Düşüncelerinizi Gözden Geçirin

Düşüncelerinizi Gözden Geçirin :

NEYE İNANIYORSAK, O BiZiM GERÇEGiMiZ OLUR.

Birden bire kendinizi ekonomik bir yıkımın içinde bulursanız, bir boyuttaekonomik rahatlığa layık olmadığınıza inanabilirsiniz ya da ödemesiz ve borçsuz bir hayatı olmadığını düşünebilirsiniz. Veya iyi şeylerin uzun sürmediğine inanıyorsanız, mücadelesiz hayatın olmadığını mı düşünüyorsunuz, yoksa sık sık işittiğim gibi «Ben de şans yok» mu diyorsunuz?

Bir türlü sağlıklı bir ilişki kuracak kişi karşınıza çıkmıyorsa, «Kimse beni sevemez» veya «Sevilmeye layık değilim» inancına sahip olabilirsiniz. Belki de tıpkı anneniz gibi yönetilmekten korkuyorsunuzdur veya «insanlar hep beni kullanıyorlar» diye düşünüyorsunuz. Sık sık hastalanıyorsanız, «Ailemde herkes sık sık hastalanıyordur. Belki de hava değişimlerinin kurbanısınız. Ya da «Ben hayata acı çekmek için gelmişim» veya «Başım sıkıntıdan bir türlü kurtulmuyor.»

Belki de daha farklı bir inancınız var. Hatta onun farkında bile olmayabilirsiniz. çoğu insan farkında olmuyor. Sorunlarının nedenlerinin dışarıdan görünen koşullar olduğunu sanıyorlar. Birisi size dışsal koşullar ile içsel düşünceler arasındaki bağlantıyı gösterene dek, hayatta kurban rolü oynamayı sürdürürsünüz.

Sorun ne olursa olsun, kökeni bir düşünce kalıbında yatıyor ve DÜŞÜNCE KaLIPLARI DEĞİŞTİRİLEBİLİR. Size doğru gelebilir, doğru gibi GÖRÜNEBİLlR; tüm bu sorunlar hayatımızda sürekli mücadele ettiğimiz problemler. Ama karşılaştığımız sorun ne kadar zor olursa olsun, içsel bir düşünce kalıbının, dıştaki sonucundan başka bir şey değil.Hangi düşüncelerin sorunlarınızı yarattığını bilmiyorsanız şu anda doğru yerdesiniz. Çünkü bu kitap bunları bulmanıza yardımcı olmak amacıyla yazıldı. Hayatınızdaki sorunlara bakın. Ve kendinize sorun. «Hangi düşüncelerimle bu sorunu yaratıvorum?»

Kendinize sessizce oturup bu soruyu sorma olanağı tanırsanız, içsel zekanız size yanıtı gösterecektir.0, Sadece Çocukluğunuzda Öğrendiğiniz Bir inanç Bazı inançlarımız olumlu ve yararlıdır. Bu tür düşünceler, yaşam boyu bize yardımcı olur. «Caddeyi geçmeden sola, sağabak» gibi. Bazı düşünceler ise ilk başta yararlı oluyor. Ama büyüdüğü müzde artık hükmü kalmıyor. «Yabancılara karşı dikkatli ol» küçük bir çocuk için gerekli ama bir yetişkin için aynı inancı sürdürmek insanlardan korkmaya ve yalnızlığa neden oluyor. Neden «Bu gerçekten doğru rnu?» sorusunu kendimize sormak için pek zaman ayırmıyoruz? Örneğin, «Öğrenmek benim için zor» diye bir inanca neden sahibim? «Peki, bu hala doğrumu?» «Bu inanç nereden kaynaklanıyor?» «ilkokul birinci sınıf öğretmenim bana böyle dediği için mi hala doğru olduğuna inanıyorum?» «Bu inançtan vazgeçmek benim için iyi olacak mı?»

«Erkekler ağlamaz», «Kızlar ağaçlara tırrnanmaz» gibi inançlar, duygularını saklayan erkekler, fiziksel etkinliklerden korkan kadınlar yaratıyor. Çocukken bize dünyanın tehlikeli, korkulacak bir yer olduğu öğretiimişse, bu inancı doğrulayacak her şeyi, kendimiz için doğru olarak kabul ediyoruz . «Yabancılara güvenilmez», «Geceleri yalnız başına sokağa çıkılmaz. veya «İnsanlar seni aldatır» gibi inançlar için de aynı şey geçerli. Ama çocukken bize dünyanın güvenli ve dost bir yer olduğu öğretiimişse, inançlarımız da farklı olacaktır. Gittiğimiz her yerde dost insanlarla karşılaşacak, sevgiyi her yerde bulabilecek veneye ihtiyaç duyuyorsak, bir şekilde ihtiyacımız karşılanacaktır. Çocukken, «Hep benim yüzümden- duygusu ve suçlaması bize yaşatılmışsa, hayat boyu ne olursa olsun «Hep benim yüzümden » olduğu suçluluk duygusunu taşıyacağız. Bu inancınız sizi sürekli özür dileyen biri haline getirecektir. Çocukken, «Ben önemli değilim»i öğrendiyseniz, bu inanç sizi hep kuyrukların sonunda bırakacaktır. Benim çocukluğum da, okulda bir dilim pastayı bile yiyemeyen tek öğrenci olduğum gibi. Bana sıra geldiğinde pasta bitmişti. Bazen, kimse size dikkat etmediği için, görünmez olduğunuz duygusuna bile kapılıyorsunuz.

Çocuklukta yaşadığınız şeyler size «Kimse beni sevmlyoru mu öğretti? Yalnızlık çekeceğinizden emin olabilirsiniz. Hayatınıza arada sırada bir arkadaş veya sevgili girse bile, kısa süreli olacaktır.

Aileniz size «Hiçbir şey vetmlyor-u mu öğretti? Sürekli ucu ucuna yaşıyor ya da borç harçtan bir türlü kurtulamıyor olacaksınız.

Her şeyin çok zor olduğuna ve gittikçe de zorlaşacağına inanarak büyüyen bir hastam vardı. Hayattaki en büyük zevki tenis oynamaktı. Sonra dizini incitti. Bulabildiği her doktora gitti, dizi gittikçe kötüleşti. Sonunda hiç tenis oynayamaz hale geldi. Bir başka hastam bir din adamının oğluydu. Herkesin kendisinden önce gelmesi gerektiği öğretisiyle büyümüştü. Din adamının ailesi hep başkalarından sonra geliyordu. Bugün müşterilerine en karlı olanakları sunmada çok başarılı bir borsacı. Ama kendisi cep harçlığı konusunda bile sıkıntı çekiyor. inancı hala onu başkalarının ardında, kuyruğun sonunda tutuyor.İnanıyorsanız, Doğrudur.

«Ben böyleyim işte», «Hayat böyle, ne yapayım» sözleri ne kadar sık söylenen sözler. Bu sözlerden çıkan anlam, iNANDıGIMIZ şeylerin bizim için doğru olduğudur. Genellikle inandığımız şey, bir başkasının düşüncesini, kendi inanç sistemimizle birleştirmek oluyor. Tüm inandığımız diğer şeylerle uyum sağlaması da doğal oluyor.

Sabah uyandığınızda, yağmur yağıyorsa «Öff, ne kötü bir gün!» diyenlerden misiniz? Kötü bir gün değiL. Sadece ıslak bir gün. Yağmura uygun kıyafetler giyip, bakış açımızı değiştirdiğimizde, birçok zevkli yağmurlu günler yaşayabiliriz. Eğer inancımız, yağmurlu günlerin kötü olduğuysa, yağmurlu günleri hep içimiz sıkılarak yaşayacağız. O anda olan şeyle akmak yerine, gün boyu akıntıya karşı kürek çekeceğiz.«iyi» ya da «kötü» hava diye bir şey yok. Sadece bireysel tepkilerimiz var.t>< Güzel bir hayat istiyorsak, güzel düşüncelerimiz olmalı. Üretkenlik içinde geçen bir hayat istiyorsak, üretken düşüncelerimiz olmalı. Sevgi dolu bir hayat istiyorsak, sevecen düşüncelerimiz olmalı.

Doğru Mu? «Doğru mu ya da gerçek rni?» sorusunun iki yanıtı vardır. «Evet» ve «Hayır». Eğer doğruluğuna iNANIYORSANIZ doğrudur. Doğru olmadığına iNANIYORSANIZ doğru değildir. Nasıl baktığınıza bağlı olarak bardak hem yarı dolu, hem yarı boştur. İçinden düşünmeyi seçeceğimiz milyarlarca düşünce var. Çoğumuz, anne babamızın düşündüğü doğrultudaki düşünceleri seçiyoruz. Ama böyle devam etmek zorunda değiliz. Yalnızca böyle düşünmemiz gerektiğini söyleyen bir yasa yok.Neye inanmayı seçiyorsam, o, benim için gerçek olur. Neye inanmayı seçiyorsanız, o, sizin gerçeğiniz olur. Düşüncelerimiz tamamiyle farklı olabilir. Yaşamımız ve deneyimlerimiz de tümüyle farklı.

DÜŞÜNSEL VE SÖZSEL OLARAK NE TÜR MESAJLAR GÖNDERiYORSAK, AYNI BİÇİMDE BiZE GERi GELECEKTiR.

Her An Yeni Bir Başlangıçtır

Tekrar ediyorum. GÜÇ NOKTASI DAiMA ŞiMDiKi ANDADIR. Asla çaresiz değilsiniz. Değişim, KENDi DÜŞÜNCELERiMİZ DE şimdi ve burada başlıyor! Ne kadar uzun süredir olumsuz bir süreç içinde yaşadığımız, hastalıklarımız, sağlıksız ilişkilerimiz, ekonomik sorunlarımız ya da kendimizden nefret ettiğimiz önemli değil. Bugün değişebiliriz! Sorunlarınızın artık gerçeğiniz olması gerekmiyor. Artık geldikleri yere, hiçliğe geri dönebilirler. Bunu başarabilirsiniz. Unutmayın, zihninizde düşünen tek kişi sizsiniz. Dünyanızın gücü ve yetkesi sizsiniz. Geçmişinizdeki düşünce ve inançlarınız bugününüzü ve de bu ana kadar yaşamış olduklarınızı yarattı. Şimdi, şu anda inanmayı ve düşünmeyi seçtiğiniz şeyler, bir sonraki anınızı, yarınınızı, gelecek ayınızı, gelecek yılınızı yaratıyor.

Evet, sen sevgili dostum! Sana yılların birikimi olan tecrübelerimden gelen, en mükemmel öneriyi sunabilirim. Sense, aynı eski düşüncelerini seçmeye devam edebilirsin, değişmeyi reddederek sorunlarınla baş başa kalmayı seçebilirsin. Kendi dünyanm gücü ve merkezi sensin! Neyi düşünmeyi seçiyorsan, karşma o çıkacaktır!

Şu an, yeni bir sürecin başlangıcı. Her an, yeni bir başlangıçtır. Ve bu an, şimdi ve burada senin için yeni bir başlangıçtır. Bunu bilmek ne güzel, değil mi? Bu an, GÜÇ NOKTASI'dır! Bu an, değişimin başladığı noktadır!

Doğru mu?

Bir dakika dur ve düşüncelerini yakala. Şu anda neler düşünüyorsun? Eğer düşüncelerinin hayatına şekil verdiği doğruysa, şu anda düşündüğün şeyin, senin için doğru olmasını istermisin? Eğer düşündüğün şey, endişe, kızgınlık, kırgınlık, intikam ya da korku doluysa, bu düşüncelerinin sana nasıl geri geleceğini düşünüyorsun?

Düşüncelerimizi yakalamak her zaman kolay bir şey değil.Çünkü düşünceler çok hızlı hareket ediyor. Ama bu andan itibaren ağzımızdan çıkan sözcüklere dikkat etmeye ve dinlemeye başlayabiliriz. Ağzınızdan çıkan sözün olumsuz sözcükler içerdiğini farkettiğiniz anda durun. Cümlenin yarısında olsa bile. Ya cümleyi olumlu bitirin ya da tamamlamaktan vazgeçin. Hatta «iptal» bile diyebilirsiniz. Bir kafeteryada, hatta lüks bir otelin açık büfesinde sırada olduğunuzu düşünün. Sadece çeşit çeşit yiyecekler yerine, çeşit çeşit düşünceler sunuluyor. istediğiniz düşünceleri seçmekte özgürsünüz. işte bu seçtiklerinizle yarınınızı yaratıyor olacaksınız. Şimdi, size acı verecek ve sorun yaratacak düşünceleri seçmek aptallık değil mi? Sizi her seferinde hasta ettiği halde seçmeyi sürdürdüğünüz yiyecekleri yemeye devam etmek gibi. Belki bir ya da iki kez o yiyeceği yeriz. Ama hangi yiyeceğin bizi hasta ettiğinin farkına vardığımızda o yiyeceklerden uzak dururuz. Düşünceler için de bu geçerli. Acı VEREN VE SORUN YARATAN DÜŞÜNCELERDEN UZAK DURALIM. ilk öğretmenlerimden biri, Dr. Raymond Charles Barker, sürekli şöyle derdi: «Bir sorun olduğunda, yapmanız gereken birşey yok, bilmeniz gereken bir şey var.»Düşüncelerimiz, geleceğimizi yaratıyor. Hayatımızın şu anında istemediğimiz şeyleri yaşıyorsak, durumu değiştirmek için düşüncelerimizi kullanmalıyız. Ve hemen şu anda değişmeye başlayabiliriz.

'" Okullarda öğretilen ilk konunun «Düşünceleriniz Nasıl Çalışıyor'» olmasını çok isterdim. Çocukların savaş tarihlerini ezberlemelerinin önemini hiç alışmış değilim. Düşünce enerjisinin ziyanı gibi geliyor bana. Bunların yerine, onlara şu tür önemli konuları öğretebiliriz: Zihin Nasıl Çalışır, Mali Durumla Nasıl Başedilir, Ekonomik Güvence için Nasıl Yatırım Yapılır, Nasıl Anne Baba Olunur, Sağlıklı ilişkiler Nasıl Yaratılır, Özgüven ve Özdeğer Nasıl Kazanılır ve Korunur vb. Bugün öğretilen derslerin yanısıra bu konuların da öğretildiği okullarda yetişen bir kuşak yetişkinin yarattığı dünyayı düşünebiliyor musunuz?

Kendilerine saygı ve sevgi duymayı bilen mutlu insanların dünyasına sahip olacaktık. Ekonomik sistemi, bilinçli yatırımlarla, geliştiren ve kendileri de parasal açıdan rahat yaşayan insanların dünyasına sahip olacaktık. Bu kuşak herkesle iyi ilişkiler kurabilecek ve anne baba rolünü rahatlıkla üslenebilecekti. Böylece kendilerine sevgi saygı duyan bir kuşak çocuk yetiştirebilecekti. Tüm bunlarla birlikte, her insan bireyselliğini koruyarak, kendi yaratıcılığını ifade ediyor olacaktı. Boşa harcayacak zamanımız yok. Hadi çalışmaya devam edelim.

Hayatın sonsuzluğunda, bulunduğum noktada her şey mükemmel, bütün ve tam. Artık eski sınırlamalara ve yokluklara inanmayı seçmiyorum. Şimdi kendimi Evrenin beni gördüğü gibi görmeyi seçmeye başlıyorum; mükemmel, bütün ve tam. Varlığımın gerçeği şu ki, ben mükemmel, bütün ve tam olarak yaratıldım. Şimdi mükemmel, bütün ve tamamım. Daima mükemmel, bütün ve tam olacağım. Hayatımı bu anlayışla yaşamayı seçiyorum. Doğru yerde, doğru zamandayım, doğru şeyi yapıyorum. Dünyamda her şey iyi ve güzel.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp