Yin ile Yang

Yin ile Yang :

Bundan 200 yıl önce Fransız bilim adamı Antoine Lavoisier, zamanın dinsel düşüncesiyle taban tabana zıt olan "Hayat ateştir" görüşünü ortaya atmıştır. Günümüzde tüm canlı varlıklar, etkenliklerini sürdürmek için enerji yakmak zorunda olan aygıtlar olarak değerlendirilmekdedir. Günlük yaşamımızda enerji "İş yapabilme yeteneğidir" şeklinde tanımlanmaktadır Batı tıbbında ruhla bedeni, enerji ile maddeyi, insan ile çevreyi yakınlaştırma yolunda büyük çaba vardır. Aslında bu konuda yapılmak istenen, Doğu'da binlerce yıldır geleneksel tedavi olarak varlığını sürdürüyor. İster makrobiotik, ister yoga, ister taichi ve isterse meditasyon olsun, belirtilen kuralların ana felsefesi, insanın evrenle iç içe olmasıdır. Yin ve Yang sembolü içinde denge, uyum ve eşitliği barındırır. Yin ve Yang kadın ve erkek, soğuk ve sıcak, ay ve güneş, yeryüzü ve gökyüzüdür. Bir başka deyişle mutlak karşıtların birbirini tamamlamasıdır. Bu denge durağan değildir. Adeta biri, diğerine üstünlük kurmak için devam eder. Tao'ya göre, her birinin kalbi diğerinin içine yerleşmiştir. Onun içindir ki birinin sonsuza dek yükselişi söz konusu değildir. Biri yükselip zirveye ulaştığımda, diğeri yükselmeye olanak sağlayacak şekilde gerilemeye başlar. Yaz sıcaklığında duraklamadan yükselen Yang enerji, sonbaharın serinliğiyle birlikte yerini yavaş yavaş Yin enerjiye bırakmaya başlar. Kışın dondurucu soğukla yükselen Yin enerji ise, ilkbaharın sıcaklığıyla birlikte yavaş yavaş Yang enerjinin karşısında erir. Yin ve Yang' daki bu dalgalanma, kendi iç dünyamızda da vardır. İçimizdeki bu ruhsal dalgalanmayı kavrarsak, yaşamımızdaki iniş ve çıkışları kontrol altında tutabiliriz. Yin ve Yang sembolünün kökeni antik Çin 'e kadar uzanır. Bu sembol Çin felsefesinin özünü içerir. Bu felsefeye göre, zamanın başlangıcında büyük evrensel karanlık ve hiçlik vardı. Yani, her şey Yin'di. Bu evrensel karanlık olan Yin, şimşek çakmasıyla bölündü. Sonucunda Yin ve Yang oluştu. Bu bölünmeden sonra ağır ve karanlık olan her şey Yin, ağırlıksız olan ve şimşeğin aydınlattığı her şey Yang oldu. Sonuçta Yin ve Yang varoluştan bu yana değişmeyen evrensel güç olarak kaldı. Hiçbir şey onlardan bağımsız hayat bulamaz. Var olan her şey, içinde Yin ve Yang'ı barındırır. Batı, Yin ve Yang'ı karşıtlar olarak algılar. İyi ya da kötü gibi. ÇinIilerde ise bu, karşıtların tarafsız olduğu anlamına gelir. Yani Yin ve Yang'ın özünde güçlü bir yaşam gücü vardır. Günümüzde hepimiz çatışmalarla uyum içinde yaşamak zorundayız. Kendi içimizde, kendimizden olan varlıkların olduğunu anlarsak, kendimizle daha uyumlu yaşadığımızı görürüz. Var olan her şey ise, evrenin küçük bir modelidir. Yaşayan her şeyin, Yin doğasına ya da Yang doğasına sahip olduğu düşünülürse, Yin ve Yang yeni bir yaşama kapı açar. Bundan dolayı insan vücudu Yin ve Yang'ı taşunakla birlikte, erkekler daha Yang, kadınlar daha Yin'dir. ilepimiz, yaşamımızda dengeye gereksinim duyarız. Çin yiyeceklerin ambalajlarında Kung Fu giysileri ve Taocu heykellerin sembolleri bulunur, Bugün bu sembolleri süpermarketlerdeki yiyeceklerin ambalajların da ve eczanelerdeki ilaç kutularında görmekteyiz. Yani Yin ve Yang, bizleri daha ileri bir öz farkındalık ve anlayışa götürecek kavramlara kapı aç maktadır. Yin ve Yang diğer varlıklarla da dinamik bütünleşmemizi sağlar. Böylelikle yaşam enerjisi olan vital enerji Qİ'yi daha iyi kullanmış oluruz. Aşırı hararet bastığında Yang enerjimizde artma olduğu için, Yin enerji ve ren gıdalar alarak bunun üstesinden gelebiliriz. Konfüçyüs'e göre insan, Yin ve Yang ile evrenin dengelenmesinde merkezcil roloynar. Bu ise gök, yer ve insan üçlemesidir. Yukarıda da söylediğimiz gibi, Çin inanışına göre yaşam tümüyle karşıtlardan oluşmakta dır. Tıpkı evrende olduğu gibi içimizdeki Yin ve Yang'da birinin diğerine üstünlüğünü ispatlamak ve kontrolü ele geçirmek için uğraşır. Biz müdahale etmedikçe, özlerinde bu dengeyi bozabilecek güçleri yoktur. Bir başka deyişle bizler, dengenin korunması için gerekli ayarları yapılmış hassas varlıklarız. Yani Çinlilerin dediği gibi "Bizler Yin ve Yang'ın bileşiminin nihai toplamıyız" Yin ve Yang arasındaki bu denge, doğumumuzla birlikte ortaya çıkan bir olgudur. Dengeyi daha sonra bozmaktayız. Örneğin doğduğumuz anda hepimiz güçlü bir Yang iradeye sahibiz. Zaman içerisin de görülen zayıf irade Yin'in göstergesidir. Bu arada kuantum fiziğiyle yapılan bir araştırmadan bahsetmek isterim. Geniş ve parlak bir kaba gün ışığında konulan suya Rock müziği dinletilirse, su molekülleri birbiriyle değişik ve karmaşık yönde hareket eder. Görüntüsü karanlıktır ve suyun yoğunluğunun arttığı gözlenir. Suya meditasyon müziği dinletilirse, su moleküllerinin birbirleriyle adeta vals ettiği ve ışık tayfalarının oluştuğu gözlenir. Yapımızın, yüzde doksanı su olduğu için, pozitif ve negatif insanlardan derhal etkilenmektedir. Bu nedenle aşırı mutsuz olduğumuz zaman Yin olur ve kendi çevremizdeki Yin unsuru nu artırırız. Bu da kendimizle birlikte etrafımızda pek çok negatif ve mutsuz insan oluşmasına sebep olur. Çin tıbbında hastalıklar, Yin ve Yang teoriyle izah edilmektedir. Dün ya iki uçlu bir ritimIe yönetilir. Yani Yin ve Yang adı verilen bu iki unsur birbirinin yerini almaktadır. Yin pasiftir, Yang aktiftir. Buna en güzel örnek, gece ile gündüzün yer değiştirmesidir. Yin yerle ilgili olup pasif prensip, soğukkanlılık ve dişiliktir. Yang ise gökyüzünün temsil edildiği aktif prensip, sıcaklık ve erkekliktir. İlk bakışta, bu felsefe saçma olarak düşünülebilir. Vücuttaki hastalıkların oluşumu ve tedavisiyle böyle bir felsefe anlayışının ilişkisi nedir? Milattan 200 yıl önce, Hu Ang Ti Ne i Jing yazmış olduğu ilk akupunktur kitabında "İnsan vücudunda Yin ve Yang üzerinde dalgalanan bir enerji denizi mevcuttu. " der. Çin tıbbına göre bu iki kuvvet tam bir çatışma halinde değildir. Aksine daima ilişki içerisindedir. Doğada,.her olay kendi zıttına dönüşmektedir. Eriştiği en yük sek seviyede Yang Yin, Yin de Yang olur. Çinliler daha ileri giderek bu iki dönüşümün göz yanılmasından ibaret olduğu sonucuna varmışlardır. Çünkü gerçekte Yin ve Yang sıra ile görülür. Sonuçta görünen gerçek şudur ki Yin'in içinde Yang ve Yang'ın içinde Yin vardır. Yin ve Yang'daki belir gin enerji birbirine dönüşür. Yani Yang karakterindeki bir hastalık, kendi içerisinde Yin karakterine dönüşebilir veya bunun tersi olabilir. Çinlilerin inancına göre vücut faaliyetleri bu ikili ritimle düzenlenmektedir. Kalp atışı, soluk alıp verişin dönüşümlü olarak gerçekleşmesi ve hücre metabolizması ... Yin ve Yang arasındaki harmoni içerisindeki bu hareket, hücre dışındaki sodyum iyonunun hücre içindeki potasyum iyonu ile yer değiştirmesi sonucu oluşan enerjinin bilimsel izahına dayanmaktadır. Sıvının, az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçmesi prensibinden hareket edersek, hücre dışındaki sodyum iyonu hücre içerisine girerken, hücre içerisindeki potasyum iyonu da hücre dışına çıkmaktadır. Bu hareketin bilimsel açıklaması, Einstein'ın E= MC2 formülüyle vücuttaki enerji oluşumu ispatlamıştır. Bu enerji, vücudumuzda varlığı inkar edilemeyen statik enerjidir. Öte yandan canlılaların yaşamı için gereken enerji, organizma içinde, alınan gıda maddelerinin oksijenle yakılmasından elde edilmektedir. Enerji, canlının en küçük parçası olan hücre içinde üretilmekte ve üretilen bu enerjinin bir kısmı hücre içinde kullanılırken, bir kısım enerji depo edilmektedir. Vücudumuzdaki organları oluşturan tüm hücreler yeterli enerji üretebiliyor Ve enerji tüketimini dengeli biçimde sürdürebiliyorlarsa, vücut sağlıklıdır. Aksi takdirde, ilk önce en küçük yapı taşı olan hücrelerde, sonra dokularda ve daha sonra organlarda yıkım söz konusu olur ve organizma dengesizlik içine itilir ve hastalıklar baş gösterir. Hücre içinde gerekli enerjiyi üreten kaynaklar mitochondri denilen oluşumlardır. Bunlar, karbonhidrat adını verdiğimiz kan şekerini yakarak enerji oluşturur. Şekerin glikoza ve glikozun adenosin trifosfat (ATP) dönüşümü esnasında, katabolitik enerji adını verdiğimiz bir enerji oluşur. Bu katabolitik enerji sayesin de vücudun yapı taşı olan proteinin sentezi gerçekleşir, Bunu yaparken, enerji tüketimi söz konusudur. Enerjinin hücre tarafından aşırı üretilmesi ya da aşırı tüketilmesi, organların normal çalışmalarını aksatır. Akupunkturda temel kural, evrensel enerjinin sirkülasyonu felsefesine dayanmaktadır. Bu felsefeye göre, evrensel enerji, kozmik enerjinin etki sindedir. Bütün maddelerde ve canlı organizmada enerji vardır. Ünlü Rus bilgin Kirlian, maddelerdeki enerji miktarını ölçmeyi başarmış ve her mad denin kendisine özgü bir enerjisi olduğunu ispatlamıştır. Bugün bu yön temle, altının kaç kırat olduğunu veya herhangi bir yaprağın hangi bitkiye ait olduğunu tespit etmek mümkündür. Akupunktur noktalarının dışarı verdiği bu enerji miktarındaki değişimden faydalanılarak "Akabani" adını verdiğimiz yöntemle, vücutta hasta organlar belirlenmektedir. Vücudun uç noktaları adını verdiğimiz el ve ayak uçlarındaki noktalara Çince JİNG noktalar denilir. Bu noktalara, akabani adı verilen çubuklar yakılarak belirli bir mesafeden tutulursa, normalde 3-8 saniyede ısının hissedildiği gözlenir. Bu sürenin uzaması veya kısalması organlarda hastalık olduğunun delilidir. Amerikalı bilim adamları, akabani metodundan faydalanarak, bugün benim de k1inikte kullandığım bilgisayarları yapmışlardır. Enerjideki bu değişimi, Termodinamik Kanunu'nda ve Einstein'in İzafiyet Teorisi'nde görmek mümkündür. Einstein'in hipotezindeki enerji değişimi dış dünya ile ilgilidir. Çin felsefesine göre vücudun iç enerjisi bir yerde toplanmıştır. Bu durum, hastalıkta ve sağlıkta düzenli olarak vardır. Bugün Batı tıbbı dediğimiz tıp ile geleneksel Çin tıbbı dediğimiz tıp, vücuttaki biyokimyasal değişimi ve buna bağlı olarak enerji değişimini incelemeye başlamıştır. Bazı bilim adamları tıptaki bu yeniliği değil, hastalıkların yalnız kimyasal değişimden ibaret olduğu yönündeki saplantılarını sürdürerek her şeyin böyle kalmasında ısrarcı davranmaktadırlar.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp