Hızır Aleyisselam Kimdir

Hızır Aleyisselam Kimdir :

HIZIR ALEYHİSSELAM KİMDİR?

Hızır Aleyhisselamın Asıl adı Belya b. Melkan

Hızır Aleyhisselam' ın babasının adı Melkandır.

Hızır Aleyhisselam'ın Babası bir hükümdardı.

Hızır Aleyhisselam, Hazret-i İbrahim' in dedesinin amca oğludur."

Hızır o, yüce zatiri lakabıdır. Künyesi'de Ebü'l-Abbas'dır. Abbas'ın babası demektir. Hızır, sözlükte yeşillik demektir. ° yüce zat'ın "Hızır", künyesini almasını Efendimiz (s.a.v.) hadisi şeriflerinde şöyle beyan etmektedirler:

“Hazret-i Hızır'a "Hızır" diye isim verilmesinin sebebi, 0, kuru beyaz (otsuz) bir yer üzerinde oturmuştu da hemen altında yeşil (otlar) yürüyüp büyümeye başladığı içindir." Zamanla Hızır Aleyhisselam'ın asıl adı unutuldu. İnsanlar kendisine Hızır demeye başladılar. .. Hızır Aleyhisselam'ın annesinin adı Elham idi.Doğan erkek çocukların öldürüldüğü bir dönemde, Hızır Aleyhisselam' ın annesi onu mağarada doğurdu Hızır Aleyhisselam‘ı mağarada bir koyun emzirdi.Koyunun sahibi bir çoban Hızır Aleyhisselamı daha birkaç günlük bebek iken mağarada buldu; evine götürüp besledi.Hızır Aleyhisselam çocukluğun u bir köyde geçirdi.Takdiri ilahi, Hızır Aleyhisselam, babasının açtığı bir imtihanda, güzel yazısı, iyi ahlaki, temiz aklı ve yüksek zekası ile onu baba ve annesine kavuşturdu' Siyası, askeri ve idari eğitim gördü. Geleceğin kralı olarak yetiştirilmeye başlandı.Günden güne durumun kötüye gittiğini gören ve geleceğinden endişelenen Hızır Aleyhisselam akıbetinden korkarak sessizce şehirden çıkıp, hicret etti. Hızır Aleyhisselam denizde bir adaya sığındı. Kendisine ağaçların arasında bir çardak yaptı. Orada ibadete başladı. Dünyadan, saltanattan, anneden, babadan, eşten, ve dünyevi bütün duygu ve düşüncelerden sıyrılarak kendini Cenab-ı Allah' a verdi. Yediği sadece ormanlıkta biten meyvelerdi.Bir gün Hızır Aleyhisselam deniz kenarında abdest alırken yerde baygın bir halde yatan iki kişi gördü. Yaklaştı. İyice baktı. Onları tanıdı. Memleketinin büyük tüccarlarıydı. Bir tahtanın üzerinde birbirlerinin ellerine tutuşmuş oldukları halde dalgalar, onları sahile atmıştı.İkisi de baygındı. Hızır Aleyhisselam onlara acıdı. Onlara yardım etti. Onları çardağına götürdü. Tedavi etti. Günlerce onlara baktı.Hep, onların bu ada 'ya nasıl geldiklerini düşünüyordu. Birkaç gün sonra kendilerine geldiklerinde ilk sorduğu soru:

-'"Nedir bu durumunuz?" oldu. Onlar ıssız bir adada tanıdık bir yüze kavuşmanın verdiği sevinç ile:

-"Efendimiz! Bizler gemi ile yolculuk yapıyorduk. Dalgaların kalkmasıyla gemimiz battı sadece biz ikimiz bu tahtanın üzerinde sağ kalabildik. Burada sizinle karşılaştığımız için çok şanslıyız. Buradan eve gidebilmek mümkün mü? Hızır Aleyhisselam:

- Hayır gidemezsiniz. Ancak bir şartı m var kabul ederseniz sizi göz açıp kırpıncaya kadar evinize bırakırım. Heyecan ile sordular:

-Nedir

- Yıldızlara tapmayı bırakıp; yıldızları, bütün kainatı ve bizleri yaratan Cenab-ı Allaha inanmanız ve sadece ona ibadet etmenizdir. -Bize anlatın efendim kabul ediyoruz.Hızır Aleyhisselam, onlara Cenab-ı Allah'ın varlığını ve birliğini tebliğ etti. Onlar da kabul ettiler. Göz açıp kırpıncaya kadar geçen kısa bir zaman içerisinde onlar kendilerini memleketlerinde buldular. Hızır Aleyhisselamı'a vermiş oldukları sözü unuttular ve hemen Melik'in sarayına koştular:

- Efendimiz! Efendimiz. Melik kızdı:

- Sakin sakin konuşun.

- Efendimiz oğlunu gördük ... ve hadiseyi melik'e anlattılar. Melik onlarla birlikte o adaya asker gönderdi. Orada da Hızır Aleyhisselam'ın izine rastlamadılar.Melik, onları da idam etti. Böylece onlar da Hızır Aleyhisselamı'a vermiş oldukları sözde durmamanın bedelini canları ile ödediler.Hızır Aleyhisselamnı yılları ibadet ile geçerken Nemrutlar ve onların yolunda giden Melik halka olan zulüm ve zorbalığını günden güne arttırıyordu.O günden sonra Hızır Aleyhisselam tebdil'i kifayet ederek halkın arasında dolaşmaya başladı. Onu kendi memleketinde bile tanıyan olmadı.Hızır Aleyhisselam, bundan böyle hep onlardan biri gibi insanların arasında dolaşacaktı...O dönemde yeryüzünde zalim kafirlerle savaşma ve insanlığa hak duyunca görevini Zülkarneyn Aleyhisselam'a verdi. Zülkarneyn Aleyhisselam, Hızır Aleyhisselamı kendisine vezir, danışman ve başkomutan olarak tayin etti ...Hazreti Zülkarneyn ile Hızır Aleyhisselam, beş yüz sene sürecek bir dünya'nın fethine çıktılar Hazret-i İbrahim, bütün insanları Hacca davet ettiğinde; ilk hacca giden Hızır Aleyhisselam ile Hazret-i Zülkarneyn' dir. İbrahim Aleyhisselamın duasını aldılar ...Hızır Aleyhisselam'ın keşfi açılmıştı.Dünya'ya ayrı bir pencereden bakıyordu. İnsanların görmediklerini görüyor ve onların duymadıklarını işitiyor ve onların bilmediklerini öğreniyordu.Seyre dalıyordu. Gökleri seyrediyordu. Bazen başını bir kaldırdı mı göklere saatlerce baktığı oluyordu. Eşraf ve diğer komutanlar 'bu neye bakıyor' diye kendi aralarında mırıldanıyorlardı. Kimse cesaret edip ona neye baktığını soramıyordu. Q ise bakmakta olduğu güzel manzaralara baktıkça aşk' a geliyor, vecde kapılıyordu. Arş-ı A' la' da ki esrara baktıkça kendinden geçiyor ve Cenab-ı Allah'ın büyüklüğü karşısında secdelere kapanıyordu. Hele bir gün, Arş-ı ala da nurdan yazılmış bir yazı gördü. Okudu:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla ...Hamd ,alemlerin Rabbi Allaha mahsustur.O, Rahman ve Rahimdir. Ceza günün malikidir.(Ey Rabbimiz!) Ancak sana ibadet (kulluk) ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola hidayet et Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yolunu; gazaba uğrayanların ve sapmışların yolunu değil. Amin. Şevk ile bir daha okudu. Bir daha okudu, Bu mübarek fatiha-i Şerif'e'nin aşkı ile kendinden geçti. Cenab-ı Allaha dua etti.

- Ya Rabbi bu mübarek fatiha süresini bana indir. Cenab-ı Allah'dan hitab-ı izzet geldi:

-"O süreyi ahir zamanda gelecek olan habibim Muhammed Mustafa'ya inzal edeceğim." Hızır Aleyhisselam ağladı. Günlerce Cenab-ı Allaha yalvardı:

-"Ya Rabbi beni Habibin Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)e ümmet kıl. O yüce zat'a ümmet olma

şerefini bana ver. Kendilerine ümmetlerinin en hayırlısı dediğin, Ümmet-i Merhumeden olmak istiyorum. Ya Rabbi Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)'in hürmetine duamı kabul et. Cenab-ı Allah kendisine candan ve gönülden yalvaran kullarının elbette dualarını kabul edecektir. Cenab-ı Allah duasını kabul etti.Her şeyi bir sebebe bağlayan Cenab-ı Allah, Hızır Aleyhisselam'ın Kainatın Efendisi Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)e yetişmesi ve ona ümmet olma şerefine nail olması için ona "Ab-ı Hayat" denilen hayat suyunu içmesini vesile kıldı... "Hızır Aleyhisselam, "Ab-ı Hayat" suyundan içtiği için, şu anda hayattadır ve kıyamete (yakın) bir zamana kadar yaşayacaktır ... ' Zülkarneyn Aleyhisselamın vazifesinin sona ermesiyle Hızır Aleyhisselam, ledünni ilim ve ilahi bir rahmetle halkın arasına karıştı...Hızır Aleyhisselam' ın görüşüp tanıştığı insanların çoğu onun gerçek kimliğini bilmezler. Hatta Hızır Aleyhisselam'ın eşi ve çocukları bile onu Hızır olarak tanımazlardı. Musa Aleyhisselam ile görüştü. Musa Aleyhisselam bir gün dua edip Cenab-ı Allaha sual eder:

-"En hakim (en iyi yargılayan) kimdir?"

-"Hak (ve adalet) ile hükmeden ve hevasına uymayandır."

- "En alim kulun kimdir?"

-Belki bir kelimeye (gerçeğe) rast gelirim de bir hidayete delalet eder veya kendisini felaketten kurtarır diye insanların ilmini araştırıp inceleyen ve kendi bilgisine katan (ilim ve irfan seven) kişidir."

-"Ya rabbi kullarından en çok sevdiğin kimdir? Cenab-ı Allah:

-"Beni zikreden ve unutmayan kişidir." Musa Aleyhisselam bu müjdeye nail olmak için sorar;

-"Ya Rabbi kullarından benden alimi varsa bana göster?"

-"Var!"

-"Onu nerede arayayım?"

-"İki denizin birleştiği sahranın yanında"

-"Ya Rabbi onu nasıl bulurum"

-"Azık olarak yanına balık aL. O, balığı kaybedeceğin yerde O'nu bulursun .... " Musa Aleyhisselam dağarcığına pişmiş ve tuzlanmış balık koyarak yanına Hazret-i Yuşa Bin Nun'u da alarak o bilgin insanı bulup ilminden istifade etmek ve Cenab-ı Allah'ın ilim talebelerine verdiği bu yüce mertebeye nail olmak için yola çıkar. Bir vakitler Musa (hizmetinde bulunan) genç adamına, Yüşa b. Nun'a:

-"Durmayacağım ta iki denizin birleştiği yere varacağım; yahut senelerce gideceğim!" demişti.Musa Aleyhisselam, Hızır Aleyhisselam"ı bulmak ve ondan ilim almak için Yuşa bin Nun Hazretleri ile yola çıktılar. Günlerce yol yürüdüler ...Bunun üzerine, iki denizin kavşağına vardıklarında, istirahat ettiler. Yemeklerini yediler. Biraz uyudular. Yuşa Aleyhisselam uyanıktı. Pişmiş ve tuzlanmış olan balık, bir mücize olarak denize atladı ve yüzüp gözlerden kayıp oldu. Yuşa Aleyhisselam, uyumakta olan Musa Aleyhisselam 'ı uykusundan uyandırıp, hadiseyi göstermek istedi; ama onu rahatsız etmekten çekindi. Sonra söylerim, düşüncesiyle onu uyandırmadı. Musa Aleyhisselam kalktığında da unuttu ...

Balıklarını unuttular ve balık denizde kanal gibi bir iz bırakarak yolunu tuttu. Kavşağı geçtikleri vakit, Musa Alevhisselam genç arkadaşı Yuşa Aleyhisselama:

- "Kahvaltımızı getir! Yemin olsun, bu yolculuğumuzdan yorgun düştük" dedi. Arkadaşı Yuşa Aleyhisselam, üzülmüştü. Hadiseyi hatırladı ve büyük bir mahcubiyetle: -"Gördün mü, kayaya uğradığımız vakit, ben balığı unutmuştum! Onu hatırlamamı, bana muhakkak şeytan unutturdu" dedi. Balık tuhaf bir şekilde denizde yolunu tutmuştu. Musa Aleyhisselam; "İşte aradığımız buydu!" (çünkü arkadaşımızı bulacağımız işaret bu idi) dedi. Musa Aleyhisselam sevindi. Yüzünde pembe pembe güller açtı. Tebessümle Yuşa Aleyhisselama:

-'"Geri dönüyoruz," dedi izlerini takip ederek gerisin geriye döndüler. Yuşa Aleyhisselam da sevindi, O Hazret-i Musa'nın kendisine kızacağını sanıyordu.Derken kullarımızdan öyle bir kul (Hızır Aleyhisselamı) buldular ki, biz ona tarafımızdan bir rahmet (peygamberlik veya velilik) vermiş; ve tarafımızdan (ğayba dair) bir ilim öğretmiştik.Musa,

-"Sana arkadaş olabilir miyim?" dedi. Hızır Aleyhisselam sordu:

-Niçin?

-Sana öğretilen ilimden bana bir gerçek öğretmen şartı ile ... "

-Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin." Musa Aleyhisselam, hayretle sordu:

-"Niye sabredemem?"

-"İç yüzünü bilmediğin bir şeye nasıl sabredeceksin dedi. Musa Aleyhisselam, Hızır Aleyhisselam'ı bulmuş iken kayıp etmek istemiyordu. Yalvarırcasına:

-Beni inşallah sabırlı bulacaksın ve sana hiçbir işte karşı gelmem!"dedi. Hızır Aleyhisselam:

-"Benim de bir şartım var,"dedi Musa Aleyhisselam hemen atıldı:

-Nedir o? bütün şartlarını şimdiden kabul ediyorum," Hızır Aleyhisselam:

-"O halde bana tabi olacaksın, ben söz açmadıkça bana hiçbir şey sorma" dedi.Bunun üzerine kalkıp gittiler. Musa Aleyhisselam büyük heyecan ile Hızır Aleyhisselam'ın ardına düştü.Deniz kenarına geldiler. Hızır Aleyhisselam:

-"Burada gemiye binelim dedi. Musa Aleyhisselam sordu:

-"Paran var mı?"

-"Yok."

-"Ben de ilim öğrenmeye gidiyorum. Paraya ihtiyacım olmayacak diye üzerime hiç para almadım," dedikten sonra sen de para var mı dercesine Hazret-i Yuşa'ya baktı. Yuşa Aleyhisselam:

-"Bende de yok," dedi Hızır Aleyhisselam, bir gemiye yanaştı. Yepyeni bir gemiydi. Hızır Aleyhisselam geminin sahibine selam verdi. Gemiciler O'nun elini öptüler.

-"Hoş geldiniz!" diyerek gemiye aldılar.

Nihayet gemiye bindikleri vakit... Her şey kendi seyrinde akıyordu. Ders olabilecek bir şey yoktu. Hızır Aleyhisselam gemiciye sordu:

-"Bu gemiyi değiştirdiniz mi?"

-"Evet Efendim!"

-"Niye değiştirdiniz eski geminiz işinizi görüyordu?"

-"Kardeşlerim istediler ... Yeni bir gemimiz olsun,dediler. Ben de onları kıramadım. Eski gemiyi satıp bu yeni gemiyi aldık," dedi. Hızır Aleyhisselam, Hazret-i Musa'ya seslendi:

-"Bu geminin sahipleri on kardeştirler. Miskin, gariban ve kimsesiz insanlardır. İnsanlara faydaları olur; zararları asla olmaz. Bu kardeşlerin beş tanesinin sağlığı yerinde değildir. Hastadırlar. Cenab-ı Allah her birine ayrı ayrı bir hastalık vermiştir. Çalışamıyorlar. Beş tanesi de bu gemiyi işletiyorlar. Bütün geçimleri bu geminin üzerindedir. Yeni gemi almışlar; ama iyi etmemişler. Eski gemileri babalarından kalmaydı... Hızır Aleyhisselam, Hazret-i Musa ile sohbet ederken bir kuş geldi, geminin bir kenarına kondu. Gagası ile denizden su aldı. Hızır Aleyhisselam o kuşu Musa Aleyhisselam' a gösterdi:

-"Bu kuşu gördün mü?"

-"Evet!"

-"Bu kuşa, onun gagasıyla denizden aldığı suya ve denize iyi bak! Benim ve senin ilmin ve diğer mahlükatın ilmi, Allah'ın ilminden şu kuşun gagasıyla denizden eskittiği kadar eksiktir." Musa Aleyhisselam "Evet" anlamında başını salladı.Hızır, gemiyi yaraladı. Hızır Aleyhisselam eline bir keser aldı. Önce geminin dış boyasını kazımaya başladı.Derken bir çok yerlerinden gemiyi kırdı. Gemiye eski bir gemi görünümü verdi. Musa Aleyhisselam,"Bu gemiyi içindekileri boğmak için mi yaraladın? Doğrusu çok büyük bir iş yaptın" dedi. Hızır Aleyhisselam,

-"Sen benimle sabredemezsin dememiş miydim?" dedi. Musa Aleyhisselam özür diledi.

-"Beni unuttuğumla muaheze etme! Ve bana güçlük çıkarma" dedi.Yine gittiler. Gemiden indiler. Bir şehre girdiler. Olup bitenlere Musa Aleyhisselam bir mana veremiyordu. Adamların yepyeni gemisini kırdı, eski bir hale getirdi, diye hep düşünüyordu ... Parkta cıvıl cıvı! oynayan çocuklara rastladılar. Çocuklar büyük bir neşe ile oyuna dalmışlardı. Nihayet bir oğlan çocuğuna rastladılar ... Hızır Aleyhisselam, oğlan çocuğunun yanına gitti. Çocuğun elinden tuttu ve Sordu:

-"Adın ne?"

_ Haysur,

-"Haysur! Öyle mi?

-"Evet, Efendim!"

-Haysur, anne ve babanın adı nedir?"

-"Babam'ın adı; Selas; annemin adı Ruhma'dır, Hızır Aleyhisselam, onu öldürüverdi. Musa Aleyhisselam kızdı.

-"Büyük günah işledin?"

-"Hangi büyük günahı?"

-"Hele tertemiz bir nefsi bir can karşılığı olmayarak öldürdün ha? Doğrusu, görülmemiş bir şey yaptın!" dedi Hızır Aleyhisselam,

-Ben sana benimle sabredemezsin, dememiş miydim?" dedi. Musa Aleyhisselam, kızdığına pişman oldu, "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam bir daha benimle arkadaşlık etme. Doğrusu tarafından (son) özre ulaşmışsındır" dedi. Yine gittiler. Bir belde halkına (Antakya'yav') vardılar, Soğuk bir geceydi. Azıkları da bitmişti, Halktan kendilerini misafir etmelerini istediler. Kimse onlara yanaşmadı. Herkes onlardan kaçındı. Musa Aleyhisselam;

-"Bizi misafir kabul etmiyorsunuz! Bari kuru bir ekmek verin yiyelim!" dedi. Ora(nın) halkından yemek istediler.Onlar bunları misafir etmekten çekindiler" Kimse onlara kuru ekmek bile vermedi. Gece bütün karanlığı ile bastı. İliklerine kadar donmak üzereydiler.Derken orada yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır Aleyhisselam eve baktı.

-"Yazık dedi, yıkılmak üzeredir,"

-"Öyle!"

-"Bunu tamir etmek lazım."Musa Aleyhisselam hayretle sordu:

-"Ne buyurdun anlayamadım?"

-"Bu duvarı tamir etmek lazım," dedim.

-"Biz mi?"

-"Bizden başka kimse bu soğukta sokaklarda olmadığına göre biz tamir edeceğiz,

Hızır Aleyhisselam, onu (duvarı) hemen doğrulttu .... Bir kaç işçinin bir ayda çalışmakla ancak yapabilecekleri bir işi, Hızır Aleyhisselam, Hazret-i Musa ve Yuşa Aleyhisselam ile birlikte bir gece'de yaptılar. Önce duvarı yıktılar.O harabe evin duvarlarının altında levha'lar ortaya çıktı. Çocuklarının dünya hayatını düşünecek ve onlara dünyada geçimlerini sağlamaları için altın ve gümüş bırakacak kadar duyarlı olan anne-baba; evladının ahretini de düşünerek altın ve gümüşlerden daha değerli nasihatlerde bulunmuşlardı...Madde ve manayı bir arada' miras bırakmışlardı.Ne ince fikir Ne büyük düşünce ...Musa Aleyhisselam okudu:

Taaccub ederim o kimselere ki:

1-Kaza ve kadere imanı olup gam çeke ...

2- Rızkın Allah-u Teala'dan olduğunu bilip zahmet çeke,

3- Ölümü tasdik ederken, ferah ve sürür da ola,

4- Kıyamet günün hesabına imanı varken, vaktini gafletle geçire,

5- Dünyanın inkılabını bilirken ona gönül bağlayana ...La ilahe illallah, Muhammedürrasülullah

Öbür tarafı çevirdi:

Beş bela'dan biri başına gelip de şu beş dua' dan gafıl olan insana şaşarım.

1- Her hangi maddi ve manevi bir zarara müptela olan kişinin:

"Rabbim! Benim başıma dert geldi. Sen merhamet eden en merhametlisisin.v" duasını nasıl vird edinmez? Çünkü Cenab-ı Allah, devamında;

"Biz de duasını kabul buyurarak, başındaki o zararı hemen gidermiştik'" buyurmaktadır .

2- Her hangi bir sıkıntı ve üzüntüye uğrayan kişinin

"Senden başka hiçbir İlah yoktur. Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben, gerçekten haksızlık edenlerden oldum 28 duasını nasıl vird edinmez? Çünkü devamında Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır:

3-"Biz de duasını kabul ile kendisini kederden kurtardık. Böylece müminleri de kurtarırız. Bir şey'den korkan kişi;

4-"Allah bize yeter; hem O ne güzel vekil' dir.30 duasını nasıl vird edinmez? Çünkü Cenab-ı Allah, devamında şöyle buyurmaktadır:

"Sonra kendilerine hiçbir keder (ve kötülük) dokunmaksızın, Allah'dan bir nimet ve fazı (u ihsan) ile döndüler.

5-Başkalarının kendisine hile kurmasından korkan kişinin:

6-"Ben işimi Allaha ısmarlıyorum. Muhakkak ki Allah, kullarının bütün yaptıklarını görendir.32 Ayetini nasıl vird edilmez? Çünkü Cenab-ı Allah;

"Nihayet Allah, onların kurdukları hilelerden onu korudu” buyurmaktadır.

7-Cenab-ı Allah, kendisine bir nimet verdiği kişi, nimetin elinden çıkmasından korkar da:

"Maşa Allah, kuvvet ancak Allah-a mahsustur." Duasını kendisine vird edinmez?

8-Çünkü içinde nehirler akan, güzel güzel meyveleri olan güzel bahçesine şımarık bir şekilde giren ve arkadaşının tavsiyesine

duasını okumayan nankör kişinin bahçesindeki su çekildi. Ağaçları

kurudu. Bahçesi tamamen bozuldu, Kısa bir zaman içerisinde iflas etti.Musa Aleyhisselam bu güzel nasihatleri tekrar tekrar okudu.

Beğendi.

-"Gerçekten akıllı insanmış! Altının üzerine altından daha kıymetli hikmetler saçmış. Ne mutlu ona!" dedi. Hızır Aleyhisselam:

-Ne mutlu bu güzel öğütler ile amel edene ... " buyurdu. Musa Aleyhisselam elinde hikmet dolu altın levhayı Yuşa Aleyhisselam a uzattı.Yuşa Aleyhisselam sessizce okudu. Hızır Aleyhisselam o altın levha'yı alıp duvarın altına eski yerine koydu. Üzerine duvarı ördü. Duvar bittikten sonra karşısına geçti. Duvarı büyük bir keyif ile seyretti. Musa Aleyhisselama sordu:

-"Nasıl iyi oldu mu?" Musa Aleyhisselam, evet anlamında başını salladı ve devam etti:

-"İsteseydin, buna karşı bir ücret alırdın." dedi.

Hızır Aleyhisselam:

-"İşte bu, seninle benim aramın ayrılmasıdır,"dedi.

Musa Aleyhisselam:

-"Bunların sebep ve hikmetlerini açıklamayacak mısın?" diye sordu:

Hızır Aleyhisselam:

-"Sana, o sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereyim," dedi. Musa Aleyhisselam can kulağı ile Hızır Aleyhisselam'ın sesine kulak verdi. O gemi var ya denizde çalışan birtakım yoksulların idi. Ben, onu kusurlamak istedim. Çünkü peşlerinde, bir hükümdar vardı. Her (sağlam) gemiyi zorla almaktaydı.Orada bulunan Hüded bin Büded isimli hükümdar, onların gemilerini kusurlu görünce ellerinden almadı.Onların gemilerine karışmadı.Oğlana gelince, anası babası mümin kimselerdi.Onun için oğlanın bunları azgınlık ve küfür sarmasından korktuk ...istedik ki, Rableri bu oğlanın yerine, onlara temizlikçe daha hayırlısını ve merhametçe daha yakınını versin Hızır Aleyhisselam'ın Hasür'u öldürmesinden sonra Cenab-ı Allah onlara bir kız çocuğu verdi. O kız çocuğunun neslinden on iki ikinci bir rivayete göre yetmiş peygamber gelmiştir" Duvara gelince: Bu duvar şehirde iki yetim oğlanın idi. Duvarın altında onlara ait bir define (hazine) vardı.Babaları da salih bir zat idi. Onun için Rabbin diledi ki, oğlanlar rüştlerine ersinler de definelerini çıkarsınlar. Bu Rabbinden bir rahmet idi. Ben, bunların hiç birini kendiliğimden yapmadım. işte senin sabredemediğin şeylerin içyüzü bu idi. " dedi."

Musa Aleyhisselam, sordu:

-"Bütün bunlar, Allah'ın emri miydi?" Hızır Aleyhisselam.

-"Evet! Bunların hepsi Allah'ın emriydi. Ben kendi isteğimle hiç bir şey yapmadım. Her şey, İlahi bir takdirdi .... "

Ayrılış;

Musa Aleyhisselam, Hızır Aleyhisselam'dan ayrılırken:

-"Bana nasihat et" dedi.

Hızır Aleyhisselam:

Bilgiyi insanlara anlatmak için değil, onunla amel etmek için öğren.

Hızır Aleyhisselam devam etti:

Faydalı ol; zararlı olma! Güler yüzlü ol, asık suratlı olma! inatçı olmaktan sakın! Boş yere dolaşma! Bir tuhaflık olmadan gülme! Günah işleyenleri, pişmanlık duydukları zamandan sonra ayıplama! Sağ kaldığın müddetçe, kendi hataların için ağla! Bu günün işini yarına bırakma! .Gayretini hedefine yönelt! Seni ilgilendirmeyen şeye karışma! Yapacağın şeyi açıktan açığa yap! Gücün olduğu müddetçe de iyilik yapmaya bak! Hızır Aleyhisselam bu nasihatleri etti. Musa Aleyhisselam ile kucaklaşıp ayrılacağı zaman, Musa Aleyhisselam'a ; Bana dua eder misin?"

Hazret-i Musa şöyle buyurdu:

_ Çok güzel öğütler verdin, Allah, sana bol nimetler ihsan etsin, seni rahmetine gark etsin ye seni düşmanlarının şerrinden kurusun.

Musa Aleyhisselam sordu:

-"Gayb ilmine nasıl nail oldunuz?"

-"Allah için, günahları terk ederek gayb ilmine kavuştum,39 diye cevap verdi.

Musa Aleyhisselam yine sordu:

-Sana uzun ömür verilmesinin sebebi nedir?"

-levh-i Mahfüzda ilahı hikmet ve takdiri okurken orada son Peygamber Muhammed Mustafa (s.a.v.)e inecek olan Fatiha Suresini gördüm. Ona aşık oldum. Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)e ümmet olmak için dua ettim. Duam kabul edildi. O Yüce Resul (s.a.v.)in hürmetine Cenab-ı Allah, "Ab-ı Hayat'tan içmeyi nasip etti:' diye cevap verdi. Musa Aleyhisselam, Hızır Aleyhisselam'ın makamına özendi. O'da Efendimiz (s.a.v.)e ümmet olmak için

Cenab-ı Allah'a dua etti:

- "Ya Rabbi, bana verdiğin levhlerde'", (Tevraı'ın sahifelerinde) şefaat eden ve şefaatleri makbul bir ümmet görüyorum. Onları benim ümmetim ey/e.

Cenab-ı Allah:

- Onlar Muhammed'in (s.a.v) ümmetidir.

Musa Aleyhisselam:

- Ya Rabbi, levhlerde kıldıkları beş vakit namaz, günahlarına kefaret olacak olan bir ümmet görüyorum. Onları benim ümmetim eyle ...

Cenab-ı Allah:

- Onlar Muhammed'in (s.a.v) ümmetidir.

Musa Avleyhisselam:

- Ya Rabbi, levhlerde, dalalet ehlini, hatta kör Deccalı bile katleden bir ümmet görüyorum. Onları benim ümmetim eyle.

Cenab-ı Allah:

- Onlar Muhammed (s.a.v)'in ümmetidir.

Musa Aleyhisselam:

- Ya Rabbi levhlerde, hem su ile hem de toprakla taharet yapan bir ümmet görüyorum. Onları benim ümmetim eyle ...

Cenab-ı Allah:

- Onlar Muhammed (s.a.v)'in ümmetidir.

Musa Aleyhisselam:

- Ya Rabbi levhlerde sadakaları hem alan hem yiyebilen bir ümmet görüyorum. (Halbuki daha önceki ümmetler sadakaları alıp yiyemezlerdi. Sadakaları yakarlardı.) Onları benim ümmetim eyle ...

Cenab-ı Allah:

- Onlar Muhammed (s.a.v)'in ümmetidir.

Musa Aleyhisselam:

-"Ya Rabbi, levhlerde öyle bir ümmet görüyorum ki, onlardan biri bir iyilik işlemeye niyetlenseler fakat herhangi bir sebeple yapamamış olsa bile, ona bir ecir veriliyor. Eğer niyetlendiği bu iyiliği bizzat ve fiilen işleyebilirse karşılığında (en az) on mislinden başlamak üzere (yetmiş ve ) yedi yüz misline kadar, hatta bundan da fazla (yedi bin veya yetmiş bin) ecir alabilir. Buna karşılık eğer birisi bir kötülük işlemeyi kasteder ve sonra işlemezse günahı terk ettiği için kendisine sevap yazılır. Kastettiği o kötülüğü bizzat işlediği takdirde ise ancak bir günah yazılıyor. Yani misli misline. Ya Rabbi, sen onları benim ümmetim eyle ... "

Cenab-ı Allah:

- Onlar Muhammed (s.a.v)'in ümmetidir.

Musa Aleyhisselam:

- "Ya Rabbi, levhlerde öyle bir ümmet görüyorum ki, onlardan yetmiş bin ferd (den daha çoğu) sorgusuz sualsiz cennete giriyor. Onları benim ümmetim eyle ... "

Cenab-ı Allah:

- "Onlar Muhammed (s.a.v)'in ümmetidir."

Musa Aleyhisselam:

-"Ya Rabbi, levhlerde iyiliği emredip kötülüğü meneden bir ümmet, ümmetlerin en hayırlısı olan bir ümmet görüyorum. Onları benim ümmetim eyle ... "

Cenab-ı Allah:

-"Onlar Muhammed (s.a.v.)'in ümmetidir."

"Ya Rabbi, levhlerde, yeryüzüne geliş itibariyle sonuncu oldukları halde, kıyamet günü ümmetlerin en hayırlısı olarak en başta giden bir ümmet görüyorum. Onları benim ümmetim eyle ... " Cenab-ı Allah: - Onlar Muhammed (s.a.v.)'in ümmetidir.

Musa Aleyhisselam:

- Ya Rabbi, levhlerde, öyle bir ümmet görüyorum ki, kendilerine inmiş olan ilahi kelamı hem ezberliyorlar, ezbere okuyorlar. Hem de yazısına bakarak (yüzden) okuyorlar ve ahkamı ile de amel ediyorlar. Onları benim ümmetim eyle ...

Cenab-ı Allah:

-"Onlar Muhammed (s.a.v.)in ümmetidir."

9-Bütün bunlardan Musa Aleyhisselam (ümmet-i merhume'nin büyüklüğü karşısında) şu temenni de bulundu:

Musa Aleyhisselam

Ya Rabbi, beni Ümmet-i Muhammed'den eyle!"

Cenab-ı Allah:

_Hey Musa! dedi, ben seni risaletimle (sana peygamberlik vermemle) ve sözlerimle (tur dağında)seninle konuşmam ve sana kitap vermemle) seni insanların başına seçtim. Sana verdiğim (nimetler)i al ve(haline) şükredenlerden diye vahiy etti.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp