dengesiz beslenme sonucu oluşan hastalıklar

Beslenme ile Gelen Hastalıklar 2 :

Zeytinyağı, mısırözü yağı, haşhaş yağı ve ayçiçeği yağı kullanmalı, margarin, katı yağlar ve tereyağı kullanmamalıdır. Balık en az hafta da bir defa yenmelidir. Alkol, sigara, çay ve kahve içilmemeli ya da azaltılmalıdır. Limonlu su içinde 2-3 hafta bekletilen sarımsak süzülür bu limonlu su sabahları içilir. Enginar yaprağı sıcak suda kaynatılır ve suyu içilir, Dengeli beslenmeli, yağı az yemeli ve stresi azaltmalıdır. Bitkisel ve hayvansal proteinler günlük beraber dengeli alınırsa kolesterolü düşürücü etkisi vardır. Keten tohumu Omega 3 içerir. Günde 1-2 kaşık alınırsa kolesterolü düşürür. Stres sonucu insanlar fazla yer ve şişmanlama riski taşır. Sonuçta kolesterol riski de artar.

Kolesterolü Azaltmak İçin

Kırmızı et yağsız olmalı ve haftada 1-2 defa tüketilmelidir. Yemekler az yağ ile pişirilmelidir. Tavuk ve hindinin derisi ve kanatları yüksek kolesterol içerdiği için yenmemelidir. 100 gr tavuk eti 1,7 g yağ, 100 gr tavuk derisi 32,4 gr yağ içerir. Etli yemeklere yağ ilavesi az olmalı ve yemeklerde kullanılan yağ miktarı azaltılmalıdır. Haftada 2-3 yumurtadan fazla tüketilmemelidir. Karaciğer ve dalak en fazla ayda bir defa tüketilmelidir. Süt ve süt ürünleri, yarım yağlı veya yağsız tercih edilmeli, sucuk, salam ve sosisten kaçınmalıdır. Doymamış yağlar kullanılmalı, kızartma ve kavurma yerine haşlama ve ızgara tercih dilmeli, kaymak, krema ve cips tüketiminden kaçınılmalıdır.

Kolesterolü Düşürmek İçin Egzersiz Yapmalıdır

Spor yapanlarda total kolesterol ve kötü kolesterol düşer, iyi kolesterol yükselir ve damarlar yağ plakalarından temizlenir. Beyin damarlarında tıkanıklık sonucu inme koroner kalp hastalıkları ve dolaşım ile ilgili hastalıklar meydana gelebilir.

Kötü Kolesterol (LDL)

Doymuş yağlar, kötü kolesterolü (LDL) damarlara taşır ve bırakır. Damarların tıkanmasına sebep olur. Kötü kolesterolü .Dl.) kandaki kolesterolün yükselmesine sebep olur. Kandaki miktarı artarsa beyni ve kalbi besleyen damarların duvarlarına birikir. Ateroskleroz (Damar sertliği) meydana gelir. Damar tıkanınca damardan geçen kan miktarı azalır ve hayati organlar yeterli kan alamaz. Kalp krizi ve felç oluşabilir.

İyi Kolesterol( HDL)

Kandaki kolesterolün dörtte biri iyi kolesteroldür. İyi kolesterol(HDL)) ise damarlarda biriken kolesterolü temizler. İyi kolesterol, kötü kolesterolün (LDL) damara bıraktığı yağ ve artıkları, kolesterolü karaciğere taşıyarak kandan uzaklaştırır ve damarların tıkanmasına engel olur. İyi kolesterole (HDL), dokulardaki kolesterol fazlasını taşıyıp vücuttan attığı için iyi kolesterol denir. Bu nedenle HDL‘ ye iyi kolesterol, LDL‘ ye kötü kolesterol denir.

Kötü kolesterolün ( LDL) kandaki oranının 115-130 mg/dı nin altında olması istenir. İyi kolesterol (HDL), kanda 35 mg/dl'nin üstünde olmalıdır. İyi kolesterolün (HDL) düşük olması kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini artırır. Kolesterol alımı(total kolesterol) günlük J 90-200 mg'ın altında olmalıdır. Doymuş yağlar kötü kolesterolün (LDL) yükselmesine sebep olurlar. Margarin, tereyağı, kuyruk yağı, et ve süt ürünlerinde bulunan yağlar kolesterolün yükselmesine sebep olur.

KUDUZ

Kuduz hayvanın ısırmasıyla bulaşır. Kuluçka dönemi 10 günden birkaç aya kadar değişebilir. Isırılan yerin beyne yakınlığına göre değişir. %50'sinde karıncalanma ve uyuşma vardır. Kusma, karın ağrısı, uykusuzluk, baş ağrısı ve ateş verir. Kuduz kişi de durgunluk, yorgunluk, sinirlilik hali, baş ağrısı, boğaz ve solunum kaslarında kramplar görülür. Sonra hidrofobi (su korkusu) olur. Göz bebekleri büyür, ses ve ışıktan rahatsız olur. Tükürüğünü tutamaz köpük ve salyası akar, sonra kalp durur ve hasta ölür.

Kuduz virüsü sebep olur. Önce köpek sonra kedi ve diğer hayvanlar bulaştırır. Isıtma yoluyla bulaşır. Açık yaralardan salya ile bulaşır, Deride çizik yara yoksa bulaşma olmaz. Yara dikilmesi tavsiye edilmez. Erken tedaviye başlanırsa tedavi edilebilir. Hemen hastaneye gidilmeli ve kuduz aşısı yaptırmalıdır. Kuduz virüsünlin yara yerinden santral sinir sistemine ulaşması haftalar alabilir. Bu nedenle temas sonrası aşı tedavi edici olabilir.

Kuduz köpeğin ısırdığı yer kanatılır, sonra bol oksijenli su ile yıkanır. Yara yeri öncelikle bol su ve sabunla yıkanmalıdır. Yüzeysel yaralarda sabunlu su ile yıkamak % 20'sinde enfeksiyon riski %90 azaldığı görülmüştür. Zefirol gibi antiseptik. sulu alkol veya sulandırılmış tentürdiyot ile temizlenmelidir. Derhal aşıya başlanır ve hayvan gözlem altına alınır. Hayvan 10 gün içinde ölmezse aşıya son verilir.

KULAK ÇINLAMASI

Kulak iltihabı, kulak kiri, menier hastalığı, yüksek veya düşük tansiyon, yorgunluk, bazı ilaçlar, fazla tuz, yüksek frekanstaki sesler sebep olabilir.

KUSMAK

Bozulmuş yiyecekler, migren, araç tutması, tiroit bezi hastalıkları, zehirlenmeler, ülser veya gastrit sebep olabilir. Kusmanın sebebi doktor tarafından tespit edilmelidir. Hastaya tuzlu su, nane, limon, kahve, ıhlamur, adaçayı, kekik veya elma kaynatılır içirilir.

MENAPOZ

Bayanlarda görülen adet kesilmesidir. Kadınlarda genel olarak 40-45 yaşlarında görülür. 45-55 yaş arası normaldir. Ortalama menopoz yaşı 47'dir. Fizyolojik ve psikolojik belirtileri görülür. Tiroid bezinde büyüme, migren, yorgunluk, huzursuzluk, baş dönmesi, baş ağrısı, halsizlik. uykusuzluk, depresyon. eklem ve adale ağrıları, çarpıntı ve sinirlilik hali görülebilir. Menopoz, terlemeler, doğum yapmama, ateş basması, cinsel hayatın azalması ve şişmanlama riskini artırır. Kemik kırılganlığı artar.

Çocuk yapma özelliği kaybolur, ancak cinsel arzu kaybolmaz. Geceleri ateş basmaları, terleme nöbetleri, genellikle 1 - 2 yıl sürebilir. Yanlış beslenme, östrojen hormonu salgısına engel olur. Bu rahatsızlıkları, menopoz döneminde görülen hormonal değişiklikler meydana getirir. Bunu en aza indirgemede sağlıklı ve dengeli beslenme önemlidir. İlk 5 yılda hormon kullanmanın risksiz olduğu belirtilmektedir. Hormon kullanma doktor kontrolünde olmalıdır. Menopoz döneminde kolesterol sorunu olur. Kadınların yumurtalıklarının salgıladığı östrojen hormonunun kolesterol üzerine olumlu etkisi olduğu görüşü vardır. Östrojen kandaki HDL iyi kolesterolü yükseltir, LDL kötü kolesterolü düşürür. Erken menopozda östrojen salgısı azaldığı için risk de fazladır.

Menopoz döneminde kadınlarda meme kanseri romatizma ve kalp damar hastalıkları konusunda yeterli uyarılar yapılmamakta ya da yapılan uyarılara uyulmamaktadır. Sigara bırakılmalı, beslenme dengeli ve sağlıklı olmalı, egzersiz yapmalı, stresten kurtulup neşeli ve sağlıklı bir hayat yaşamalıdır. Kalp kontrolü yaptırılmalı ve kan basıncı takip edilmelidir. Bu dönemi sağlıklı atlatabilmek için eşlerin anlayışlı olması gerekir Temiz hava iyi gelir. Banyo yapmayı sıklaştırmanın faydası. vardır. Menopoz dönemindeki sağlık sorunları hala bir çok kışı tarafından bilinmemektedir. Egzersiz yapmayı ihmal etmemelidir. Hayata bakış ve ruh hali çok önemlidir.

Menopoz Döneminde Kadınların Beslenmesi

Yağ, menopozlularda önemlidir. Yağı fazla kullanmamalıdır. Ihlamur, süt, ısırgan otu çayı, adaçayı, papatya çayı, pelin çayı ve melisa çayı içilmelidir. Bunlara bal katmak tavsiye edilir. Acılı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durmalı, çay, kahve ve sigarayı azaltmalıdır. Üzüm, kayısı, sarımsak, hurma, soya fasulyesi, yer elması, havuç, çiğ ıspanak, kiraz, lahana, greyfurt, kestane, fındık, beyaz peynir ve narenciye yenmelidir. Çin melek otu kendi hormon olmamakla beraber bayanlarda özellikle menopoz dönemi ve adet öncesi sorunlarını gidermeye yardımcı bir bitkidir.

MİDE VE SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

Gastrit

Dengesiz ve düzensiz beslenme, alkol, sigara, kahve ve çayı fazla içmek gastrit sebeplerindendir. Akut ve kronik tipleri vardır. Demir eksikliği sonucu kansızlık da gastrit yapabilir. Enterit ile birlikte görülebilen mide mü koz asındaki akut iltihaplanmadır. Yemeklerden sonra midede yanma ve ağrı meydana gelir. Gastrite sebep olan gıdaları yememeli ve yemeklerden sonra istirahat etmelidir.

Hazımsızlık

Yemekleri iyi çiğnememek, fazla yemek yemek, çay ve kahveyi fazla içmek ve fazla miktarda unlu maddeler yemek midede şişlik meydana getirir. Kabızlık görülebilir ve bazı kimselerde çarpıntı olabilir. Hazmı zor et yemeklerini daha az yemelidir. Et yemeklerinden sonra fazla miktarda hamurlu yemek rahatsızlık verir. Fazla yemek yememeli, yemek sırasında ve yemeklerden sonra fazla soğuk su içmemelidir. Akşam yemekleri mümkün olduğu kadar erken yenmelidir. Hamur işi (börek gibi) gıdaları çok sıcak yememelidir. Aç karına soğuk domates yemek mide için çok tehlikelidir. Midede ki şişkinlik ve gaz problemleri daha çok psikolojik sıkıntı içinde olan kişilerde görülür. Üzüntü ve sinirsel olaylar etkiler. Sıkıntı ve üzüntüden sıyrılmalıdır.

Stres, heyecan ve bazı ilaçların yan etkisi ile de oluşabilir. Kusma, bulantı ve çarpıntı görülebilir. Mide için daha önce kullanılan ilaçlarda iktidarsızlık yaptığı şeklinde şikayetler vardı, ancak bugünkü kullanılan ilaçlarda bu durum söz konusu değildir. Kemeri fazla sıkar ve beli aşırı sıkan korse giyilirse midedekiler yukarıya doğru çıkacağı için reflüye sebep olabilir.

Mideden seslerin gelmesi normaldir. Geğirme önemli bir hastalık değildir. Midede yemekler ortalama 2-5 saat kalırlar. Su mideden direkt geçer, sonra karbonhidratlar, proteinler ve en son olarak da yağlar mideyi terk ederler. Midenin sağlıklı çalışması için düzenli yemek yemek, ara öğünler yemek, gece geç saatlerde yemek yememek, protein, karbonhidrat ve yağı, yaşa, kiloya ve cinsiyete göre dengeli bir şekilde almak önemlidir. Besinler farklı vücutlara göre farklı tepki verebilir. Bazı İnsanların muz yediği zaman rahatladıkları görülmüştür.

Sabahları aç karına bir bardak sıcak su içmek iyidir. Yemekten sonra su ile karbonat, maden suyu veya bal ve limon suyu karışımı içilebilir. Tarçın, ıhlamur, zencefil, nane, karanfil, anason çayı, ada çayı, papatya çayı, kantaron çayı, meyan kökü çayı, biberiye çayı, turunç kabuğu çayı ve ısırgan otu çayı içmek faydalıdır. Kuzu kulağı, maydanoz şalgam, sarımsak, lahana ve semiz otu yenir. Keten tohumu ezilir ve çayı içilir. Süt ve ayran içmek iyi gelir. Her gün havuç yemek iyidir.

Yatmadan önce ve sabahları aç karına havuç suyu tavsiye edilir. Bir tutam kantaron, biraz elma kabuğu ve yarım tatlı kaşığı rezene tohumunu iki dakika kaynattıktan sonra demlenir ve esmer şeker ile içilirse mideyi rahatlatır. Yemekleri az az ve sık yemelidir, çok sıcak ve çok soğuk yememelidir, sıkı kemer ve çamaşır kullanmamalıdır, yemeklerden hemen sonra yatmamalıdır, sıvılar öğün aralarında tüketilmelidir ve sakız çiğnememelidir. Baklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, v.b), sebze, lahana, bazı yemekler, yemeği hızlı yemek ve süt bazı kişiler için gaz yapıcı etki gösterir. Zencefil gaza iyi gelir.

MİGREN

Başın yarısında görülen bir baş ağrısıdır. Hazım bozukluklarını ve kabızlığı tedavi etmek gerekir. Banyo yapmak iyidir. çay, sigara ve içki terk edilmelidir. Papatya, ıhlamur, melisa ve rezene çayı içmek, arpa, çavdar, sebze, tatlı badem ve kuru soğan yemek iyidir,

NEZLE

Ilık su içine limon suyu konur sonra buruna çekilir, bal içilmelidir, limon kabuğu kaynatılır suyu bal ile karıştırılır, şalgam suyu bal ile karıştırılır, kuru soğan + bal + üzüm karıştırılır, ebegümeci çayı, adaçayı, nane çayı, fesleğen çayı içilmeli ve fındık içi yenmelidir. Ilık su içine tuz konur ve buruna çekilir. çay, kahve ve ıhlamur içmek iyidir. Nezle (alerjik nezle, saman nezlesi) herhangi bir maddeye karşı duyarlılıkta ortaya çıkar. Yenen ve içilene dikkat edilmelidir. Sigara ve hava kirliliği hastalığı körükler.

OSTEOPOROZ(KEMİK ERİMESİ)

Kemikte protein ve kalsiyum azalması sonucu boy kısalır ve hareketlilik azalır. Kemiklerin kırılmaya duyarlı hale gelmesi olayıdır. Bununda en önemli sebebi kemik kütlesinin azalmasıdır. Kemiklerin mineral içeriği ve yoğunluğu azalır. Bilindiği gibi kemik hastalıklarında kalsiyum, D vitamini ve fosfor önemlidir. Osteoporozda kalsiyum alınmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Birinci olarak kalsiyum minerali önemlidir. Kalsiyum alımı küçük yaşlardan itibaren yeterli miktarda olmalıdır. Kalsiyum alımının yaş ile ilgisinin 60 yaşından sonra başladığı söylenmektedir. Bu yaştan sonra emilimin azaldığı görülür.

Hayatın her devresinde yeterli düzeyde alınacak kalsiyum daha sonra insan hayatına olumlu etkisi olacaktır. Genç kızlar yeterli kalsiyum almalıdır. Süt ve süt ürünleri kalsiyum kaynağı olarak birinci sıradadır. Yağı az olan sütlerde de kalsiyum vardır. Soğanın kemik erimesine faydası olduğu belirtilmektedir. Kalsiyumu yetersiz alan çocuklara mineral desteği yapılmalıdır. Diyet yapanlar yağsız veya az yağlı süt içebilir. Az yağlı peynir veya yoğurt yiyebilir.

Birçok sebzede kalsiyum vardır. Sert kabuklu meyveler, taze meyveler ve kuru baklagillerde kalsiyum miktarı fazladır. Bir bardak sütte 200-250 mg kalsiyum bulunur. Günlük 2 su bardağı süt günlük kalsiyum ihtiyacını karşılar. Ergenlik dönemi öncesinde günde 600-900 mg, ergenlik dönemi sonrasında ise günde 1000-1200 mg arsında kalsiyum alınmalıdır.

Osteoporozun Sebepleri

Genç yaşlarda ve genellikle erkeklerde görülen osteoporozun altında aşırı protein tüketimi yatabilir. Kafeinli gıdaların fazla tüketilmesi sebep olabilir. İrsi de olabilir. Süt ve süt ürünlerini az tüketenlerde, güneşe çıkmayanlarda, alkol ve sigara tüketimi fazla olanlarda olur. Uzun süre de kamburluk oluşur. Uzun süre kortizon kullananlar, alüminyum içeren mide ilaçları kullananlar, spor yapmayanlar, menopoza 45 yaşından önce girenler ve kalsiyumlu gıdayı az tüketenlerde osteoporoz riski fazladır. Sigara, hareketsizlik ve kolalı içeceklerin kemikler açısından olumsuz etkileri vardır. Fazla protein alınırsa vücuttan kalsiyum atılımı hızlanır ve osteoporoz meydana gelir. Menopoz sonrası kadınlarda ve yaşlı insanlarda görülür. Cinsiyet, kalıtım, yaş, dengesiz ve yetersiz beslenme osteoporozun meydana gelmesinde rol oynar.

Osteoporozda Spor

Spor yapan kadınlarda kemik yoğunluğu artar. Spor yapan, egzersiz yapan bayanlarda kemik erimesi (osteoporoz) azalmıştır. Sağlam ve sağlıklı kemiklere sahip olmak çocukluk yaşlarından başlar. Kalsiyum ve fosfor önemlidir. Beslenme ve aktivite önemlidir. Kemik kitlesinin gelişmesinin en fazla olduğu dönem 9 - 14 yaş arasıdır.

Çocukluk döneminde hareketli zıplayan hoplayan çocukların kemikleri daha sağlam olduğu görülmüştür. Kemik sağlığında egzersiz önemli bir faktördür. Ergenlik döneminde iyi spor yapanlarda kemik kırılmadan daha az görülmektedir. Yaşlılar ağır şerler kaldırmamalıdır. Sert yatakta yatılmalı, kitap masa üstünde okunmalı, dik oturmalı, dik durmalı ve ayakları dik uzatmalıdır.

OSTEOARTRİTİS (KİREÇLENME)

Bel kemiği, diz kapağı ve kalça kemiği gibi sık kullanılan kemikler zamanla yaş ilerledikçe aşınırlar. Sonuçta hareket kabiliyetinde kısıtlama olan "osteoartritis" meydana gelir. Eklemlerin üzerini örten ve onları yağlı tutan kıkırdak tabakası zamanla aşınır. Yağlı madde azalır.

Önce eklem kıkırdağı aşınır, sonra sağlam ve pürüzsüz olan kıkırdağın aşındığı yerlerde dikensi çıkıntılar oluşur. Eklem zarı yırtılır. Eklem aralığında su (sıvı) birikir. Eklem çevresindeki kas ve bağlar su basıncı sonucu erozyona uğrar, şişer, kopar, özelliğini yitirir ve dejenere olur. Ağrıyan, şişen eklem çevresinde performans kaybı ve ağrı olur. Eklem aralığı daralır ve rahat hareket imkanı ortadan kalkar ve fiziksel özürlülük ortaya çıkar. Bu eklemlere metal-plastik bir protez konarak hareket kabili yeti artırılır.

ÖKSÜRÜK

Fazla sigara içmek, nezle, grip öksürük sebeplerindendir. Solunum yolu hastalıkları, verem ve bronşitte öksürük sebebidir. Çikolatanın ham maddesi kakaoda bulunan theobromine adlı maddenin öksürüğe faydalı olduğu İngiliz bilim adamları tarafından bildirilmektedir. Turp suyu ve bal karıştırılarak içilir. Süt içilmelidir. Sarımsak ve bal karıştırılır ve yenir. Şalgam suyu, nane, kekik, papatya, ıhlamur, tarçın, karabiber, karanfil, hatmi çiçeği ve limon kabuğu çayı içilir. Keten tohumu ezilir çayı içilir. Siyah turp rendelenir ve bal ile karıştırılır ve yenir. Kuru üzüm, kuru incir, hurma, kendir, keçi boynuzu ve yerelması yenirse faydalıdır.

PARAZİTLER(SOLUCAN, TENYA VE KILKURDU)

Solucan(askariasis): bir sağlık kuruluşuna gidilmelidir. Erkekleri 15-25cm, dişileri 25-35cm'dir. Yumurtalar dışkı ile dışarı atılır. Ağız yoluyla alınır. Dişi solucan günde 200-400 yumurta bırakır. Tuvalet sonrası temizliğe dikkat edilmemesi ile bulaşır. Çok yoğun askariasis barsak tıkanmasına sebep olabilir. Şiddetli karın ağrısı olur. Dışkıda görülünce varlığı anlaşılır.

Tedavi edilmelidir. Tenya ve solucanlar bağırsakların akışkanlığını giderir ve çeşitli hastalıklara sebep olurlar. Kıl kurdu varsa ishal ve zayıflama olur. Sabahları aç karına çilek yenir. İncir ve anason dövülür ve su ile içilir. Sabah aç karına nar kabuğu suyu içilebilir. Sıcak süt ve bal içilir. Kabak çekirdeğinin içi bal ile karıştırılır ve aç karına yenir. Hint yağı ve bal yenir. Nane, üzüm kompostosu, havuç ve elma iyi gelir.

PROSTAT

Prostat mesane çıkışında, idrar yolunun çevresinde, 20 gr ağırlığında kestane büyüklüğünde cinsel faaliyette rolü olan bir organdır. Prostat bezinin selim büyümesi olayıdır. 50 yaşın üzerindeki erkeklerde şikayetler başlar. İdrar yapmada güçlük olur, idrar ince akar, damla damla gelir ve çok sık idrara çıkılır. Tam idrarını boşaltamama hissi olur. En sonunda idrar yolu tıkanır ve idrar sonda ile boşaltılır. Ameliyatla tedavi edilir. Domates, karpuz, salça ve greyfurtta bulunan "likopen"in prostat bezinin büyümesini önleyici etkisi olduğu bildirilmektedir.

REFLÜ

Mideden yemek borusuna asit, safra, pankreas, ince bağırsak içeriğinin kaçması sonucu reflü hastalığı oluşur. Midede ekşime, ağza acı ve ekşi su gelmesi, geğirme, bulantı ve yutma zorluğu olabilir. Boğaz ağrısı ve ses kısıklığı, devamlı tekrarlanan öksürük, boğazda yanma hissi, şiddetli göğüs ağrısı, ağızda ekşi veya acı bir tat olur.

Tedavi: Yastık hafif yükseltilmeli, yemekten sonra sırt üstü yatmamalı, öne doğru eğilmemeli, acı, ekşi, baharat, sirke, yağlı gıda ve kızartma yenmemeli, beli sıkan kemer ve korse çıkarılmalıdır. Halter gibi sporlar reflü hastalığını artırır. Kahve, çikolata, sarımsak, domates, sosis, salam, burger, pastırma ve narenciye yemeyi azaltmalıdır. Midede reflü asit veya yanma varsa bir avuç beyaz leblebi, birer tatlı kaşığı rezene tohumu ve kaya şekeriyle karıştırıp yemeklerden 10 dakika sonra yenirse faydası olur.

ROMATİZMA

İltihaplı romatizma, dejeneratif romatizma, bağ doku ve sinirlerde oluşan romatizma çeşitleri vardır. Gençlerde bağışıklık sistemi genetiktir. Soğuk ve rutubetli havalarda ortaya çıkar. Osteoporoza bağlı romatizma kadınlarda fazla görülür. Romatizmaya böbrek ve kalp damar hastalıkları da sebep olabilir. Ağır yük kaldırmanın ve şişman olmanın romatizmaya etkileri vardır. Eklemlere daha fazla ağırlık ve baskı olacağından romatizmanın artmasına sebep olabilir.

Çamaşırlar ter ile ıslanınca hemen değiştirilmelidir. Rutubetsiz yerlerde oturul malı , düzenli egzersiz yapılmalı ve aspirin içilmelidir. Yaşlılık romatizmasında bilhassa diz eklemlerinde çıtırtı sesi duyulur. Bilhassa ağırlık taşıyan eklemlerde meydana gelir. Limon, menekşe, keten tohumu, ıhlamur, kekik, ada çayı, papatya ve lavanta çayı içilmeli, ahududu ve çilek yenirse faydası olur. Bal arısına sokturmanın faydası vardır.

Sporun Romatizmaya Faydası

Nerede romatizma varsa oradaki kaslar güçlendirilmelidir. Yürüme romatizmanın belirli çeşitlerine faydalı olur. Yüzme en iyisidir. Yürüyüş kalbi güçlendirir. Akciğerlerin iyi çalışmasına yardım eder. Yorgunluğa dayanıklılığı artırır. Kemikleri kuvvetlendirir. Kasları güçlendirir. Düzenli yürüyüş düzenli uyku sağlar, morali yükseltir ve kiloyu kontrolde yardım eder. Bunların romatizmaya faydası vardır.

SAÇ BAKIMI VE SAÇ DÖKÜLMESİ

Kanser ilaçları, kolesterol düşürücü ilaçlar, psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar ve diğer bazı ilaçlar saç dökülmesine sebep olabilir. Ateşli hastalık geçirenler, kürtaj olanlar, sıkı diyet yapanlar, tiroid hastalığı olanlar, çinko, demir, BI2 vitamin ve biotini eksik alanlarda saç dökülmesi görülebilir. Neden döküldüğü tespit edildikten sonra ona göre tedavi edilmelidir. Saç dökülmesi 3 ay içinde yerine gelmediyse hastalıktandır. Doktor tedavisi gereklidir. Çok yağlı saçlar her gün yıkanmalıdır. Kükürtlü sabun kullanılmalıdır. Papatya suyu veya yağmur suyu ile saçlar yıkanmalıdır. A ve B6 vitamin takviyesi yapılmalıdır.

Kepeklenme

Saçtaki kepeklenme 12 yaşından sonra başlar. Kepek kafadaki ölü deri hücrelerinin atılması olayıdır. Yazın az kışın çok olur. Kepek tamamen ortadan kaldırılamaz. Kontrol altında tutulabilir. Kepeğe karşı şampuanlar kullanılmalı ve yıkamadan sonra çok iyi durulanmalıdır, Saçı sık yıkamalıdır. Beslenmenin kepek üzerinde büyük etkisi vardır. Karbonhidrat ve yağlar kepek üretir. B vitamini faydalıdır. Sarımsak ve kekik iyi gelir. Soğanda iyidir. Haftada bir kükürtlü şampuan kullanılmalıdır.

Hastalık nedeniyle dökülmeler hariç saç dökülmeleri ve saçların kırık ve cansız görünümü çoğunlukla saçların yetersiz beslenmesinden ileri gelir. Bu hücreler gerekli besin maddelerini yalnız vücudun içinden alır. Gerekli besin maddeleri ağız yoluyla alınmalıdır. Bilimsel olarak saçın uzamasına ve gelişmesine dışarıdan saça uygulanan hiçbir karışımın faydası olmaz. Saç yalnız kökü yoluyla beslenir. Saçların durulama suyuna biraz sirke ilave edilirse iyi olur.

SAFRA KESESİ HASTALIKLARI VE SAFRA TAŞLARI

Önce doktora gidilmelidir. Pancar suyu, limon suyu ve zeytinyağı içilir. Elma, domates ve turp iyi gelir. Yağlı yenmemeli ve şişman olanlar zayıflamalıdır. Yağlı et, yumurta, zeytinyağının fazlası ve yağlı balıklar yasaktır. Ispanak, bezelye, kuru fasulye ve mercimeğin sindirimi zordur. Kilo verilmeli, kabızlık önlenmeli, vitamin ve mineral alınmalıdır. Sakatat, taze ekmek içi, sucuk, salam, beyin, karaciğer, böbrek.beyin.et suyu, yağda kızartmalar, baharatlar, soğuk içecekler,içkiler, sirke, susam, tahin, kahve, kakao ve kızarmış yumurta yasaktır.

SARILIK

Safranın kana karışması olayıdır. Yeni doğmuş bebeklerde görülen sarılık tedavi edilmezse beyne zarar verir. Anne sütüyle beslenen bebekler de sararabilir. Bu durumda süt kesilmemeli bebeğin sıvı ve kalori ihtiyacını gidermek için emzirmeye devam edilmelidir. Bilincin beyinde birikerek hasarlar meydana getirebilir. Bebekte öğrenme güçlüğü, zeka geriliği ve spastizite görülebilir.

Emme azalıyor, sürekli uyuyor, hareketlerinde azalma ve vücutta kasılmalar görülüyorsa doktora başvurulmalıdır. Papatya, kekik, maydanoz, tarçın, anason çayı içilir. Karpuz, erik, nar, havuç, turp, hıyar, pazı, enginar, kuru üzüm, çam fıstığı, bal, kuşkonmaz ve kara turp yenir. Maden suyu ve turp suyu içilirse faydalıdır. Et suyu ve yağlı çorba içirilmemelidir. Balık yağı, etler, patlıcan, lahana, yumurta, kaymak, sirke, acı, ekşi ve fındık bu hastalar için yasak olan yiyeceklerdir. Alkollü içecekler, çay, kahve ve sigara içilmemelidir. Egzersiz yapmak faydalıdır.

SELÜLİT

Genetik yapı önemlidir. Hamilelikte oluşan fazla kilolar ve hareketsizlik sonucu oluşur. Daha çok bayanlarda görülür. Beden, yanlış beslenmeye bağlı oluşan tortularını atamayınca selüloit oluşur. Genişleyen yağ hücrelerinin bir araya gelerek deri altındaki kas dokusunun üzerine yerleşerek ciltte pütürlük, şişlikler, girinti ve çıkıntıların oluşmasıdır. Portakal kabuğu görünümüne benzer. En çok kalçalarda, basende, karında ve kollarda görülür. Kilolu olmayan bayanlarda da selüloit olabilmektedir.

selüloit genç yaşlarda görülmeye başlar. Yaşlanmayla birlikte kalıcı olmaktadır. Sıkı kilot, pantolon, çorap jartiyer sebep olabilir. Bunların toplardamara baskı yaparak kan dolaşımını engellemesi olabilir. Yüksek topuk giyilmemeli, normal topukta kan ayak tabanından yukarı pompalanır. Kas yoğunluğunun az olması selüloit sebebidir. Devamlı spor yaparak selüloit olan bölgelerde kas artırılır.

Kalorisi ve yağı düşük diyet uygulanmalıdır. Deriye sert masaj yapmak ve yüzmek iyi gelir. Sigara ve içki selüloit sebebidir. selüloit varsa, tuz az alınmalı, spor yapılmalı, şekerli gıdalardan kaçınmalı, kızartmalar yenmemeli, yağ az kullanılmalı, fıstık ve fındık gibi kuru yemişler yenmemelidir. Kabızlık; dolaşım bozukluğuna sebep olur. Bağırsaklardaki dışkı böbrekleri sıkıştırır, kan dolaşımında güçlük olur ve sonuçta kan vücudun alt kısmında toplanır. Su ve toksik madde birikir ve selüloit ortaya çıkar. Keten tohumu iyidir.

SITMA

Anofel adlı sivrisineğin sokmasıyla meydana gelir ve yayılır. Hastalığı plazmodi denen bir kan paraziti yapar. Yüksek ateş, titreme ve terleme görülür. Sıtma ilaçları ücretsiz verilir. Vazelin sürülür. Durgun su birikintilerinde daha fazla çoğalır. Limon suyu içilir, suya sofra tuzu katılarak içilir, turp suyu içilir, karpuz ve kabak yenir.

Baharatlı, hayvansal yağlı, pastırma ve sucuk yenmemelidir. Sivrisineğin ısırdığı yere maydanoz ezilir sürülür ve amonyak sürülür. Fesleğen yakılırsa kokusu ve sarımsak kokusu sivrisineği kaçırdığı belirtilmektedir. Ölüm 1-5 yaş - arası çocuklarda görülür. Önce karaciğere yerleşir. Ateş 40 - 41 C'ye kadar yükselir.

SİNÜZİT

Sünüsleri burun boşluğuna bağlayan kanallar açık kaldığı sürece sinüzit oluşmaz. Üst çene ve alın sinüsleri iltihabı görülür. Burun tıkalıdır, güç soluk alınır, baş ağrısı ve ateş vardır. Zamanla akut sinüzite dönüşür. Beyin apsesine ve menenjite dönüşebilir. Buruna açılan sinüsler açılmalıdır. Akut viral üst solunum yolu hastalıklarından sonra görülür. Çocuklara sümkürme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Uzun süre tuzlu ve klorlu suda yüzmenin de sinüzite sebep olabileceği unutulmamalıdır.

SİROZ

Karaciğerin harap olması sonucu oluşan bir hastalıktır. Fazla içki içmek siroz sebebidir. Hastanın karnı su toplar. Alkol zehirlenmesidir. Çoğunlukla 40-60 yaşlarındaki erkekler de görülür. Karında şişlikler oluşur. Tedavide protein bakımından zengin yiyecekler alınmalı, vitaminler alınmalı, kereviz, maydanoz, lahana ve nohut yenir, sarımsak, nane, limon ve papatya çayı içilir. Ekşili, acılı ve baharatlı yenmemeli, alkol kullanılmamalı, yemekler fazla yağlı olmamalı, kızartma yenmemeli ve tuz kısıtlanmalıdır.

SOLUNUM YOLU HASTALIKLARI

Zatürree çocuk ölümlerine sebep olur. Çocukta burun akıntısı ve öksürük başlar. Siz bir nefes alırken çocuk 2-3 nefes alıp veriyorsa, nefes alırken karnı içeri çöküyorsa, göğüsten hırıltı geliyorsa, dudak çevresinde morarma varsa doktora götürülmelidir. Bu hastalar emzirmeye devam edilmeli, bol su içirilmeli ve sulu gıdalar verilmelidir. Su, ayran, çorba ve taze meyve suları içirilmelidir. İştahsızsa az az ve sık beslenmelidir.

Burnundaki akıntıyı temizlemelidir. Çocuğun ateşi varsa ıslak bir bezi omzuna, alnına, koltuk altına koymalı ve kurudukça ıslatmalıdır. Yeşil çay bakteri plaklarını eriterek rahat nefes almamızda faydalıdır. Anların ürettiği propolis maddesi mikropların üremesine engel olur. Doğal bir antibiyotik olan propolis, solunum enfeksiyonlarından korunmada etkilidir. Ateş ve burun akıntısıyla kaybedilen sıvıyı yerine koymak için bebeğe sıvı gıdalar çok verilmelidir. Yeterli C vitamini olan gıdalar almalıdır. Üst solunum yolu hastalıkları bazen kulak iltihabı ve bronşite neden olabilir.

SOGUK ALGINLIGI

Soğuk algınlığı üst solunum yolu hastalıklarından biridir. Virüsler sinüslere de yerleşir. Öksürük yaparlar. Soğuk algınlığı ile grip karıştırılır. Soğuk algınlığına virüsler sebep olur. Vücut sıcaklığı ile dışarıda ki sıcaklık arasında fark arttıkça, vücudun direncinin zayıfladığı ve bu nedenle hastalığın meydana geldiği kabul edilmektedir. Hapşırık ve boğazdaki ağrılar hastalığın habercileridir. Ateş, titreme ve yorgunluk görülür. Bazen burun akıntısı görülür. Boğaz ağrısı ve yutkunma zorluğu vardır. Bulaşıcıdır hasta mutlaka doktora gitmelidir.

Tedavi: Hastalığın yayılmasını önlemek için elleri devamlı yıkamalıdır. Hasta dinlenir istirahat ederse ağrı ve ateş artmaz. Hasta üşütmüştür sıcak tutulmalıdır, Ilık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Boğaz Pastilleri faydalı olabilir. Bol sıvı verilmeli, hastanın odasında nem oranı iyi olmalı, nem verecek düzenek kurulmalı ve burun temizliğine dikkat edilmelidir. Ihlamur, adaçayı, papatya çayı, normal çay ve çorba içirilmelidir. Limon, karabiber, kekik yağı ve meyan balı yenmelidir.

STRES

Stres sırasında ağızda kuruluk, bitkinlik, çok yeme, sese karşı duyarlılık, unutkanlık ve karamsarlık ortaya çıkar. Hobi: Resim yapma, müzik, çiçek yetiştirme, şiir yazma ve spor stresten uzaklaştırır. Gece uykusu düzenli olmalıdır. Yakınlarına içini dökme strese karşı iyidir. Kafeini azaltmak gerekir. Çok kafein alan kişiler, kafeini azaltırsa kafeinsizlikten dolayı migren tipi baş ağrıları olabilir. Düzenli çalışma, gevşeme (meditasyon) ve uyku stres atmada önemli bir yoldur.

İnsanlarla paylaşanlar ve diğer insanlar ile iyi ilişkiler içinde olanlar stresle baş edebilirler. Kendilerini dışlanmış ve anlaşılmamış hissedenlerin stresle baş etmeleri daha zordur. Nükte ve gülme iyidir. İnsan rahat giyinmelidir. Karbonhidrat tüketmeli, uyumalı, kasları gevşetmeli ve olumlu olmalıdır. Beden ve ruh sağlığı uyum içinde olmalı, stresten uzak ve ruhsal bakımdan dengeli olmalıdır. İnsanlar üretken olursa ruhsal dengeyi daha rahat kurar. Yapıcı ve hoşgörülü olmalıdır. Hareketsizlik ruhsal dengeyi bozar. Stresten kurtulmak için spor yapmanın önemli bir etken olduğu unutulmamalıdır. Spor ve egzersiz iyi gelir. Egzersiz yapmak insanda bulunan mutluluk hormonunun salgılanmasını sağlar. Vücudu forma sokar.

Stresten en çok kadınlar etkilenmektedir. Stres nedeniyle kadınlarda erken yaşlanmanın belirtileri ortaya çıkmaktadır. Banyo yapmak iyidir, sıcak ve basınçlı su damarları genişletir, basıncı düşürür, kaslara ve beyne oksijen gidişini artırır. Banyoda yıkanırken parmak uçlarıyla başa masaj yapmak iyi gelir. Güneşlenirken güneş koruyucu, uykudan öncede nemlendirici ve cilt temizleme losyonu kullanmalıdır. Lavanta ve papatya kokusu insana iyi gelir. Nane çayı ve ada çayı içmek ve değişik kuru yemişlerin hoşafını içmek iyidir.

Kahvaltıyı ihmal etmemeli, her işi zamanında yapmalı, dengeli beslenmeli, karar vermesini bilmeli ve kararsız olmamalıdır. Kişi yeteneğini bilmelidir. Herkesin kendisini sevmesini beklememelidir. Kendisinden aşağı da olanlara bakmasını bilmelidir. Ayağını yorganına göre uzatmasını bilmelidir. Dinlenmek gereklidir. Öfkemize hakim olmasını bilmeliyiz. Ergenlik çağı, evlilik, askerlik, iş, okul, işini kaybetme korkusu ve gürültü stres sebeplerindendir. Doğada yürüyüş iyi gelir.

ŞARBON

Deri de yara varsa oradan bulaşır. Solunum veya sindirim yoluyla da bulaşır. İnsana deri yoluyla bulaşır, zoonozdur. Deri belirtileri elde ve yüzde görülür. İnsanda önce çenede kara çıban çıkar. İçi kırmızı, kenarları siyahtır. Bulaşma yerinde önce ağrısız bir sivilce ve bir kızarıklık oluşur, sonra ateş yükselir, şişer ve siyahlaşır. İçinde kan dolu baloncuk oluşur. Tedavi edilmezse % 5-20 ölüm meydana gelir.

ŞEKER HASTALIGI (DİABET) ( DİABET MELLİTUS )

Besinlerdeki karbonhidratlar glikoza dönüşerek parçalanır. Bu glikoz kana karışır ve sonuçta kandaki glikoz artar. Kan şekeri yükselince pankreastan insülin salgılanarak glikozun kana geçmesi artar. Pankreasın yeterli insülin salgılayamaması sonucu diyabet hastalığı meydana gelir. İnsülin glikozun hücreye girişini kolaylaştırır. Glikoz hücrede enerjiye dönüşür ve kandaki glikoz düzeyi düşer. Glikoz enerjiye dönüşemezse kandaki glikoz miktarı artar. Kan glikozunun artması sonucu şeker hastalığı meydana getirir. Normal bir insandaki glikoz düzeyi 70 - 100 arasındadır. Aç karnına 126 mg'dan büyükse, kan şekeri 110-126 ise risk taşıyor demektir. Besinler midede sindirilir, şekere çevrilir ve kana geçer. Şekerden enerji sağlanması için insüline ihtiyaç vardır. insülin hormonu hiç salgılanmaz veya az salgılanırsa kandaki şeker artar ve şeker hastalığı oluşur. Şeker hastalığı endokrin - metabolik bir arızadır.

İnsülin ve Glikoz

İnsülin, pankreastaki beta hücreleri tarafından üretilen ve kan glikoz düzeyini kontrol eden hormondur. insülin kandaki glikozun enerji olarak hemen bulunulmasını veya karaciğerde depo edilmesini sağlar. İnsülin olmadan vücudumuza alınan gıdalar arzu edildiği şekilde kullanılamaz. Vücuttaki glikojen deposu karaciğer ve kaslardır. Glikoz vücut hücrelerinde yakılır. Karbondioksit (C02 su ve enerji ye çevirir. ı 00 ml kanda 80-1 10 mg glikoz olmalıdır. Bu 70 mg altına düşünce sinirlilik, huzursuzluk, zihin dağınıklığı ve kramplar görülür.

Şeker hastalarında insülin azdır. Yeterince salgılanamaz. Glikoz kanda birikir. Dışarıdan insülin verilirse kandaki glikoz azalır. Glikozu hücre içine insülin sokar. Genellikle yemeklerden sonra kan şekeri yükselir ve insülin salgılanır. Kan şekeri de normal seviyeye düşer. İnsülin salgılanmazsa şeker hücre içine giremez ve kandaki şeker miktarı artar. İdrarda şeker çıkınca suyu da götüreceği için su kaybı olur ve susuzluk çekilir. Şeker hastalarının kanındaki insülin miktarı azalmakta, şeker miktarı artmakta ve sonuçta daha fazla sıvı kaybı olmaktadır.

Kan şekerinin yükselmesi sonucu sıvı kaybı ve sıcağın etkisi ile ani felç ve beyin kanaması olabilir. Şeker hastaları yaz aylarında daha dikkatli olmalıdır. Diyabet ömür boyu süren bir hastalıktır. Yaş ilerledikçe artar irsidir. Şeker hastalarının %85'inin şişman olduğu görülmüştür. Beslenme günde 3 ana ve 3 ara öğün olarak düzenlenir. Düzenli egzersiz kan şekerinin düşmesinde yardımcıdır. Kan şekerini sık sık ölçtürüp normal seviyede tutmalıdır. İnsülin dozunu doktor ayarlamalıdır.

Şeker Hastalığının Sebepleri

Şeker hastalığı irsidir, Sigara, yüksek tansiyon, şişmanlık, hareketsizlik, stres, kolesterolün yüksek olması, yağı fazla almak, antioksidan ve vitaminleri yetersiz almak, şeker hastalığı sebeplerindendir.

İki Tip Diyabet Vardır

Tip1 Diyabet

İnselin salımı çok az ya da hiç yoktur. Genellikle gençlerde görülen şeklidir. Tedavide cilt altına insülin yapılır. Belirtileri: Sık idrara çıkma, çok su içme, çok yemek yemedir. Tedavisi için diyet yapılmalı, egzersiz yapılmalı ve insülin kullanılmalıdır. Tip 1 diyabet hastaları ömürleri boyunca inselin kullanırlar.

Tip2 Diyabet

Erişkinlerde genellikle 35-40 yaşın üzerinde görülür. İnsülini pankreas üretir. Ancak vücut kullanamaz. Sık idrara çıkma, çok su içme, çok yemek yeme, kilo kaybı olur ve plazma kan glikoz düzeyi yükselir. 126 mg'da yorgunluk olur ve yaralar geç iyileşir. Cilt kuru ve kaşıntılı olur. Sık enfeksiyon geçirir, bulanık görme ve cinsel sorunlar görülür.

Diyabet Tedavi Edilmezse Ne Gibi Sonuçları Olur?

Glikoz fazlalığı damarların iç çeperlerinde zararlar meydana getirir. Göz, kalp, sinir ve böbrekler önce etkilenir. Diyabet tedavi edilmezse; körlük, böbrek yemezliği ve kalp damar hastalığına sebep olur. Yüksek tansiyon, görme bozuklukları, böbrek yetersizliği ve dolaşım problemleri olabilir. Kalp krizinden ölüm, şeker hastalarında hasta olmayanlardan 6 kat daha fazladır. Tip 2 diyabetlilerde daha fazla görülebilir. Diyabet hastalarının sinirlerinde ve ayaklarında arızalar çıkabilir.

Yağ Metabolizması ve İnsülin

Dolaylı etkiler. Şeker hastaları insülin eksikliği sonucu glikozu kullanamaz. Sonuçta enerji açığı ortaya çıkar. Bu enerji açığını gidermek için yağlar depolarından sökülerek kana karışır. Kandaki yağ miktarı artar. Bu da damar sertliğine yol açar. Bu yağların bir bölümü karaciğerde glikoza dönüştürülür. Vücut şekeri kullanamayınca yağı kullanmak ister. Karaciğer yağı yakınca "keton" adı verilen zehirli atık madde üretilir. Ketonlar kanı asidik hale getirirler bu nedenle zararlıdırlar.

Şeker Hastalığı Belirtileri

Geceleri el ve ayaklarda karıncalanma ve uyuşma hastalığın ilk belirtileridir. Göğüs ağrısı, yaraların iyileşmemesi, devamlı baş ağrısı, susuzluk görülür, devamlı susar, çok su içer, kendini yorgun hisseder, halsizlik, sinirlilik, çocuklarda yataklarını ıslatma, görme bulanıklığı ve körlük olabilir. Gece idrara çıkma, sık idrara çıkma (ancak idrar az gelir), sık acıkma, bitkinlik, yorgunluk, halsizlik ve bulanık görme olunca ölçüm yaptırmalıdır.

Diyabetli de tükürük salgısında azalma, ağız kuruluğu, ağızda yanma, diş eti hastalıkları ve diş kaybı olabilir. O nedenle dişlerin fırçalanması ve bakımı önemlidir. Kadınlarda dış üreme organlarında şiddetli kaşıntı görülür. Diyabet hastalarında genellikle tansiyon ve kolesterol yükselir. Kalp damar hastaları ve böbrek yetmezliği görülebilir. Ayak parmaklarında veya topuğunda çıkan yara kangren olabilir. Ayak parmaklarında damarlarda tıkanmalar görülebilir. İnsülin yetersizliğinden dolayı kan şekeri yüksektir. Çok yer, ancak şekeri hücre içine sokacak yeterli miktarda insülin olmadığı için hücreler beslenemez. Sonuçta kilo kaybı meydana gelir.

Şeker Hastalığında Tedavi

Protein, karbonhidrat ve yağ dengeli bir şekilde alınmalıdır. Bir kısım şeker hastaları doktorun önerdiği tedaviye uymamakla tedaviyi zorlaştırmaktadır. Şeker hastaları düzenli egzersiz (spor) yapmalı, sigara içmemeli, yüksek tansiyon hastası ise tedavi olmalı, göz muayenesi olmalı ve böbrekler için tahlil yaptırmalıdır. Kan yağı yüksekse düşürülmelidir.

Ayaklarda ve deride sorun varsa tedavi olunmalıdır. İnsanların açlık kan şekeri normal iken tokluk kan şekeri diyabet teşhisi konmasına yardımcı olabilir. 45 yaşın üstündeki herkes şeker ölçümü yaptırmalıdır. Ailesinde diyabet olanlar ise 30 yaşından sonra mutlaka ölçüm yaptırmalıdır. Açlık kan şekeri 80-110 mg/dı normaldir. Normal kişilerde sabahları organizma kan şekeri yükselmesini biraz fazla insülin salgılayarak önler. Diyabetlilerde bu durum sağlanamaz. Diyabetliler ayak bakımına ayrı bir önem vermelidir. Duyu azlığı varsa doktora bildirmelidir. Ayakkabı ne dar ne de geniş olmalıdır.

Kesin tedavisi yoktur. Şişmanlar zayıflamalı, günlük kalorinin % 40-60'ı karbonhidratlardan alınmalı doymamış yağlar tercih edilmeli, lifli yiyecek alınmalı: şeker yerine sakarin veya yapay tatlandırıcılar kullanılmalıdır. Sigara içilmemeli, kilo kontrolü ve tuz kısıtlaması yapılmalıdır. Sebze, meyve ve hububata dayalı yeme alışkanlığı oluşturmalı, öğün atlanmamalı, egzersiz düzenli yapılmalı ve kan şekerini devamlı ölçtürmelidir.

Çocukluk yaşlarında aşırı beslenme ve hiperglisemi şişmanlığa ve şeker hastalığına sebep olur. Fazla şekerli gıdalar diş çürümesi ve şişmanlığa yol açar. Protein yerine şeker alımı çocuk sağlığına ve büyümeye olumsuz etki eder. Dünya Sağlık Örgütü günlük enerjinin % 6- 10'unu şeker şeklinde almayı tavsiye etmektedir. Tedavide insüline olan ihtiyaç azaltılmalı ve kan şekeri normale indirilerek aynı seviye de kalması sağlanmalıdır.

Günlük alınması gereken besinler. 1. grup: Süt, yoğurt, peynir. 2. grup. Et, tavuk, balık, kuru baklagiller. 3. Grup. Tahıl ürünleri, ekmek, bulgur, pirinç, makarna. 4 grup. Sebze ve meyveler. Kas çalışmaları ile kan glikozu düşer. Kas hücreleri kan glikozunu kullanamaz. Kas hücreleri enerji üretimi için yapılarındaki proteinleri katabolizmaya uğratıp aminoasitleri parçalayıp kana verir. Egzersize başlanınca kasın şeker kullanımını artırır ve kan şekerini düşürür. Hipoglisemik ve hiperglisemik yan etkilerden kaçınılmalıdır. Egzersiz glikoz metabolizmasını erkeklerde % 10 artırırken kadınlarda % 50 artırmıştır.

Şeker Hastaları Neleri Yemeli, Neleri yememelidir?

Şeker ve şekerli tatlılar, bal, reçel, pekmez, çikolata, marmelat gibi tatlılar, hamur işleri, börek, pasta, kek, gazoz, kola, meyve suları, meşrubatlar, alkollü içecekler, tereyağı, margarin gibi katı yağlar, yağlı yiyecekler, salam, sucuk, sosis, karaciğer, beyin, dalak ve işkembe gibi sakatatları yememelidir. Yiyecekler kan şekerini düşürmez. Önemli olan insülindir. Yapay tatlandırıcılar kullanılabilir.

Beden Kitle İndeksi (BKI): 20-25 arasında olmalı ve kilo korunmalıdır. Öğün aksamamalı, 3 ana öğün, 3 ara öğün ile beslenmelidir. Öğün sayısı artarsa insüline olan ihtiyaç azalır. Kızartmalardan kaçınmalı, haşlama, ızgara ve fırında pişenleri yemelidir. Posalı besinler alınmalı, kuru baklagiller, kepekli ekmek, sebzeler ve meyveler yenmelidir. Bunlar bağırsakları da çalıştırır. Posa karbonhidratların yavaş sindirilmesini ve kan şekerinin ani yükselmesini önler. Sıvı yağlar ve beyaz et tercih edilmelidir. Yemeklere az miktarda eklenen tarçın kandaki şeker düzeyini düşürür. Çaya katılan bir tarçın kabuğunun bile insülin değerini iyileştirdiği ve günde 5-6 gr çekilmiş tarçını yemeklere karıştırmanın faydası olduğu bildirilmektedir. Karadut, yer elması, ayı üzümü, maydanoz, enginar yaprağı, burçak, kereviz, patates, bal, ısırgan otu, soğan, mersin ve tere otu yenir, süt, limon suyu, kekik, havuç suyu ve haşlanmış lahananın suyu içilir. Siyah turp rendelenir ve suyu içilir.

Hiperglisemi(Kan Şekerinin Yükselmesi)

Kanda şekerin normalin çok üstünde olması olayıdır. Stres, çok yemek yemek ve egzersiz yapmamak hipergiliseminin sebeplerindendir. Hiperglisemi de fazla susama, halsizlik. durgunluk, susuzluk, uyku hali, baş dönmesi ve bilinç kaybı meydana gelir. Fazla acıkma, sık idrara çıkma, gece idrara çıkma, daha fazla yorgunluk, bulanık görme ve yaraların geç iyileşmesi olayları olur. Aşırı yemek yenir, şeker, bal, reçel yendiğinde inselin ve anti diyabetik ilaçlar yetersiz alınırsa kan şekeri yükselir.

Hipoglisemi( Kan Şekerinin Düşmesi)

Yeterli karbonhidrat(tahıl) alınmazsa, öğün atlanırsa, fazla alkol alınırsa, fazla spor yapılırsa, fazla hareketli olunur, fazla insülin ve antibiyotik ilaç alınırsa kan şekeri düşer.

Hipogliseminin Belirtileri ve Tedavisi

Baş dönmesi, halsizlik, ter boşalması, titreme, sinirlilik, konsantrasyon kaybı, baş ağrısı ve hızlı kalp atışları olur. Hasta kan şekeri düşünce acıkır ve titrer. Yüz rengi soluktur. Bu belirtilerden sonra önce şeker alınmalıdır. Meyve suyu içilebilir. Bir saat sonra hamurlu bir yiyecek ve bisküvi yenmelidir. Hipoglisemi fazla insülin yapımına bağlıdır. Kan şekeri düşen kişi şuurunu kaybederse bu durumlarda "glukagon" kullanılmalıdır. Glukagon karaciğerden glikoz çıkışını artırarak kan şekeri düşmesini önler. Diyabet hastaları hasta tanıtım kartı taşımalıdırlar. Bu hastalar araç kullanmamalıdır.

Şeker Hastalığı ve Kalp Damar Hastalıkları

Diyabetlilerde kalp, beyin ve çevre damarlarındaki bozulmalar diğerlerine oranla daha fazladır. Düzenli egzersiz yapan diyabetliler daha az insülin harcayacaklarından risk azalacaktır. Diyabetliler diyabetli olmayanlara oranla 3-5 misli daha fazla kalp damar hastalığı olma riski taşırlar.

Diyabetik Nöröpati

Kan şekerinin yıllarca yüksek seyretmesi sonucu sınır hücrelerinde ve bu hücrelerin myelin kılıfında meydana gelen değişiklikler sonucu bu hücrelerin görevlerini yapamamasına bağlı olarak meydana gelen bir olaydır. Kan yağı yüksek olanlarda ve sigara içenlerde görülme riski daha fazladır.

Belirtileri: Ayaklarda, bacaklarda, el ve omuzda görülen uyuşma, karıncalanma, hissetmeme ve kramp şikayetleridir. Daha sonra ayak başparmağından yukarıya doğru duyu kaybı meydana gelir. Duyu kaybı sonucu hasta ayağına batan diken ve diğer cisimleri hissetmez ve mikrop kapabilir. Damar daralması olan hastalarda yara iyileşmesi uzun sürer, yeterli kan bu bölgeye gelmez ve yara büyüyebilir. Ayağa kalkerken baş dönmesi, geceleri ishal, kabızlık ve hipoglisemi oluşabilir. Kusma, bulantı, cinsel aktivitenin azalması, sık idrara çıkma ve terleme meydana gelir. Tedavi için kan şekeri kontrol altında tutulmalıdır. Sigara içmemeli ve kan yağları dengede tutulmalıdır. Ayak bakımına dikkat edilmelidir.

İyileşmeyen yaralar için doktora gidilmelidir. Bu tür hastalar midede uzun süre kalacak lifli ve yağlı yiyeceklerden kaçınmalı, az az ve sık yemelidir. Diyabet Komplikasyonlar. Koma, kalp damar ve sinir hastalıkları, böbrek bozukluğu, katarakt, enfeksiyonlara hassasiyet, yaraların geç iyileşmesi, büyümede gerileme, ölü veya düşük doğum olabilir.

Şeker koması 2 türdür:

Diyabetik Koma

Sebebi, insülin zamanını geçirmektir.

Şeker Eksikliği Koması

Hipoglisemi, Titreme, terleme, çırpınma, açlık ve huzursuzluk görülür. Sebebi fazla insülin vermek veya fazla miktarda karbonhidratlı yiyeceklerle beslenmektir.

Şeker Hastalığında Sporun( egzersizin) Önemi

Beslenme tedavisi, ilaç tedavisi ve egzersiz beraber uygulanmalıdır. Egzersiz yapılmalı, yürümeli ve merdiven çıkmalıdır. İnsan organizması hareket ettiği zaman düzene girer. Alçıya alınan bacak zaman içinde incelir. Demek ki insan vücudu hareket ederse sağlıklı kalır. Hareket büyüme çağındaki çocuklar için daha da önemlidir. Tip1 diyabet tedavisinde insülin tedavisi, diyet yanında egzersiz yapılırsa insülin ihtiyacını azalttığı ve psikolojiyi düzelttiği görülmüştür.

Kasların kasılabilmesi için şekere, şekerin kas içine girebilmesi için de insüline ihtiyaç vardır. İnsülin yoksa şeker hücre içine girip yanma meydana gelmez. Şekerin kaslara taşınması kalbin düzenli kan pompalaması ile olur. Kalbe gelen kan önce akciğerlere gönderilir. Oksijen alan kan tekrar kalbe gelir sonra bu kan tekrar vücuda pompalanır. Egzersizin durumuna göre sistemdeki organlar çalışır. Egzersiz şiddetinin artması için kaslarda daha fazla şeker ve daha fazla oksijen olmalıdır. Oksijen var ise üretilen enerjiye "aerobik enerji" üretimi denir.

Oksijen yoksa kaslarda enerji üretimi devam eder. Ancak oksijen olmadan üretilen bu enerjiye "anaerobik enerji" denir. Oksijen yetersizliğinde kaslarda yorgunluk asidi de denen laktik asit birikir. Bu durumda egzersiz uzun süre yapılamaz. Yorgunluk hissedilir. Düzenli egzersiz yapan çocuklar daha mutlu ve başarılı olur. Egzersiz yapılınca glikozun hücrede kullanılması hızlanır ve kan şekeri düşer. Egzersiz yemeklerden önce yapılmalıdır. Egzersiz sırasında şeker veya meyve suyu bulundurulmalıdır.

Egzersiz sırasında kandaki glukagon hormonu artar. Bu hormon kandaki glikoz düzeyini yükseltir. Bu hormon egzersiz sırasında dokuların artan ihtiyacı glikozun karşılanmasını sağlar. Adrenalin de kandaki glikoz miktarını ve kalbin çalışmasını artırır, damarları genişletir ve dokuların daha iyi beslenmesine yardımcı olur. Egzersiz de büyüme hormonu da artar. Diyabetliler kontrollü bir şekilde günde 30 dakika kadar spor yapabilir. Egzersiz, damarlarda oluşan ateroskleroz riskini azaltır. Düzenli egzersiz insana kendine güven ve mutluluk verir.

Diyabet Hastalığı ve Ayak Bakımı

Diyabet hastalarının ayakları enfeksiyona karşı hassaslaşır. Ayaklarda his kaybı meydana gelir. Topukta çatlaklar oluşabilir. Ayaklar her gün kontrol edilmelidir. Ayaklarda çatlak ve yaralar oluşmuşsa, ayakta kırmızı bölgeler oluşmuş ve buralar ağrıyorsa doktora başvurulmalıdır. Yalınayak yürümemelidir. Ayaklar her gün yıkanmalı ve parmak aralan kurulanmalıdır. Ayakkabılar ayak parmaklarını sıkarsa tırnak batmas

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp