Biraz Da Mitoloji: Derin Denizlerde Deprem

BİRAZ DA MİTOLOJİ: DERİN DENİZLERDE DEPREM

POSEİDON, namı diğer NEPTÜN; okyanusların, derin denizlerin ve depremlerin tanrısı olarak kabul edilmiş Helenistik kültürde. Jüpiter'in erkek kardeşi. Ancak her nasılsa Balık gibi dişil bir burcun yöneticisi sayılmış. Baş tanrı Jüpiter'den sonra en güçlü kral. Yaşadığı yer, derin denizler altında muhteşem bir saray.

Rengarenk balıklar, kırmızı ve beyaz mercanlar, türlü çeşit bitkiler arasındaki gizemli dünyasında, kızıl ışıklar saçan arabasıyla dolaşan, ara sıra yeryüzüne çıkarak savaşlara katılan mitolojik kahraman. Satürn'ün hakimiyetine son verilen savaş sırasında yeraltından kurtarılan Devler tarafından Neptün'e hediye edilen mızrak belki balık tutmaya da yarayacaktır ama asıl işlevi bu değildir. O, denize daldırdığında tsunami, yeryüzüne daldırdığında depremler oluşturan silahtır.

Ancak Neptün yalnızca yıkıcı yetkiler değil, insanlara at eğitimi, gemi yapımı, balık üretimi gibi yeni uğraşlar ve üretim yolları öğretme görevini de üstlenmiştir.

Genellikle bir düş perdesinin arkasında sessiz sakin durur ama itibarı büyüktür.Her ne kadar süslü püslü giysiler içinde sessiz ve duygusal bir görünüm sergileseler de, Balık insanları da ellerindeki üç çatallı görünmez mızrakla bazen kendi içlerinde, bazen de başkalarının dünyalarında depremler ve fırtınalara karışmış dalgalar meydana getirirler.Poseidon bir bakarsınız intikamcı kişiliğiyle belirir, bir bakarsınız barış havarisi kesilir, hem de olmayacak bir yerde ve kendinden beklenmeyen bir tavırla. Mitoloji bunun örnekleriyle doludur.

Kısaca Neptün, ne zaman ne yapacağı pek belli olmayan, duyguları nereye götürürse oraya giden, içgüdüleri ne emrederse onu yapan bir dünya vatandaşıdır. O, bütünleştiği su gibi,, sakin halinde (yağmur, akarsu...) verimliliğin ve yeniden doğuşun, kızgın halinde ise (sel, dolu, tayfun, deprem...) felaketlerin ve yok edişin sembolüdür.

Balık Karnından Peygamberliğe

Yunus Peygamberin içinde yaşadığı halkı Allah'a isyan halindedir, za limce bir hayat yaşamaktadır. Yunus Peygamber, söz dinlemeyen halkımı azap verecek bir felaket göndermesi için Rabbine dua eder, kavmine de bu felaketi vaat eder, ancak beklediği felaket hemen gelmez. Bunun üzerine sabırsız davranır ve kimliğini gizleyip bir gemiye binerek yurdundan aynin Gemi bir müddet yol aldıktan sonra durur. O zamanın inancına göre, ge minin hareketsiz kalmasının sebebi, gemide bir kölenin bulunmasıdır. Yol culuk yapan insanlar arasında kura çekilir ve Yunus Peygamberin köle ol duğuna karar verilip denize atılır.Boğulmak üzereyken bir balık tarafından yutulan Yunus (ZUNNUN) Peygamber, uzun müddet balığın karnında yaşar. Bu sırada kendi kendisiy le hesaplaşır ve hatalı davrandığına karar verip Allah'tan affını diler. Bunun üzerine balık sahile yaklaşır ve Yunus Peygamberi hasta halde karaya bırakır.

Allah (cc), güneşten korunması ve iyileşmesi için onun üzerine kabak cinsinden ağaç yaratır. Ve iyileşen Yunus'u Musul civarında yaşayan halka peygamber olarak görevlendirir. Böyle anlatılır Balık Sahibi (ZUNNUN)'un kıssası Kur'an-ı Kerim'de.Kıssadan, Balık insanlarının aceleci ve sabırsız olduğu, toplumdaki olumsuzluklardan çok çabuk etkilendiği ve yalnız kalma isteği duydukları, hizmet ehli (köle) olmaya yatkın oldukları veya öyle görüldükleri, sıcağa ve güneşe karşı dayanıksız oldukları, zor durumda kaldıklarında maneviyata sığındıkları, bu yüzden de ilahi güç tarafından korundukları sonuçlarına ulaşmak mümkündür.

Balıklar gerçekten de böyledir. Onlar aynı zamanda, insanlardan uzakta uzlete çekilmenin ve arınmanın sembolü durumundadır. Sizi kendi kendinizle karşı karşıya getirerek, kendi içinizde hesaplaşmanızı da sağlayabilirler.

Farklı Bir Anne

Mitolojiye göre dünyada henüz biri güneyde biri kuzeyde iki kıta var-l.'iı ekvator çizgisinin bulunduğu bölge geniş bir ırmağa yataklık ediyordu. Bu ırmağın tanrısı Okeanos isimli titan, karısı da denizler tanrıçası Fırat nehri kıyısında sular altında kalan Antik şehir Belkıs (Zeugma) ha-rabelerinde bulunan bir mozaik üstünde Okeanos sakallı ve palabıyıklı, saçlarında çift ıstakozla resmedilmiş. Tethys'in omuzlarında ise bir çift kanat. Karı koca arasında deniz canavarı. Üstelik birbirlerine değil ters yöne bakıyorlar. Uç köşede üzerinde aşkı sembolize eden EROS'un bindiği Yunus balıkları, dördüncü köşede balık tutan keçi ayaklı Pan.

Denizler tanrıçası TETHYS, kadın cinsli Balıkların temsilcisidir. Tethys'in kanatlı olarak betimlenmesi gibi, Balık insanları özellikle Balık kadınları da uçuk fikirlere (geniş bir hayal dünyasına) sahiptir ve uçarı tabiatlıdır. Ayrıca biraz kızınca, biraz kırılınca uçup giderler elinizden.
Evlilik de, Balık kadınları için hem istenilen hem de korkulan bir şeydir. Kocalarıyla yan yanadırlar ama ondan korkar ve bakışlarını kaçırırlar. Belki de mozaikteki gibi hayallerinde kocalarıyla ilgili bir canavar yaratır ve kocalarıyla aralarına bu canavarı sokarlar.

Mitolojide Tethys'in üç bin kız doğurması, Balık kadınlarının çocuklarının büyük çoğunlukla kız olmasının, çok çocuk sahibi olma meyillerinin, duygusallıklarının aşırı yoğun olmasının veya cinsel dürtülerinin aşırıya kaçmasının simgesi olabilir, belki hepsinin birden.
Truva savaşlarının efsanevî kahramanlarından Akhilleus'un annesi The-tis de bir başka deniz tanrıçasıdır. Kahinler, doğacak çocuğunun babasından daha üstün olacağını bildirdiklerinden, ona aşık olan tanrılar bile onunla evlenmeyi göze alamazlar ve Thetis'i ölümlü kral Peleus'la evlendirirler. Baba ölümlü olduğundan doğan çocuklar da ölümlü olacaktır.

Ancak tanrıça anne, çocuklarının ölebileceği fikrini kabul edemez ve onları ölümsüz yapabilmek için çareler aramaya başlar. Bir rivayete göre ilk altı çocuğunu ateşe tutarak ölümsüzleştirmeye çalışırken ölmelerine sebep olur ama bu çabasından vazgeçmeye de niyeti yoktur. Nihayet Akhilleus adlı oğulları doğar. Bir rivayete göre Akhilleus'u daha bebekken ölümsüz hale getirmek için yine ateşe koymuş, ancak kocası uyanıp da manzarayı görünce onu engellemiştir. Engellenmesine öfkelenen Thetis de kocasını terk ederek denizlerdeki evine dönmüş, çocuğu da babasına bırakmıştır.

Tethys ve Thetis hikayelerinde Balık kadınının başka yönleriyle karşılaşırız: Öncelikle tutkuyla yapmak istedikleri bir uğraştan engellenirlerse hiç düşünmeden kocalarını terk edebilir, hatta küçük çocuklarıyla da fiilenı bağlarını kesebilirler. Zira çocukların yetişmesi için gerekli pedagojik ka rakter yapısına sahip değildirler. Ve çocuklarında olağanüstülük ararlar.

Yavaşça Derinden

Gezegenleri gibi hayatı yaşamakta isteksiz, hareketsiz durmaya meyilli varlıklar: Neptünlü Balıklar. Güneş etrafındaki hızı 48 kilometre olan Mer kür'e karşılık, 5 kilometrelik hız... Ondan daha yavaş seyredeni yok. Sanki durgun bir deniz. Ancak denizlerin ve okyanusların alt katmanlarındaki akarsuları ve kraterleri dikkate alırsanız, Balık insanlarının da durağan dış görünümlerine karşın hareketli bir iç dünyaya sahip olduğunu düşünebilirsiniz.

Dünyadan çıplak gözle görülemeyen Neptün'de iki büyük fırtınalı bölge mevcut. Hızı saatte 1100 kilometreye kadar çıkan kasırgalar... Balıklar henüz bu fırtınaları beyinlerinde ve kalplerinde yaşıyorlar. Çok uzun aralıklarla yüzeye çıkan, genellikle iç âlemlerinde yaşadıkları fırtınalar... Fırtınalı duygular, yoğunlaşarak gerçeğe dönüşmüş hayaller, aşka benzeyen bağlanmalar, tutkuya benzeyen aşklar... Bir Kerem, bir Mecnun, bir Aslı, bir Leyla...

Bir Başka Alemin Çocukları

Balık insanları gerçekten var mı, yoksa onlar birer hayal mi? Ya da bu dünya, bu Güneş sistemi gerçekte yok da, onlar gerçek alemden yanlışlıkla bu hayal âlemine düşmüş varlıklar mı veya başka âlemlerden bu âleme gelen ziyaretçiler mi? BODE yasasına göre orada Neptün diye bir gezegen yok.

Görmeden de onun varlığını hissedersiniz, sessiz ve sakin, her şeye boş vermiş biçimde devinirken, çevresine sizi ya mest eden ya da sinirlendiren enerji dalgaları yayar. Tıpkı daha görülmeden, Uranüs'ü tedirgin ederek yörüngesinden saptırması sonucu keşfedilen, Güneş'ten sonra en yoğun iç enerjiye sahip, yoğun şekilde radyo dalgaları yayan Neptün gibi. Bazen sıcacık ve cana yakın titreşimler yayarlar, bazen de sizin duygularınızı emerler. Onlar kadar hızla etkilenen ve hızla etkileyen başka bir burç insanı yoktur.Yörüngesiyle nereden gelip nereye gittiği pek belli olmayan Plüton'u saymazsak Neptün bizi Güneş sisteminde Kuiper kuşağının sınırına getirir. Sonsuzluk alemiyle Güneş sistemimiz arasındaki bağlantıdır adeta. Görünenden ziyade görünmeyenin, bilinenden ziyade bilinmeyenin,gerçeklerden ziyade hayallerin, bilinçten ziyade bilinçdışının, açık olandan ziyade gizemin, sınırları zorlamanın temsilcisi Balık insanları gibidir Neptün.

Ona "VENÜS'ÜN ÜSTÜN HALİ" diyenler yanılmadılar: Düş perdesi ardına gizlenmiş sevgisiyle, renk uyumuyla sağladığı güzelliğiyle, sanatkar ruhuyla, gerçeğe dönüşen rüyalarıyla, buğulu gözleriyle, renkli düşleri ve sonsuzluğa uzanan hayalleriyle, bağlanmalarıyla ve bağlamalarıyla, Venüs'le kolaylıkla yarışabilir. Üstelik yüksek bilinç düzeyine ulaşmasını, gerçeklik âleminin kapılarını aralamasını engelleyecek maddeye bağımlılığı da bulunmamaktadır. Ancak yine de, hesapsız harcayabilmesi için hesapsız kazanması gerekmektedir.O, Uranüs'ün darmadağın ettiği, işlemez hale gelmiş kurallar, sistemler, alışkanlıklar ve inançlar yıkıntısının üstüne çıkar ve kendi gerçeklerimizi bulma ve yenileme gücüne sahip olduğumuzu haykırır. Sahip olduğumuz güç, sezgilerimiz ve manevî bilincimizdir.

Bir Zamanlar Jüpiterliydiler

Neptün keşfedilmeden önce Yay burcu insanıyla Jüpiter'i paylaşan Balıklar, bu gezegenin etkisinden kurtulabildiler mi acaba? Pek öyle görünmüyor. Hâlâ ev işlerinden hoşlanmıyor, haksızlığa karşı mücadele ediyor, sosyal içerikli faaliyetler yapıyor, ara sıra duygusal patlamalar yaşıyor, beğenmediği kişilere karşı buz kesilebiliyor, sevdikleri karşısında eriyip gidiyorlar.Hâlâ patavatsız, hâlâ şanslılar, hâlâ en kötü durumlarda bile iyimserler ve bir şekilde zor durumdan kurtuluyorlar.

Neptün'ün Karesi (İlk Devre)

Şubat ayında doğan Balık insanının hem asıl, hem de ikincil gezegeni Neptün'dür. Bu kadar fazla Neptün etkisi Balık insanını tümüyle gerçek hayattan kopuk, anlaşılmaz, hayalperest ve duygusal yapar. Çift kişilik doruk noktadadır ve bu kişilikler arasında da anlaşmazlık yoğundur.
Bir şeyi yapmaya karar vermesi zordur, karar verse bile ya çevre etkisiyle, ya da çok çabuk usandığından tamamlayamaz. İş veya uğraş değişikliğinde, daldan dala atlamada, birini yarım bırakıp diğerine başlamakta neredeyse İkizlerle yarışır. Onun bir işe başlayabilmesi ve başladığı işi bitirebilmesi için çevresindeki insanların onu cesaretlendirmesi gerekir.Kitapta anlatılan Balıklar, bu devre Balıklarıdır.

Ay Etkisi (İkinci Devre)

Mart ayının ilk 9 gününde doğan Balık insanında, Neptün'ün yanı sı ra Ay'ın da etkisi bulunmaktadır. Ay etkili Balıklar, yeni ayda güçsüz, istek siz ve uykulu olurlar. Ay doldukça güçlenir, daha istekli hale gelir; dolunaydıı daha güçlü, sinirli, sert, enerji dolu ve daha duygusal bir hale bürünürler.Eşine dostuna karşı sahiplenici, korumacı ve fedakardır. Bu fedakarlık hissi de o kadar kontrolsüz ve sınırlamasızdır ki kendisini kurbanlık koyun gibi görür. Bu da onun karşı koyma, tedbir alma, inisiyatif kullanma dürtü lerini ortadan kaldırır. Bir şeyler onu "Benim de haklarım var!" demekten caydırır.

Erkekleri olağanüstülük hülyasıyla dolu ve şovmen ruhludur. Ay genç kızlığı ve anneliği simgelediği ve Balık da dişil nitelikler taşıdığı için, Ay etkili Balık erkekleri içten içe kişilik çatışması yaşar ve erkek olduklarını ispatlamak için taşkın, kaba ve sinirli davranışlar sergilerler.
Ailesinden uzaklaşması zordur, başkalarına muhtaç olmadan yaşaması da. Ara sıra da olsa sulu şakalar veya el şakaları yapar, aşırı kırılgan bir ruh hali sergilerler.

Karmaşık Etkili Balık (üçüncü Devre)

10 Mart ve sonrasında doğan Balıklarda Neptün ve Jüpiter'in yanı sıra Venüs, Plüton ve Mars gezegeninin de etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle üçüncü devrede doğan Balık insanı, akıl almayacak derecede karmaşık bir ruh haline sahiptir. Onları çözebilmeniz mümkün değildir. Hatta çoğu zaman onlarda kendilerini tanıyamazlar. "Bu hareketi ben mi yaptım?" sorusunu onlardan çokça duyabilirsiniz.
Sessiz sakin bir deniz. Güneş pırıl pırıl. Yavaşça salınan teknenin içinde bir aile meyve yiyor. Sonra meyvenin kabuğu denize atılır. Ne olursa aman olur, birdenbire denizden yükselen köpek balığı denizi dalgalandı-ııı ve tekneye çarpar. Sonucunu anlatmaya gerek yok.
Onlar sessiz, sakin, duygusal Balıklar olmalarına rağmen, bir bakarsınız Venüs'ün veya Mars'ın ya da Plüton'un etkisinde kalırlar. Sakinliklerinin altında savaşçılık, hoşgörülerinin ardında intikamdık, özgür olduğunuzu
Balıklar çift kişiliklidir ve İkizler kadar olmasa da dünyaları, hayalleri, duyguları, varsa düşünceleri birbirinden farklılık gösterir.
ykıran sözlerinin derinliklerinde pa-blojik kıskançlık, açık ve dobra gibi gözüken sözlerinin arkasında gizlilik perdesi bulunabilir.
Ancak onlar yine de Balıktır. Bu geleğenlerin etkisi kısa sürer ve yeniden nsıl ruh hallerine dönerler.

Ayrı Dünyalar

Birbirine bağlı, ters yöne gitmeye çalışan fakat bir türlü kopamadığı için olduğu yerde devinmek zorunda kalan iki balık, Balık insanının simgesi. Balıklar çift kişiliklidir ve İkizler kadar olmasa da dünyaları, hayalleri, duyguları, varsa düşünceleri birbirinden farklılık gösterir.
Biri "Kalk gidelim..." derken, diğeri "Otur oturduğun yerde..." diye bağırır. Bu nedenle bir konuda karar vermekte zorlanırlar, kendi özel hayatlarıyla ilgili karar verilmesini bile başkalarına bırakır, en azından teşvik edilmeyi beklerler.

Balığın biri çalışmak ve bir şeyler başarmak ister ama diğeri onu tembelce oturmaya ikna eder. Nefretle sevgi, gerçekle hayal, doğru ile yalan, bağlanma ile ayrılık arasında bocalar durur. Arzuları sürekli çatışma halindedir.Onun bir görünen yüzü, bir de gizli derinliği vardır. Onu bir kişi yüzeysel bulurken, bir diğeri derinliklerin ötesinde cevher görebilir.

Yumuşak uyum

Balık insanları, metalleri teneke gibi yumuşak, insancıl, uyumlu, kolaylıkla yönlendirilebilen ve etki altında kalabilen; kalay gibi parlak, süslü, makyajlı, kendisini güzel göstermesini bilen, korurken korunan; platin gibi değerli, yumuşak, şekilden şekle girebilen, uzayabilen, genişleyebilen, birleştiği varlıklardan kolay çözülemeyen varlıklardır. Bu niteleme Balık kadınlarına daha uygun düşmektedir.

Radyo veya televizyonlarda

Seyrettiğiniz uçuk kaçık olaylarla süslü reklamların çoğu Balıklar tarafından oluşturulmuştur büyük ihtimalle. Onların ilginç fantezileri, tuhaf hayal güçleri ve güçlü bir pazarlama yetenekleri vardır. İnsanlara neyin çekici geldiğini bilir ve hayal güçlerini buna yönlendirirler.Ayrıca Balık insanları radyoakM madde polonyum gibi keşfedilmeyi bekleyen, kendisini keşfettiğinde çevrisine yararları dokunan; petrol gibi akıcı, yanıcı, parlayıcı fakat yararlı, uğrun da nice canların feda edildiği varlıklar dır. Bu niteleme de Balık erkekleriyim uyuşmaktadır.

Şimdi Reklamlar

Radyo veya televizyonlarda seyretti iniz uçuk kaçık olaylarla süslü reklamların çoğu Balıklar tarafından oluşturul muştur büyük ihtimalle. Onların ilgine, fantezileri, tuhaf hayal güçleri ve güçlü bir pazarlama yetenekleri vardır. İnsanlara neyin çekici geldiğini bilir ve ha yal güçlerini buna yönlendirirler.Balıklar, hayal güçlerini kullanarak ürünleri çekici hale getirdikleri gibi, kendilerini pazarlamayı da iyi bilirler. Kendi reklamlarını onlar kadar ustalıkla yapan başka bir burç insanı yoktur, belki Aslanla Koç onlarla yarışabilir

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp