Farenks Slfilisi

Farenks Slfilisi : Farenks sifilisi doğuştan veya sonradan olur.

SONRADAN OLAN SİFİLİS. Bu şeklin farenkste bütün devre belirtileri görülür.


FARENKSİN 1 inci DEVRE SİFİLİSİ

Şankr sifilitik farenksin her bölümünde görülmekle beraber daha ziyade damak ve bademcikleri tercih eder. Jenital organlardan sonra en fazla bu kısımlarda görülür. Hastalık çeşitli yollarla bulaşır, şankr devresi ekseri belirsiz geçer.

BELİRTİLER — Hasta tarafta ağrıdan ziyade yutkunma esnasında rahatsızlık hissi vardır. Bu his tek taraflı, devamlı ve muannittir. On, onbeş günden fazla bu şikâyeti devam eden bir hasta da sifilisi düşünmelidir.

DİYAGNOSTİK — Değişik şekiller göstermesi bakımından oldukça güçtür. Disfajinin devamlı olmasının büyük önemi vardır. Muayenede hasta tarafta amigdal hipertrofik, şiş, enfiltredir, kaidesi sert ülserasyon gösterir. Adenopati har zaman mevcuttur. Serolojik muayene ve ülserasyonda treponem bulunması teşhisi kat’ileştirir. Yalnız serolojik muayene yirmi veya yirmi beşinci gün bazan da otuz ilâ kırkıncı gün müsbet olur.

AYIRIM DİYAGNOSTİK — Akut amigdalit, akut ülseröz laküner amig- dalit, Vincent anjini, amigdal tüberkülozundan ayrılmalıdır. Epitelyomadan spontan kulağa intişar eden ağrılar olmamasiyle kolaylıkla ayrılır. Biopsi bütün şüpheleri ortadan kaldırır.

FARENKS II ci DEVRE SİFİLlS’l.Bu devrede karakteristik olarak plâk müközler belirir. Bunlar belirli bir zaman dahilinde meydana gelmezler. Şankrın görülmesini takibeden ikinci veya üçüncü senelerde meydana çıkabileceği gibi, enfeksiyonun ilk aylarında bazan da senelerce sonra görülür. Meydana çıkışları rozeollerden evvel, bir arada veya daha sonra olur.

Eroziv, papüllo-eroziv, papüllo-hipertrofik ve ülseröz şekiller gösterirler. İçlerinde treponem bulunan ifrazları vardır. Bu hal bulaşıcı olduklarını kolaylıkla izah eder. Temizliğe riayet eden kimselerde jenital organlarda belirti görülemiyeceği gibi sigara içmeyen ve ağız hijyenine riayet eden kimselerde de plâk müközler pek az ihtimalle teşekkül eder.ikinci devre sifilis farenksin her bölümünde oturabilir. Fakat en ziyade tercih ettiği yerler ön plikalar, damak, geniz, dil bademcikleri, damak yelkeni, dil, yanak ve dudaklardır.

BELİRTİLER— ikinci devre sifilis belirtisi gösteren hastalar boğazlarından rahatsız olduklarını söylerler. Bu rahatsızlık kendini disfaji ile gösterir.Muayenede ön plikanın serbest kenarı boyunca kırmızı bir zemin üzerinde süt renginde gayri muntazam bir şekilde plâkmüköz görülür.

ADENİD DOKUNUN HİPERTROFlSl — İkinci devre sifilis farenksin bütün adenoid dokusunda plâk müköz olmadan lıipertrofik reaksiyon meydana getirebilir. Bu hipertrofi bütün amigdallerde görülür. Geniz bademciğinin hacmi artar, adenoid vejetasyon belirtileri gösterir. Dil bademciğinin büyümesi yabancı cisim hissi verir, yutkunmada rahatsızlık vardır. Asıl bademciklerin hipertrofisi mühimdir. Bunlar kırmızı, iltihaplı, şiş olup crta hatta birleşirler ve farenks methalini kapatırlar.

DÎYAGNOSTlK — Devamlı disfaj sifilisi düşündürmelidir. Plâk rnüköz- lerin karakterleri bariz olduğundan teşhis oldukça kolaydır. Muayenenin gün ışığında yapılması uygundur. Bununla beraber hastalarda diğer ikinci devre sifilis belirtileri araştırılır. Serolojik muayenelerle birlikte (Kahn, Wassermann) liquor cerebrospinalis’in muayenesi de kaide olarak yapılmalıdır.

AYIRIM DlYAGNOSTlK — Herpes, aft, mükozaların zonası, glosit ve lö- koplaziden ayrılmalıdır.



FARENKSİN III üncü DEVRE SİFİLİSİ

Sifilisin en mühim safhasıdır. Bilinmemiş veya yeter derecede tedavi görmemiş vak’aların tabii neticesidir. Parankimatöz olması ve arganları tahrip etmesi dolayısiyle ciddi komplikasyonlar gösterir, bazı hallerde ise hastaların ölümüne sebep olabilir.Bu devrede sifilis farenksin iç bölümünde de oturabilir, bilhassa en mühim lokaîizasyon yeri farenksin arka duvarı, damak, damak yelkeni ve amigdallerdir. Buralarda ülseröz, serpijinöz, sirkonstrit gommöz, yaygın gommöz veya yaygın sifilom şeklinde görülür.

FARENKSİN ARKA DUVARININ SİFİLİSİ — Sık olarak farenksin arka duvarının her üç bölümünde görülür.

BELİRTİLER — Bu devrede de hastalar ağrıdan ziyade bilhassa yutkunmada rahatsızlıktan şikâyet ederler. Rahatsızlık hissi ile birlikte ifrazat ve baş ağrısı vardır. Gom kavum tavanında teşekkül etmişse belirtiler daha şiddetlidir. Baş ağrısı artmıştır ve burun tıkanıklığı ile birlikte posteriyör koriza görülür.Muayenede, teşekkül safhasında gom sifilitik kırmızı, çıkıntılı ve az ağrılı bir tümör manzarasında görülür. Bir müddet sonra ise bu tünefaksiyon en çıkıntılı yerinden beyazımsı bir delikle açılır, buradan gittikçe büyüyen bir ülse- rasyon meydana gelir, ülserasyonun kenarları dik şekilde yontulmuş olup dibi krater manzarası gösterir.

KOMPLİKASYON — Bu devre sifilis komplikasyonları tehlikelidir. Sereb- ıal komplikasyonlar (nekroz ve sekestr), damar ülserasyonları veya erizipelatöz enfeksiyonlarla ölüm husule gelebilir. Kemik tagayyürü burun sifilisindekinin aynıdır. Hastanın genel durumu çok bozuktur. Soluk, renksiz ve anemiktir. Zorlukla beslenir, zayıflar, kaşeksiye girer.

DAMAK VE DAMAK YELKENİ SİFİLİSİ — Damakta husule gelen muhtelif şekilde gomlar kemik harabiyeti meydana getirirler, husule gelen sifilitik perforasyon çok defa orta hatta olduğundan burunla ağızboşluğu birleşir.Damak yelkeninde gom daha ziyade orta hatta, sert ve yumuşak damak birleşiminde oturur. Burada kalın bir enfiltrasyon vardır. İnkişafı diğer yerlerde olduğu gibidir.Muayenede gom üç safhada görülür.

I — ENFİLTRASYON SAFHASI — Bu safhanın en mühim karakteri sinsi oluşudur. Damak yelkeni gomu, sinsi, aflegmonik ve ateşsizdir. Fonksiyonel belirtiler gizlidir. Hasta ağrıdan şikâyet etmez. Konuşmada, yutmada rahatsızlık hissi vardır.Damak yelkeninde kırmızı, gergin, üzeri düzgün, tek ve parlak büyük enfiltrasyon görülür. Damak yelkeninin enfiltre ve kalınlaşmış olmasından hareketi güçleşir, bu kitle dokunmakla sert, gergin ve kalındır.

II — YUMUŞAMA SAFHASI — Bu devreden sonra gom kıvamını kaybeder, yumuşak bir bal alır, hacmi artar, açılmak üzere olan bir apse hissini verir.

III — ÜLSERASYON SAFHASI — Gom en kabarık yerinden beyaz bir nokta halinde açılır, genişler, yuvarlak bir iilserasyon meydana gelir. Eğer ül- serasyon sathî ve damak yelkeninin kenarında ise hissedilen teşevvüşler azdır, ülserasyon derine doğru giderse damak yelkeni bir baştan bir başa perforasyon gösterir. Bu vaziyette hastanın şikâyeti birden bire artar. Konuşma bozulur, yenilen yemekler burundan gelir.

TONSÎLLERlN III üncü DEVRE SÎFİLİSl — En fazla tonsillapalatina’da görülür. Hasta çiğnerken, yutarken ve konuşurken rahatsızlık hisseder. Bazan da kulağa intişar eden ağrılardan şikâyet eder. Lezyon tek taraflı, kenarları enfiltre, dik şekilde yontulmuş, dibi kirli, derin, az ağrılı olup salim kısımdan kat’i şekilde ayrılmıştır. Kanamaz.

AYIRIM DÎYAGNOSTİK — Tüberküloz ve kanserle yapılır.

TEDAVİ — Primer sifiliste neosalvarsan kullanılır. Bazan bu tedavi ile kat’i ve devamlı şifa temin edilir.İkinci devrede arsenikli ilâçlar, civa tedavisine nazaran daha sür’atli neticeler verir. Şalvarsan enjeksiyonları ile birlikte civa veyahut bizmut vermek daha iydir.Üçüncü devre sifilisinde potasium iodür ekseri gonımöz lezyonları ortadan kaldırır. Bu gün sifilis tedavisinde pénicilline geniş yer verilmektedir.Lokal olarak hasta kısımların temizlenmesi gayesiyle plâk müközler ve ülserler üzerine civanın nitrat asit tuzu tatbik edilir. Farenks ve ağızdaki bütün sifilitik lezyonlara günde müteaddit defalar sous-nitrate de bizmuth pülverize etmek suretiyle iyi neticeler elde edilir.

HEREDÎTER SİFİLİS — Herediter sifilis utérus içerisinde spiıoketin ana deveranından fötüs deveranına geçmesiyle olur. Erken ve geç şekilleri vardır.

ERKEN HEREDİTER SİFİLİS — Erken meydana gelen herediter sifilis akiz sifilisin deride ve müközlerde gösterdiği ikinci veya üçüncü devre belirtilerini gösterir. Bu bakımdan burada da damakta, boğaz arkasında plâk müközler, damakta, yumuşak damakta ve farenks ark duvarında .kemik harabiyeti görülür. Pürülan koriza hemen daima mevcut olup sekresyonlarda bol spiroket bulunur.Sifilitik çocuklar klâsik belirtiler gösterirler. Kesici dişlerin üst kenarlarında madde kaybından yarım ay şeklinde çukurluk görülür ( Hutchinson dişleri). Bundan başka ilk molerlerin satıhlarında hipoplazi vardır. Çiğneme sathı gayri muntazam girintili çıkıntılıdır. Bu hal ilk dört molerde mevcuttur.

GEÇ HEREDİTER SİFİLİS — Herediter sifilis belirtileri ikinci çocukluk devresinde, püberte ve erkinlik çağında, ileri yaşlarda görülebilir. Farenksin herediter geç beliren sifilisi akiz sifilisin üçüncü devresinde olduğu gibi lokalize değildir. Genel olarak heredo-sifilis bir kaç bölgeyi alâkadar eder. Bu bakımdan lezyon yalnız farenkte değil ayni zamanda larenkste ve burunda mevcuttur.Organların ayni zamanda hastalığa uğramaları bu şeklin en karakteristik vasfıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp