Kaktüs Bitkisine Tarihi Bir Bakış

Kaktüs Bitkisine Tarihi Bir Bakış :

Tarihi vesikalar, kaktüs bitkisinin eski Mısırlılar vasıtası ile tıp sahasında ve kozme tik (güzelleşme) alanında kullanıldığını gös termektedir. Romalılar, İtalyanlar, Cezayirli ler, Tunuslular, Yunanlılar, Araplar, Hintliler, Çinliler ve diğer milletler tarafından da kak tüs bitkisi kullanılmıştır. Eski Mısır Kraliçesi Cleopatra'nın, güzellik ve çekiciliği parlak kaktüs usaresi kullanmasına bağladığı söy lenmiştir. '

2000 yıla yakın bir zaman önce Dioscori des, kaktüs bitkisinin faydalarını ve kullanım alanlarını zikretmiştir. Bu kullanım alanla rından bazısı şöyledir: "Yaranın merhem haline getirilmiş kaktüs sıvısı ile sarılması, kaktüsün yap rak birkim ila cı olarak kullanımı, mide sancılarına karşı kullanımı, kabızlık ve basur hastalığına karşı kullanımı, kak tüsün cilt kaşıntısının çözümünde kulla nımı, başağrısı ve saç dökülmesine karşı kullanımı, kaktüsün diş etinin sağlam laştırılması ve ağız hastalıklarında kul lanılması, kaktüsün böbrek hastalıkları ve idrar yolu hastalıklarında kullanımı, güneş ışıklarının sebebiyet verdiği cilt yanıklarında ve cilt hastalıklarında kul lanımı ve kaktüsün cilt bakımında kulla nımı."

Aristo, Büyük İskender'e askerlerinin te davisinde kullanması için Afrika'nın doğu sunda bulunan çok miktardaki kaktüs bitki sini ele geçirmesini, gerekirse bunun için sa vaşmasını öğütlemiştir. O vakit kaktüs bitki si Afrika'nın doğusundaki Socotra adasında bol miktarda bulunuyordu. Afrika'da bir köyde soğuk veba salgını başgösterince köyün reisi köy halkına kaktüs usaresi içip kaktüs suyu ile yıkanmalarını sa lık vermiştir.

Baş ağrılarında: Malaya ve Jamaica adalarında halk baş ağrısını önlemek için alınlarına kak tüs bitkisinin yaprağını koymaktadırlar. Marco Polo, Çinlilerin cilt hastalıkları na ve mide yanmalarına karşı kaktüsü kul landıklarını haber vermiştir.

Filipinliler; kaktüs bitkisinin çağlasin dan (taze) merhemli bir bez gibi istifade ede rek berfberf:» hastalarında görülen su sızın tısını tedavi etmişlerdir. Filipinler kaktüs bit kisinden elde ettikleri ilaç ile saç dö külmesini önlemişler ve bu ilacı saç bakı mında kullanmışlardır. Tarihçiler, Colombus'un, gemisinde çeşit li hastalıkların tedavisinde kullanılmak üze re bol miktarda kaktüs bitkisi özü bulundur duğunu söylemişlerdir. Keşifhareketlerine çıkanlar kaktüs bitki sini Kuzey Afrika'dan Kanarya adalarına Ja maica, Haiti, Venezuela, Peru ve Bolivia'ya getirmişlerdir. Kaktüs bitkisi, Ekvator ve Ek vator altı ülkelerde oldukça çok bulunmakta dır. Miladı 1596 yılında kaktüs bitkisi Barba dos adalarına girmiştir.

Küba'daki soğuk algınlığından kay naklanan neZıe, kaktüs sıvısına şeker karıştırılarak tedavi edilmektedir. Ko lombiya'da çocukların bacaklarını, haşe re ısırmalarına karşı kaktüs çağlası ko nulmaktadır. Hintliler, tutkalımsı kaktüs usaresini cerrahi müdahale sonrası ilgili bölgeye sürerek yaranın kaynamasını temin etmişler dir. Hint asıllı Amerikalılar ve Meksikalılar tutkalımsı kaktüs usaresini dizanteri, oniki parmak bağırsağı ve mide yaralarında ve daha birçok hastalık çeşidinin tedavisinde birkaç asırdan beri kullanagelmişlerdir. Kak tüsü çeşitli cilt yaralarında, böbrek ve idrar yolları iltihaplanmalarında, prostat ilti haplanmalarında, mide ve bağırsakların her türlü rahatsızlığında da kullanmışlar dır.

Java'da kaktüs bitkisinin çağlası ameli yat sonrası yarada iltihap oluşmaması için kullanılmıştır. Saçın korunması ve güzel leştirilmesi için de kaktüs usaresine başvu rulmuştur. Bir nevi saç yağı olarak kullanıl mıştır. Güney Amerikalı çiftçiler göç ettikleri yerlere hediye olarak hep kaktüs bitkisini gö türmüşlerdir.

• Evinizin önündeki bahçede kaktüs bitkisine bakabilir misiniz? Şu günlerde Yeni Dünya'nın gözü ot ve tıbbi bitkilerle tedaviye yönelmiştir. Yan etki leri ve sağlığa olan zararları yüzünden kim yeviilaçlardan elçekilir olmuştur. Uluslarara sı yetkili kuruluşlar her evin bahçesinde yanetkisi olmayan bu bitkilerin üretilmesini teşvik etmişlerdir. Böylelikle ihtiyaç duyulduğu anda bitkiler insanoğlunun elinin altında buL unacaklardır.

• Kaktüs bitkisinin yaşı değiştikçe iyileştirme ve tedavi gücü de değişir mi? Eskiden şöyle yanlış bir inanış vardı: "Kaktüs bitkisi üç ya da dört yaşında olmalıdır ki kullanıldığında tıbbi gayelere hizmet etsin, etkisini göstersin!" Bizim için şunu bilmek yeterli olacaktır: "Çok genç olan bir kaktüs bitkisi yeterli tedavi gücüne sahiptir. Denilebilir ki bu bitkinin ömrü uzadıkça ilaç gücü daha da artmaktadır."

• Dış etkenler bu bitkinin gelişimini etkiler mi? Şayet güneş ışınları doğrudan kaktüs bitkisine isabet ederse bitkinin yaprakları renk değişimine uğrar. Bu sebeple kaktüs bitkisi doğrudan güneş alan yerden uzakta yetiştirilmelidir. Eğer bu bitkinin yaprakları sert havaya maruz kalırsa donar. Bu sebeple kaktüs bitkisi bu tür iklim şartlarından korunmalıdır. Şunu belirtmekte fayda görüyorum: Kaktüs bitkisi, oda şartlarının dışında daha güzel gelişir. Buna rağmen insanların çoğu bu bitkiyi süs amaçlı olarak evlerinde bulundurmaktadırlar.

• Şayet kaktüsü bir saksı içerisinde evimizde bulundurursak ne kadar suya ihtiyaç duyar? Kaktüs bitkisi suya çok az ihtiyaç duyan bitkilerdendir. Suyu çok verildiğinde kaktüs bozulur. Kuruma belirtileri görülmedikçe bu bitkiye su verilmemelidir. İşte bu sebeple kaktüs bitkisine kış mevsiminde bir ya da iki bardak su verilmelidir. Yaz aylarında ise bitkiye serinletici miktarda su verilmelidir. Kaktüs'ün bulunduğu saksının dibinde bir delik olmalıdır. Bu sayede fazla su dışarı çıkacaktır. Çok miktarda su bitkinin köklerini yakacaktır. Bitkiye bu sebeple gereğinden fazla su verilmemelidir.

• Kaktüs bitkisinin kesilip budanması. Kaktüs bitkisinin bazı yapraklarını kesmekte bir sakınca yoktur. Kesilen yaprağın yerine kısa sürede yenisi gelmektedir. Kaktüs bitkisinin alt yapraklarının kesilmesinde bir beis bulunmamaktadır. Çünkü alt yapraklar daha uzun ömürlü ve tıbben daha faydalıdır.

• Kaktüs bitkisinin dış görünümünü etkileyen bazı sebepler Kaktüs bitkisinin yukarı doğru değil de enlemesine genişlemesi onun yeterli ışığı alamadığını gösterir. Kaktüsün yapraklarının renk değişimine uğraması, onun doğrudan güneş ışınlarına maruz kaldığını gösterir. Şayet kaktüsün yaprakları balık kılçığı gibi ince ise bu onun yeterli suyu alamadığını gösterir. Bitki dışarıdan su alamadığı için kendi suyundan istifade etmiş demektedir. Kaktüs bitkisinin yavaş gelişimi, toprağının kavruk ya da gübresinin fazla oluşuna, suyunun ihtiyaç fazlası olduğuna delalet eder.

İhtiyaç fazlası su, bir delik vasıtası ile boşaltıldığı sürece kaktüs her türlü toprakta yetişir. Bitkinin üç haftada bir kez sulanması uygundur.

• Kaktüs bitkisinin en iyi yaprağı neresinde bulunur? Kaktüsün yere yakın olan yaprakları en iyi yapraklardır. Bunun sebebini şöyle açıklayabiliriz: Çünkü, bu yapraklar diğerlerinden daha önce çıkmıştır ve diğer yapraklardan daha büyüktür. Bu sebeple daha fazla su ihtiva eder ve etkisi daha büyüktür. Çünkü kaktüs bitkisi merkezi bölgesinden yukarıya doğru gelişir ve büyür. Kesilen yapraklar bir daha yerine gelmez. Kaktüsün üst yapraklarını öylece. bırakıp alt yapraklarını kesmek bu bitkiye ayrı bir güzellik verir ve gelişimini devam ettirir.

• Bu bitkinin yaprağı nasıl kesilir? Kaktüs bitkisinin yaprağı keskin bir bıçakla kesilebilir. Sonra da yaprağın iki tarafında bulunan dikenler ortadan kaldırılır. Balığın pullarının kazındığı gibi yaprağın dış yüzeyi alınır. Böylelikle iç yüzeye ulaşılmış olur. Bu işlem sonucu kullanıma uygun şeffaf tutkalımsı usare meydana çıkmış olur. Bu usare, doğrudanşikayet edilen bölgeye konulabilir. Birkaç dakika içinde cilt kaktüs usaresini emecektir.

• Kesilen yaprağın tedavi gücü kaç gün sürer? Kaktüs usaresi geniş bir bölgeye sürüldüğünde (mesela güneş yanıklarında) dış yüzeyinin kuruduğunu görürüz. Ancak alt tabaka rutubetli ve sağlamdır. Aynı şekilde kesilen yaprağın dış yüzeyindeki su, hava ile irtibata geçtiği için kururken yaprağın iç kısmında yer alan su canlılığını devam ettirmektedir. Özellikle de bu durum kaktüs yaprağı bıçak ile soyulduğu vakit geçerlidir. Bu şekilde kaktüs yaprağı yeşilliğini muhafaza ettiği sürece içinde barındırdığı usareyi dışarı çıkarmaya devam edecektir. Kesilen kaktüs yaprağı bir diğer yaprağın içine sarılırsa ve buzdolabında saklanırsa birkaç gün ondan istifade etmek mümkündür.

• Elde edilmiş olan kaktüs usaresine başka terkipler eklemek mümkün müdü ? ur. Kaktüs yaprağından alındığı şekliyle kaktüs usaresini kullanırsak bunun etkisi oldukça fazla olur. Deri yüzeyi, usarenin tesiri ile büzülüp buruşabilir. Bazı kimyacılar, kaktüs usaresine E ve H vitaminlerinin eklenilmesini uygun görmüşlerdir. Onlara göre yağ özelliği olan Lanolin maddesinin de bu terkibe ilave edilmesi münasiptir. Bu maddelerin yanısıra yaranın daha kısa zamanda iyileşmesini sağlaması bakımından ilacı bir arada tutup kaynaştıran bazı maddelerin de terkibe dahil edilmesi uygun görülmüştür.Kaktüs usaresine, belirli özellikleri olan her çeşit madde belirli amaçlar için ilave edilip bu şekilde kullanılabilir.

• Kaktüsten doğrudan alınan kaktüs usaresi mi yoksa şişelerdeki kaktüs usaresi mi daha iYİ ve tesirlidir? Şayet rahatsızlık iç organlarda ise ve kaktüs usaresi ağız yolu ile alınacaksa ticari yol ile alınıp satılan ve şişe içerisinde bulunan kaktüs usaresi tercih edilmelidir. Çünkü bu usare hem ucuz, hem de hemen elimizin altındadır. İlaç bir defada alınırken çok az ölçülerde alınır. Şişede bulunan kaktüs usare sinin tadı yoktur ve soğuk yerde korunabilir. Eğer şikayetimiz cildimizde ise kaktüs bitkisinden çıkanlan usareyi doğrudan almak yara veya yanık üzerine sürmek daha etkili ve tesirlidir.

• Kaktüs usaresi doğrudan yaprağından emilerek içilebilir mi? Geçmiş tecrübeler kaktüs usaresini emerek içmenin, bunu doğrudan, yaprağından denemeye kalkmanın zorluğuna işaret etmektedir. Çünkü kaktüs yaprağında sarı renkte çok acı bir su bulunmaktadır. Bu acı kısım, yaprağın dış yüzeyi ile omurgası arasında bulunur. (Kalın ve beyaz iç mıntıka: bölüm). Omurga kısmında tatsız olduğu bilinmektedir. Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, kaktüs yaprağının ağız yolu ile alınması esnasında dış yüzeyinin yeşil kabuğu soyulur. O vakit acı olan san su kendiliğinden atılmış olur. Sonra beyaz omurga soğuk su ile yıkanır ve üzerinde kalmış olan acı sarı su izleri tamamen ortadan kaldırılmış olur.

Bu durumda beyaz omurga tabakası tedavi maksatlı olarak ağız yolu ile alınabilir. Alınan bu sıvı beyaz bir tutkala benzemektedir. Beyaz omurganın mikser kullanılarak usaresi çıkartılahilir. Elde edilen bu sıvı ağız yolu ile alındığında tadının olmadığı görülecektir. Ya da şöyle diyebiliriz: Onun diğer ilaçlara benzemeyen kendine has bir tadı vardır ve normal ilaçlardan daha iyidir. Özetle diyebiliriz ki kaktüs usaresinin ağızda bıraktığı tat ve koku anında su veya başka bir sıvı ile yok edilebilir!

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp