Çocuklarda Dikkat Eksikliği Nasıl Giderilir

Çocuklarda Dikkat Eksikliği Nasıl Giderilir

Biz insanlar çevremizi duyu organlarımızın yardımıyla tanırız. Çevremizde olup bitenleri görerek, duyarak öğreniriz. Nesneleri elleyerek, koklayarak, tadarak birbirinden ayırırız. Çevremizde o kadar çok nesne ve olay var ki, bunların her birini algılamamız mümkün değildir. Biz çevremizdeki uyarıcılardan ancak bir kısmını algılar, bir kısmına dikkat ederiz, bazı uyarıcıların farkına bile varmayız. Zaten bütün uyarıcıları aynı anda fark etmemiz, bunların tümünü algılamamız bizden beklenemez, çünkü insanın dikkati sınırlıdır.

Dikkat, fizyolojik ve psikolojik enerjinin bir nokta üzerinde toplanmasıdır. Bir olaya, bir insana veya bir nesneye ilgi duyduğumuz oranda, ona dikkat ederiz. İlgimizin derecesine bağlı olarak, dikkatimizin şiddeti ve süresi artar. Konuya ilgi duyulduğu hallerde, dikkat süreklilik gösterir. Konuya ilgi duyulmadığı hallerde ise dikkat azalır, hatta kaybolur.

Okul çağında çocuğu olan pek çok anne, çocuğun dikkatsizliğinden, dikkat süresinin kısalığından şikâyetçidir. "Benim çocuğumun dikkati çok dağınık" veya "Çocuğum ders yaparken dikkatini bir türlü toplayamıyor" diyerek yakınan anne sayısı az değildir. Yüklü bir ders programı altında ezilen, yapılacak pek çok ödevi olan, düzenli yaşama sahip olmayan çocuk çabuk yorulur, dikkati çabuk dağılır. Hele ders çalışmaktan hoşlanmıyorsa, çalıştığı konuya ilgi duymuyorsa, çocuğun dikkat süresi giderek kısalır.

Çocuğun dikkatini uyanık tutmanın yolu, öncelikle onun ilgisini uyarmaktır. İlgi duyulan konu üzerinde dikkatin toplanması daha kolaydır. İlgi ve dikkatin uyanık olduğu durumlarda, öğrenme daha hızlı ve daha kalıcı olur. Çocuk, dikkatli olduğu oranda alıcıdır, alıcı olduğu oranda çabuk ve kolay öğrenir. Öğrenmede çok etkili bir faktör olan dikkatin, türü ve düzeyi araştırılmalıdır. Her işte, ister zihinsel bir etkinlik olsun, ister el becerisi gerektiren bir iş olsun, dikkat belirli bir şekilde ve belli bir şiddette kendini gösterir.

Bazı çocuklar çok dikkatlidirler, hiçbir ayrıntı gözlerinden kaçmaz. Dikkatlerini uzun bir süre aynı iş üzerinde toplayabilirler. Bu iş sıkıcı da olsa, tekdüze de olsa, onu bitirinceye dek, dikkatlerini konu üzerinde yoğunlaştırabilirler.

Bazı çocukların ise dikkati çok dağınıktır. Kendilerine bir hikâye anlatıldığında veya bir parça okunduğunda, anlatanı veya okuyanı bir süre izledikten sonra dalarlar, konudan uzaklaşırlar. Bu çocuklar, belli bir işi yaparken de, bir problem çözerken de dikkatlerini kolayca toparlayamazlar. Bu çocuklara bir şey öğretmek çok zordur, bu durum genellikle başarısızlıkların temel nedenlerindendir.

Odaklanmakta zorlanan çocukların dikkatlerini geliştirmek, dikkat sürelerini arttırmak için onlara bir takım alıştırmalar yaptırmak gerekir. Bu alıştırmalar oyun şeklinde yaptırılabilir: çocuktan belli bir resimdeki yanlışları bulması, iki resim arasındaki benzerlik ve farklılıkları göstermesi, anlatılan bir hikâyeyi tekrarlaması veya hikâye ile ilgili soruları cevaplandırması istenilebilir. Örneğe bakarak şekil çizdirmek, modele uygun inşalar yaptırmak, benzer resimleri gruplandırtmak, eşleştirme yaptırmak, eksikleri tamamlatmak, yanlışları buldurmak, zihinden hesap yaptırmak... akla ilk gelen alıştırmalardır. "Hangi elimde?", "Uçtu uçtu kim uçtu?", Evet-hayır oyunu" ve "Kelime oyunu", hep dikkat geliştirici oyunlardır. Bu tür oyunlara okul öncesi dönemde de, okul döneminde de yer verilmelidir. Yalnız bu oyun ve alıştırmalarla çocuğu sıkmamaya, bıktırmamaya hatta yormamaya özen gösterilmeli, bunlar çocuk için cazip hale getirilmelidir.

İlgi, hareket, ani değişiklikler, uyarının büyüklüğü, şiddeti ve sesi, dikkati uyanık tutan özelliklerdir. Buna karşılık yorgunluk, uykusuzluk, stres, gerginlik ve huzursuzluk dikkati dağıtan etkenlerdir.

Her insanın kendine özgü bir karakteri, bir kişiliği olduğu gibi, yine kendine özgü bir zihinsel yapısı, bir dikkat gücü vardır. Bireyde var olan dikkat gücünü farklı şekillerde değerlendirebiliriz: talimatı kavrama, süratli öğrenme, tekrar işinde başarılı olma, verilen bir işi kısa zamanda ve hatasız yapma... hep dikkat gerektiren işlerdir. Bireyin belli bir alanda başarılı olması, belli bir işte verimli olması, büyük ölçüde dikkatini toplama gücüne bağlıdır. Dikkat bir bakıma, bireyin başarısını ve verimini belirleyen temel zihinsel faktörlerden biridir, bu nedenle küçük yaştan itibaren, evde ve okulda çocuğun dikkatini geliştirmeye önem verilmelidir.

Dikkat Eksikliği Belirtileri

Çocukluk döneminde yaşanan dikkat eksikliği bozukluğunun belirlenmesi genellikle pek kolay değildir.
Ailenin, öğretmenin ve çocuğun çevresinde bulunan yetişkinlerin dikkat eksikliği bozukluğu belirtilerinden haberdar olması, çocuğun ilişkilerini ve hareketlerini iyi gözlemlemesi teşhisin konulabilmesi için atılacak ilk adımdır.
Dikkat eksikliği bozukluğunun belirtileri; konsantrasyon eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik olarak 3 ana kategoride toplanabilir.
Konsantrasyon eksikliği ya da yapılan işe, anlatılanlara özen göstermeme, çocuk okulun zorlayıcı ortamına girmeden fark edilemeyebilir. Bu durum yetişkinlerde ise iş ve sosyal hayatta kendini belli edebilir.

Konsantre olmakta zorlanma ile ilgili belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz;
1) Okulda veya iş yerinde önemli olan detaylara dikkat etmeme, kolay hatalar yapma, yapılan işin dağınık ve dikkatsiz yapılması.
2) Bir işle uğraşırken diğer insanların ilgisini çekmeyen bir ses veya olay nedeniyle yapılan işin bırakılması.
3) Uzun dönemli konsantrasyon gerektiren işlerde yaşanan başarısızlıklar.
4) Konsantrasyon gerektiren ev ödevleri, kağıt işlerini tamamlamakta zorlanma.
5) Sık sık bir oyundan veya işten bir diğerine geçme.
6) Yapılması gereken işleri sürekli ağrıdan alma, geciktirme, erteleme.
7) Randevuları, yapılması gerekenleri sık sık unutma, günlük aktiviteleri zamanında yapamama.
8) Konuşma sırasında karşısındakini dinlemekte zorlanma, konuşmaları akılda tutamama, sosyal durumlarda detaylara ve aktivitelere dikkat etmeme.

Dikkat Eksikliği Nedenleri Nelerdir

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun asıl sebebi henüz bilinmese de, bozukluğun oluşumunda biyolojik (nörolojik) ve genetik faktörlerin rolü olduğuna işaret edilmektedir. DEHB’li çocukların beyinlerinin ön kısmında ve limbik sistemde bulunan kimyasal ileticilerin (neurotransmitterler) çalışmasında bozulma olduğu bilinmektedir. Beynin bu bölgeleri konsantre olma, planlama, davranışları kontrol etme, hafıza, motivasyon konularında önemli rol oynamaktadır. Gebelikte ilaç ya da alkol gibi toksinlere maruz kalma, enfeksiyonlar, zor doğum, düşük doğum ağırlığı ve beyin travması bu çocukların özgeçmişlerinde daha sık bildirilmiştir. Çevresel faktörler ya da aile tutumları DEHB oluşmasına neden olmaz. Ama bulguların artmasında ya da azalmasında ve ek sorunların çıkmasında etkisi vardır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp