Akupunkturun Değişik Kullanımları

Akupunkturun Değişik Kullanımları :

X. Akupunkturun Değişik Kullanımları

Daha önce bazı akupunktur uzmanlarının hastalık nedenleriyle ilgilenmeyip hastalık arazlarını tedavi ettiklerinden söz ettiniz. B u konuda biraz daha açıklama yapabilir misiniz?

Akupunkturun birbirinden farklı iki ayrı şekilde kullanılabileceğini açık bir şekilde ortaya koymamız son derece önemlidir. Bunlardan biri sadece hastalık arazlarırıı tedavi amacı ile kullanıImasıdır ve bu tedavi yöntemi büyük: tehlikeler yaratır. Hastalığın ve nedenlerinin ele alımşına kısaca bir daha değinmek isterim. Daha önce açıkladığım gibi, bir meridyendeki enerji dengesini yitirirse bir süre sonra kişi tehlike işaretlerini almaya başlayacaktır. En basit şekilde, beden, zihin ya da ruh, "yolunda gitmeyen bir şeyler var, lütfen yardım et" demektedir. Bu işaretler fiziksel, duygusal ya da zihinsel olabilir; ama her biri hastalığın ilk belirtisidir. Bunlar ikaz ya da yardım çağrılandır.
Eğer yardım etmek üzere hiç bir şey yapılmazsa, durum daha kötüleşecek ve sonunda romatizma eklem ağrıları, lumbago(bel ağrıları, migren (baş ağrıları) gibi isimlerle bilinen hastalıkların arazı an ortaya çıkmaya başlayacaktır. Eğer hastanın iyileşmesi isteniyorsa, hastalık nedenleriyle ilgilenilmesi, mümkünse de ortadan kaldırılması gerekliliği çok açıktır. Enerji dengesi akupunktur ile sağlanınca, belirtiler de yok olacak, hasta kendini daha iyi hissedecek ve sağlıklı kalacaktır.
Çinlilerin akupunkturu ilk kullanma amaçları buydu. Geleneksel Çin Akupunkturu kişi ile bir bütün olarak ilgilenir ve amacı hastalığın altında yatan nedenleri keşfetmek ve bu nedenlerle doğrudan ilgilenmektir. Böylece, ilk endişe, arazları ortadan kaldırmak değildir, eğer böyle yapılırsa hastalık bastırılmış olacaktır.
Geleneksel akupunktur, "bu kişinin hastalık belirtileri neler?" diye değil "nasıl bir insan bu tür arazlan gösterir ve niçin?" diye sorar.
Uzmanları bu tıp sisteminde yetiştirmek çok uzun zaman alır. Çinliler, gerçek ustalığa yirmi yılda ulaşılabileceğini söylerler. Geleneksel akupunktur teorisi basit görünse de uygulaması karmaşıktır.

Örneğin, nabızları ve enerji durumunu okumak, ana enerji durumunu okumak, ana eneıji dengesizliğini belirlemek ve gerekli tedaviyi kararlaştırmak, seslerin, renklerin, duyguların ve kokuların analizini yapmayı öğrenmek kolay değildir. Bu nedenlerden ötürü akupunktur ustası olabilmek uzun zaman alır.
Bütün bunlan söylüyorum çünkü diğer tip akupunktur uygulamasının- "formüllü akupunkuturun"- Batıda yaygın olmasının bir nedeni de budur. Batılılar geleneksel Çin Akupunktur uzmanlarının uyguladığı akupunktur tedavisinin başanlı sonuçlarını gözleyip, akılda tutarak kopya etmek istemişlerdir. Fakat gerçekte, uzmanlan ve tedavilerini sadece gözIemekle çok az bilgi sahibi olunabilinir, çünkü Geleneksel akupunktur da hiç bir zaman iki insan aynı şekilde tedavi edilmez. Her insan eşsiz bir varlıktır ve kendine özgün bir tedavi gerektirecektir. Bu nedenle, çoğunlukla görülen arazı ar için formüle edilmiş tedavileri uygulamak doğru olmayacaktır. Çinliler, yüzyıllardır belirli sorunlar için çeşitli formülleri toplayıp onaylamışlardır. Ama, iyi eğitim görmüş bir uzman, önce Geleneksel Akupunktur prensipleriyle teşhis koyup, ondan sonra uygun formüllerden birini seçebilecek kadar Geleneksel Akupunktur kavramları ve uygulaması üzerine bilgi sahibidir. Batıda, bu formüller uygunsuz şekilde kullanılmaktadır. Sadece bir hafta sonu ya da bir hafta kadar kısa bir eğitim görüp; belki de bir kaç hafta Çin'de kalarak, akupunktur yapan çok insan vardır. Bunlar, kendilerini akupunktura yetkili görürler, fakat gerçekte yaptıkları tedavi sadece hatırladıkla ve belirli isimler de ki hastalık ve arazları için kullanılan formülleri uygulamaktır. Bu tarzda çalışan bir uzman örneğin migren için kitabına bakar ve formül olarak verilen bir noktalar listesini yardımcı olur ümidiyle uygular. Bu sadece aptalca olmayıp, daha önce de söylediğim gibi, aynı zamanda zararlı da olabilir. Migren ağrısı çeken tüm hastalan rahatlatmak için her birine aynı noktaları kullanmak her has tanın ayrı bir insan olduğunu reddetmek olur. Hiç bir migren ağrısı aynı nedenlerden kaynaklanmaz. Birinin migreni çok endişeli olmasından, diğerininki çok fazla yağlı yemek yemesinden ve öbürünumki de belki aldığı ilaçlardan kaynaklanıyordur. Problem belki dalakta, belki karaciğerde, belki de safra kesesin de ya da küçük bağırsaklardadır.

Migrenden şikayeti olan her iki insanın aynı noktaları kullanarak tedavisi nasıl mümkün olabilir?

Eğer yetersiz eğitilmiş bir uzman hastalık belirtilerine dayanarak tedavi uygular ve bu belirtilere iyi geldiği varsayılan genel bir formül seçerse, hastanın enerjisi dengeye gireceğine daha da bozulabilir. Hastalık belirtileri kaybolsa bile, bir kaç ay ya da bir kaç yıl sonra (hastalık belirtilerine yönelik akupunktur tedavisinin enerjiyi daha da bozması nedeni ile) çok daha ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Uzak Doğu'da, daha önce de söylediğim gibi Geleneksel Akupunktur, "yerel-doktorluğu" ya da formül akupunkturunu sadece geçici ve ilk yardım olarak onaylar ve izin verir. Başınızın ağndığını varsayalım, belki çok geç yattınız, fazla içki içtiniz, beklenmeyen bir sıkıntı ve şok geçirmişsiniz- ağrıyı geçirmek için bir Aspirin ya da Disprin alırsınız. Böyle bir durumda, Uzak Doğu'da, ağrıyı geçirmek üzere bir Disprin almak gibi, formül tedavisi uygulanabilir. Fakat tekrar eden baş ağrılarınız varsa o zaman siz de devamlı Disprin almazsınız; yardım etmesi için doktorunuza danışırsınız. Bunun gibi, devamlı baş ağrısı çeken biri geleneksel tıp uzmanından yardım isteyecektir. Size bu iki tip akupunkturu ortaya koyan gerçek bir olayı anlatayım. Otuz sekiz yaşında bir Amerikalı doktor çok kısa bir akupunktur kursuna devam etmiş; sanırım bu 10 günlük bir kursmuş. Akupunktur noktalarının nerelerde olduğunu ve belirli problemlere yardımcı olabilecek noktaları öğrenmiş. Kendinin beş senedir tekrar eden bir diz ağrısı vardı ve kendi kendini tedaviye karar vermiş. Bir kaç hafta dizinin çevresinde ki birkaç noktayı uyarmış ve ağrısı tamamen yok olmuş. Aşağı yukarı bir sene sonra bir kalp krizi geçirdi. Uzmanlar hiç bir neden bulamadılar. Görünüşte hayatında, sağlığında ya da ailesinin geçmişinde herhangi bir kalp rahatsızlığına neden olabilecek hiçbir sorun yoktu.
Uzmanlar bunun nedenlerine bir açıklık getiremediler. Ama hiç kimsenin aklına doktorun kendi kendine akupunktur tedavisi yapmış olacağı gelmedi. Büyük bir olasılıkla kalp krizine neden olan ya da katkıda bulunan uyguladığı "araz akupunkturu" idi. Bu noktaların her gün yoğun olarak uyarılması kalp enerjisini dengesini çok ciddi bir şekilde bozabilir ve kalbin üzerine de büyük bir baskı yaratabilir.

Ağrıyı geçirmek üzere bedenin bir bölümüne enerji verildiğinde, o enerjinin, bedenin başka bir yerinden alınmakta olduğu bilinmelidir. Yukarıdaki olayda, kalp meridyeni enerjisinden mahrum edilmiş olabilir. Görüyorsunuz ki bu harika tıp sistemi çok kolaylıkla yanlış ya da kötüye kullanılabilir. Batıdaki uygulanmasında ki bir diğer zorluk da bizim sağlığa ve hastalığa bakış ve anlayışımızın Çinlilerden farklı olmasıdır. Bizim için geçerli olan sağlık yöntemi, hastalık belirtilerinin bir an önce ortadan kaldırılmasıdır. Batı ve Doğu tedavi sistemleri rahatsızlıklara tamamen farklı iki uçtan bakarlar. Batılı doktorlar belirli rahatsızlıkları tedavi etmek üzere eğitilmişlerdir. Bu nedenle her birinin belirgin ilgi alanları ve (kalp, böbrek, göz, sinir ve bir çok diğer konularda) hünerleri olan uzmanlarımız vardır. Doktorlar iltihapları öldürmek, ağrıları geçirmek, hastalık belirtilerini kontrol etmek ve (hormon yetersizliği gibi) yetersizlikler için reçeteler yazarlar. Cerrahi ar bedenin hastalıklı kısımlarını keser, kırıkları tamir ederler. Daha önce söylediğim gibi, Geleneksel Çin doktoru hastalık belirtilerine sorunun kendi değil, sadece bir işareti olarak bakar. Hastalığın nedenlerini araştırmak üzere eğitilmiştir ve amacı öncelikle nedenlerle uğraşmak ve ikinci derecede belirtilere bakmaktır.

Batıda eğitim görmüş bir doktor için Geleneksel Akupunktur öğrenmek, tam olarak anlamak ve uygulamak, hastalık ve rahasızlıklara bakıştaki temel farklılıklar nedeni ile fazlasıyla zordur. Öte yandan, "araz akupunkturu" mevcut tıp sistemine kolaylıkla girebilmektedir. Batıda eğitilmiş bir doktora migren için bir formül, lumbago için bir başka formül, eklem ağrıları için bir başkası ve benzerleri olması gayet normal gelir. Bu nedenle akupunktur noktalarını bulmayı öğrenip onları bu şekilde kullanabilmek işlerine gelir. Günümüzde, Batı' da akupunktura gittikçe artan bir ilgi var. Tıp dünyasında, bir çok doktor akupunkturu kendi uğraşıları içine alıp, hastanelerde de bunun uygulanmasını istiyorlar.
Ne yazık ki, gittikçe artan sayıda doktor kısa kurslara devam edip sadece "araz akupunkturu"nu öğreniyor. Bu yöntemin vereceği zararlar ve Geleneksel Akupunkturun uygulanması üzerine hiç bir bilgileri yok. Başka bir nokta da bir kimsenin aynı anda hem Doğu, hem de Batı tıbbını uygulamaya çalışmasının akıllıca bir davranış olmayacağıdır. Yedi ile on sene eğitimden geçtikten sonra, çok az sayıda doktor beş on sene harcayıp geleneksel akupunkturu yeterli bir şekilde öğrenmeyi istemektedir (Batı sistemiyle tatmin olmayıp, tamamiyle alanlannı değiştirmek istiyenler dışında). Bunun yanı sıra, akupunktur uygulamasında, Batı tıbbının rolü yok gibidir. Daha önce de söylediğim gibi, kavramlar tamamiyle farklıdır. Çin de, tüm tıp öğrencileri anatomi, fizyoloji, patoloji gibi aynı temel eğitimden geçerler. Ondan sonra ya Batı Tıbbında ya da Geleneksel Çin tıbbında uzmanlık kazanırlar. Mezun olduk tan sonra, yan yana çalışırlar ve belli bir hasta için geleneksel tıbbın mı yoksa modem tıbbın mı daha yararlı olacağına beraber karar verirler. Ama hiç biri her iki tıbbı birden ne öğrenmeye ne de uygulamaya kalkar.

Eğer bu prensip Batı'da bu şekilde anlaşılmaz ve uygulanmazsa, bir çok doktorun muayenehanesinde ve hastanelerde çok sağlıksız bir akupunktur uygulanıyor olacaktır. Ne yazık ki, akupunktur da bu yetersiz temellere göre yargılanacaktır. Aynı zamanda, doğal olarak insanlar doktorlarının yapacağı herhangi bir akupunktur tedavisinin iyi ve tamamen güvenli olduğunu da sanacaklardır. Açıkladığım gibi, bu tamamen doğru olmayabilir. İyi bir akupunktur sadece iyi tanınmış bir kolejde, en az üç senelik bir eğitim görmüş ve araz ya da formül akupunkturu yapmayan bir uzman tarafından yapılabilir.
Esasında çok eskiden Çinde, özel bir çalışmadan geçmeden akupunktur üzerine biraz bilgi edinmiş insanların var olduğunu düşünebiliriz. Bu kişiler belirli tedavilerin, kulak, karın, baş ağrısı gibi ağnlara iyi geldiğinin farkına varmışlardı. Böylece kendi ailelerini tedaviyle başlayarak yine kendi çevreleri içinde diğer kişilerin de basit rahatsızlıklannı tedavi etme alışkanlığı doğmuştu. Bu şekilde çalışan kimse de 'yerel doktor' (local doctor) ya da 'yalınayaklı doktor' (barefoot doctor) diye tanınıyordu. Çin gibi çok büyük kırsal yerleşmelerin olduğu bir ülke de en yakındaki yetkili uzmanın yüzlerce kilometre ötede olduğu düşünülürse, boyle bir sisteme olan ihtiyacı anlamak da kolaylaşacaktır. Yerel doktor tedavisi bu nedenle, tam yetkili bir Geleneksel Akupunktur uzmanına ulaşılana kadar, gerektiği hal de acil servis ve ilk yardım tedavisi olarak çok önemliydi. Bu gün de Çin'de, çok geniş kırsal kesimlere başka bir şekil de hizmet etmek mümkün olmadığından, hala bu tür akupunktura ihtiyaç duyulmaktadır. Ama, bu Batı için gereksiz olduğu gibi uygun da değildir. Batı doktorlarının ciddi hastalıklar için yeterli eğitimi olmadan 'araz akupunktur' tedavisi yapması, ilk yardım için eğitilmiş bir kişinin ameliyata kalkışmasına benzer. İyi, etkin, güvenilir ve uzun vadede yararlı akupunktur geleneksel bir eğitim gerektirir.

• Son zamanlarda kulağın zımbalanmasının, kilo kaybetmek, sigara ya da alkolden vazgeçmek için yardımcı olduğu üzerine çok reklam yapıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Kulaktaki bir akupunktur noktasını zımbalayarak o kişiyi yemekten, sigara ya da alkol almaktan vazgeçirmeye çalışmak yine bir .arazı tedavi etme çabasıdır. Daha basit olarak yine bir 'araz akupunktur' örneğidir. Bu insan niçin alkol alıyor, sigara içiyor ya da aşın yemeğe düşkün diye kendi kendimize sormalıyız. Genelde, tüm bu alışkanlıklar insanların yaşamlannı olduğu gibi devam ettirmeleri için koltuk değneği görevi görürler. Sağlıklı bir beden, zihin ve ruh halindeki hiç bir insan kendine, ailesine ve içinde bulunduğu topluma yük olacak kadar alkole bağlanmaz. İnsanların "içkiye itildiğini" söyleriz ve çoğu kez bu kesinlikle doğrudur. Kişi zihninde, vücudunda ya da ruhen öylesine ızdırap çekmektedir ki, bundan kaçmak ihtiyacını duyar. İşlev görebilmek ve ızdıraplanyla başa çıkabilmek için alkolün yardımına ihtiyacı olduğunu düşünür, Aynı şey yemek içinde geçerlidir. Çaresiz olan bir sürü hasta, boşluğu doldurmak, çaresizlik hissini yenmek için teselliyi yemekle arar. Yiyecekler bir koltuk değneği ya da emzik yerine geçer.
Benzer nedenler çok fazla sigara içmenin altında da yatar. Kilo kaybetmek, sigara ya da içki içmeyi bırakmak için araz tedavisi olan insanlar biliyorum. Tedavileri bazılan için etkindi; ama sadece ellerinden koltuk değneği alındığı için, sonradan ciddi bir sinir krizine neden oldu. Böyle tepkiler aşın alışkanlık nedenlerinin tedavi edilmesinin ne kadar önemli olduğunu vurgular. Neden yok olduğundan, sigara ya da içki içmek, aşın yemek yemek arzusu yok olacaktır. Arazlar, aşın istekler bastınlarak yok edilirse, mutlaka başka yollardan ortaya çıkacaktır.

• Son senelerde Kızıl Çin'i ziyaret eden Batılı insanların öncelikle filme aldıklan ve üzerinde yazılar yazdıklan konu akupunkturun anestezideki kullanımı oldu. Bu, Geleneksel Akupunktur uzmanının görevinin bir parçası mıdır?

Bu akupunkturun farklı ve özel bir şekilde kullanımıdır. Tam anlamıyla bu uygulamaya Akupunktur analjezi (ağn duymazlığı) demek gerekir çünkü hasta uyutulmamıştır. Ameliyat sırasında hastanın bilinci yerindedir ve sadece bedeninin belirli bir kısmında acı hissini kaybetmiştir. Batı'da çok konu olmasının nedeni kullanılan tekniğin yeni olması ve Çinde de çok reklamının yapılmış olmasıdır. Modem Çin' deki akupunkturcular eski sistemleri araştırmakta ve bedenin ameliyat yapılması gereken farklı bölgelerin uyuşturulması için denemeler yapmaktaydılar. Bu, çok basit bir işlemdir- bedenin belirli noktalanna akupunktur iğneleri batırılır. Çoğunlukla iki, belki de dört iğne genellikle bacağın alt kısmına ve ayaklara ya da kolların aşağı kısmına ve kulaklara batırılır. Sonra iğnelerin her biri ameliyattan yirmi dakika kadar önce uyarılır (ameliyat sırasında da belirli aralıklarla). Bu uyarmalar ya elle ya da bir makina ile yapılır. Bu uygulamanın çok başarılı olduğu görülmüştür. Hastalar ameliyat süresince bilinçli ve tamamen rahat ve sakin görünürler. Kan basıncı, solunum ve nabız normaldir. Birçok kez hasta cerraha faal olarak yardımcı da olur (örneğin, kendi nefes alışını düzene sokarak) Uyuşturulmuş bölgede bir his duyulur ama acı hissedilmez. Cerrah deriyi yardığında hasta sanki cildinin üzeri bir kalemle çizilmiş gibi bir his duyar. Bir organın hareket ettirildiğinin, kemiğin kesildiğinin farkındadır ama tüm hissettiği bu kadardır. Çin de ulaşılması güç kırsal bölgelerde, çok acele ameliyat olması gereken hastaların hastaneye getirilemediği ya da anestezi için gerekli malzemelerin bölgeye ulaştınlamadıklan durumlar da, bu tür aneztezi yöntemleri özellikle çok faydalıdır. Bu tekniği kullanarak çok sayıda hastanın hayatı kurtarılmıştır. Batıda da, Akupunktur aneljesinin oynayabileceği önemli bir rol vardır. Geleneksel anestezi kullanılması, yaşamları, yaşlılık ve kalp yetersizliği gibi nedenlerle tehlikeye girecek hastalan ameliyat etmeyi mümkün kılacaktır. Bu insanlar şimdi başka tür anestezi imkanı olmadığı için hayatlarını ızdırap içinde geçiriyorlar.

Akupunktur aneljesinin bir kaç faydası daha vardır. Sadece kullanılan geleneksel yöntemlerden daha ucuz değil, aynı zamanda hastalara ameliyat süresince ya da sonrasında, hiç bir yan etkide bulunmaması gibi çok büyük bir özelliği de vardır. Acil bir durumda, midenin boş olması gibi bir gereksinim olmadığı için, ameliyatlar derhal yapılabilir. Hasta ameliyattan önce ya da sonra istediği zaman yemek yiyebilir. Ameliyat sonrası hastanın kendine gelme süresi çok kısadır. Hasta çoğu zaman ameliyat masasından kalkıp yatağına yürüyebilecek kadar iyidir. Tüm bunlara rağmen, Batıda ki kullanımı açısından bir tereddütümü de dile getirmeliyim. Ağrı hissinden korkmak üzere şartlandığımız ve önemli ameliyatlar sonunda ortaya çıkan sarsıntıları gözledimiz ve hakkında çok şey duyup düşündüğümüz için, ameliyat sırasında bilinçli olmamızı beklemek bize çok zor gelebilir (özellikle bölgesel uyuşmanın ameliyat sırasında bir den azalması da mümkün olduğu için). Akupunktur aneljesi doğum sırasında çok başarılı olarak kullanılabilir. Anne doğum sırasında tamamen bilinçli olduğu halde hiç bir ağrı duymayacaktır. Ayrıca ilaçlara da gerek kalmayacaktır. İnsanlar bu konuda kolaylıkla eğitilebilecekleri için, doğum sırasında akupunktur kullanılması Batıda sağlık hizmetlerine çok büyük yararlar sağlayabilir. Bu durumda, Geleneksel Akupunktur uygulamak için gerekli tüm eğitimi almaya gerek yoktur. Uzman akupunkturu sadece bu amaçla kullanacaktır ve teşhis koyma ya da tedavi ile ilgilenmeyecektir. Görüldüğü gibi, Akupunktur aneljesi Geleneksel Akupunktur ve hatta "yerel doktor" ya da "yalınayaklı doktor" tatbikatından çok farklıdır. Eğer bir kimseye ameliyat, diş tedavisi, doğum gibi nedenlerle akupunktur aneljesi uygulanmışsa, daha sonra bir Geleneksel Akupunktur uzmanı tarafından kontrol edilmeli ve enerjisinin tekrar dengesini bulduğundan emin olunmalıdır (sadece nadiren dengeyi tedavi etmek gerekir). Bu kontrol, o kim senin gelecekteki sağlığını güvenceye alacaktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp