Hipertansiyonun Sebebi Nedir?

Hipertansiyonun Sebebi Nedir? :

Hipertansiyon ya hiçbir organ veya sistem hastalığı ile ilgili olmadan ortaya çıkar veya çeşitli hastalıkların bir belirtisi olarak görülür. Buna göre hipertansiyon iki gruba ayrılır.

1- ESANSİYEL (PRIMER - BİRİNCİL)

2- SEKONDER (İKİNCİL)

Hipertansiyon olarak tanımlanır.

1- ESANSİYEL HİPERTANSİYON

Oluşumunda kalıtsal (genetik) faktörler önemli yer alır. Esansiyel hipertansiyonlu kimseler aile yönünden kuvvetli yüklüdürler. Akrabalar arasında sık rastlanır. Örneğin: anne ve babası yüksek tansiyonlu olanların ileride yüksek tansiyonlu olma ihtimali, normal tansiyonlu anne ve babaya sahip olanlara oranla daha fazladır. Ancak aynı genleri taşımanın yanında aynı çevrede yaşamanında etkisi vardır. Fazla tuzlu, yeme alışkanlığı ve şişmanlık, olasılığı arttıran faktörlerdir. Sosyal yaşam, pisiko-sosyal stresler ve yaşanılan coğrafi bölge faktörlerinin de genler üzerinde etkili olduğu kabul edilmektedir. Bu faktörlere yaş, içme suları, alkol, sigara ve ırk nedenlerini de ilave etmek doğru olacaktır. Kısaca, nedeni belirleneme yen yüksek kan basıncına Esansiyel Hipertansiyon denir.

2- SEKONDER HİPERTANSİYON

Tüm hipertansiyonlu hastalar arasında % 5-6 oranında bulunan sekonder hipertansiyon nedenleri şunlardır.

a) Böbrek hastalıkları: Akut ve Kronik Nefritler (böbrek iltihabı), polikistik (kistli) böbrekler, böbrek atardamar darlığı ve diğerleri.

b) Endokrin Hastalıklar: Hormonların fazla salgılanmasıdır.

Cushing hastalığı: Glukokortikoidlerin fazla salgılanması.

Feokromostoma: Adrenalin ve Noradrenalin fazla salgılanması.

Conn Sendromu: Aldesteron

Akromegali: Büyüme hormonunun fazla salgılanması.

c) Nörojen Hastalıklar:

Beyin Tümörleri, kafa için basıncının artması, poliyomiyelit (çocuk felci)

d) Diğer nedenler:

Aort koarktasyonu, gebelik toksemisi, kortizonlu ilaçlar, ağız yolu ile alınan doğum kontrol hapları ve alkol (hergün alınan 50-75 cc. alkollü içki) hipertansiyona neden olmaktadır.

Her hipertansiyon tanısı konulan hastada, sekonder hipertansiyon nedenlerinin rutin olarak araştırılması gerekir. Sekonder hipertansiyona neden olan hastalıkların tümü cerrahi ve tıbbi metodlarla tedavi edilebilen hastalıklardır. Bu nedenle sekonder hipertansiyon kavramı ile genel olarak kökten (radikal) tedavi edilebilir hipertansiyon anlaşılır.

Esansiyel hipertansiyonda radikal (kökten) bir tedavi söz konusu değildir. Ancak bilinçli bir tıbbi tedavi ve devamlı kontrol ile tansiyon arteriyel normal düzeylerde tutulabilir, komplikasyonların meydana gelmesi önlenebilir, geciktirilebilir veya en aza indirilerek hastanın normal bir yaşam sürdürme olasılığı sağlanabilir.

Hipertansiyon başlıklı bölümde özellikle esansiyel hipertansiyon hakkında yeterli ölçüde ve konunun önemi dolayısı ile birazda ayrıntılı olarak bilgi vermeye özen gösterdim.

ESANSİYEL HİPERTANSİYONDA TEDAVİ

Tedavide temel amaç kan basıncını 130/85 mm Hg ye veya daha altına düşürmektir. Ancak bu amaca ulaşmak için aşırı acele davranılmamalıdır. Kan basıncının aşırı yüksek bulunmadığı, hipertansif (yüksek tansiyona bağlı) krizlerin söz konusu olmadığı durumlarda (özellikle yaşlı hastalarda) serebral iskemi (beyine yeterli kan gitmemesi) gibi komplikasyonlardan kaçınmak için kan basıncı yavaş yavaş düşürülmelidir. Bu arada hastanın hastalığı ve tedavisi konusunda bilinçlendirilip eğitilmesi büyük bir önem taşır. Hasta özellikle üç konuda bilgilendirilmelidir.

1- Tansiyonun belirlenmesinde yakınmalara, semptomlara güvenilmemesini

2- Tedavinin, en azından bugün için, hayat boyu süreceğim,

3- Yeterli ve sürekli bir tedaviyle, normal bir yaşamın sürdürülebileceğinin mümkün olduğunu

Kan basıncının yükselip yükselmediğinin belirlenmesinde baş ağrısı, baş dönmesi gibi arazlara bel bağlanmamalıdır. Çünkü bu semptomlar her zaman hipertansiyonun güvenilir bir ölçüsü değildir. Hâlbuki sadece bu yakınmalar ortaya çıktığı vakit ilaçlarını alıp diyetlerinin uygulayan pek çok hasta vardır. Bunlar yakınmaların olmadığı vakit ne ilaç alırlar nede diyetlerine dikkat ederler. Hâlbuki kan basıncının çok yükseldiği durumlarda bile bazen herhangi bir yakınma ortaya çıkmadığı gibi kan basıncı normal hatta düşük olduğu vakitlerde de baş ağrısı, baş dönmesi vb. yakınmalar (hipertansiyon dışındaki nedenlerle) görülebilir. İşte bu nedenlerle hastaların kan basınçlarının normal olup olmadığı hakkında karar verirken semptomlara güvenmemeleri, kan basınçlarını ölçerek izlemeleri yolunda uyarılmaları önemlidir.

Bu hususu tekrar vurgulamakta yarar görüyorum. Hipertansiyonun erken dönemlerinde çoğu zaman hiç bir ciddi şikayete yol açmaması hasta için şansızlıktır. Kişiler tansiyonları yüksek ve bunun zararlarını görmekte oldukları halde kan basınçlarının yüksek olduğunun farkında olmaya bilirler.

Tansiyon yüksekliğinin çoğu zaman herhangi bir belirtisi olmayabilir. Rastlantı sonucu ölçme sırasında yüksek tansiyon saptanmış olabilir. Bazı hastalar özellikle sabahları baş ağrısından şikâyet edebilirler. Bu baş ağrısı genellikle enseden tepeye doğru yükselir bir ağrı şeklindedir. Ağrı kesici ilaçlarla geçmez ve oldukçada şiddetlidir. Bazı hastalar ise baş dönmesinden, çarpıntıdan, kulaklarındaki uğultudan, nefes darlığı, göğüs ağrısı, geçici görme bozukluğu, bulanık görme, göz önünde küçük cisimciklerin uçuşmaları gibi belirtilerden şikâyet edebilirler. Yüksek tansiyon hiç bir şikâyete yol açmamış olsa bile tedavi edilmelidir. Çünkü yüksek tansiyon zamanla, beyin, kalp, göz ve böbrekler, başta olmak üzere pek çok organda ciddi ve tehlikeli hastalıkların gelişmesine yol açabilir. Felçlere, kalp krizlerine, kalp ve böbrek yetersizliğine. Görme bozukluklarına neden olabilir.

Bununla beraber hipertansiyonlu bir kimse hekiminin tüm önerilerine uyar ve tedavisini sürekli olarak uygularsa, prognoz (hastalığın gidişi) iyileşir ve normal yaşam sürdürülebilir.

Hipertansiyonda tedavi, ilaçsız ve ilaçlı olmak üzere iki evrede uygulanır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp