Dikkat Eksikliği İlaçları

Dikkat Eksikliği İlaçları Hakkında Açıklamalar

Dikkat eksikliği ilaçları kullanılan ilaçların çeşitli yan etkileri görülmüştür. Bu nedenle bu ilaçlar doktor gözetiminde kullanılmalıdır. Dikkat eksikliği ile ilgili açıklamaların detayları ve dikkat eksikliği tedavisine yardımcı olarak kullanılan %100 bitkisel ürünlerimiz için aşağıdaki makalemizi inceleyebilirsiniz.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı alan hasta sayısı her geçen yıl katlanmakta ve hastalığın kapsadığı iddia edilen yaş grubu da çocukluktan erişkinliğe kadar geniş bir kesimi ilgilendirmektedir. Bu hastalığın önemi, toplum kesimlerinin kayda değer bir bölümünü etkilediği iddiasının yanında tedavisi için önerilen ilaçların bir kısmının ciddi yan etkiler oluşturuyor olmasından kaynaklanmaktadır. Bu ilaçlar arasında özellikle metilfenidat, üzerinde önemle durulması gereken bir ilaçtır.

Metilfenidat bir santral sinir sistemi uyarıcısıdır ve bir amfetamin izomeri olan dekstroamfetamin yapısındadır. Metilfenidatın beyin üzerindeki etkisi kokain ile benzerdir. İlaç ilk kez 1944‘de sentezlenmiş ve uyuşturucu koması, yaşlılarda ya da beyin tümörlü hastalarda hafızanın iyileştirilmesi amacıyla kullanılmıştır. Buradaki endikasyonların ne derece hayati önemde olduğu ve hastaların terminal dönem hastaları olduğu kayda değerdir. İlaç ağızdan yutulması sonrasında hızla beyne ulaşır ve beynin katekolaminerjik sistemlerinde toplanır. Beyinde dopamin salınımına neden olur ve başta dopamin olmak üzere tüm katekolaminlerin (adrenalin, serotonin) geri alınımını engelleyerek etkilerini uzatır. Bağımlılık davranışı gelişmesi, psikoz, aşermenin ortaya çıkmasında dopaminin yeri büyüktür.

Psikostümülanların tekrarlayan kullanımları motivasyon, ödüllendirme davranışları ve lokomotor cevaplar açısından beynin duyarlılığının artmasına ve bağımlılık gelişmesine neden olur. Yani, beyin bu davranışları (motivasyon, ödüllendirme) ya da lokomotor etkinliği arttıracağını öğrendiği maddenin kullanımını arar, teşvik eder, yoksunluk belirtileri göstermeye başlar. Örneğin, hayvan deneylerinde denekler kendi kendilerine kullanımı arttırırlar.

Psikostümülanlar arasında çapraz duyarlılaşma bulunduğu için amfetaminlerle kokain ve eroin arasında çapraz tolerans ve duyarlılık gelişme riski vardır ve bu durum bağımlılığa yol açabilir. Farklı da olsa her psikostümülan maddenin tekrarlayan kullanımı diğer tüm psikostümülan maddeler için kompülsüf madde arama davranışı, ödüllendirme etkileri gibi davranış duyarlılaşmaları ile çekilme belirtileri, tolerans gelişimi ve dolayısıyla ilaç bağımlılığı riskini arttırır. Psikostümülan madde ve ilaçların damar ya da kas yoluyla alınmaları ve gece saatlerinde kullanılmaları durumunda bağımlılık oluşturma riskleri artar.

Psikostümülan kullanımı, cinsel isteği arttırması nedeniyle kontrolsüz cinsel ilişkiyi teşvik ederek, dolaylı yoldan cinsel yolla bulaşan hastalıkların (HPV, AIDS gibi) yayılmasına neden olabilir. Ayrıca psikostümülanların erken yaşta kullanımının beynin çeşitli bölümlerinde hücre gelişimini engellediği ve ileriki yaşlarda beyinde hücre kaybına ve uzun süreli hafıza bozukluklarına yol açabildiği gösterilmiştir.

Bu maddelere beynin erken yaşta maruz kalması durumunda, yıllar sonra ortaya çıkabilecek birtakım sorunların temeli atılabilmektedir. Bunların sonucunda beynin ödüllendirme sisteminde erişkinlikte de süren bozulmalar, depresif belirtilerde ömür boyu sürebilecek artışlar (kendini iyi hissedememe, hiçbir şeyden keyif alamama gibi) görülebilmektedir. Bütün bunlar yeni ilaçların ve başka tedavilerin daha fazla kullanımını gerektirecek psikiyatrik sorunlarla ömür boyunca boğuşmak gerekeceği anlamına gelmektedir.

Yukarıda sıralanan ciddi yan etkiler nedeniyle özellikle çocukluk döneminde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu teşhisi çok dikkatle konulmalı ve tedavide psikostimülan ilaç tercih edilip edilmemesi çok hassasiyetle düşünülmelidir. Hafif ve orta şiddetteki hastalarda başka tedavi ve ilaç seçenekleri psikostimülanlardan önce değerlendirilmelidir.


SENDE YORUM YAP!

Whatsapp