Neler Bir Erkeği Prostat Kanseri Riskine Sokar

Neler Bir Erkeği Prostat Kanseri Riskine Sokar :

Cinsiyet Ve Hormonlar

Her normal erkek presrat kanserine yakalanma riski taşır. Bu hastalık erkeklik hormonunun olmadığı durumlarda gelişmez. Bu nedenle, ergenlik öncesi hadım edilmiş erkeklerde ya da ciddi androjen eksikliğiyle doğanlar da görülmez. Testosteron ve onu daha baskın formu olan DHT'a dönüştüren 5 alfa redüktaz olmadan prostat normal büyüklüğüne erişemez, yaşla birlikte büyüyemez. kanser hücreleri geliştiremez.

Androjen testislerde üretilir. Kanla dolaşır, penis, prostat, iskelet kasları ve saç follikülleri gibi onlara ihtiyaç duyan bazı organların özel reseptör-lerine ulaşır. Harmana maruz kalma derecesi, kanda ne kadar testosteron bulunduğu ve erkeğin hücrelerinin bunların ne kadarını içine aldığıyla bağlantılıdır.

IRK VE MİLLİYET

Afrika kökenli Amerikalı erkekler dünyada en fazla risk oranına sahiptirler. En düşük risk oranına sahip olan Asyalı bir erkekle karşılaştırıldığında oran yedi kez daha fazladır. Biyopsilerde Afrika kökenli Amerikalılarda pozitif sonuçlara beyazlara göre %70 daha sık rastlanmaktadır. Tanı konduğunda genelde ilerlemiş kanser durumuyla karşılaşılır. Örüm oranları beyazlara göre iki kez daha yüksektir.' Bu ırksal faklıklara birçok etken yol açabilir.

Genç Afrika kökenli Amerikalı erkeklerde, prostata neden olan testosterondüzeyi beyazlara oranla daha yüksektie, aynı şekilde beyazlardaki testosteron düzeyi de Asyalılara göre daha yüksektir. Bunlara ek olarak Afrika kökenli birçok Amerikalılarda kısaca CAG denilen androjen reseptör genlerinde gariplikler vardır. Bu durum onları testosterona daha duyarlı hale sokar ve dolayısıyla prostat kanserinin ilerlemesine yatkın hale getirir. Afrika kökenli Amerikalıların bu talihsiz durumuna eklenebilecek bir diğer önemli şüpheli de yüksek oranda yağ tüketimi, vitamin D sentezinde azalma ve hastane tedavisine ulaşma zorluğudur.

Kuzey Amerikalı ve kuzeybatı Avrupalı ülkelerde prostat kanseri riski en yüksektir. Güney ve Orta Amerika, Afrika, Asya daha düşük risk taşımaktadır. Coğrafi dağılım genetik yapılardan kaynaklanabilir. Ayrıca beslenme, güneş ışınları, toprağın selenyum içeriği gibi çevresel etkenler de bu farklılıklara yol açabilir.

YAŞ

Prostat kanserine yakalanma ve bu nedenle ölüm insidansı diğer kanser türleri ile karşılaştırıldığında yaşla birlikte artmaktadır.' 32 yaşındaki bir erkeğin de prostat kanseri hastalığını tedavi etmiş olmama ve hastalarımın bir bölümünün de 40'1ı yaşlarda olmasına rağmen, hastalık 50'Ii yaşlarda yükselmekte, 70'li yaşlarda ivme kazanmaktadır. Tanıda oıtalama yaş 69'dur.

Meme kanserinde ise bu yaş 63'tür. Prostat kanserinden ölüm yaşı ortalama 77'dir. Meme kanserinden ölüm oranı 50, 60 ve 70'Ii yaşlarda artmakta, sonrasında azalma göstermektedir. Yaş ve prostat kanseri, bizim henüz anlayamadığımız bazı biyolojik nedenlerle birbirine bağlıdır. Kanseri tetikleyen faktör ya da vücudun kanser hücresi gelişimine gösterdiği dirençte oluşan azalma nedeniyle, nerdeyse yeterince uzun yaşayan her erkekte mikroskobik ölçüde prostat kanseri oluşur. Bunların bazıları hiçbir şekilde saptanamaz, pek çoğu erkeklerin yaşamı boyunca gerçek bir risk oluşturacak veya sorun yaratacak ölçüde büyümeyeceklerdir. Fakat bazıları ciddi tehlikeler yaratırlar. Bu nedenle elden kaçırmadan önce onların tanısı ve tedavisi için tüm çabalar gösterilmelidir.

BESLENME

Japonya gibi beslenmelerinde yağ oranı düşük, soya zengini yiyecekleri tercih eden ülkelerde prostat kanseri daha az görülür. Japon erkekler Amerika'ya göç edip, tipik et-patates türü batı tarzı yiyeceklere geçince, prostat kanseri oranı hemen yükselmektedir. Onların oğullarında daha da yüksek bir insidans oluşur. Torunlarında prostat kanseri görülme oranı Avrupa kökenli Amerikalılarla nerdeyse aynı düzeydedir.

Bu tür epidemik veriler, yağ oranı yüksek besin tüketiminin prestat kanseriyle bağlantılı olduğunu kanıtlar. Yağ tüketiminin hastalıkla bağlantılı olduğu ve yağ alımının azaltılmasının prostat kanserini çözeceği fikrinden daha ileriye gidemedik. Kalp hastalıklarında konu sadece günlük beslenme deki yağ oranıyla sınırlı değildir; yağların özel türlerinin önemi vardır. Doymuş yağ içeren margarin gibi yiyeceklerin arterioskleroz (damar sertliği) riskini arttırdığı belirtilir. Omega-3 yağ asidi ve zeytin yağı gibi doymamış yağ içeren yiyeceklerin koruyucu oldukları düşünülür. Yağ tüketimi prostat kan seri riskini tek başına yükseltebilir, kesin bağlantı alınan kalori miktarıyla yada beden kitle indeksindeki (BMI, body mass index) artışla ilgilidir. Beden kitle indeksindeki artış özellikle ekzersiz azlığı durumunda, yüksek kalorili yiyeceklerle beslenme sonucu oluşur.

Kilo fazlalığı bu hastalığa yakalanmış erkelerin durumunu ciddi şekilde etkiler. Son zamanlarda yapılan geniş bir araştırmada, prostat kanserinden ölüm oranının beden kitlesiyle doğru orantıda arttığını kanıtlamıştır. Kilo fazlası olanların kilo-boy orantısı normal limitler içinde olan hastalarla karşılaştırıldığında %30 daha fazla ölüm riski taşıdıkları saptanmıştır.' Hormonlar da bunda roloynamaktadır. Vücutta bulunan yağlar artmış testosteron düzeyi ile ilintilidir. Testosteron da prostatta kanser oluşması için güçlü bir nedendir."

Genetik faktörlerin, yağ tüketimi ve obeziteye göre bazı erkeklerde hastalığın asıl nedeni olduğu düşünülmektedir. Hayvansal yağlardaki kolesterol, bir enzimin etkisiyle testosterona dönüşebilir. Bu bazı erkeklerde ortalamanın üzerinde bir miktarda üretilir.'

Selenyum ve E vitamini gibi koruyucu antioksidanlardan yoksun bir beslenme, prostat kanseri riskini arttırabilir. Meyve ve sebzelerden zengin bir beslenme şekli hastalığın oluşumunu önlemede yardımcı olabilir.

Aile Geçmişi

Ailede prostat kanserine yakalanmış yakın akrabaların bulunması kansere yakalanma riskini arttırır. Birinci derece akrabalarınızda (baba, erkek kardeş) bu hastalık varsa, iki üç kez daha fazla risk taşımaktasınız. İkinci, üçüncü kuşak akrabalarınızda olması, ailesinde olmayanlara göre riskinizi 5-10 kez yukarıya çıkarmaktadır. İlk kuşak akrabalar riskinizi 11 kat arttırır. Yakın akrabalar hastalığa yakalanma derecenizi, uzak akrabalara oranla daha fazla arttım. Amca ve kuzenlerde bulunması belirgin yükselmeler yaratabilir."

Her 11 prostat kanserli erkekten birinin ailesinde prostat kanseri nedenli bir ölüm olduğu saptanmıştır. Biz bu hastaları ailevi prostat kanseri diye değerlendiririz. Farklı beslenen tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan bir çalışmada, ailesel prostat kanserlerinin % 40'ında genlerdeki dönüşümün yol oynadığı bulunmuştur," Buna bağlı olarak, prostat kanserli 28 erkekten biri, yani % 4'den azı bu hastalığı kalıtımsal olarak almışlardır. Bu kalıtım mirası, kadınlarda rastlanan meme kanserinin kalıtımsal geçişinden daha düşük bir orandadır.

Günümüze kadar yapılmış gen çalışmalarında, prostat kanseriyle bağlantısı olan dokuz farklı gen bulunmuştur. Bunlardan hiçbiri mutasyona uğramış BRCA1 ve BRCA2 kadar önemli değildir. Bunlar meme kanseriyle güçlü şekilde bağlantılıdır ve basit bir kan testiyle tespit edilebilirler. Prostat kanseri genleri vakaların yüzde birinden daha azı ile bağlantılıdır. Henüz bunların tespitini yapacak güvenli araçlara sahip değiliz. 10 Prostat kanserleri ister kalıtımsal, ister ailesel isterse de diğer vakalar dediğimiz şekilde kendi kendilerine ortaya çıksınlar çoklu bir gelişme gösterirler. Adeta tüketici sorunları, yurt dışındaki kargaşalar. salgın hastalıklar, iklim değişiklikleri, gibi faktörlerin durgunluk yaratan kötü ekonomik gelişmeleri başlatması gibi, prostat kanserinin oluşumu da erkek hücrelerinde birçok değişimlerin kombinasyonu sonucu oluşur.

NOT: Ailenin tüm fertleri benzer çevre faktörlerinden etkilenmekte, benzer yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları göstem1ektedirler. Aile sel prostat kanserinin birçok vakasırıda. gen ortaklığından çok, bu benzerliklerin etken olduğu bulunmuştur. Mesela, ailesel prestat kanseri olan erkekler aynı yüksek yağ oranlı gıdalar tüketmekte, D vitaminilin oluşması için gerekli olan güneş ışığının daha az olduğu aynı kuzey iklimierinde yaşamaktadırlar. Kalıtımsal etkiler çok daha az erkeği etkilemektedir. Fakat, tek yumurta ikizleri, farklı çevrelerde. farklı yaşam şekillerine sahip olsalar da, eğer aynı kalıtımsal bozukluklara sahiplerse, prostat kanserine yakalanmaya meyilleri vardır.

NOT: Gelişen kuşaklarla birlikte ailesinde prostat kanseri olan erkeklerde daha da genç yaşlarda prostat kanseri oluşmaktadır. 5 yaşın altında tanı konulan prostat kanseri vakalarının yarısının ailesel olduğu düşünülmektedir. 62 yaşında tanı konulan hastalarından birinin üç oğlu, otuzlu yaşlarında prostat kanserine yakalandılar. Eğer soy ağacınızda prostat kanserli akrabalarınız fazlaysa, siz, erkek kardeşiniz ve oğullarınız önerilen izleme sürecinden daha erken dönemde kontrolden geçmelisiniz (hkz. Sekizinci Bölüm, Prostat Kanserini PSA ve Diğer Testlerle Ortaya Çıkarmak)

NOT: Prostat kanseri sıklıkla anne tarafından geçen bir kalıtımsal durumdur. Eğer annenizin babası, amcanız ya da erkek kardeşinizin prostatında kanser hücreleri saptandıysa, azami derecede dikkatli olmak gerekir. Birçok araştırma meme ve prostat kanserinin kalıtımsal bir bağlantısı olduğunu göstermektedir. Fakat ikisinin bir arada ilerlediğini gösteren bir veri yoktur.

Yorumlar

  • Mus**** Yı****
    7 yıl önce
    kuçuk aptes yaparken zorlanıyorum
    • Şifalı Bitkilerim
      7 yıl önce
      Basur kabızlık ve bağırsaklarda daralma, bunlar ciddi sorunlardır. lütfen teşhis için bir hekime danışınız. geçmiş olsun

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp