reiki sembolleri nasıl kullanılır

Reiki 19. yüzyılda Dr. Mikao Usui tarafindan bulunmuş bir tamamlayıcı tedavi yöntemidir. Dr. Usui Japon bir bilim adamıdır. Şifacılık yöntemi olarak reikiyi bulup uygulamaya başlamadan önce Japonya'nın Kyoto kentinde küçük bir üniversitenin yöneticiliğini yapmıştır. Bu yöneticiliğinin dışında aynı zamanda Hristiyan bir rahip olarak da yaşamını sürdürmüştür.

Reiki Nedir?

Reiki Japonca bir kelimedir ve "evrensel yaşam enerjisi" anlamına gelir. Reiki evrensel hayat enerjisi, ki ise Rei'nin bir parçasıdır ve yaşayan her şeyin içinde akan güçtür. Akupunktur meridyenlerinin içinde akmakta olan ve chi adı verilen enerji akımı ile aynı anlamı ifade etmektedir.
Reiki tedavisi vücutta dolaşan bu enerji akımının düzenlenmesini ve ana enerji merkezlerimiz olan çakraların normal fonksiyonlarını yapabilmelerini sağlar. Bunun için son derece doğal bir yöntem ortaya koyar. Şifacı veya reiki eğitimi almış hasta, sadece ellerini vücudun değişik bölgeleri üzerine koyarak bir süre bekler. Bekleme süresi vücudun o bölgesindeki enerji tıkanıklıklarının düzeyi ile kendiliğinden gelişen bir süreçtir. Eğer tıkanıklık fazla ve enerji seviyesi az ise ellerin tutulma süresi 20 dakikayı bulabilmektedir.
Ellerin vücut üzerinde tutulması sırasında bir konsantrasyona ihtiyaç yoktur. Eller kendiliğinden vücut ve el arasında hissedilen o farklı duyguda ustalaşmaya başladıkça vücut üzerinde dolaşmaya devam eder. Reiki enerjisi, vücut üzerindeki elbiselerden, alçı bandaj ve diğer metal gibi her türlü maddeden geçebilme özelliğine sahiptir.
Reiki tedavisini uygulayan şifacı, evrensel yaşam enerjisini ihtiyacı olan kişiye aktarmakta sadece bir kanal görevi yapmaktadır. Onun enerjisinde bir azalma veya artma meydana gelmez. O sadece aracılık görevini yerine getirmektedir.
Dikkat edilirse Uzak Doğu kökenli tüm tedavilerde dokunma duygusunun gücünün kullanıldığı görülecektir. İnsanın sevdiği kişiye dokurırnası çoğu kez önemli ve farklı duygular meydana getirir. Beş duyumuzdan olan dokunsallığımızın meydana geldiği rahatlama kişinin o anki ruh durumuyla da ilgilidir. Bu rahatlama, görsel ya da işitsel olanlarda sevdikleri için aynı etkiyi göstermeyebilir. Oysa ki tedavinin sonucu olarak dokunsal, işitsel ve görsel tüm insanlarda etkinlik itibarıyla re iki tedavisi, aynı olumlu sonuçları farklı derecelerle ortaya çıkarır.
Buradan şu sonuca varmak mümkündür: Tedavisinin etkinliği kişisel farklılık gösterse de herkeste mutlaka az da olsa olumlu bir değişim meydana gelir. Dolayısıyla etkinliğinin sadece psikolojik şartlanmayla ilgili olduğu fikri gerçekle bağdaşmamaktadır.

Bir Dünya Tedavisi


Reiki son yıllarda oldukça yaygınlaşmaya başlamıştır. Birçok dünya ülkesinde, özellikle gelişmiş ülkelerde bu tamamlayıcı tedavi yöntemine ilgi büyüktür. Pratik olarak uygulanabilir olması bu yaygınlaşmada önemli rol oynamaktadır. Ayrıca hiçbir yan etkisinin bulunmaması da insanların reiki tedavisine ilgi duymalarını sağlamaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde son yıllarda büyük hastahanelerde reiki bölümleri açılarak hizmet vermeye başlamıştır. Bu hastahanelerde önemli ameliyatlara girecek hastalara diğer tedavilerine destek olması amacıyla reiki uygulanmaktadır. Reiki, yardımcı bir tedavidir. Burada özellikle belirtmeyi gerekli bulduğum düşüncern, reiki tedavisinin önemli hastalıkları ortadan kaldırmaya yönelik olarak tek başına uygulanmasının yeterli olmayabileceğidir. Bununla birlikte, elde edilen bulgular; reiki, yoga, meditasyon gibi tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin uygulandığı hastaların ameliyat ve diğer tedavilerinden daha verinili sonuçlar alındığı yönündedir. Bu yüzden gelişmiş ülkelerde birçok büyük hastahanede bu tedaviler yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Ülkemizde henüz yaygınlaşmamıştır. Yurt dışında reiki eğitimi almış; tedavi ve eğitim amaçlı bu yöntemin tanıtımı ve yaygınlaşması için gayret gösteren sınırlı sayıda insan vardır.

Reiki Nasıl Öğrenilir?

Reiki eğitimini almak isteyenler; bunu reiki master ve 3. derece düzeyinde reiki'ye inisiye olmuş (teknikleri öğrenmiş ve tamamen bu tekniklerle uyumunu sağlamış) kişilerden öğrenebilirler.
Reikiyi öğrenmek istemekteki amaç önemlidir. Tamamen iyi duygularla ve daha mükemmel bir sağlığa kavuşmak için öğrenmek, en anlamlı öğrenme çeşididir. Reikiyi öğrenmenin gerçek amacı da budur. Bu yöntemi farklı amaçlar için öğrenmek ve öğretmeye kalkışmak pek uygun görülmez. Gerçekte sağlam bir inisiyasyon ya da uyumlama olmaksızın reiki öğretilernez ve uygulama olarak da bir başkasına şifa vermek amacıyla kullanılamaz.
Reiki yönteminin dünya üzerinde belli bir yetki belgesi yoktur. Eğitim yapan ve uygulayanların standart sertifika alması aranmaz. Belge veya sertifika programları, düzenleyenlerin verdikleri ve kendilerinin düzenledikleri sertifikalardır, Böyle olması bu yolla şifa dağıtan kişilerin kontrolsuz büyüyüp gelişmesine neden olmuştur. Tedavi yöntemi olarak reiki belki bu yüzden tıp doktorlarının yerine sağlıkla pek ilgisi olmayan farklı meslek mensuplarının uyguladığı bir tedavi yöntemi haline gelmiştir. Reiki tarihine bakıldığında, bu yöntemi uygulayagelenlerin içinde modern tıp eğitimi almış tıp doktorlarının hemen hemen yok denecek kadar az olduğu görülecektir.

Reikinin İlkeleri

1- Tüm çabanla, gün boyunca hiddetin uyanışını gözle ve ardından gerçek nedenini bulmak için daha derinlere bak.
2- Gün boyunca zihninde endişe ve huzursuzluğun yanışını gözle ve kaynağına daha dikkatle bak.
3- Günün her anında bilinçli ol, yaşam armağanını takdir et.
4- Kendin için doğru işi bul ve işini dürüstçe yap.
5- Gün boyunca kendine ve diğer varlıklara iyi davran.
6- Bedenin ve zihnin, reiki'nin gücü ile dönüşüm geçirecektir. Bilincin evrensel boyutuna yakın ol ve bu idealler uğruna her gün çalış.
Reikinin bu ilkeleri herkesin kendisine uygulaması gereken evrensel ilkelerdir. Zihnimizde oluşan hiddetin ve diğer olumsuz duyguların varlığına ve oluşumuna daha dikkatli bakmamızın önemi ortadadır. Bazen hiç farkında olmadığımız halde kendimizi endişe ve huzursuzluğun içinde buluruz. Daha anlamlı ve uyanık bir farkındalığa sahip oldukça, zihne ve sonra da bedene yayılan bu anlamsız duyguların ortaya çıkmasına engel olabiliriz. Hatta bu olumsuz duyguların yaşanmasının mümkün olabileceği ortamlarda bile bu duyguların yoğunluğu içinde kalarak, ama onlardan olumsuz yöne etkilenmeyerek mutlu ve huzurlu olabilmenin yöntemlerini bulabiliriz. Bunlar kendi özümüz ve egomuz arasında gerçekleşen, insanlığın ilk yaratıldığı günden bugüne kadar devam eden ve insan var oldukça da sürecek olan mücadelede özün zafer kazanması ile gerçekleşecektir.
Endişe ve huzursuzluğun kaynağına daha dikkatlice bakıldığında, asıl nedeni bulabilirsek onunla mücadele edebilme gücünde de belirgin derecede artma elde edebiliriz.
Günün her anında bilinçli olmak ve yaşamın aslında bizim için en büyük armağan olduğunun farkına varmak buzdağının suyun altında kalmış olan o büyük kütlesini bilmek gibidir. Bu büyük kütle insan ruhunun tüm boyunduruklardan kurtulduğu orijinal ve bütünlüğünü sağlamış halidir. Göremeseniz de o armağan aslında oradadır ve gerçeğin de tam kendisidir.
İnsanın kendisi için doğru işi bulması yaşam amacını bulmasıdır. Yaşam amacını kaçırmış ve şaşkınca, çaresizce hayat nehrinin hızla akan sularında boğulmadan, ama nereye gittiğini de bilmeden yol alanların menzilinin nerede sonlanacağı asla bilinemez. Kendisi için doğru işi bulamamış insanın yaptığı iş her ne ise onurıla başarılı, doyumlu ve mutlu olabilmesi mümkün değildir. Başarılı olunamayan o işte, başarıyı yakalamak için maddi hırsların tutsağı haline gelen; zihnini beynini, bedenini köleleştirmiş insan, kendini tanlığın dayarulmaz cazibesi içinde bulabilir İç uyumunu kaybeder ve kişisel bütünlüğü parçalanır.
Özüne, belki de artık asla ulaşamayacak şekilde veda eder. Bu, insanın tedavisi çok zor olan gerçek yıkımıdır.
Kendisine iyi davranmayan, bir başkasına nasıl iyi davranabilir? İyiliğin başlangıcı, bizim kendimize yaptığımız iyiliğin bir tohum olarak toprağa atılmasına benzer. Verimli toprakta kaliteli tohum muhteşem bir potansiyelle büyümeye başlar. Kendisini sevmeyenin bir başkasını nasıl ve hangi sevme duygusu ile sevdiği bilinemez. Her şeyin başlangıcı biziz. Kendimizi hak ettiğimiz ölçüde önemsemediğimizde, hiçbir kimseninde bizi önemsemeyeceğini garanti altına almış olur.
Yaşam istemeyene vermez. Nasıl istenilmesi gerektiğini bilmeyene de cimri davranır. Zenginliği kendi iç dünyasında bulabilmiş insan öncelikle kendisine sonra da tüm insanlığa iyi davranmaya kendiliğinden başlar.
İnsanın kendisini sevmesi mağrur olmasını gerektirmez. Kendisini seven kendisi ile barışık insandır. Üstünlük taslamak ya da kibirli olmak farklı duygulardır. Bu duyguları ego hakimiyeti ortaya çıkarır. İnce, ipince bir sınırla bu duyguların yaşanılması bazen karmaşaya neden olabilir. Kendisini "eksik ve kusurlu" gören bir insan bunu mütevazilik olsun diye yaparken, aslında dikkat etmeksizin egosunun kontrolünde yaşamını tanzim etmeye başlamıştır. Ego, kendisini bazen öylesine manipule eder ki insan hiç fark etmeksizin farklı duygu durumlarını özüne uygun değil de egosunun kontrolünde yaşamaya başlar. Ego normal kişilikleri bir buldozer gibi ezip geçme eğilimindedir. Kendi düşüncelerimizin ve eylemlerimizin yine kendimiz tarafından gerekli balistik incelemeye tabi tutulmasını engeller.
Ego hakimiyetine girmiş zihinler mutlaka sınırsız olanakların okyanusunda bodoslama bir aysberge çarpacaktır. O aysberg, basireti açılmış ve tüm kaliteli vasıflarla donanmış insan ruhudur. Aslında yaşamımızın özü olan insan ruhu; tüm sınırlamaların etkisinden kendisini kurtarmış, her şeyin bir alternatifinin mutlaka olduğu gerçeğini benimsemiş, hayatı bir akademi gibi gören, bu hayatın içinde bir akrobat gibi riskler alabilen, ağdalı değil çok net ve kolayanlaşılabilen bir dil kullanan, bulunduğu her ortama ilkeleri doğrultusunda adapte olabilen, çok yüzlülüğün, samimiyetsizliğin, ayran gönüllülüğün pençesinden kendisini kurtarmış, kişiliğinin bütünlüğünü büyük oranda gerçekleştirmiş, kendisine güvenen, çözüme odaklı, birleştirici çalışmalar yapan, barıştan hoşlanan, ölçülü ve dengeli tevazuda zirveye yükselmiştir.
Tüm bu deneyimleri gerçekleştirebiliriz. Yaşam içinde minicik bir olay bile bizim muhteşem bir değişime uğrayıp, yaşam yolculuğuna daha farklı devam etmemizi sağlayabilir. Farklı bir bakış açısı ve yorum, ufkumuzu açabilir. Bazı olaylar ufkumuzu karartabilir. Gerçek aydınlanma yolunda erdemliliğe ulaşma mücadelesi ise hiç bitmeden sürer.

Reiki'nin Üç Aşaması

Reiki'nin uygulanması üç aşama halinde gerçekleşir. Aşamalar birbirinden çok farklı değildir. Her yerde yapılması ve pratikliği, sonuca ulaşmada anlamlı bir kolaylık sağlar.

Birinci aşama:

Reiki uygulamak isteyen kişi reiki master tarafindan uyumlama alır ve reiki'yi birinci aşamada uygulamaya hazır hale gelir. Uygulamaya karar verdiğinde hemen kanaloluverir. Uygulama esnasında uygulayıcı ve reiki uygulanan kişinin yan yana ya da birbirine yakın herhangi bir pozisyonda olması gerekir.

İkinci aşama:

Bu aşamanın uyumlamasını alır ve reiki sembollerini öğrenir. İkinci aşamayı uygularken uzakta bulunan obje, kişi ve soyut konulara yönelebilme özelliğine kavuşur.

Üçüncü aşama:


Bu aşama reikide ustalaşıldığının bir göstergesidir. Bu aşamaya gelmiş kişi artık uyumlama yapma ve reiki öğretme yetkisine de sahiptir. Bu aşamada bulunan reiki uygulayıcısı, reikinin artık kendisi için bir yaşam biçimi haline geldiğini tecrübe eder.

Uyumlama (İnisiyasyon)

Uyumlama işlemi kişinin bir bakıma reiki'ye uygunlaştırılması, akort edilmesi, ayarlanması veya onunla özdeşleştirilmesi anlamlarını taşır. Bir tür frekans ayarının yapılmasıdır, denilebilir. Burada en önemli nokta uyumlamayı yapacak kişinin pozitif bir yaşam felsefesine sahip olmasıdır. Çünkü uyumlamayla tüm negatiflikler ve olumsuz düşünceler yeni uyumlanan kişiye bulaşır. Düşünceler ve duygu durumları da tıpkı bulaşıcı hastalıklar gibi inisiyasyon sırasında diğer insana tamamen aktarılır. Son yıllarda bazı uygulayıcıların, negatif düşünceleri yüzünden kendi yaşamlarını tanzim edememelerine rağmen başkalarını inisiye etmeye çalışmaları, bazı reiki uzmanlarınca eleştiri konusu yapılmaktadır.
Aslında uyumlama işlemi, reikiye has olan gizemin önemli bir parçasıdır. Bu işlem, iyileşme ve iyileştirmeye karşı ilgi duyan ve farklı bir bilinç hali boyutuna geçmesinin kendisini farklılaştıracağırıa inanan insanlar için özellikle önem taşır. Yaşam amacında önemli bir değişimin gerçekleşmesini sağlayacak bilinçaltının gücünü aktifleştirme çabası da denilebilir.

Reikinin Uygulanması

Uygulamada el ve ayaklar kullanılmaktadır. Genellikle el tercih edilir. Vücudun üzerinde özellikle çakra bölgelerinde el bir süre tutularak çakraların daha düzenli ve aktif bir şekilde çalışmaları sağlanır.
Uygulama esnasında hasta bir sandalye üzerinde oturur veya bir muayene sedyesi ya da orta sertlikte bir yatakta sırt üstü uzanarak yatış pozisyonunu alabilir.
Burada özellikle uygulamanın pratikliği önem taşır. Uygulayıcı kendisini tedavi ediyorsa ellerini kendi vücudunda belirli yerlerde bir süre tutar ve zihnen çakraların konum ve işleyişlerini görme, hissetme çalışmasında algı boyutunu geliştirir. Bir süre sonra algı boyutunda gösterdiği başarıya göre hangi istasyonda (çakrada) ne kadar kalarak istirahat edeceğini ve yakıt alacağını/vereceğini (enerji transferi) kendiliğinden belirleme gücüne kavuşur.
Bu uygulamada öncelikle kendisi farklı bir bilinç haline geçebilmeye başladığında enerji transferini yaptığı kişide de farklı bir bilinç hali geliştirebildiğini tecrübe etmeye başlar. Her ne kadar şifacılık uygulamalarında farklı bilinç halleri uygulayıcıdan bağımsız olsa da, burada ilk başlayanlar için nispeten bu bağımlılığın gücü biraz hissedilebilir Çünkü yaşam; dolu olanın boşalmasını, almış olanın vermesini ve vermiş olanın çoğalmasını kuvvetle destekler.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp