İntihar düşünceleri

Olumsuz düşünceler iletilen konuşmalar kimi zaman birkaç adım ileri götürülür ve intihar düşünceleri ortaya çıkar. Depresyon ve intihar konusu ileride ele alınacaksa da, burada intihardan söz eden kişilerin asla bu tehditlerini gerçekleştirmeyeceği fikrini kafamızdan çıkartıp atmamamız gerekliğini belirtmek gerekir. İntiharla depresyonu birleştiren istatistikler ürkütücüdür. Dr. Harold Bloomfield ve Peter McWilliams Depresyonla Mücadele (1995) adlı kitaplarında depresyon çekenlerin yüzde on beşi nin bu depresyon nedeniyle intihar ettiklerini ve intiharların üçte ikisinin doğrudan doğruya depresyonla ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Spike Milligan ve Anthony Clare'in Depression and How To Survive it (1994) adlı kitaplarında ciddi depresyon geçiren her beş kişiden dördü nün hastalıkları sırasında ciddi bir şekilde intiharı düşündüklerini ve İngiltere ile Galler' de tüm ölümlerinin yüzde birinin intihar sonucun da olduğunu yazmışlardır. Diğer istatistikler de daha cesaret verici değildir. Pek çok kimse intihar girişiminde bulunmadan intiharı düşündüklerini dile getirirler. Bazıları bundan bir konuşma sırasında söz ederler. Bunlar ille de kendilerini öldürmek istediklerini söylemeseler de, kimi zaman kendilerinin rol oynamayacağı bir geleceği anlatırlar. Konuşmalarından bu kişilerin kendilerini sildikleri ortaya çıkar. İntiharı düşünen insanlar kimi zaman ruhsal durumlarını ve niyetlerini sözden başka yöntemlerle de anlatırlar. Örneğin kendilerini öldürebilecekleri bir ip, bir bıçak veya bir tabanca alırlar a da hepsini birden içmeyi hesaplayarak doktor an uyku ilacı isterler. Kimi zaman değersizlik duygularını ve intihar düşüncelerini başkalarına mantıklı görünen şekilde iletirler. Hatta bunların iletildiği kişiler onların zihinsel durumlarını göz önüne almadıkları takdirde bu eylemlerinin nereye götüreceğini düşünmeyerek onları alkışlarlar. On yıl kadar önce evliliğinin aniden sona erme sinden sonra aylarca teşhis edilemeyen ağır bir depresyon geçiren bir kadın, avukatına gidip bütün varlığını iki çocuğuna bırakan bir vasiyetname hazırlattığını ve avukata ölümü halinde çocukların vasiliğini ağabeyine vermesini söylediğini anlatmıştır. Çocuklar on, on beş ve kadın da kırk yaşlarındaydı. Kadın intihar edeceğini kendi kendine bile söylemediğini, ama günlerdir dünyada daha pek uzun süre kalamayacağını hissettiğini ve çocuklarının güvenlikte olmalarını istediğini anlatmıştı. Avukatıyla yaptığı düzenlemenin dışında aslında karmakarışık bir yaşamı olmasına ve faturalarını bile son günü geçtikten sonra ödemesine rağmen bütün işlerini düzene sokmuştu. Bir şans eseri kadının bir doktor olan bir arkadaşı vardı ve bu arkadaş kadınla uzun bir süre görüşmedikten sonra bir gün tesadüfen karsılaşmıştı. Doktor kadının tavırlarını kaygı verici bulmuş, onu bir psikiyatriste göndermiş ve gerekli tedavi sini başlatmıştı. Kadın tedavi olduktan sonra avukatına davranışlarının o zaman kendisine garip gelmediğini sormuştu. Avukat aksine kendisine göre çok mantıklı olduğunu belirtmişti. Bunlar birinin depresyonda olduğunu göstereniş belirtilerdir. Eğer birinin depresyonda olduğunu ve bunun teşşhis ve tedavisine doğru bir adım atılmadığını yürürsek onu tedaviye ikna yoluna gitmemiz çok emlidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp