böbrek kumu dökme tedavisi bitkisel

Böbrek Yetmezliği Belirtileri : Kronik böbrek yetmezliği genellikle sinsi bir gelişme gösterir. Böbreklerin büyük işlevsel esnekliğinden ötürü böb­ rek dokusunun üçte ikisi iş göremez du­ ruma gelse bile normal idrar çıkartılır. Böylece böbrek hastalığının belirti ver­ mediği ve hastanın kendini çok iyi his­ settiği bir başlangıç evresi vardır. Böb­ reğin yedek çalışma gücünden ötürü açık belirtilerin görülmediği bu gizli hastalık evresinde yapılacak laboratu- var incelemeleri normal olarak kreati- nin temizlenme hızıyla ölçülen ilk idrar miktarının azaldığını ve idrar yoğunluk düzenlemesinin bozulduğunu ortaya çı­ karır. Kuru gıdalar yendikten sonra id­ rarın özgül ağırlığı ve geçişme basıncı artması gerekirken kronik böbrek yet­ mezliğinde değişiklik göstermez. Ayrı­ ca yapılan incelemelerde kanda üre dü- zeyinin yükseldiği de görülür.

Bu belir­ tilere yüksek tansiyon da eşlik eder. Hasta günlük idrar miktarının çoğal­ dığı dönemde gece çişe kalkar. Ayrıntılı inceleme hastada hafif kansızlık oldu­ ğunu ortaya çıkarabilir. Böbrek yetmez­ liğinin giderek ilerlemesi ile üremi dö­ nemine girilir. Bu dönemde kan kimya­ sı ve hastanın genel durumu önemli öl­ çüde bozukluklar gösterir. Kan kimyasına ilişkin belirtilerKanda üre, ürik asit ve kreatinin mikta­ rı ileri derecede artmış, kreatinin te­ mizlenme hızı görece azalmıştır. Ge­ nellikle belirgin bir kansızlık göze çar­ par. Alyuvar sayısı azalmış, hemoglo­ bin yoğunluğu düşmüştür. Böbrek yet­ mezliğinin kaynağı özellikle proteinle­ rin idrarla birlikte süzülmesine bağlı bir hastalık olan nefrotik sendroma dö­ nüşmüş glomerülonefrit ise kandaki proteinlerde genel bir azalma gözlenir. Asit-baz dengesi, metabolizma asidozu (asit düzeyinin artması) yönünde bo­ zulma gösterir. Metabolizma asidozu kan pH'sının ve bikarbonat düzeyinin düşmesi ile tanınabilir. Elektrolit den­ geleri altüst olmuştur. Vücutta tutulan su miktarı yükselirken kandaki sod­ yum yoğunluğu azalır.

Potasyumda tehlike yaratacak düzeylere varabilen artış eğilimi gözlenir. Kanda kalsiyum değerleri, bağırsaklardan geri emilimi- nin azalması nedeniyle düşmüştür. İd­ rarla atılamayan fosfor, sülfatlar ve magnezyumun kandaki değerleri yük­ selir. Genel belirtiler- Kansızlık, hastada kendini kötü hissetme durumu ve bit­ kinlik yaratır. Hasta belirgin biçimde solgundur. Kansızlığın nedeni böbrek­ lerde eritropoietin üretiminin azalması ve kanda biriken zehirli maddelerin or­ talama alyuvar yaşama süresini kısalt­ masıdır. Yüksek tansiyonun ortaya çık­ masında birden çok etken devreye girer. Az sayıda olguda böbrek dokusundaki lezyonlar, doku oksijenlenmesini boza­ rak renin adlı hormonun salgılanmasını uyarır. Bunun sonucu aşırı miktarlarda renin salgılanır ve yüksek tansiyon olu­ şur. Olguların geriye kalan büyük bir bölümünde ise yüksek tansiyonun nede­ ni vücutta su ve sodyum tutulmasıdır.

Bunlara ek olarak renin salgılanmasının normal ama vücutta tutulan sıvı miktarı ile orantısız olduğu ve bu nedenle yük­ sek tansiyonun oluştuğu durumlar da bi­ linmektedir.Sindirim sistemine ilişkin belirtilerÜremili hastada mide bulantısı, iştah­ sızlık, kusma ve inatçı hıçkırık sık gö­ rülen belirtilerdir. Bu şikâyetlerin kay­ nağında kısmen metabolizma asidozu (asit düzeyinin artması), kısmen de mi­ dede birikerek amonyağa dönüşen ve mukozayı örseleyen üre bulunur. Sinir sistemine ilişkin belirtiler- Üre- mili hastalarda bunaltı, huzursuzluk ve aşırı duyarlılık göze çarpar. Ruhsal çö­ küntü ya da kuruntu eğilimleri görüle­ bilir. Bu belirtilerin hepsinin böbrek hastalığından kaynaklandığını düşün­ mek doğru değildir. Bunlar hastanın duygusal yapısının bir sonucu da olabi­ lir. Söz konusu belirtiler diyaliz tedavi­ sinden sonra kaybolur. Sinir sistemine ilişkin belirtilerden biri de elektrolit dengesizliğine bağlı olarak gelişen ve sara nöbetlerindeki gibi çırpınmalara kadar varabilen kasılmalardır.

Üremiye bağlı polinevrit (yaygın sinir iltihabı) çevrel sinirleri yıkıma uğratarak özel­ likle bacaklarda duyarsızlık, karınca­ lanma, elektriklenme gibi bozukluklara yol açar. Kalp-akciğere ilişkin belirtiler- Üre- minin ileri evrelerinde sık sık perikardit (kalp dış zarı iltihabı) görülür. Kalp dış zarının (perikart) iki kıvnmı arasında biriken örseleyici maddeler, bu zarda il­ tihap tepkisinin gelişmesine yol açar. Başlıca perikardit belirtileri göğüs arka­ sında ağn, genel durumda bozukluk ve halsizliktir. Kalp üzerine yerleştirilen dinleme aleti ile kalp dış zarı kıvrımla­ rının birbirine sürtünme sesi açıkça du­ yulur. Kuru perikardit, bazı olgularda zar boşluğuna sıvı birikmesiyle eksüda- lı hale dönüşebilir. Bu durumda zar içinde biriken sıvı kalbin genişlemesine izin vermeyerek birden durmasına yol açabilir. Bu duruma benzer bir olay da üremiye bağlı plörittir (akciğer zarı ilti­ habı). Son olarak yüksek tansiyon, su ve sodyum birikmesi ve gene üremide görülen tipik belirtilerden akciğer kılcal damarlarında su geçirgenliğinin artma­ sı, su baskısı altında kalan akciğerlerde ödem gelişmesine yol açar (nefes darlı­ ğı, kanlı balgam çıkarma, boğulma his­ si). Kaşıntı- Yalnız ilaç tedavisiyle denet­ lenmesi çok zor olan ve büyük sıkıntı veren belirtilerden biridir. Deride kalsi- yum-fosfor birikmesinden kaynaklandı­ ğı sanılmaktadır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp