Çocuk Hangi Dünyada Yaşayacak?

Çocuğun, hangi dünyada yaşayacağı sorusuna cevap bulmazdan önce, bizim nasıl bir dünyada yaşadığımıza kısaca göz atalım. Hemen hepimiz biliyoruz ki, yeryüzü her geçen gün, yaşanılabilirliğinden, biraz daha uzaklaşmaktadır. İster son asırları, itersek, evrenin tüm geçmişini veya istersek de, bizim bizzat yaşadığımız yılları irdeleyecek olursak, hakikaten de yeryüzünün, insanca bir yaşam vaat etmekten uzaklaştığını kavramakta zorlanmayız.

Gözümüzü açtığımız günlerden bu yana, hemen her gün dünyanın bir yerlerinde savaşlar, iç ve dış çatışmalar, işgaller ve direnişlerin varlığına şahit oluyoruz. Son elli yıllık bir zaman diliminde, modernleştikçe medenileşmesi gereken dünyada, savaşta yaşamını yitiren insan sayısı, ister asker, isterse de sivil olsun, milyonlarla ifade ediliyor. Tabi bu kanlı boğuşmada en çok acı çeken, yine her zaman olduğu gibi, çocuklardır. Savaşlar, çocukları yetim ve öksüz, eğitimsiz, sakat ve acılar içinde bırakmaktadır. Evrenin modernleştikçe, medenileşmesi gerekirken, kendilerini medeni olarak etiketleyen toplumların, işgalci ve savaşçı yüzlerini görmekten bu yaşlı dünyaya artık gına geldi. Teknoloji zengini ülkelerin, teknolojide zirveye çıktıkça insaniyetten uzaklaştıklarına hep birlikte şahit olduk.

Daha çok kazanma ve servete servet, keyfe keyif katma uğruna, zenginin yoksumu kul edindiği, güçlünün, güçsüzü ezip, linç ettiği bir anlayışın, meşru olarak yorumlandığı bir gezegende yaşamıyor muyuz? Hakkın sahibi ve koruyucusu olması gereken adalet müesseselerinin de yanlılaştığı bir dünyaya teslim değil miyiz? Kazanmanın her yolunun meşru olarak kabul edildiği, hak ve hukuku tanımamanın, birer maharet, açık gözlülük ve uyanıklılık olarak vasıflandırıldığı, "Gemisini yüzdüren, kaptandır!" sözünün özdeyiş olduğu bir dünyanın mensupları değil miyiz? Legal ve illegal itenin bilinmediği, helal ve haram hudutlarının gözetlemediği, çıkar ve menfaatin baş tacı edildiği çevreler uzaklarımızda mı?

Nükleer ve kimyasal atıkların cehenneme çevirmeye çalıştığı şu dünyanın, bize nasıl bir yarın vaat ettiğini bilmiyor muyuz? Lütfen kendinize sorar mısınız? İki üç hafta içinde, doğasına müdahale ederek şişirilip, manda eti gibi bir hal almış, domatesi içinize sindirerek yiyebiliyor musunuz? Çocuğunuz için, toprağı eşeleyerek doğası gereği beslenebilen bir tavuk yumurtası bulabilecek misiniz? Yoksa çocuğunuza vereceğiniz sütün, hayvan kemikleriyle yemlenen, etoburken, et obur hale getirilmiş ineğin sütü olmasında bir sakınca görmüyor musunuz? Çocuk hangi dünyada yetişecek? Bilgi, görgü, saygı, edep ve hayânın bir daha dönmernek üzere kovulduğu bir dünyada mı? Yoksa tribünleri dolduran ve küfürleşmenin akıl ve idraklerin kabul edemeyeceği çeşitlilikte, toptan milyarlarca kez daha çok ve hızlı havalarda dolaştığı stadyumlar damı?

Çocuk hangi dünyada yaşayacak? Sizin yaşadığınız bir dünyada mı? Yoksa yaşadığınız dünyadan daha iyi bir dünyayı ona vaat edebiliyor musunuz? Kimsenin varlığından haberi olmayan ve evrenin istikbalinde parlayan bir yıldız mı görüyorsunuz? Vaziyet her ne olursa olsun, yaşadığınız dünyadan siz memnun da olsanız, çocuğun o dünyada mutlu olup olmayacağı konusunda herhangi net bir kanaatiniz ve fikriniz olmayabilir.