Astım ve Beslenme

Astım ve Beslenme :

Son 40 yıl içinde besinler ve bireyin beslenme alışkanlıkları astımın görülme sıklığını etkileyen üç önemli faktör arasında yerini almıştır.

1. Anne Sütü ve Astım: Anne sütü 0-6 aylık bebeklerin tek besini olmalıdır. Bu dönemde anne sütü alınması bebeğin savunma sistemini güçlendirmektedir. Anne sütünde bulunan pek çok savunma sistemi hücreleri, büyüme faktörleri, vitaminler, proteinler ve yağlar yaşamın ilk gününden itibaren bebeği korumaktadır. Uzun süreli anne sütü alan çocuklarda alerjik problemlerin gelişmesi engellenebilmektedir.

Anne sütü astımda da koruyucu etkiye sahiptir. Sekiz haftadan daha az anne sütü alan bebeklerde astım riskinin arttığı bilinmektedir. Özellikle ilk 4 ay anne sütüyle beslenmenin 6 yaşına kadar astıma karşı belirgin koruyucu etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle, diğer birçok yararlı ve koruyucu etkisi de göz önünde bulundurulduğunda anne sütü ilk 6 ay tek başına verilmelidir.

2. Diyet Yağları ve Astım: Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri çoklu doymamış yağ asitleridir. Diyetle alınan omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin astımın gelişiminde etkileri olduğu bilinmektedir. Omega-6 yağ asitleri astımda ve alerjik hastalıklarda problem oluşturabilmektedir. Omega-6 yağ asitlerinin vücuttaki metabolizması sonucunda oluşan bazı maddeler (prostaglandin 2, lökotrien 4 ve tromboksan 2 serisi) düz kas kasılması ve yüksek inflamatuar yanıtların oluşmasına neden olmaktadır. Omega 3 yağ asitleri ise, omega 6 yağ asitlerinden oluşan inflamatuar ürünlerin salınımı yerine daha az inflamatuar potansiyeli olan metabolitlerin oluşmasını sağlar.

Omega-6 yağ asitlerinden zengin olan bitkisel yağlar mısır özü, ayçiçeği, soya fasulyesi yağlarıdır. Omega-3 yağ asitleri ise balık yağında bulunur. Özellikle soğuk sularda yaşayan uskumru, ton, somon gibi yağlı balıklarda bulunmaktadır. Balıklardan başka keten tohumu ve yağı konala yağı, soya yağı, fındık ve ceviz gibi bitkisel kaynaklarda da bir miktar omega-3 yağ asidi bulunmaktadır. Omega-6’nın olumsuz etkileri nedeniyle günlük tüketimi enerjinin %10’unu karşılayacak kadar olmalıdır. Astımdaki önemli olumlu etkilerinden dolayı da omega-3 yağ asitlerinin önemli kaynağı olan balığın tüketimi arttırılmalı, haftada en az 2 kez balık yenilmeldir.

3. Antioksidan Vitaminler ve Astım: Oksidatif stres, astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi hava yolunun inflamatuar hastalıklarında önemli rol oynamaktadır. Astımın en önemli karakteristik özelliklerinden biri olan inflamasyonun, özellikle hava yollarındaki inflamatuar ve immün hücrelerde (makrofaj, nötrofil, eozinofilerde) oksidatif stresin artışına neden olduğu ile ilgili kanıtlar mevcuttur. Astımda beslenmenin en önemli rollerinden biri antioksidan vitamin (A, C ve E vitamini) alımı ile ilişkilidir.

Astımda antioksidan korunma mekanizmasında pek çok farklılaşmaların olduğu bilinmektedir. Diyette yapılacak basit değişiklikler oksidatif stresi azaltabilmekte ve astımdan korunma ve tedavide önemli olumlu etki gösterebilmektedir. Antioksidanların astım üzerindeki olumlu etkilerinin başında antioksidanların oksidatif hasarı azaltmaları gelmektedir. Diyetle antioksidan alımındaki değişikler ile akciğerlerin antioksidan korunma seviyelerindeki azalma, hava yolu inflamasyonu ve astım ile sonuçlanan oksidatif hasara karşı duyarlılığının artışı ile açıklanmaktadır. Bu nedenle antioksidan vitaminler olan A,C ve E vitamininin astımın oluşumunda, astımdan korunmada veya astım semptomlarının azaltılmasında önemli etkileri mevcuttur. Yetersiz antioksidan alımı, genetik ve çevresel faktörlerle beraber astım gelişimine neden olabilmektedir.

Diyetle antioksidan alımı özellikle havayolunun gelişmekte olduğu çocukluk döneminde önem kazanmaktadır. Hamilelik döneminde annenin diyetinde antioksidan alımı çok önemlidir. Bu nedenle hamilelik döneminde artan oksidatif strese karşı azalan antioksidan alımı fetusta, bozulmuş akciğer gelişimi ile ve doğumdan sonra buna bağlı olarak hırıltılı solunum, astım ve yaşamın ilerleyen döneminde azalan akciğer fonksiyonu ile ilişkilendirilebilir. Benzer ilişki hamilelik döneminde sigara içen (oksidatif stres) gebelerde de görülmüştür.

Antioksidan vitaminlerden olan E vitaminin en zengin kaynakları; yeşil yapraklı ebzeler, yağlı tohumlar ve bunlardan elde edilen yağlar, sert kabuklu meyveler (fındık, ceviz vb.), tahıl taneleri ve kurubaklagillerdir. Et, yumurta ve balıkta da bir miktar vardır. A vitamini ise hayvansal yiyeceklerden en çok balık karaciğer ve vücut yağı, karaciğer, süt ve süt yağı, yumurta sarısında bulunur. A vitamini öncüsü karotenoidler en çok sarı, turuncu ve yeşil sebze ve meyvelerde bulunur. Taze sebze ve meyvelerde C vitamininin en önemli kaynaklarıdır.

4. Bazı Mineraller ve Astım:Selenyumun vücuttaki en önemli görevlerinden biri antioksidan enzim olan glutatyon peroksidazın fonksiyonunda yer alarak organizmayı oksidatif hasara karşı korumasıdır. Selenyum aynı zamanda E vitaminin etkisini de artırmaktadır. Selenyumun zengin kaynakları; deniz ürünleri, organ etleri ve diğer etlerdir.

Magnezyum insanlar için elzem (yaşam için gerekli) olan minerallerden biridir. Magnezyumun astım üzerindeki etkisi, bronşiyal düz kasa doğrudan etki etmesi sonucu oluşan hava yolu dilatasyonu olarak ifade edilebilir. Dolayısıyla diyetle yüksek magnezyum alımının, yüksek akciğer fonksiyonları ve düşük bronşiyal reaktiviteyle ilişkisi olabileceği belirtilmektedir. Tüm bu etkileri sonucunda magnezyumun stabil astım durumundan çok, özellikle akut astım tedavisinde kullanılabileceği belirtilmektedir. Magnezyumun en iyi kaynakları arasında; tahıllar, yeşil sebzeler, süt ürünleri, yağlı tohumlar ve kurubaklagiller bulunmaktadır.

Sodyum vücudumuzda en fazla bulunan minerallerden biridir. Kentleşmenin artışı ile birlikte bireylerin sodyum tüketimleri artmıştır. Sodyum tüketimindeki artış ile astımın görülme sıklığındaki artış arasında ilişki olabileceği düşünülmüştür. Yüksek tuz içeren diyetlerin bireylerde bronşiyal reaktiviteyi etkilediği düşünülmektedir. Sodyum ve diğer bir mineral olan potasyum hücre zarının geçirgenliğinde rol oynamaktadırlar. Bu etkileri nedeni ile astımda oluşan inflamasyon ve hava yolu hiperaktivitesine karşı oluşan hücresel yanıtını etkileyebileceği düşünülmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda, astımlı bireylerin düşük tuzlu diyetler tüketmelerinin yararlı olacağı ve ayrıca astım tedavisinde kullanılan ilaçlara olan ihtiyacı azaltabileceği belirtilmiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp