Değişmeye Karar Vermek

Değişmeye Karar Vermek :

Bu noktada çoğu insan şöyle tepki gösterir: Yaşamlarındaki bir dolu sorun karşısında, kollarını çaresizlik içinde açarlar. Bazıları da hayata ya da kendilerine kızarlar ve vazgeçerler. Vazgeçmekten kastettiğim şöyle bir karar vermektir. «Her şey çok umutsuz. Değişim yapmak imkansız. Öyleyse niye uğraşayım?» Devamı da şöyle gelir: «Sadece olduğun gibi kal. Nasılsa acıyla nasıl başedebileceğini biliyorsun. Hoşlanmıyorsun ama bildiğin bir şey ve daha da kötüleşmemesi için dua et.»Bana göre, sürekli kızgınlık, ahmaklık şapkasını kafaya geçirip bir köşede oturmaya benziyor. Bu, size tanıdık gelmiyor mu? Bir şeyoluyor ve kızıyorsunuz. Başka bir şeyoluyor, yine kızıyorsunuz. Başka bir şey daha oluyor, yine kızıyorsunuz. Bir başka şey daha oluyor ve yine kızgınsınız. Ama kızgınlığın ötesine bir türlü geçemiyorsunuz. Bu, size ne yarar sağlıyor? Sadece kızgın olmak için zamanınızı harcamak, aptalca bir tepki. Aynı zamanda hayatı yeni ve farklı bir şekilde görmeyi reddediş oluyor.

Kendinize sizi kızdıran böylesine çok durumu nasılolup da yarattığınızı sormak çok daha yararlı olacaktır. Tüm bu öfkenize nelerin yol açtığına inanıyorsunuz? Başkalarında sizi sinirlendirme isteğini uyandıracak ne yapıyorsunuz? Neden istediğinizi elde etmek için kızgın olmaya gereksinim duyduğunuza inanıyorsunuz? Ne verirseniz, onu ahrsınız. Ne kadar çok kızgın tepkiler verirseniz, sizi kızdıracak o kadar daha çok olay yaratıyorsunuz demektir. Ahmaklık şapkasını giyip bir köşede oturarak yerinde saymak gibi.

Bu satırlar sizi kızdınyor mu? iyi! On ikiden vuruyoruz öyleyse. Bu, sizin değiştirmeye istekli olabileceğiniz şeydir. «Değişmeye istekliyim» Kararını Verin Gerçekten ne kadar inatçı olduğunuzu bilmek istiyorsanız, değişmeye haz" olup olmadığmızı düşünün. Hepimiz hayatımızın değişmesini, daha kolay ve iyiye doğru gitmesini istiyoruz, ama yeter ki biz değişmek zorunda olmayalım. Onlann değişmesini tercih ederiz. Bunun olması için, biz içimizde değişmeliyiz. Düşünme biçimimizi, konuşma biçimimizi, kendimizi ifade etme biçimimizi değiştirmeliyiz. Tüm bunlardan sonra ancak dış dünyamızdaki değişimler oluşacaktır. işte bu atılacak bir sonraki adım. Artık sorunlarımızın ne olduğu ve nereden geldikleri konusunda oldukça bilgiliyiz. Şimdiyse değişmeye istekli olma zamanı. Ben de oldukça inatçı biriyim. Şimdi bile bazen, hayatımda bir değişiklik yapmaya karar verdiğimde, inatçı damarım kabarır ve düşüncelerimi değiştirmeye karşı direncim güçlenir. Geçici bir süre kendimi haklı görür, kızar ve kabuğuma çekilirim. Evet, bunca yıllık çalışmalarımdan sonra bile hala arada sıra da böyle durumları yaşarım. Bu da benim öğrenmem gereken derslerden biri. Ama artık böyle duyguları yaşadığım zaman, çok önemli bir değişim noktasına parmak bastığım, biliyorum. Hayatımda verdiğim her değişim kararında, yeni farkına varmam gereken, derinlerde gömülü bir inancın su yüzüne çıkacağını hissediyorum. Bu yüzden de daha derinlere inmem gerekiyor. Her eski katman, yeni düşünceye yerini bırakmak için çözülmek zorunda. Bazıları kolay oluyor, bazılarıysa iri bir kaya parçasını bir tüyle kaldırmaya çalışmak gibi.

Değiştirmek istediğimi söylediğim bir konuda eski inananıma ne kadar sıkı sıkı sarılıyorsam, ondan kendimi kurtarmamın da o kadar önemli olduğunu biliyorum. Bunları ancak öğrenerek başkalarına öğretebilirim. Bana öyle geliyor ki, gerçekten iyi öğretmenler, her şeyin kolay olduğu mutlu aile yuvalarından gelmiyorlar. Çok acı ve zorlukların yaşandığı ortamlarda yetişmiş oldukları için, şimdi bulundukları noktaya adım adım uğraş vererek geliyorlar. Başkalarına özgürleşmede yardım edebi/meleri de bu sayede oluyor. İyi öğretmenlerin çoğu sürekli kendi üzerlerinde çalışmaya devam ediyorlar. Daha derinlerdeki katmanlardaki sınırlamalardan kendilerini kurtarmak, özgür kılmak için sürekli çalışıyorlar. Bu, ömür boyu süren bir uğraş oluyor. Eskiden yaptığım inançları değiştirme çalışmalarımla bugün küler arasındaki en büyük fark, şimdi bu inançlardan kurtulmak için kendime kızmam gerekmemesi. Artık içimde değişmesi gereken bir şey bulduğum için kötü bir insan olduğum inancını seçmi yorum.

Ev Temizliği

Şimdi yaptığım zihinsel çalışma ev temizliği gibi bir şey. Düşünce odalarımın her birine girip, düşünce ve inançları gözden geçiriyorum. Bazıları sevdiğim düşünceler, onları cilalayıp parlatarak daha da kullanışlı hale getiriyorum. Bazılarınınsa yenilenmeye ya da tamir edilmeye ihtiyacı var. Bazıları dünkü gazete ler, eski dergiler ve artık giyilmeyen giysiler gibi. Onları da çöp tenekesine atıyorum. Ve hayatımdan tümüyle çıkıp gidiyorlar. Bu temizliği yaparken kızgınlık duygusunu yaşamıyor ya da kötü bir insan olduğum hissine kapılmıyorum.

Alıştırma: Değişmeye istekliyim

«Değişmeye istekliyim.» Bu olumlu ifadeyi sık sık söyleyin. «Değişmeye istekliyim. Değişmeye istekliyim.» Bu sözcükleri söylerken boğazınıza dokunun. Boğaz, bedende değişimlerin oluştuğu enerji merkezidir. Boğazınıza dokunarak değişim sürecinde olduğunuzu onaylıyorsunuz. Hayatınızda değişiklikler olmaya başladığında, bu değişiklerin oluşmasına izin verin. Şuna özellikle dikkat edin: Değişime en direndiğiniz şeyler, değiştirmeye EN ÇOK iHTiYACıNıZ olan şeylerdir. «Değişmeye istekliyim.» Evrensel Akıl düşüncelerinize ve kullandığınız sözcüklere daima yanıt verir. Değişmeye istekli olduğunuzu söyledikçe, yaşamınızdaki şeyler kesinlikle değişmeye başlayacaktır. Değişmenin Birçok Yolu Benim yolum, yani düşüncelerle çalışmak, değişmek için tek yol değildir. Aynı etkinlikte olan başka yöntemleri de var. Kitabın sonuna bunlardan birçoğunu içeren bir liste ekledim. Bunlar arasında ruhsal yaklaşım, zihinsel yaklaşım, fiziksel yaklaşım var. Holistik tedavi beden, zihin ve ruhu kapsar. Bu alanlardan herhangi birinden başlayabilirsiniz. Ama adım adım diğerlerini de dahil etmelisiniz. Bazıları zihinsel yaklaşımla başlar, workshoplara (grup çalışmalarına) ve terapilere katılır. Bazıları ruhsal (spiritüel) alanda meditasyon ve duayla başlar. Evinizi temizlemeye hangi odadan başladığınız hiç önemli değiL. Size en kolay gelen odayla başlayın Diğerleri kendiliğinden izleyecektir.

Abur cubur yiyeceklere düşkün olanlar, işe ruhsal alanda başladıkları zaman çoğunlukla sağlıklı beslenmeye doğru çekilirler. Bedenlerine aldıkları maddelerin kendilerini nasıl hissettikleri ve nasıl göründÜkieriyle yakından ilgili olduğunu anlamalarını sağlayacak ya bir kitap bulurlar ya da bir arkadaşla tanışırlar veya bir kursa giderler. Gelişme ve değişme arzusu oldukça, nasıl olsa bir kapı diğerini açacaktır. Sağlıklı beslenme konusunda fazla ayrıntıya girmem. Çünkü tüm sistemler değişik insanlar için uygun. Holistik alanda işbirliği yaptığım uzmanlar var. Eğer hastalarımın sağlıklı beslenme konusunda bilgiye ihtiyaçları olduğunu görürsem, ilgili uzman kişilere gönderirim. ihtiyacınız olan konuda, ya kendi araştırmanızı yapabilir ya da uzman kişiye danışabilirsiniz. Beslenme Üzerine yazılan kitaplar, genellikle bu konuda ciddi sorunları olan kişiler tarafından yazılıyor ve bunlar kendilerini iyileştirmek için geliştirdikleri yöntemleri başkalarına salık veriyorlar. Oysa herkes aynı değildir. Örneğin, makrobiyotik ve doğal çiğ beslenme tümüyle farklı beslenme yolları. Doğal çiğ besıenmeyi seçenler, hiçbir şeyi pişirmiyor, ender olarak ekmek ve tahıl yiyor, aynı öğünde meyva ve sebzeyi biradada yememeye özen gösteriyorlar. Asla tuz kullanmıyorlar. Makrobiyotik yöntemde ise hemen tüm besinleri pişiriyorlar, farklı besin bileşimleri kullanıyorlar ve tuza hayır demiyorlar. Her iki sistem de yararlı ve birçok kişinin sağlığını kazanmasına yardımcı oluyor. Ama tek bir sistem herkes için Çözüm değil.Benim beslenme yaklaşımım çok basit. Eğer toprakta yetişiyorsa ye, toprakta yetişmiyorsa yeme. Ne yediğiniz konusunda bilinçli olun. Tıpkı düşüncelerimize dikkat ettiğimiz gibi. Aynı şekilde bedenimize ve değişik yöntemlerle beslendiğimizde aldığımız işaretlere dikkat etmeyi de öğrerıebiliriz.

Hayat boyu olumsuz düşüncelerle beslediğimiz düşünce evimizi temizlemek, hayat boyu abur cuburla beslediğimiz bedenimizi sağlıklı beslenme programıyla temizlemeye benziyor. İkisi de genellikle iyileşme sürecinde sorunlar yaratırlar. Beslenme yönteminizi değiştirdiğinizde, beden toksik birikimleri atmaya başlar ve bu, birkaç gün kendinizi kötü hissetmenize neden olur.Aynı şekilde, düşünce kalıplarımızı değiştirmeye karar verdiğiniz de, koşullar bir süre, daha kötüye doğru gidiyormuş gibi görünebilir.

Bir Şükran Günü yemeğinin sonunu düşünün. Yemekler yenmiş ve şimdi hindi tepsisinin temizlenme zamanı. Tepsi yanmış hindi derisi parçalarıyla dolu. Tepsinin içine sıcak su ve deterjan koyup bir süre çözülmesini beklersiniz. Sonra ovalamaya başlarsınız. Şimdi görünüm gerçekten kötüdür; eski yanık halinden daha da kötü. Ama ovalamaya devam ettikçe, bir süre sonra tepsiniz ilk alındığı gibi tertemiz olacaktır. Kurumuş, kabuk bağlamış zihinsel kalıpları temizlemek de aynı şey. Eski düşünce kalıplarının çözülmesi için yeni düşüncelerle ıslattığınızda tüm pislikler su yüzüne çıkacaktır. Yemi olumlu düşünceleri uygulamaya devam edin, kısa bir süre sonra eski bir sınırlamayı tümüyle temizlemiş olacaksınız.

Alıştırma: Değişmeyi istemek

Sonunda değişmeyi istemeye karar verdik ve kendimiz için en uygun yöntemleri kullanacağız. Kendi üzerimde ve başkaların da kullandığım bir yöntemi sizinle paylaşmak istiyorum. Önce bir aynanın önünde kendinize Değişmeyi istiyorum» deyin. Nasıl hissettiğinize dikkat edin. Eğer bir direnç gösteriyorsanız ya da değişmek istemiyorsanız, kendinize neden diye sorun. Hangi eski inanca sarılıyorsunuz? Sakın kendinizi suçlamayın, sadece ne olduğuna dikkat edin. O inancınızın size birçok sorun yarattığına bahse girerim. O inancın nereden geldiğini merak ediyorum. Siz biliyor musunuz?

Nereden geldiğini bifsek de, bilmesek de, şimdi onun çözülmesine çalışalım. Tekrar ayrıaya gidin, gözlerinize derinlemesinebakın, boğazınıza dokunun ve yüksek sesle on kez şu sözleri söyleyin: «Tüm direncimi yenmeye istekliyim.»Ayna çalışması çok etkili oluyor. Çocukluğumuzda aldığımız olumsuz mesajlar, ya gözlerimizin içine bakılarak ya da bize suçlayıcı parmak uzatılarak verildi. Bugün çoğumuz ayrıaya bakınca kendimiz hakkında olumsuz bir özellik görüyoruz. Ya görünüşümüzü beğenmiyoruz ya da bir şey için kendimizi suçluyoruz. Aynada gözlerinizin içine bakmak ve kendinizle ilgili olumlu bir açıklamada bulunmak, bana göre, olumlu düşünce ifadeleriyle sonuca ulaşmak için en çabuk yol.

Hayatın sonsuzluğunda, bulunduğum noktada her şey mükemmel, bütün ve tam. Şimdi sakin ve tarafsız olarak eski düşünce kalıplarımı görmeyi seçiyorum ve değişmeye istekliyim. Öğrenmeye hazırım ve öğrenebilirim. Değişmeye hazırım. Bu değişimi yaşarken zevk almayı seçiyorum. Kendimi özgür kılmam gereken başka bir şeyi daha keşffetiğimde, hazine bulmuşcasına coşku duymayı seçiyorum.

An be an değiştiğimi görüyor ve hissediyorum. Eski düşüncelerin artık üzerimde gücü yok. Ben kendi dünyamın tek gücüyüm. Özgür olmayı seçiyorum. Dünyamda her şey iyi ve güzel.

Farkında Olmak iyileşmenin ve Değişmenin ilk Adımıdır Bir durumu değiştirmek için önce derinliklerde gömülü olan düşünce kalıplanmızın farkında olmalıyız. Belki o durumdan söz etmeye, yakınmaya başlarız ya da onu başka kişilerde de farkederiz. Herhangi bir şekilde dikkatimizi çeken bu durumla ilgilenmeye başlanz. Bu noktada bir öğretmen, bir arkadaş, bir kurs ya da bir kitap, sorunu çözme yollannı göstererek bizi uyandırmaya başlar, farkında olmamızı sağlar. Benim uyanışım, bir arkadaşım ın öylesine laf arasında bir toplantıdan söz etmesiyle başladı. Arkadaşım o toplantıya gitmedi, ama içimdeki bir şey beni gitmem için dürttü. Bu küçük toplantı gözlerimi açan ilk basamain Önemini, çok zaman geçtikten sonra anladım.

Bu ilk basamağa gösterdiğimiz tepki, genellikle önemsememe ya da aptalca bulmak oluyor. Bize, belki çok kolay ya da düşüncemize uymayan bir yololarak geliyor. Uygulamak istemiyoruz. Direncimiz çok güçlü oluyor. Hatta önerilenleri ciddiye alıp uygulama düşüncesine bile kızıyoruz. Bunun iyileşme sürecinde ilk basamak olduğunu farkedebilirsek, bu tür bir tepki çok iyi. Bana göre, kişinin herhangi bir direnç göstermesi iyileşme sürecine girmiş olduğunun bir kanıtı. Aslında bu süreç, bir değişiklik yapmamız gerektiğini düşündüğümüz anda başlar. Sabırsızlık, öğrenmeye ve değişmeye gösterilen direncin bir başka şeklidir. Bir şeyin hemen, çabucak gerçekleşmesini istediğimizde, yarattığımız sorundan öğrenilecek dersler için kendimize zaman tanımamış oluyoruz.

Evinizde bir başka odaya gitmek istiyorsanız, kalkıp o odaya doğru adım adım yürümek zorundasınız. Oturduğunuz sandalyeden kımıldamadan öbür odada olmayı istemek işe yaramaz. Aynı bunun gibi, hepimiz tüm sorunlarımızdan kurtulmak istiyoruz, ama bizi sonuca götürecek küçük adımları atmaya yanaşmıyoruz.

Şimdi, durumları ve koşulları yaratma sorumluluğunun kendimize ait olduğunu kabul etmenin zamanı. Sorumluluğu kabul edin demekle, suçluluk duyun ya da "kötü insan» olduğunuzu hissedin demek istemiyorum elbette. Her düşünceyi deneyime çeviren "içinizdeki gücü» tanıyın diyorum. Geçmişte bu gücü, bilmeden, istemediğimiz deneyimleri yaratmak için kullandık. Ne yaptığımızın farkında değildik. Şimdi, sorumluluğumuzu kabul ederek, FARKINDA OLUYORUZ ve bu gücü bilinçli olarak olumlu yollarla yararımıza kullanmayı öğreniyoruz. Sık sık, bir hasta ma çözüm önerdiğimde - konuya bir başka açıdan bakmayı ya da konuyla ilgili kişiyi aftetmeyi - çenelerin kasılmaya, kolların sımsıkı göğüs üzerinde kavuşturulmaya başIandığını görüyorum. Hatta yumruklarını bile sıkanlar oluyor. Direnç açığa çıkıyor ve değişmesi gereken noktayla temas kurduğumu anlıyorum. Hepimizin öğrenmesi gereken dersler var. Bizim için en zor olan şeyler, öğrenmeyi seçtiğimiz dersler oluyor. Kolayolanlar ders değil, zaten bildiğimiz şeylerdir.

Dersler, Farkında Olmakla Öğrenilebilir

Size neyi yapmak en zor geliyorsa ve neye en çok direnç gösteriyorsanız, işte o anda öğrenmeniz gereken dersle karşı karşıyasınız. Direncinizi kırarak teslimiyet ve öğrenmeniz gereken şeyi öğrenmeniz için kendinize izin vermek, bundan sonraki adımı atmanızı kolaylaştıracaktır. Direncinizin sizi değişimden alıkoymasına izin vermeyin. ikisinin üzerinde de çalışabiliriz:

1) Direncinizi gözlemek,

2) Yine de zihinsel değişimleri yapmak. Kendinizi gözlemleyin, nasıl direnç gösterdiğinizin farkına varın ve değişimi sürdürün.

Sözsei Olmayan ipuçları

Davranışlarımız çoğu kez direncimizi ortaya koyar. Örneğin: Konuyu değiştirmek. Odayı terketmek. Tuvalete gitmek. Geç kalmak. Hastalanmak. Başka bir şey yaparak ertelemek. Çok meşgulolarak ertelemek. Zamanı boşa geçirerek ertelemek. Gözleri kaçırmak veya pencereden dışarı bakmak. Bir derginin sayfalarını karıştırmak. Dikkati vermekten kaçınmak. Yemek, içmek, sigara içmek. Bir ilişkiyi başlatmak veya bitirmek. Arabada, aletlerde, su borusunda vb. arızalar yaratmak. Tahminler Yürütmek Direncimizin haklı nedenlere dayanması için, başkaları hakkında tahminler yürütürüz. Uğraşmanın nasılolsa bir yararı olmayacak. Kocam/karım bunu anlamayacak. Tüm kişiliği mi değiştirmek zorunda kalacağım. Sadece deliler terapiste gider. Benim sorunuma kimse yardım edemez. Onlar haklı öfkemin nedenlerini anlayamaz. Benim durumum farklı. Onları rahatsız etmek istemem. Kendi kendine nasılolsa çözümlenir. Başka kimse bunu yapmaz.

İnançlar

Kabullenerek büyüdüğümüz inançlar, değişime karşı direnci miz olur. Bu sınırlayıcı düşüncelerden bazıları: Daha önce yapılmadı. Doğru gelmiyor. Benim bunu yapmam doğru değiL. Bu, ruhaniliğe (spiritüelliğe) uymaz. Ruhani insanlar öfkeye kapılmaz. Kadınlar / erkekler öyle yapmaz. Ailemde hiç kimse öyle yapmadı. Aşk bana göre değiL. Çok aptalca bir şey. Gitmek için çok uzak. Çok fazla çalışmak gerekiyor. Çok pahalı. Çok uzun sürecek. Böyle bir şeye inanmıyorum. Ben o tür bir insan değilim.

Onlar

Gücümüzü başkalarına verir, sonra bunu değişmeye karşı gösterdiğimiz direnç için bir mazeret olarak kullanırız. işte bu tür düşüncelerden bazıları: Tanrı onaylamaz. Yıldızların onaylamasını bekliyorum. Uygun bir ortam değiL. Değişmeme izin vermezler. Doğru öğretmene/ kitaba/ kursa/ araçlara sahip değilim. Doktorum izin vermez. işten izin alamam. Onların etkisi altında kalmak istemiyorum. Hatta tümüyle onlarda. Önce onlar değişmeli. ......... yapar yapmaz, sıra buna gelecek. Seni onlar anlamıyor(sun). Onları incitmek istemem. Bu, benim yetişme tarzıma, dinime, felsefeme ters düşüyor. Kendimiz Hakkındaki Düşüncelerimiz Bizi sınırlayan ve değişmeye direnç göstermek için kullandı- ğımız kendimizle ilgili düşüncelerimiz var. Örneğin: Çok yaşlıyım. Çok gencim. Çok şişmanım. Çok zayıfım. Çok kısayım. Çok uzunurn, Çok tembelim. Çok güçlüyüm. Çok güçsüzüm. Çok aptalım. Çok zekiyim. Çok fakirim. Çok değersizim. Çok uçarıyım. Çok ciddiyim. Çok katıyım.

Geciktirme Taktikleri

Direncimiz, sıklıkla geciktirme taktikleri olarak kendini gösterir. Şu tür mazeretiere başvururuz: Sonra yaparım. Şu anda düşünemiyorum. Şimdi zamanım yok. işimden o kadar fazla zaman ayıramam. Evet, çok çok güzel bir fikir. Başka zaman yaparım. Yapacak o kadar çok başka işim var ki. Yarın, bunun üzerinde dÜşüneceğim. Şu işimi bitirir bitirmez ... Bu seyahatten döner dönmez ... Şu an benim için uygun değiL. Çok geç ya da çok erken.

Reddetme

Bu tür direnç, herhangi bir değişime ihtiyaç duyulduğunun inkarı şeklinde kendini gösterir. Örneğin: Benim herhangi bir sorunum yok. Bu sorun konusunda yapabileceğim hiçbir şey yok. Geçen sefer bir sorun çıkmamıştı. Değişmenin ne yararı olacak? Aldırış etmezsen, belki sorun da kalmaz.

Korku

Direncin en kapsamlı kategorisi korkularımız ... bilinmeyene duyulan korku. işte bazıları ... Henüz hazır değilim. BaşarabiIirim. Beni kabul etmeyebilirler. Komşular ne der? Başımı derde sokmak istemiyorum. Eski defterleri karıştırmak istemiyorum. Kocamalkarıma söylemekten korkuyorum. Yeterli derecede bilgim yok. Zarar görebilirim. Değişmek zorunda kalabilirim. Paraya malolur. Ölmeyi tercih ederim veya boşanmayı. Kimsenin bir sorunum olduğunu bilmesini istemiyorum. Duygularımı ifade etmekten korkuyorum. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Yeterince gücüm (enerjim) yok. Sonunun ne olacağını kim bilebilir? Özgürlüğümü kaybedebilirim. Bunu yapmak çok zor. Şu anda yeteri kadar param yok. Sırtımı acıtabiiirim. Arkadaşlarımı kaybedebilirim. Kimseye güvenmiyorum. imajım zarar görür. Yeterli değilim.

Ve liste sürüp gidiyor. Bunlardan bazıları sizin kullandığınız direnme yolları mı? Şu örneklerdeki dirence bakın ... Bir hastam çok ağrı çektiği için bana geldi. Üç ayrı araba kazasında sırtını, boynunU ve dizini kırmıştı. Randevusuna geç kalmıştı; adresimi bulamadığını söyledi, sonra trafikte tıkanıp kalmıştı. Tüm sorunlarını sıralamayı gayet kolaylıkla yapıyor, bana dertlerini anlatmakta hiç zorluk çekmiyordu. Ama ben ağzımı açıp durumunun değerlendirmesini yapmaya kalktığım anda, her şey ters gitmeye başladı. Kontak lensleri gözlerini acıtıyordu. Başka sandalyede oturmak istedi. Tuvalete gitmek zorunda kaldı. Sonra lenslerini çıkarmak ihtiyacını duydu. Ona ayırdığım zamanın geri kalan kısmında dikkatini toplatmam mümkün olmadı.

Hepsi gösterdiği direncin değişik biçimleriydi. Henüz özgürleşmeye ve iyileşmeye hazır değildi. Kız kardeşinin de sırtını iki kez kırmış olduğunu öğrendim, annesinin de. Bir başka hastam aktör, pantomimci, caddede hünerlerini sergileyen bir sokak sanatçısıydı. Başkalarını, özellikle devlet kurumlarını aldatma konusunda ne kadar usta olduğuyla müthiş övünüyordu. Hemen her şeyden nasıl yakasını kurtaracağını biliyordu. Ama tüm bunlar hiçbir işe yaramıyordu. Sürekli beş parasızdı, en azından bir aylık kira borcu oluyordu hep. Sık sık telefonu kesiliyordu. Üstü başı dökülüyor, iş bulmakta zorlanıyordu. Vücudu ağrılar içindeydi ve aşk hayatı sıfırdı. Teorisi şuydu: Hayatında iyi bir şeyler olana kadar aIdatmaktan vazgeçemezdi. Oysa aldatmayı sürdürdükçe, verdiği bu şeyle, hayatına iyi bir şeyler çekmesi düşünülemezdi. Önce ald atmayı bırakması gerekiyordu. Eski bildiği yoldan vazgeçmeye hazır olmadığı için de direniyordu.

Arkadaşlarınıza Karışmayın

Çok sık olarak, kendimizi değiştirmeye çalışmak yerine, arkadaşlarımızın değişmesi gerektiğine karar veririz. Bu da direnç göstermektir. İşime yeni başladığım dönemde, beni hastanede yatan tüm arkadaşlarına gönderen bir müşterim vardı. Arkadaşlarına çiçek göndermek yerine, sorunlarını çözmem için beni gönderiyordu. Elimde teyp, hastaneye gittiğimde, genellikle yatağında niçin orada olduğumu bilmeden yatan ya da ne yapmak istediğimi anlamayan biriyle karşılaşıyordum. Bu istek kişinin kendisinden gelmedikçe, asla çalışmamam gerektiğini öğrenmeden önceydi. Bazı müşteriler de, arkadaşları kendilerine benimle bir seanslık çalışma hediyesi verdikleri için gelirler. Bu tür gelişler de pek başarılı olmaz. Ender olarak çalışmayı sürdürmek isterler. Bizim için başarılı olan bir yol bulduğumuzda, onu başkalarıyla da paylaşmak isteriz. Ama onlar hayatlarının bu döneminde değişmeye hazır olmayabilirler. Biz değişmeyi isterken bile değişim yapmakta zorlanırken, başkaları değişmeyi arzu bile etmeden, onları değiştirmeye çalışmak imkansızdır. Bu çaba güzel dostlukların yıkılmasına bile neden olabilir. Ben hastalarımla uğraşıyorum, çünkü onlar bana geliyorlar; arkadaşlarıma ise karışmam.

Ayna çalışması


Aynalar kendi hakkımızdaki duygularımızı bize yansıtırlar. Eğer mutlu, doyumlu bir hayat istiyorsak, nerelerde değişmemiz gerektiğini bize net bir şekilde gösterirler. İnsanlara, her aynanın önünden geçtiklerinde, gözlerinin içine bakarak kendileri hakkında olumlu bir şeyler söylemelerini salık veririm. Onaylayıcı olumlu ifadeleri en güçlü kılmanın yolu, aynaya bakarak yüksek sesle tekrarlamaktır. Bu yolla, eğer bir direnciniz varsa hemen farkına varır ve engelleri daha çabuk yenebilirsiniz. Bu kitabı okurken yanınızda bir ayna olması yararlıdır. Olumlu ifadeler kullanırken sık sık ayna kullanın. Nerede direnç gösterdiğinizi, nerede açık ve uyumlu olduğunuzu gözlemleyin. Şimdi, aynaya bakın ve kendinize, «Değişmeye istekliyim,» deyin. Ne hissettiğinize dikkat edin. Eğer kararsız, dirençli ya da değişmek istemiyorsanız, kendinize niçin diye sorun. Hangi eski inanca sarılıyorsunuz? Şimdi, kendinizi azarlama zamanı değil. Sadece neler olup bittiğine, hangi inancın su yüzüne çıktığına dikkat edin. işte size birçok sorun yaratan inanç. Nereden geldiğini hatırlayabiliyor musunuz? Olumlu ifadeler kullandığımız halde, bize söylediklerimiz doğru gelmiyorsa, «Aman bunun hiç yararı yok,» demek çok kolay. Oysa olumlu ifadeler etkisiz değil, ama onlara başlamadan önceki basamağı aşmamız gerekiyor.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp