Termalimin Doğuşu

Suyun şifa verici özelliklerinden yararlanmak konusunda atılan ilk adımlar, bilim ve teknolojinin ilerlemesinden ziyade, büyük ölçüde tesadüflerin yardımıyla gerçekleşmiştir. Bu hususta kesin bir tarih vermek mümkün olmamakla birlikte, konuya ilgi duyulmasının M.Ö.2000'li yıllara kadar uzandığı sanılmaktadır. Hasta hayvanların doğal bir içgüdüyle yararlandıkları şifalı suları kullanan insanoğlu, zaman zaman çevreye saçılan kokunun, yerine göre akıntıların oluşturduğu beyaz, sarı, kırmızı tortu görüntülerinin ya da olağandışı sıcaklıklarının cazibesine kapılmış ve ilgisini bu tür kaynaklar üzerinde yoğunlaştırmıştır.

Şifalı su kaynaklarının bulunuşu ve zamanla tedavi edici özelliklerinin ortaya çıkışı, ilk insanlarda akıl ve mantığın olgunlaşmasıyla birlikte mistik bir görünüm kazanmıştır. Suların şifa verici gücünü ilahların sağlık dağıtım kudretlerine bağlama alışkanlığı, insanların bu gibi yerlerde tapınaklar, sunaklar inşa etmelerine yol açmıştır. Hindistan'daki Ganj

Nehri'nin kutsal sayılması ve ülkedeki mabetierin birçoğunda yıkanma ve temizlenme yerlerinin bulunuşu buna örnek olarak gösterilebilir. Aslında şifalı suların kutsallığı, ne ilahların üstün güçlerinden, ne de öykülere konu olan efsanevi olaylardan kaynaklanmaktadır. Onların gizemi, dünyamızın derinliklerinden getirdikleri doğal bileşimlerinde ve içerdikleri madensel tuzların tedavi edici özelliklerinde saklıdır.