Şifacılık Sevgilerimiz Korkularımız

Şifacılık Sevgilerimiz Korkularımız :

Dünyadaki yaşamımız karanlık bir odaya benzetilir.

Odada birçok kişi toplanmıştır ve herkes ışığa giden yolu aramaktadır. Karanlık odada ışığın olmaması nedeniyle birbirimizi göremeyiz, çarparız. Bu çarpmalar: saldırılar, üzüntüler, kötüye gidiş, hastalıklar olarak algılanır. Işığa açılan kapı bizim içimizdedir, içimizdeki ışığı bulalım ve ona her yerde ışıldama olanağı verelim. Karanlık odada ışığa giden yolu bulmak için bütün insanlara ihtiyaç vardır. İşte bunun için karanlıkta el ele tutuşma k bizim ışığa rahatça geçmemizi sağlayacaktır.'

Japonların ilkokula başlayan çocuklarına anlattıkları bir hikaye bu konuda bize çok açık fikir verebilir. Allah bir grup kötü adamı cehenneme göndermiş ve onlar orada ızdırap çekerken, içlerinde bulunan ve oraya yanlışlıkla düşmüş bir kişi için, ince bir örümcek ağı sarkıtıp, tutunarak çıkmasını ve kendini kurtarmasını istemiştir.

Bu iyi kişi örümcek ağına tutunmuş, tırmanmaya başlamış ve tam ortalara geldiğinde diğer kötü kişiler de ağı fark etmiş ve onlar da ağa tırmanmaya başlamışlardır. iyi adam, ağın çok ince olduğunu, ancak onu taşıyabileceğini, onun için gönderildiğini, diğer kişilerin gelmemesini istemiş, aşağıya bağırmaya başlamıştır. Ancak diğerleri dinlememiş ve cehennemden kurtulmak için can havliyle tırmanmaya devam etmişlerdir. Az sonra da ağ kopmuş ve hepsi beraber aşağıya düşmüşlerdir.

İyi adam bunun üzerine diğerlerine sitem etmeye başlamış, "Sizin yüzünüzden bende buraya geri düştüm." demiştir. Bu ara yukarıdan Yaratan'ın sesi duyulmuş ve eğer o iyi kişi yalnız kendini düşünüp bencillik yapmasa idi, o ağın kopmayacağını, hepsini taşıyabilecek güçte olduğunu ama iyi kişinin yalnız kendini düşünmesinin ağın kopmasına neden olduğunu haykırmıştır. Bu hikayenin verdiği ders tek tek kurtuluşun olmayacağı, hepimizin el ele tutuşarak, beraberce kurtulabileceğimiz, Işığı bulabileceğimizdir. Birlikte, kendi kalbimizden başlayarak, her seferinde bir kalple dünyayı değiştirebiliriz. Tüm şifa esası bağışlama ve koşulsuz sevgidir. Bizi ilerlemekten çoğu kez alıkoyan şey yargılarımızdır.

Herhangi bir şeyi işaret edip, onun kötü olduğunu söyler veya ondan korkarsak onun çevresinde ona yaşam veren bir enerji alanı oluşturmuş oluruz. Kötülük ve korkularımızla ona yaşam kazandıran bizim enerjimiz arasında bir bağ oluşur. Bu enerjiler zamanla çok gerçek hale gelir ve sahip oldukları güç bizimkini aşar. Onlar aslında bizim düşüncelerimizin tohumlarıdır ve onları biz yaratırız.

Korkulacak tek şey korkunun kendisidir. Bir olay alanımıza girdiğinde onu iyi veya kötü olarak yargılamayalım, ona şükredelim. Bu oyun alanında yanlış hamle yoktur, bunun daima zevk alınacak bir oyun olduğunu hatırlayalım. Eğer oyundan zevk alamıyorsak, o zaman enerjimiz uyumunu yitirmiş demektir. Odağımızı içimizdeki ruha ayarlayarak, enerjiye kendimizi tekrar uyumlayalım. Düşünceler realitemizi yaratan eterik enerjilerdir. Eğer realitemizden hoşnut değilsek, tekrar düşünelim, odak noktamızı değiştirelim, o zaman realitemiz de değişecektir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp