Hastalık

HASTALIK (maraz, maladia)

Hastalık Nedir?
"Vücûdun veya herhangi bir organın normal vaziyetinden çıkmasına ve mizacın bozulmasına "hastalık" denir."1

Diğer bir tarifle: "Sağlığın zıddına hastalık" denir. Her hastalığın bir başlangıcı, ilerlemesi, gerilemesi ve sona erme devreleri vardır."2
Hastalık, kişinin günahlarına bir keffârettir, gelecek için bir ders ve bir öğüttür. Hastalık, sabretmek suretiyle yü ksek derecelere ulaşmaya bir vesîledir. Hastalık, yeryüzünde yüce Allah'ın bir kırbacıdır, dilediği kimseleri bununla terbiye eder. Nitekim bir Hadîs-i Şerifte, Peygamber Aleyhis-Selâm: "Hastalık, yeryüzünde Allah'ın kırbacıdır, dilediği kullarını bununla terbiye eder" buyurmuştur."3

* "İnsan, yüce Allah'tan sihhat ve afiyet istemelidir. Eğer kaderinde hastalık varsa, buna da rıza göstermeli, sabır ve tahammül ile karşılamalıdır."4

* "Hastalık, insanın tevbe etmesi, Rabbine karşı sadâkati, günahlarının affı vederecesinin yükselmesi için en kuvvetli bir sebeptir."5

* Hâris-i Muhâsibî (r.a.) şöyle demiştir: "Hastalık, günahkar kimseler için ceza; günahlardan tevbe edenler için bir temizlik; temizler için ise derecelerinin yükselmesidir."6

Hastalığın Sebepleri:
"Öfke, sevinç, üzüntü, keder, sıkıntı, utangaçlık, aşırı sıcak ve soğuk, çok yemek, kazalar, yaşlılık vs. vücudun hasta olmasının sebeplerindendir."7
Urve b. Zübeyr (r.a.) demiştir ki: "Hastalık vücuda birdenbire girer, iyileşme ise yavaş yavaş meydana gelir."8

Hastalık Bir Cezadır:
"(Ey İman Edenler! Allah'ın vâdettiği sevaba ulaşmak) ne sizin boş umutlarınızla ve ne de ehli kitabın boş umutlarıyladır. Her kim bir kötülük yaparsa, onunla cezalanır..."
âyeti nazil olunca, Ebû Bekir (r.a.): "Yâ Rasûlallâh! Bu âyetten sonra hâlimiz ne olur?" diye endişesini bildirdi. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Ey Ebû Bekir! Allah seni bağışlasın! Sen hastalanmazmısın, sen bir işten dolayı zahmet çekmezmisin, sen bir şeye üzülmezmisin, sana belâ ve musibet isabet etmez mi?" diye sordu. Hz. Ebû Bekir de: "Evet" diye cevap verince, Peygamber Aleyhis-Selâm: "İşte bunlar işlediğiniz kötülüklerin karşılığı cezalardır..." buyurdu."9

* Yine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Dünyada kişinin çekmiş olduğu musibetler, hastalıklar, üzüntü ve kederler işlenen kötülüklere karşı bir cezadır."10 buyurmuştur.

*"Tâbiîn'den Mücâhid (r.a.) demiştir ki: Kişiye isabet eden musibetler, vücudunda meydana gelen hastalıklar, işlemiş olduğu günahlar sebebiyledir. Yüce Allah kulunu daha dünyada iken bu günahları sebebiyle cezalandırırsa, bir daha cezalandırmaktan âdildir, yani cezalandırmaz. Affettiği şeyler hakkındada keremi sonsuzdur, affından geri dönmez."11

Hastalık Kişinin Kendi Kazancıdır:
Hz. Ali (r.a.) demiştir ki: "Sizlere Allah'ın kitabından en yüce âyeti haber vereyim mi? Bunu bize Peygamber Aleyhis-Selâm şöyle anlattı: "Sizlere isabet eden bir musîbet, kendi ellerinizin kazandığı (günahlar) yüzündendir. O, yine de bir çoğunu bağışlar (Şûrâ 30)

* "Ey Ali! Bu âyeti sizlere biraz açıklayayım mı?" buyurdu ve şöyle devam etti: "Dünyada sizlere isabet eden (başınıza gelen) hastalık, musîbet ve belâlar, işlemiş olduğunuz kötülükler sebebiyledir..."12

Hastalık Kişinin Derecesini Yükseltir:
Sâd İbni EbîVakkas (r.a.) şöyle demiştir: "Ben bir defasında Peygamber Aleyhis-Selâm'a: "Yâ Rasûlallâh! Hangi insanların başına gelen belâ ve musîbet daha şiddetli olur?" diye sordum. O da: "Peygamberler, sonra sırasıyla (Allah katında) rütbesi en üstün olanlardır. Bir kul, dindarlığının (kuvvetliliği veya zayıflığı) durumuna göre belâya uğrar. Eğer dininde kuvvetli ise, belası da kuvvetli olur. Şayet dindarlığında zayıflık olursa, dindarlığı derecesine göre belaya uğrar, bela kulun peşini bırakmaz, tâki kulun üzerinde hiç bir günah kalmayıncaya kadar."13

* Ebû Saîdil-Hudrî (r.a.) Rasûlullâh'ın ziyaretine gitmişti. Peygamber Aleyhis-Selâm ateşli birşekilde hastaidi. Üzerinde de kadife kumaştan bir örtü vardı. Ebû Saîd elini Rasûlullâh'ın üzerine koydu, hastalığın ateşini kadife üzerinden hissetti. Bunun üzerine Ebû Saîd: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ateşin ne kadar yüksek?" dedi. Peygamber Aleyhis-Selâm da: "Biz böyleyiz, bela bize şiddetli gelir ve sevabıda kat kat olur" buyurdu. Ebû Saîd yine sordu:
"Ey Allah'ın Rasûlü! İnsanların hangileri en şiddetli belâ çekerler? Bu soruyu da Peygamber Aleyhis-Selâm; şöyle cevaplandırdı: "Peygamberler, sonra sâlih kullar. Onlardan öyle kimse vardı ki fakirliğe mübtelâ olmuştu, öyle ki bir hırkadan başka birşey bulamamış onu kesip giyinmişti. Onlardan kene ile mübtelâ olan vardı da, onu öldürmeye kadar gidiyordu. Onlardan öylesi de vardı ki, sizden birinin bahşişe sevinmesinden daha çok belaya sevinirdi, ferah duyardı."14

* Yine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Şüphesiz ki Allah katında bir kula yüksek derece verilip de, kul bu dereceye ameli ile (yaptığı iyi işlerle) ulaşmaya hak kazanamazsa; yüce Allah o kimsenin vücudunda veya malında yahud çocuğunda bir bela ile mübtelâ eyler, sonra bu belâlara karşı o kulunda sabır yaratır ve nihayet böylece katında verilen yüksek dereceye ulaşır."15

"Hasta olan hiç bir kimse yoktur ki, sağlıklı olduğu zamanlarda yapmış olduğu ibâdetin sevabı; hastalıklı olduğu zamanlarda ona aynen yazılmış olmasın!"
buyurmaktadır."16

Hastalık Süresi:
Hastalığın türüne ve tedavinin şekline göre hastalık süresi değişmektedir. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm'ın hastalığının başlaması ile vefatı arası onüçgün sürmüştür."17

Hastalık, Mümin Kimsenin Günahlarına Keffârettir:
Ümmül-Alâ (r.a.) demiştir ki: "Ben hasta idim. Peygamber Aleyhis-Selâm hasta hatırı sormak için, yanıma geldi de: "Ey Ümmül-Alâ! Müjdelenip sevin, şüphesiz ki Yüce Allah ateşin, altın ve gümüşün pasını giderdiği gibi hasta kimsenin günahlarını da (hastalık sebebiyle) giderir" buyurdu."18

* "Mümin kimse hasta olduğu zaman, demirin pasını maden eritme ocağının giderdiği gibi, Yüce Allah onun günah kirlerini giderip temizler."19

* "Şüphesiz ki mümin kimseye bir hastalık isabet edip, sonra Yüce Allah o kimseye sihhat ve afiyet verirse, o hastalık geçmiş günalarından bazılarına keffâret ve gelecek için dahi bir ders (öğüt) olur. Münafık kimse de hastalanıp sonra afiyet bulursa, sahibinin bağlayıp sonra salıverdiği deve gibidir. Niçin bağlandığını ve niçin salıverildiğini bilmez."20

"Mümin kimseye dert, zahmet, hastalık, üzüntü kederve sıkıntı arız olmaz, hatta vücuduna bir diken batmaz, ancak bu musîbetler, o kimsenin suçlarına ve günahlarına keffâret olur."21

* "Mümin erkek ve kadın; kendisinde, çocuğunda ve malında belaya uğrayıp durur. Tâ ki Yüce Allah'ın huzuruna günahsız varıncaya kadar."22

*"... kendisine hastalık ve buna benzer musîbet isabet eden hiç bir mümin yoktur ki, bu hastalık sebebiyle Yüce Allah ağacın yaprağını döktüğü gibi o kimsenin günahlarını döküp bağışlamış olmasın" buyurmaktadır."23

Hastalık Allah'ın Takdiri İle Meydana Gelmektedir:
Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim'de: "(Kıtlık ve kuraklık gibi) ne yerde, ne de (hastalık ve âfet gibi) kendi nefislerinizde bir musîbet başa gelmez ki, biz onu yaratmazdan önce mutlaka bir kitapta (levh-i mahfuzda) yazılmış olmasın. Şüphesiz ki bu, Allah'a göre kolaydır" buyurmaktadır. (Hadid)

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığına göre; hastalık, bazı kimseler için bir terbiye, bazıları için bir ceza, ki mi ne göre derecesinin yükseltilmesi, bazısına göre bir imtihan sebebi olarak yorumlanmaktadır. Bazan da hastalığa kişinin bizzat kendisi sebep olmaktadır. Bununla beraber bütün hastalıklar Allah'ın takdir ve irâdesi ile meydana gelmektedir.

Kaynaklar:
[1]- Bağdadi K. Erbain s. 29. f2J- Bağdadi K. Erbain s. 9 f3J-C. Sağır 21172; F. Kadir 6/267; K. Ummal3/6680: K. Hakâyık 2/131, 181. f4J- Bağdadi s. 241; Zehebis. 290. [S]- Zehebî s. 288; Bağdadi s. 239 [6]- Bağdadi s. 241; Zehebis. 290. [7]-Bağdâdis. 49. [8]-K. Hafâ 2/203; ayrıca bak. K. Hakâyık 2/181. f9J- Müsned IIII; Nisa sûresi 123; ayrıca bak. K. Ummal 3/6657. [10]- K. Ummal 3/6629; K Hakâyık 2/182 Hadis mürseldir. Ayrıca bak. Nihâye 5/31; Hattâbi 2/321; Faik 3/414; K Ummal 3/6849. 6870; Hılyetü'l-Evliyâ 8/119 [II]- K. Ummal 3/8671. [12]- Müsned 1/85. [13]- i. Mâce fıten H. 4023; Tirmizi zühd H. 2398: Müsned 1/172. 174. 180. 185; Bağdadî s. 240. [14]- i. Mâce fıten H. 4024; E. Müfred 1/518; ayrıca bak. Buhârîmerzâ 7/7. [IS]- E. Davud cenâiz H. 3090; Müsned 5/272. [16]- E. Müfred 1/510; E. Davud cenâiz H. 3091. [17J- /. Sâd 2/206. [18]- E. Davud cenâiz H. 3092. [19]- E. Müfred 1/507; E. Nuaym vr. 101b; I. Sünnî vr. 47b. [20]- E. Davud cenâiz H. 3089: E. Nuaym vr. 10la; i. Sünnî vr. 48a. [21]- Müsned 2/303. 335; 3/18. 48.81. 4/56, 98; Buhârî merzâ 7/2-3; ayrıca bak. Hattâbi 1/138; E. Nuaym vr. 101 a; I. Sünni vr. 47b. [22]- Tirmizi zühd H. 2399; ayrıca bak. K. Hakâyık 1/78. 2/193. [23]- Müsned 1/455; Bağdadi s. 240: ayrıca bak. Buhârî merzâ 7/7: Müslim bin H. 45

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp