Selenyum

Kimyasal sembolü: Se
Selenyum, periodik tabloda oksijenle aynı grup içinde yer alır ve insan sağlığı açısından temel ve önemli elementlerden biridir. Selenyum 1817 yılında İsveçli Jöns J. Berzelius tarafından keşfedilmiştir. Rafine edilmemiş yiyeceklerde özellikle bütün tahılların ununda, deniz ürünlerinde, yumurta sarısında, balıkta, karaciğerde, böbrekte, sarımsakta ve bira mayasında bulunur. Selenyum tedavi ila Ci olarak kullanımı, 1900'lü yıllarda Fransız, İngiliz, Alman ve Amerikalı doktorlar tarafından kanser tedavisinde kullanılmasıyla başlandı. Ne yazık ki dozajlar çok yüksek oldu ve selenyum zehirlenmesine yol açtı. Bu nedenle tıp profesyonelleri tekrar eski ilaçlarına döndüler.
Selenyum zehirlenmesi 1930'lu yıllarda hayvanlarda ortaya çıktı. Bunun sebebi yüksek selenyum içeren yiyeceklerdi ve araştırmalar yüksek selenyum seviyeleri hayvanlarda toksik olabiliyor.
Selenyumun insan beslenmesinde önemi 1941 ve 1949 yılları arasında, fareler üzerinde yapılan deneylerde karaciğer tümörlerini önlemesi üzerine anlaşıldı. 1957 yılında Dr. Klaus Schwarts'ın yaptığı deneylerde farelerin karaciğer nekroz'unun selenyum içeren böbrek salgılarıyla önlendiğini ulmasıyla dönüm noktasına ulaştı. O günden bu yana selenyum büyük çaplı araştırma programlarının temeli oldu.
Son deneyler gösteriyor ki selenyum domuzlarda, ineklerde ve tavuklarda kas distrofısini önlüyor. Günümüzde selenyum E vitaminiyle bağlantılı olarak çiftlik hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor.
Selenyum E vitamini ile birlikte veya E vitamininin yerini tutarak çiftlik hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor. Yeni Zelanda minerali geniş bir sahada kullanarak çiftlik hayvanlarındaki bozuklukları tedavi eden ilk ülkedir. 1967'de gerçekleşen bu olayın sebebi Yeni Zelanda topraklarının dünyada selenyum açısından en fakir topraklar olmasıdır.
Aynı yıl Finlandiyalı veterinerler selenyumu evcil hayvanların kas problemlerinde kullanmaya başladılar. 1969 yılında veteriner otoriteleri hayvan besinlerine ek selenyum katılmasını onayladılar. Ayrıca 1984 yılından bu yana, insanların gıdalarından daha fazla selenyum alabilmeleri için selenyum içeren yapay gübreleri toprağa karıştırarak, tarımsal ürünlerdeki selenyum miktarını artırılıyor.
Selenyum ve sağlık 1970'li yıllarda araştırmacılar selenyumun, genetik materyallerdeki olağandışı ve hastalıkları tetikleyen değişimleri yani mutasyonu engellediğini keşfettiler.
Bazı mutasyonlar tamamen zararsız, ya da sadece hayatın belirli dönemlerinde gerekli olsalar da bu değişimler gelecek nesillere de geçmektedir. 1973 yılında glutatyon peroksidaz isimli bir enzim bulundu. Glutatyon peroksidaz selenyum yapısından dört atım içirmektedir ve oxygenfrre radikallere, hidrojen peroksitlere ve yağ asidi peroksitlerine karşı işlev görmektedir. Bu bulgular selenyumun hayvan hastalıklarını önlemedeki önemini kanıtlamıştır. Günümüzde bile bazı doktorlar selenyumun hastalıkları önleyici etkisi konusunda ikilem yaşamaktadırlar. İlk ciddi selenyum eksikliği 1970'li yıllarda Çin 'in Keshan bölgesinde yaşandı. Buradaki insanlarda kalp kaslarında dejenerasyon sonucunda vücuda kan pompalanmasında güç kaybına neden olan "mulberry heart" benzeri bir kalp hastalığı gelişti. Bu rahatsızlık, muhtemelen dünyanın sel enyum açısından en zayıf bölgesi olan bu bölgedeki genç kadınlarda ve çocuklarda görüldü. Selenyum ilavesi olmadan hastalığın sonucu ölümcüldü. Eklem yerlerindeki kıkırdakları etkileyen bir başka hastalık olan Kaschinbeck'te Rusya ve Çin'de görüldü. Bu hastalıkta selenyum tedavisiyle engellendi.

Selenyum ihtiyacı


İnsanın alması gereken selenyum miktarı henüz tam olarak bilinmemekle birlikte 50200 mg. 'lık alımın yeterli olduğu söylenmektedir. Bununla birlikte erkekler için 70 mg., kadınlar için 50 mg. emilen ve atılan selenyum dengesinin kurulması için yeterlidir.
Bu miktar hastalıklardan korunma göz önüne alınmadan kabul görülen miktardır. Değişik bölgelerde bu seviyeleri belirlemek çok zordur. Kuzey Avrupa'da çok az seviyelerde selenyum içeren toprak ve kayalar vardır. Bunun sebebi selenyum yönünden zengin katmanların dünyanın güney bölgelerine hareket etmiş olmasıdır ve kalan toprak mikrobesinler içermektedir.
Bu etki asit yağmurları, kirlilik, toprak kaybı ve sentetik gübrelerle daha da kötüleşmektedir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi bu problem selenyum içeren gübrelerle ve hayvanlarda da seIenyum içeren hayvan yiyecekleriyle bir noktaya kadar önlenebilir. Bu mineralin eksikliğinden kaynaklanan problemler topraklarında selenyum eksikliği olan İskandinavya'nın bazı bölgelerinde yaşanmaktadır. Mineralin seviyesindeki düşme kandaki selenyum düzeyinden anlaşılabiliyor.
İsveçliler, Yeni Zelandalılar ve Mısırlıların kanındaki selenyum oranlarının düşük olduğu gözlemlenmiştir. Selenyum yiyeceklerde organik halde bulunmaktadır ve organik hali de inorgaranik hali de ek selenyum ihtiyacını karşılamak üzere alınabilmektedir. Bu iki selenyum tipi değişik yollardan emilmektedir. Organik selenyum hemen hemen tamamen emilirken (yüzde 8595), inorganik selenyum yüzde 40 ile yüzde 70 arasında değişen oranlarda emilmektedir.
İnsan vücudu doyum noktasına ulaştığında inorganik selenyum ürinle kaybolur. Organik selenyum ise dokularda depolanmaktadır. İnsan vücudunda bulunan 100 mgl' selenyumun yüzde 60'ı kırmızı kan hücrelerinde bulunurken yüzde 40' ı da kan serumunda bulunur.
Kanla dokulara yolculuk eden mineralin bir kısmı glutathione proxidatse enzimi, bir kısmı hemoglobin ve proteinler tarafından kullanılır.
Vücudumuzda bulunan 1015 mg. Selenyumun hemen hemen yarısı karaciğerde depolanır. Glutathione peroxidase enziminin fonksiyonu vücuttaki selenyum miktarının optimum dereceye ulaşmasıyla bağlantılıdır.

Selenyum eksikliğinin yarattığı risk grupları

Nüfusun değişik grupları selenyum eksikliğiyle karşı karşıyadır. Evinden uzakta yaşayan gençler, alışveriş zamanı bulamamak, yiyecekleri depolayacak yer eksikliği, maddi kaynaklarının kısıtlılığı, yemek pişirme yetilerinin gelişmemiş olması gibi sebepler nedeniyle selenyum eksikliği yaşayabilirler. Finlandiya' da yapılan araştırmalar öğrencilerin ortalama günlük selenyum ihtiyaçlarının hemen hemen yarısını aldıklarını gösterdi.
Bu grup belki de kanlarındaki selenyum miktarı en az olan gruptur.
Vejeteryanların tahıllardan, bitkilerden ve sebzelerden aldıkları selenyum 10 mgl+'a kadar düşer. Yaşı ilerleyenler et ve balık gibi selenyum açısından zengin yiyecekleri yiyemediklerinden yetersiz selenyum şikayetleri olabilir. Yaşlı insanların bir başka problemleri dişlerinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Rahatlıkla çiğneyemedikleri için et ve balık yeme de zorlanırlar. Sigara içenler selenyumun antioksidan özelliğine ihtiyaç duyarlarken içki kullanan insanlarda serbest radikal oluşumu hızlanır. Sigara içenlerin mineral ihtiyaçları daha fazla olduğundan kanı arındaki selenyum miktarı sigara içmeyenlere oranla daha düşüktür. Kronik hastalıkları olan insanların da selenyum seviyeleri düşüktür. İştah kaybına yol açan hastalıklar ve ilaçlar vücuttaki sel enyum oranını düşüren etkenlerdir. Kanser ve kalp hastaları selenyum oranı düşük insanlardır. Artrit tedavisi gören ve kortizon alan insanlarda da selenyum azlığı vardır. Hamile kadınlar hamilelik dönemi boyunca selenyum eksikliği çekebilirler çünkü vücutlarındaki selenyumu fetusla paylaşırlar.
Emziren annelerde aynı sorunla karşı karşıyadırlar. Bu problem normalde beslenmeyle çözülemez, bu nedenle her gün mineral kaybını önleyici ek selenyum alınmalıdır.

Selenyumun vücuttaki işlevi

Selenyumun insan vücudunda bir dizi değişik görevi vardır. Daha önce de bahsedildiği gibi selenyum hücrelerdeki lipidlerin preoxidation'ını önler. Kusurlu hücre zarar görür ve patalojik yaşlanma sürecini yavaşlatır. Glutatyon peroksidaz zararlı yağ asidi peroksidi ve hidrojen peroksiti parçalar. Bu koruyucu işlem E vitamini tarafından serbest radikallerin yok edilmesiyle tamamlanır.
Selenyum, kanı yabancı maddelerden temizleyen T Lemfosit ve makrofajları destekleyerek bağışıklık sisteminin işlevlerini geliştirmesini sağlar. T lemfositler bakteri, virüs ve kanser hücrelerini tanımlarlar ve işgalci hücrelere karşı hızlı bir şekilde antikorlar üretirler. lemfosit yan oluşumu olan öldürücü T hücreleri kanser hücrelerini yok ederler. Macrophage'lerin görevi virüsler veya bakteriler tarafından ele geçirilmiş hücrelerin yok edilmesidir.
Selenyum, prostaglandin'le ilişkilidir ama bu mekanizma henüz bilinmemektedir. İyi ve kötü prostaglandin'ler vardır. Ama selenyum iyi prostaglandin kimyasalları (PGEl ve PGE3) üretimini artırıyor gibi görünüyor. Bu hormon benzeri doymamış yağ asitleri kanın coagulation'nında dengeleyici etkiye sahiptirler ve arteriosclerosis oluşumunu etkilerler.
Bu mineralin ayrıca, merküri, kadmiyum, kurşun ve arsenik gibi ağır metallerin toksik etkilerini de önlediği bulgular arasındadır. Selenyumun vücudu bu etkilerden nasıl koruduğu konusu ise bilinmemektedir. Selenyum ayrıca kemoterapi sırasında kullanılan cytotoksik ilaçların zararlı etkilerine karşı da hücreleri korur.

Selenyum ve kanser

Hayvanlarda yapılan deneylerde alınan sonuçlara göre vücuttaki selenyum eksikliği kanser gelişmesi riskini artırıyor. Hayvanlarda selenyum ilavesi kanser oluşumunu engelledi. Bu mineral bittner sütü virüsünün anneden fetusa geçmesini de önlüyor. Farelerde oluşan bu hastalar selenyum tedavisiyle durduruldu. Antikanser özellikler A vitamini ve E vitaminin de katılımıyla güçlendirilebilir ve hayvanlardaki başarı oranı yüzde 50 ile yüzde 90 arasında seyrediyor.
İnsanlarda selenyum eksikliğiyle kanser arasındaki bağlantı kanıtlanmıştır. Kanlarındaki selenyum oranı düşük insanların daha sık kansere yakalandıkları görülmüştür.
Selenyumun kanseri dört yolla önlediği görülmüştür;
1. Selenyum hücreleri oxygenfree radikallerin yıkıcı etkilerinden koruyor.
2. Selenyum carcinogenic kimyasalların mutagenic güçlerini düşürüyor. Bunun anlamı, virüsler ve radyasyon hücrelerin içindeki genetik maddelere daha az zarar veriyor.
3. Selenyum carcingenic virüslerin yeniden üremelerine izin vermiyor.
4. Selenyum kanser hücrelerinin bölünmesini engelliyor.
Selenyumun myriad aktivitelerine rağmen kanser oluşumunu tetikleyen birçok faktörü engellediği unutulmamalıdır.

Kalp ve selenyum

Sığırlarda selenyum eksikliği "mulberry heart" adı verilen bir hastalığa neden olmaktadır. Kalp kasları dejenere olur ve kanı vücuda verimli bir şekilde pompalayamaz. Buna benzer bir hastalık Çin'in Keshan bölgesinde görülmüştür. Birkaç vaka daha görüldü ama onlar çok hasta insanlardı.
Kronik hastalıklarda selenyum kullanımı
Selenyum çocukların nörolojik hastalıklarını önlemeyle bağlantılıdır. Bir dizi antioksidanın Bir dizi antioksidanla birlikte çocuklara Becker's maskular distrofi ve duchennes kronik kas dejenerasyonunda yardımcı olmaktadır. Bu hastalıklar kronik kas dejenerasyonu hastalıklarına benzerler. Becker's sekiz, yirmi yaşlar arasında olurken Duchennes 3 ve dört yaşlar arasında görülür.
Duchennes ayak ve kalça kaslarını etkiler.

Selenyumun Hazırlanması

Selenyumun organik oluşumları vücut tarafından daha iyi emilebilir ama vücudun bunları kullanımı değişik selenyum ürünlerindeki farklılıklara göre değişir. Selenyum içeren en iyi antioksidan kombinasyonları selenyum, çinko ve A,B6,
C ve E vitaminIeridir ki bu selenyumu LSelenomethionine şeklinde içermektedir. Bu bir organik selenyum formudur. Inorganik selenyum vücutta verimli değildir ve organik selenyumun gösterdiği etkiyi gösterebilmesi için yüksek miktarlarda alınması gerekmektedir.
Organik selenyumun verimliliği emziren annelerde yapılan testlerin sonucunda organik selenyumun süte ve sütle birlikte bebek tarafından alınıp tatmin edici düzeyde emilmesiyle kanıtlanmıştır. inorganik selenyum anne vücudu tarafından çok az emilmiş ve sütte bulunamamıştır. Sonuç olarak selenyum ilavesinde kullanılacak yöntem ve ürünlerin kalitesinde önemli olan maksimum verimin alınmasıdır.
Selenyum beslenmemizde belki de en önemli eser mineraldir. Geniş bir koruma mekanizması vardır ve diğer vitamin ve minerallerle birlikte işlev görür, Devam eden çalışmalar selenyumun vücudumuzdaki davranışlarını ve işlevlerini daha net açığa çıkaracaktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp