Bitkilerle Tedavi

BİTKİLERLE TEDAVİ
Bitkilerle tedavi, yeni keşfedilmiş bir tedavi usûlü değildir, aksine insanlık tarihi kadar eskidir. Çünkü eski çağlardan beri bu usul bilinmektedir. Nitekim Yüce Allah Kitâb-ı Mukaddes'te şöyle buyurmaktadır: "Allah'ın emir ve iradesi ile yeryüzü bütün devaları, ilaçları doğurup çıkarmaktadır. Akıllı kimseye düşüne görev ise, bunlardan gafil olmaması, bunları öğrenip uygulamasıdır." Peygamberimiz Aleyhis-Selâm da, tıp ilminin yüce Allah tarafından öğretildiğini açıklamak üzere şöyle buyurmuştur: "Süleyman Aleyhis-Selâm her ne zaman namazgahta namaz kılsa, ansızın önünde bir bitki görür ve o bitkiye: "İsmin nedir?" diye sorardı. Bitki de: "İsmim şudur, diyerek adını söylerdi. Süleyman Aleyhis-Selâm "Niçin yaratıldın, Ne işe yararsın?" diye tekrar sorardı. O bitki de: "Şunun için yaratıldım" derdi. Eğer bir hastalığa ilaç olarak yaratılmış ise, yazıp not ederdi. Eğer yeryüzüne dikilmek için yaratılmış ise, toprağa dikerdi.." Süleyman Aleyhis-Selâm'ın ilâhî vahye dayalı olarak bu şekilde tesbit etmesiyle ortaya bir "Bitkiler Kitabı" ve bir tedavi metodu ortaya çıkmış olup, birçok ilaçları ve hastalıkları bu kitaptan yazmışlardır.
* İşte bu sebeble Âdemoğlunun ruh ve beden sağlığı üzerindeki çalışmaları, insanlık tarihi kadar eskidir. Hatta bazı hayvanların bile iç güdüleriyle hareket ederek kendi hastalıklarını şifalı bitkilerden yiyerek veya bu bitkiyi hasta organ üzerine sürerek kendi kendilerini tedavi etmeye çalıştıkları rivayetleri vardır. Meselâ. Yılan kış uykusundan gözleri zayıflamışolarakuyanırve rezeneotunu arar, bu ottan hem yer ve hem de gözlerine sürer, derhal gözleri görmeye başlar.
* Tilki ilkbaharda hasta olduğu zaman, müshil ot yer ve iyileşir. Kedi dahi kusmak istediği zaman, müshil otundan yeyince hemen kusar, halbu ki, kedi ot yemez. Gelincik denilen hayvan, yılanı öldürdüğü zaman hemen sedef otundan yer. Kamlumbağa da, beyaz benekli yılanı yakalayıp yediğinde, zehrini etkisiz hâle getirmek için, içgüdüsüyle hareket ederek, yabani kekik otundan yer. Bu misalleri çoğaltmak mümkün.. Bu gibi örneklerden anlaşıldığına göre, bırak insanları, hayvanlar bile hastalandıkları veya zehirli bir madde yedikleri zaman, bitkilerden yiyerek, kendi kendilerini tedavi etme içgüdüsü veren yüce Allah'a sayasız hamdü senalar olsun.4
*Yüce Allah'ın yeryüzünde yaratmış olduğu her bitki bir veya birkaç hastalığa şifadır, fakat bunları tesbit edip hastalara tavsiye etmek ise biz insanlara düşmektedir. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selam: "Ey Allah'ın kulları, tedavi olunuz! Çünkü yüce Allah, ölüm ve ihtiyarlıktan başka, şifasını vermediği hiç bir hastalık yarat¬mamıştır, fakat bu tedavi usulünü bilen bilir, bilmeyen bilmez"
* "Sizlere şu çörekotunu tavsiye ederim. Zira bunda ölümden başka birçok hastalık için şifa vardır" *"Sizlere Sinameki ve Sennût (tereyağı, bal ve kimyon)'u tavsiye ederim, zira bunlar ölümden başka birçok hastalığa karşı şifadır."7
*" Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. Biri bal, diğeri ise, Kur'an'dır.
* "Zeytinyağını yeyiniz ve onunla yağlanınız! Zira o mübarek bir ağaçtan meydana gelmektedir."
*"Yüce Allah, ölüm ve ihtiyarlık dışında şifasını vermediği hiç bir hastalık yaratmamıştır. Sizlere inek sütünü tavsiye ederim. Çünkü o her çeşit bitkiden otlamaktadır. Sütte şifa vardır" buyurarak Yüce Allah'ın bizler için yaratmış olduğu şifalı bitkilerle ve bu bitkilerden oluşan bal, süt, zeytinyağı vs. gibi gıdalarla tedavi olmamızı tavsiye etmekte ve dikkatlerimizi bunlar üzerinde çalışmaya çekmektedir.
* Herhangi bir bitkinin belli bir hastalık için faydalı olduğu söylendiği zaman bu fayda, o bitkinin köküne, gövdesine, kabuğuna, dalına, yaprağına, tomurcuğuna, çiçeğine, meyvesine, tohumuna ve tohumunun yağına, hepsine birden şâmildir. Yani bu özelliko bitkinin bütün organlarında mevcuttur. Ancak bu fayda, bitkinin organlarından birinde kuvvetli, diğerinde ise biraz zayıf olabilir. Meselâ Sinameki müshil (ishal edici) bir bitkidir, bu bitkinin yukarıda saydığımız bütün organları müshildir. Ancak yaprağında bu etki biraz daha fazlaolduğu için, yaprağının övütülmüş tozunun kullanılması yaygın olmuştur.
*Yine her hangi bir bitkinin bütün or¬ganlarından ayrı ayrı ilaç yapıldığı gibi, aynı bitkinin bütün organlarından belli bir miktarı birbiri ile karıştırılarak ta ilaç yapılır. Değişik cins bitkilerin faydalı organlarını birbirine karıştırarak bileşik ilaçlar da elde edilir. Bitkilerle Yapılan Tedavi, Alternatif Bir Tedavi midir? Değil midir? Günümüzde şifalı bitkiler, gıdalar ve baharatlarla yapılan tedaviye alternatif (başka tedavi şekli bulunmadığı zaman başvurulabilecek) birtedavi şeklidir, diyen tabibler varsa da, 12 Eylül 1994 tarihinde Erciyes Üniversitesinin davetlisi olarak Kayseri'ye gelen sayın Prof. Dr. Ayhan Songar, özel birTV'deki konuşması sırasında kendisine: "Bitkilerle yapılan tedavi, alternatif bir tedavi midir?" diye sorulan bir soruya: "Hayır, bazı tabibler bitkilerle yapılan tedaviye alternatif tedavi gözüyle bakıyorlarsa da; bitkilerle tedavi, alternatif tedavi olmayıp aksine, terkedilmesinden dolayı unutulmuş bir tedavi usûlüdür" diye cevap vermiştir. Gerek Islâmiyetten önce gerekse Islâmî dönemin başlangıcından günümüze kadar, bitkilerle tedavi konsunda yüzlerce kitap yazılmıştır. Ecdadımızın bu konuda yazmış olduğu paha biçilmez eserler, elyazması veya basma olarak İslam alemi nde ve özelli kle Anadolu'da bütün kütüphaneleri süslemektedir. Yeterki onları gün ışığına çıkaracak ilim adamlarımız bulunsun. Tarihin hiç bir dönemi nde ara vermeden bitkilerden yararlanılmış ve bu hususta eserler yazılmıştır. Yüzyılımızda ise, bitkilerin ihtiva ettiği etken maddelerin saf bir şekilde elde edilmesine başlanmış olup bu etken maddeler üzerinde yapılan deneylerden sonradır ki, bitkiler pozitif sahasına girmiş, böylece konu ayrı bir önem kazanmıştır.*Günümüzde sentetik maddeler hazırlanan bazı ilaçların yan etkilerinden dolayı kullanımı terkedilirken bunun yanında yan etki çok daha az olan bitkisel orijinli ilaçlara ilginin arttığı bir gerçektir Bu nedenle bilim ve teknolojide iler ülkeler ilaç sanayiinde bitkisel orijini hammadde kullanmaya başlamıştır Örneğin Federal Almanyada %64 oranında bitkisel orijinli hammadde kullanılmaktadır. Türkiyede ise bu oran %2 civarındadır.(Van Kütüğü s. 556 Ank i993)
ATTAR, ECZACILIK, md. de bak.
Bitkilerle Tedavi Konusunda Yeni Telif Eserlerden Bazıları: et-Tedâvî bi'l-A'şâb (Bitkilerle Tedavi) Dr. Emin Ruveyhâ, Beyrut 1983
* et-Tedâvî bi'l-A'şâb ve'n-Nebâtât Dr.AbdullatifÂşur, Mısır 1985 *Mûcemü'l-A'şab ve'n-Nebâtâtü't-Tıbbıyye. Dr. Hasan Kubeysî, Beyrul 1413/1993
*en-Nebâtât ve'l-A'şâbü't-Tıbbıyye
Dr.Nâsır E. Zeyd, Kahire 1986
*en-Nebâtâtü'l-Müstâ'mele fi't-Tıbbi'ş-Şa'bî. Dr. Abdurrahman M. Akîl Riyad 1987
* Geçmişte ve Günümüzde Türkiyede Bitkilerle Tedavi. Prof. Dr. Turhar Baytop, İst. 1984.
Kaynaklar:f/J- Dr. Hassan Kubeysî, Mücemü'l-A'şab ve'n-Nebâtâti't Tıbbıyye s.14. f2J- Hâkim Müstedrek Tıp 4/198-199. 402 Abdüllatif Bağdadî, Tıbb-ı Nebevî s.58: Süyûti. Tıbb-ı Nebev vr. 7a. 50b: Ibnü'l-Esir. en-Nihâye 2/18: Kenzü'l-Ummâ, 2 3029: Ebû Nuaym. Tıbb-ı Nebevi vr. 17a. [3-4]- Bağdadi s 58. 188: Zehebi. Tıbb-ı Nebevi s. 230: ibni Kuteybe, Tevil, Muhtelifi%Hadiss.23l: ibnı Kayyim. Tıbb-ı Nebevi s 73. [S] Müsned 41278: ayrıca bak Hâkim Tıp 1/413, 443, 446 453: Müsned 5/371: Kenzü'l-Ummâl 10/28088: Süyutıv, 2b: Ebu Nuaym vr. 4b. Sab. 6a. 92b [6]- Buhar, T,p 7/14 Müslim Selam H. 88-89: i. Mâce T,pH.J448. W T,, H 2041 [7]- i Mâce Tıp H 3457: Hakim T,p 4/201 Kenzü'l-Ummâ, 10/28267 28271 [8]- i Mâc*,T,p h 3452 Hâkim Tıp 4/200: Beyhâkı. S. Kubra 9/344: Bu hadis i Şerif Süfyan-, Sevrı'den mevkuf veya mürsel olarakta maye edılmjr [9]- i Mâce Etime H. 33,9-20: Tırmızı Etim
H 1851-1852: Müsned 3/497: Hâkim Müstedrek 2/398: Abdürrezzak el-Musannef 10/422 [10]- Müsnedü Ebû Hânife s430-43l: Hakim Müstedrek Tıp 4/196-197. 403: Müsned 4/315: ayrıca bak. F. Kadir 4/347-48: K Ummal 10/28214. 2821 7: Beyhakî. s. Kübra 9/345

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp