Turistik Hediyelik Eşya

Turistik Hediyelik Eşya : Farklı kültürlerin, yöresel el sanatlarının zenginliği ile ortaya çıkan hediyelik eşyalar turizmin gizli kalemleri olarak önemli yer tutarken, iş koluna dönüşüp hem yöre insanına gelir kazandırıyor, hem ülke tanıtımına katkıda bulunuyor, hem de sahibini mutlu ediyor.

Turistlerin gittikleri yerlerde en çok aldıkları şüphesiz turizmin davetiyesi sayılan kartpostallar. Az yer işgal eden, taşınabilir özellikli, hafif ve küçük hediyelikler, çiniler, takılar, bakır eşyalar, kumaşlar, dekoratif objelerle örnekler çoğalıyor. Anadolu’da hemen hemen her ilin, ilçenin, köyün kendine has özellik taşıyan ya yöresel hediyelik eşyası, ya da birkaç çeşit ağız tadı bulunuyor. Damak tadına hitap eden hediyelikleri bir tarafa bırakıp, şimdilik yörelerle simgeleşmiş taşınabilir hediyeliklere bakıyoruz.

Hereke ipeğinden Balıkesir’in Yağcıbedir’ine

Önce halılardan söz edelim. Dünya pazarında önemli yeri olan, Türk halısı deyince akla hemen Hereke’nin ipek halıları geliyor. Hereke, ipeği ile öne çıkarken daha pek çok yöre birbirinden ilginç motifleri, renkleri ile dokunmuş halıları itibarlı hediyelikler olarak dikkat çekiyor. Antalya Döşemealtı, Kayseri Bünyan, Konya Lâdik, Muğla Milas, Balıkesir Yağcıbedir, Aksaray Taşpınar, Isparta, Sivas halıları bu alanda yurt dışına taşan haklı üne sahip. Seçme halılar ise turistlerin yoğun uğrak yerlerinden olan İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, Bodrum, Marmaris, Kuşadası gibi turistik yerlerde görücüye çıkıyor.

Eskişehir’den lüle, Erzurum’dan Oltu taşı

Eskişehir denince ilk hatırlanan sadrazam başları ve ünlü portrelerinin, figürlerin şekillendirildiği yöreye özgü lüle taşı pipolar. Kar beyazı, pamuk yığınını andıran lüle taşı pipolar bir yanda, Erzurum’un Tespihçiler Çarşısı ve Taş mağazalar caddesinde yoğunlaşan kuyumcularda sergilenen, simsiyah rengiyle parıldayan ve yöreye özgü takıların, mücevherlerini oluşturan Oltu taşları diğer yanda. Mahir ellerden çıkmış bu sanat eseri ürünleri hediye olarak alan sahiplerini sevindiriyor. Lüle taşından yapılma ürünler gibi, Oltu taşı da gümüşle işbirliği ile yapılarak gerdanlık, küpe, broş, saç tokası, bilezik, satranç oyunu, biblolar, heykelcikler, tespihler, hediyelik olarak yurt dışına ihraç ediliyor.

Bez bebekler Kapadokya’dan

Kapadokya bölgesi son derece ilginç ve farklı özellikle hediyeliklerle çıkıyor karşımıza. Vatanı Kayseri’nin Soğanlı Köyü olan renk ahenk görünüşleri ile basit ama sempatik, şirin bebekler ziyaretçilerin yakınlarına bir veya birden fazla aldıkları hediyelikler arasında yer alıyor.

Ürgüp, Göreme, Avanos, Ortahisar, Uçhisar, Zelve, Ihlara vadisi, başta olmak üzere tezgâhları süsleyen bez bebekler Kapadokya’nın simgesi sayılıyor. Bölgenin diğer ürünleri arasında Avanos halıları, çömlekleri, onyx türü mermer yapımı vazolar, hayvan bibloları, heykeller, paskalya yumurtaları ve Erciyes’in tüf taşından yapılma peri bacası maketleri bulunuyor.

Toprağa hayat veren Avanoslu çömlek ustaları, yöreye özgü toprakla yaptıkları çeşitleri daha da zenginleştirip, müzelerde ki gerçek sanat eserlerinin kopyalarını bire bir uygulayarak yapıyorlar. Şarap testileri, gözyaşı şişeleri, gaga ağızlı kaplar, kupaları gerçeğinden ayırt etmekte güçlük çeken turistler, müzelerde gördükleri eserlere, taklitte olsa bir ölçüde sahip oluyorlar. Avanoslu çömlek ustaları sadece hediyelik imalat yapmıyor, turistleri yapıma ortak edip bir çeşit eğlenceli show’lar gerçekleştiriyorlar.

Toprak ve yemek
Bilecik Kınık’ta, Eskişehir Sorkunda ki çömlekçiler ise Avanos’ta ki ustalar gibi ağız tadına ve sofralarına meraklı turistler için toprak yapımı ürünler sunuyor. Güveçler, vazolar, testiler yapıyor, bir kısmının üstlerini bir güzel desenlerle boyuyorlar. Kiremitte balık yapmak isteyenlere kayık kaplar, şarabını, suyunu toprak kokusu sinmiş testilerden içmek isteyenlere çeşitli boy ve şekillerde alternatifler sunuyorlar.
Teknoloji ilerleyip termoslar, gelişse, moda çılgınca bir hızla değişse de yine de yolu Menemen’ den geçenler, plastik, cam, çelik, seramik, porselene inat toprak yapım çömleklere, dekoratif saksılara, olan rağbetlerini sürdürüyorlar.

Ustalar azalsa da

Birçok el sanatı hediyelik ürünleri yapan ustalar azalıyor belki ama Bodrum sandaletleri, ününe ün katıyor, yurt dışından verilen siparişlere ustalar yetişemiyor. Bir çift Bodrum sandaleti hediye alan kendini şanslı sayıyor. Bodrum’da yeniden görülmeye başlayan deniz süngerleri, simgesel yel değirmeni bibloları, başucu abajurları, Bodrum temalı yağlıboya tablolar, Bodrum resimli bardak kupalar, tuzluklar, amfora örnekleri, Bodrum simgeli buzdolabı süsleri, en fazla satılan hediyeliklerin başında geliyor.

Ege’nin bilhassa İzmir çevresi köylerinin ilkel ocaklarında yapılan göz göz nazar boncukları, Şirince’nin dantel işleri, Konya’nın kaşıkları, Safranbolu’nun ev maketleri, küçük pencere örnekleri, dekor amaçlı veya puf olarak kullanılan, Safranbolu’da, Antalya’da, Tire’de yapılan semerler, çarşıların aranılan hediyelikleri arasında bulunuyor.

Edirne’nin bebekleri, Ardahan’a özgü Damal bebeği, Sinop’ta el yapımı Karadeniz takaları, çektirmeleri, balıkçı kayıkları, sandallar, Alanya’nın canlı renklerde boyanıp sevimli hale getirilerek albeni kazandırılan su kabağı tavşan yüzlü bebekleri, su kabağından yapılma boncuklarla süslü abajurları yerli yabancı turistlerin ilgilerini çekmeye devam ediyor.

Uşak Eşme gibi her yöreye mahsus kilimler, heybeler her bütçeye uygun hediyeliklerden sayılıyor. Karakalem, Elvan, Tokat içi dolusu, Tokat beşlisi, Tokat üzümlüsü, Tokat yarım elması, Tokat Çengelköy, Tokat kirazlısı gibi yöresel motifleri bulunan ve 600 yıllık geçmişe sahip Tokat yazmaları, ilin Yazmacılar çarşısında ziyaretçilerle buluşuyor. Afyon keçeleri, Sivas’ın süslü ağızlıkları, kalemlikleri, kalemleri, Taraklı’nın, Düzce’nin, Mudurnu’nun Bolu’nun ve Amasra’nın Çekiciler Çarşısını dolduran her çeşit ağaç işleri, alıcı bulmakta güçlük çekmiyor.
Kâğıt kadar ince oyulmuş tahta kaşıkla kuru fasulye yemenin zevkini bilenler, sevdiklerine bu yörelerden tahta kaşık almayı en iyi hediyelik sayıyorlar.

Köy tezgâhlarından şık butiklere

Denizli’nin Buldan, İstanbul Şile’nin şile bezleri, köy tezgâhlarında dokunan bu olağanüstü dokumalar, kumaşlar, el işi perdeler, masa ve sehpa örtüleri, tekstil ürünleri yalnızca turistik hediyelik eşya olarak değil, büyük kentlerin şık ve pahalı butiklerinde vitrinleri süslüyor, modanın vazgeçilmezleri oluveriyor.

Bir de kimimizin adımlarına ahenk katan, yürüyüşlerimize destek olan bastonlarımız var. Kimimiz ihtiyaçtan, kimimiz koleksiyon merakından, bazısı da evin bir köşesine süs diye alıyor onları. Bastonlarda ilk akla gelen isim Devrek tabii ama Ahlat bastonlarını da unutmamak gerekiyor. Kızılcık ağacını kullanan baston ustaları, sap kısmına kullanıcıya psikolojik güç versin diye kurt, at, aslan, kartal başlarını anımsatan figürler koyuyorlar.
Bazı figürler, kullanmasanız bile bastonları cazip hediyelikler arasına sokuyor.

Hediyelik eşya cennetinde yaşıyoruz

Birbirine yakın yerlerde bile farklı hediyelikler bulmak mümkün oluyor. Aşurelikler, kapaklı kaplar, tuzluk biberlik, duvara asmak veya masaya koymak için resimli dekoratif tabaklar konusunda İznik, Kütahya bu tür çinileri ile ünlenirken, Bursa havluculukta, bıçakçılıkta, Düzce tütün, Bolu çam kolonyaları, Trabzon altın örgü bilezikleri, Beypazarı, Mardin gümüş telkari bileklik, kolye, gerdanlık, yüzük gibi takıları ile tanınıyor. Kahramanmaraş Türkiye’nin altın merkezi İstanbul’dan sonra sıralamada ikinci sırayı alıyor.

Maraş burma bilezikleri yöreye özgü ustalık örnekleri barındırıyor. Sim sırma işlemeciliği, dokumacılık, iğne oyacılığı, bakırcılık, ağaç oymacılığı köşkerlik, külekçilik, dericilik, saraççılık, keçecilik, aba dokumacılığı, demircilik gibi el sanatları gelişmiş olunca buna bağlı olarak hediyeliklerde ki çeşitlilik bir o kadar artıyor. Sim sırma işlemeli elbise, kadife yastık, yatak örtüsü, masa örtüsü, bohçalarda zarif işlemeli hediyelikler olarak sergileniyor. Dokuma ürünleri derseniz yolluk, heybe, kilim, ağaç oymacılıkta ceviz, kavak, gürgen ağacından yapılma oyma sandıklar, mücevher kutuları, tepsi, aynalık, duvar panoları gösterişleriyle göz alıyor.

Deri işlemeciliği denilen köşkerlik işçiliği ile ortaya çıkarılan pabuçlar, çizmeler, sağlıklı çarıklar, terlikler, kent yaşamının yoğun temposunda yöresellikten uzak kalıp, özlem duyanlara kıymetli hediyelerden sayılabiliyor. Tüm hediyeliklerin bir arada bulunduğu, turistlerin bir şey almadan çıkamadıkları çarşıların başında ise Türkiye’nin yöresel hediyelikler özeti bulunabilen İstanbul’un dünyaca ünlü Kapalı çarşısı geliyor. Ucu kalkık pon ponlu saray terlikleri, bakır işçiliğin parladığı mangallar, boyacı sandıkları, kuyumcuların simgesel takıları, kilim kaplı çantalar, heybeler, parlak desenli dekoratif kumaşlar, deri eşyalar, çiniler, geleneksel kap çeşitleri ve daha neler neler…

Anadolu medeniyetlerinin simgesi

Anadolu’da yaşamış onca kültürün sanat ve mimari şaheserleri de küçük biblolar halinde turistik yörelerde alıcı buluyor. Neler mi, şöyle bir hatırlayalım. Efes Celcius Kütüphanesi, Bereket tanrısı, Artemis heykeli, Ankara Anadolu Medeniyetlerinde sergilenen Hitit Güneşi, Nemrut Dağı tanrıların başları, lahitler, büstler, kabartmalar. Bodrum Sualtı Müzesinde görülen cam eşyaların kopyaları. Dahası Yıldız Porselenin el emeği göz nuru seramikleri ve Paşabahçe camları, çeşm-i bülbüller, kesme kristaller yüzümüzü ağartan en güzel hediyeliklerden bazıları sayılıyor.

Nereden ne alınabilir

Dünyada el yapımı zil yapan tek ülkeyiz, dolaysıyla ünlü grupların bateristleri zil almak için İstanbul’a geliyor, yüzlerce zil içinden her birinin tınısını dinleyerek bu zillerden satın alıyor ve ülkelerine götürüyorlar. Müziğe meraklıysanız ya da zil kullanan bir müzisyene makbule geçen bir hediye almayı düşünüyorsanız el yapımı zillerin adresi İstanbul.

Bir de Burdur Dirmil’de tokmakla dövüle dövüle yapılan deve çanları var. O da el yapımı, bu nedenle deve çanları da ziller gibi her biri farklı tonda ses veriyorlar. Hatta Niğde Bor’da evlerin kapı üstlerine konan bu çanlar, kapının açılmasıyla sallanıp çalınca, komşular hangi eve dışarıdan birisinin geldiğini bile ses tonundan anlıyorlar. Dijital zil sesinden sıkılanlara, deve çanı nostaljik bir hediyelik olabiliyor.

Hatay’a gidip de mis gibi kokan defne sabunlarından almaz mı insan? Ya peki Edirne’de hediyelik eşya haline gelmiş meyve taklidi sabunlar, nazarlık haline getirilmiş el süpürgeleri, Edirne bez bebeklerine ne demeli? Menemen, Selçuk gibi yerlerden geçerken Sezar testileri, ya da ince hasırla özenle örülmüş sepetler, geniş kenarlı hasır yapım şık plaj çantaları, piknik sepetleri aklımızı çelmez mi? Hepside gittiniz yerlerdeki anıları beraberinizde taşımanıza vesile olan hediyelikler.

Bir de turistik gezimizde yanımızda valize sığdıramayacaklarımız, aklımızın kaldığı hediyelikler var. Düzce’de imal edilen ahşap ofis eşyaları, İnegöl mobilyaları, Kilis yorganları, saf tiftikten dokunup, ev dekoru, yer kilimi, koltuk örtüsü olarak da kullanılan çeyizlerin vazgeçilmezi Siirt battaniyeleri gibi.

Gaziantep’e bir başlasak sonu gelmeyecekmiş gibi, her yer her çeşit hediyelikle dolu. Beş ayrı hayvanın doğal derisinden yapılma, vücudu biriken elektrikten kurtaran, birçok kişinin ev içinde terlik niyetine kullandığı yemenilere hayır denebilir mi? Sedef kakmacılıkla süslenen dekoratif eşyalar, el emeği, göz nuru, sabır örneği bakır işlemesi eşyaları kullanmaya kıyamazsınız. Bir de kutnuculuk var, sadece Gaziantep’e özgü ipekli bir dokuma türü. Zurnacılık, gümüş işlemeciliği gibi el sanatları sayesinde hiç aklınızda olmayan hediyelikler gördüğünüz anda, gönlünüzü fethedip, aklınızı çelmeye yetiyor.

Kars Sarıkamış’a has özellik taşıyan, volkanik kökenli bir cam türü olan ve sağlıktan takılara dek kullanılan Sarıkamış Obsidyeni maharetli ellerde işlenip albeni kazanarak yüzük, kolye, tespih, vitray camı, süs eşyası haline gelince, ziyaretçiler için Sarıkamış’tan bir, ya da birkaç örnek almadan dönmek imkânsız hale gelebiliyor.

Erzincan’ın Kemaliye ilçesi anlamları olan kapı tokmakları ile de ünlü. Vida, kaynak, lehim kullanmadan demiri ustaca oya gibi, kumaş gibi işleyen ustalar, günümüzde parmakla gösterilecek kadar az. Kemaliye’ye gidenler örnekler arasında seçim yapmakta zorluk çekerken, bir tanesine sahip olanlar ise kendilerini mutlu azınlıktan biri sayıyorlar.

Diyarbakır kuyumculukta hala eski önemini koruyor. Hasır bilezik, kişniş gerdanlıklar, gümüş işlemeli nalın ve çekmeceler, tezgâhlarda dokunan ipekli kumaşlar, puşular ilin hediyelik eşyaları sayılıyor.

İpek yolunun önemli durağı Bursa Koza Han’ın şöhreti yurt dışına taşmış. Hediyeliklerin vazgeçilmez durağından alınan ipek bluz, ipek kumaş, kravat, eşarp, fularlar, itibar artıran hediyeliklerden sayılıyor.

Hakkâri Dünyanın kilim merkezi olarak tanınıyor. Modeller ise ilginç anlamlar taşıyor işte bir tanesi Kesneker anlamı kimse yapamaz, yani kimse yapmadı, böyle bir kilimi ancak Hakkârili bir kız dokur! Beşli, altılı göbeklerden oluşan kilimlerin kenar bordürleri ikili, üçlü baklava dilimlerinden oluşuyor. Sine, Lüleper, Gülhezar, Şamari, Şehvani, Gülşivan, Çılgül, Gülsarya, Şimkubük, Herki, Hevçeker, Canbezar, Halitbey modelleri birçoğu ismini çiçeklerden almış, seyredilesi güzellikte dokumalarımızdan.

Van kilimleri Gülsarya, Nehrek, Halit Begi, Şahneri, Lüleper modelleriyle ileri çıkarken, yöre insanı yöresel motif özelliklerini yaygı, minder, yastık, erzak torbasına bile işlemiş, hepsi gönül alıcı bir hediyelik oluvermiş. Sadece kilim değil Van’dan alınabilecekler. Savat işlemeciliği, süslü ağızlıklarda, tütün tabakalarında, yüzük, kemer, şemsiye sapı, hançer kını, kolye, bileziklerde yansıtılıyor.

Kilimden çömleğe söz sahibi illerden birisi de Gümüşhane. Kelkit’te üretilen Zilli kilimleri motifleriyle sanat değeri taşıyan hediyeliklerden kabul ediliyor.

Kırşehir Mucur ve Özbağ halı yastıkları ile olduğu kadar, Kırşehir Onyx işlemeciliği sayesinde yılda üç bin ton Onyx ve mermer taşı işleyerek hayvan ve meyve figürleri taşıyan hediyelik çeşitlerine çeşit katıyor.

Hediyelikler, yerine ve verilecek kişiye göre öyle bir anlam kazanıyor ki, bu bazen kişiyi ziyadesiyle mutlu etmeye yetiyor. Nevşehir Ortahisar’da bulunan antikacılar bir ölçüde Anadolu’nun özeti durumunda bir konum taşıyorlar. Kapadokya bölgesinde ev alan yabancılar, yine evlerini bu bölgeden satın aldıkları sayıları hızla azalan otantik eşyalarla döşüyor, şark köşeleri yapıyorlar.

Onlar için kullanılmış da olsa ahşap bir tavan göbeği, işli bir kapı, oyma bir sandık, belki bir mobilya değeri biçilmez bir hediye olurken, bir başkası için bir gramofon, eski bir bakır semaver belki de en makbule geçen hediye oluyor. Meraklısına yıllarca kullanılmış at üzengileri, masadaki kâğıtların uçmaması için boyanıp üzerine konan, el terazisi dirhemleri, kilogramları, eski kilit, kocaman anahtarlar, eski silah, tüfek, fener v.s, dekorlara meraklı olanların, koleksiyonerlerin gözünde paha biçilmez dekoratif hediyeler oluveriyor.

Marmaris, Erdek, Avşa, Kuşadası, Side, Fethiye’den satın alınan boncuk kolyeler, bilezik, bileklikler yaz aylarının vazgeçilmezi olurken, Çanakkale seramik örnekleri mevsim tanımayan hediyeliklerden olma özelliği taşıyor.

Kitap olacak bir konuya girip de bu kadar kısa zamanda çıkmak neredeyse imkânsız, değinemediklerimiz tabidir ki kalmıştır. Kimi hediye almasını kimi vermesini sever, önemli olan ise hatırlanmaktır diyerek noktayı koyalım.

Daha birçok hediyelik ürünümüz olabilir

Ülkemizdeki hediyelikler bu kadar değil tabii. Fakat yapılması gereken daha birçok cazip hediyelik hatıra eşyası bulunuyor. İngilizler nasıl çift katlı otobüslerini, Fransızlar Eiffel, İtalyanlar Pizza kulelerini biblo, maket hatta kolonya şişesi haline getirmiş, sabundan kibrite kadar günlük kullanım eşyalarına işlemiş, simgeleştirmişlerse, bizim de yıllarca iç içe yaşadığımız pek çok değerli yapılarımız, araçlarımız var.

İstanbul Boğazının emektarları, şimdilerde anılarda kalan şehir hatları kömürlü gemilerimiz, yandan çarklı araba vapurlarımız, İstanbul’da yıllarca, şimdi Beyoğlu’nda hizmet veren kırmızı tramvaylarımız. Galata, Beyazıt, Kız kulemiz, Dolmabahçe Saat kulemiz var. Onların da renk ahenk maketlerini, biblolarını görelim. Yalnızca bu kadar mı? İstanbul’u, Antalya’yı görüp de Sultanahmet Camisinin, Ayasofya’nın, Aspendos Tiyatrosunun gümüş biblosunu, maketini almaya hangi turist hayır diyebilir acaba?

Prens Adalarının sembolü atlı faytonlar, Dalyan’da tur yapan dolmuş motorları, mavi koylarda gezen gulet, trandil tipi mavi yolculuk tekneleri, İstanbul’da, Marmaris’te yeniden boy göstermeye başlayan Osmanlı saltanat kayıkları, Foçalıların elli kürekli gemileri bile, Venedik gondolları gibi popüler hale getirilip, hediyelik eşya olabilir. Pazar daha da geliştirilip cazip ve estetik hale getirilerek turizmin yan sanayinde aşama sağlanabilir. Doğu Beyazıt İshakpaşa Sarayı’ndan Bodrum Kalesine, Dolmabahçe Sarayının abidevi kapısından, İzmir ve diğer kentlerin tarihi saatli saat kulelerine, Bursa teleferik kabini, Tarsus’ta ki Nusrat mayın gemisi, Milas, Muğla gibi evlerin karakteristik bacaları, kapı tokmağı örnekleri, antik taş köprüler, cumbalı ahşap evler, tarihi deniz fenerlerimiz ilk akla gelenler oluyor. Boğazın ünlü yalıları, hatta ülkemiz kuş türlerine, Van kedisi, Denizli horozu, Kangal köpeği, Birecik kelaynak kuşu, Selçuk’ta güreşen develer, Artvin’de boğa güreşlerini temsil eden kompozisyonlara varıncaya kadar kâh anahtarlık, kâh maket, kâh biblosuyla tanıtım ve koleksiyon yapılmayı bekleyen yüzlerce çeşit hazinemiz var.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp