organik soya sütlerini tercih etmeniz daha yerinde bir karar olacaktır.

• Soya sütünün içinde doğal şeker bulunmamaktadır. Soya sütünü içilebilir bir hale getirmek isteyen üreticiler tatlandırıcı ve suni şeker kullanmaktadır. Sağlık sorunlarına ve diş çürümelerine yol açan suni tatlandırıcılar ve mısırşurubu içeren soya sütlerini tercih etmeyin.

Soyada "fitoöstrojen" adı verilen ve doğal bir östrojen bulunmaktadır. Fitoestrojenin erişkinlerde meme kanserini, prostat kanserini ve bağırsak sorunlarını önlediği, kalp-damar rahatsızlıklarını engellediği ve menopoz belirtilerini hafiflettiği ancak bebek ve çocukların hormonel yapısını etkileyerek uzun vadede olumsuz etkilere neden olduğu söylenmektedir. Bebekler için anne sütü veya inek sütü önerilirken, tıp doktorları tarafından zorunlu görülmedikçe soya sütü kullanılmamalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp