Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu İle Neden Önleyici Ve Koruyucu Kürler?

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu İle Neden Önleyici Ve Koruyucu Kürler? : Değerli okuyucu, Japonya, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde teşhis ve tedavi masrafları son derece pahalıdır. Bu durum bu ülkelerin bütçelerine giderek artan bir yük getirmekte ve bütçelerini de sarsmaktadır.2002 verilerine göre ABD’de bir kalp-damar hastasının bir yıllık masrafı 11 bin doların üzerindedir. ABD bu konuda bir yılda toplamda yaklaşık 200 milyar dolar harcamaktadır.

Avrupa Birliği ülkelerinin bir yılda sadece kalp-damar hastalıkları için harcadığı para ise, yılda 255 milyar dolardır.Almanya, sadece kendi romatizma hastaları için bir yılda 23 milyar dolar ilaç harcaması yapmaktadır. Bu harcamaya hekim ve hastane masrafları dâhil değildir.Tüm dünyada kalp-damar ve yüksek tansiyon ilaçlarına harcanan para 940 milyar dolardır. 1-2 yıl içerisinde bu masraf 1 trilyon doları geçecektir. Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçlarının ne kadar pahalı olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Tek bir kemoterapi ilacının, ortalama bir yüksek tansiyon ilacının bin katı olduğu dikkate alınırsa, kanser teşhis ve tedavisinin bir ülkenin ekonomisine getirdiği yükün ne kadar ağır boyutlara geldiğini anlamak mümkün olabilecektir. Günümüzde kanser ikinci sıradaki ölüm nedenidir.

Çok yakın bir gelecekte de ilk sıraya yerleşecektir. Bu öncelikle teknolojiyi kullanmayı bilmememizden kaynaklanmaktadır. Teknoloji, insanın hizmetine sunduğu birçok ürünle her geçen gün artan bir şekilde insanlık suçu işlemektedir.Doğanın ve doğallığın en büyük düşmanı insandır, insanoğlu teknolojiyi, konforu uğruna sınırsız kullanırken doğadan ve doğal yaşamdan uzaklaşmaktadır. Doğal ürünlerin genetik yapısını değiştirmekte; koruyucular, hormonlar ve sayısız değişik kimyasalları günlük hayatında kullanarak uzun ve sağlıklı yaşayanlar yerine bağışıklık sistemi giderek zayıflayan, hastalıklı insanların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ne acıdır ki, bu olumsuzlukların farkında olan ve bilinçlenen insanlar artık doğal bir ürün bulmakta zorlanmaktadırlar.

Çok yakın bir gelecekte, doğaya dönüş için verilecek kitlesel mücadeleler dahi fayda etmeyecektir.Hepatit B veya Hepatit C’den dolayı iğne tedavisi (interferon) olan ve tedavi süresi 6 ay ile 2 yıl süren bu hastaların haftada bir kullandıkları tek bir interferon iğnesinin fiyatı 1600 TL dir. Çoğu zaman bu tedaviye paralel olarak alınan antiviral ilaçlar bu fiyata dâhil değildir.Değerli okuyucu, bir hastalığa yakalanmadan önceki tedavi ile yakalandıktan sonraki tedavi arasında büyük farklar vardır. Hastalığa yakalandıktan sonra kalıcı organ rahatsızlıkları veya organ kaybı, hastanede veya evde yatış, işgücü kaybı, uzun süreli veya yaşam boyu kullanılması gereken ilaçlar söz konusu olabilmektedir. Örneğin, yüksek tansiyon veya şeker hastalarında olduğu gibi yaşam kalitesi de bozulmaktadır.Uzun yıllardan beri önleyici ve koruyucu bitkisel kürler üzerine çalışmaktayım. Avrupa ve Amerika’da koruyucu ve önleyici hekimlik eğitimleri hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.

Önleyici ve koruyucu tedavi ile sağlık ve yaşam kalitesi bozulmadan, iş gücü kaybına uğramadan tedbir almak mümkündür. Zaman zaman doğru biçimde uygulanacak destekleyici ve yardımcı bitkisel kürler ile birçok hastalığı önlemek mümkündür.Kansere karşı önleyici tedavi olarak zaman zaman kemoterapi veya radyoterapi almak mümkün değildir. Kışın boğaz enfeksiyonlarına yakalanmamak için arada sırada antibiyotiğin alınamayacağı gibi...Eğer, genetik bir rahatsızlık söz konusu değil ise, kalp-damar rahatsızlıklarını önlemek mümkündür. Mademki, yanlış beslenme sonucunda kalp damarları giderek yağ bağlayarak tıkanmaktadır, öyleyse doğru beslenerek buna engel olmak elimizdedir.

Günümüzde artık birçok hastalığı önlemek mümkündür. Örneğin, rahim ağzı kanseri (cervix cancer) önlenebilir bir kanser türüdür. Yılda bir kez yaptırılacak kontroller ve hekimin uygulayacağı basit tedavi yöntemleriyle önüne geçmek mümkündür. Ancak yakalandıktan sonra tedavi şansı en az olan kanser türüdür. ABD’de belli yaştaki kadınlar her yıl hekim kontrolü yaptırma zorunluluğundadır. Bu nedenle ABD’de rahim kanseri minimuma inmiştir.

Türkiye bu durumun neresinde?

Gelişmiş ülkelerin ekonomilerine teşhis ve tedavi büyük bir yük getiriyorsa da bu ülkeler kendi ilaçlarını kendileri üretmekte ve Türkiye gibi imkânı olmayan ülkelere de ilaç ve tıbbi alet (ultrason, MR, PET, sintigrafı, vb) satarak açıklarını kapatmaktadırlar.Hastane kapılarına giderek bitip tükenmez kuyruklara girip bekleşen insanlarımız, zaman darlığından dolayı önleyici ve koruyucu hekimlikten nasiplerini alamadan evlerine dönmektedirler.Genç bir nüfusa sahip olmakla övünmekteyiz, ancak İleri yaş hastalıklarının yaş ortalaması da hızla düşmektedir. Övündüğümüz bugünkü genç nüfusun ileri yaşa geldiğinde, bugün hizmet vermekte zorlanan sağlık birimlerinin ve ülke ekonomisinin nasıl zor durumda kalacağının bilincinde miyiz?Üniversitelerde okuyan tüm gençlerimize ileri yaş hastalıkları hakkında genel bilgiler ve bu hastalıklara karşı şimdiden uygulayabilecekleri önleyici ve koruyucu tedbirler hakkında bir yıl boyunca haftada bir saatlik ders verilmesi, hem onları korumaya hem de memleketin ekonomik yükünün çok büyük oranda azalmasını sağlayacaktır. Birçok ülke bilim adamlarını, bürokratlarını en verimli çağlarında kaybetmeye başlamıştır. Bilgi birikimleri, yıllar içerisinde kazanılmış deneyimleri, tam sonuç alınacak dönemlerinde sağlık nedenlerinden dolayı ya devre dışı kalmakta veya yok olmaktadırlar. Oysa Türkiye'nin sözünü ettiğim projeyi hayata geçirmesi çok kolaydır. Koruyucu ve önleyici sağlık eğitimini bugünden alacak olan gençlerimiz, ileri yaş hastalıklarından korunmuş olarak yetişeceklerdir. Sonuç olarak, bugünkü gençliğin geri dönüş hizmetleri hem daha uzun hem daha verimli olacak, hem de kendileri ülkemiz ekonomisine yük getirmeden çalışabileceklerdir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp