Osman Müftüoğlu Ruhundaki Ve Bedenindeki Toksinlerden Arın!

Osman Müftüoğlu Ruhundaki Ve Bedenindeki Toksinlerden Arın! : KUSURSUZ BİR YARATILIŞ

Aslında detoks hayatımızda hep var. Mükemmel bir şekilde yaratılmış ve kusursuz detoks sistemleriyle donatılmışız. Eğer bu sistemlerin varlık nedenlerini iyi anlarsak, neden detoksa ihtiyacımız olduğunu daha iyi kavrarız.Yediğimiz, içtiğimiz her şeyin ve soluduğumuz havanın temel amacı enerji üretimidir. Elimizi kolumuzu hareket ettirebilmek, düşünebilmek, kalbimizin atması, solunum sistemimizin çalışması için enerjiye, yani yakıta ihtiyacımız var. Yakıt alındığında bunun enerjiye dönüşebilmesi için yanması gerekir. Şunu unutmayın; nerede bir enerji üretimi, bir ateş varsa, orada kül ve duman olur.Enerji üretimi sırasında oluşan külün, dumanın sistemden atılması gerekir. Yiyecekleri yedik, içecekleri içtik, havayı ciğerlerimize çektik ve bunların hepsi vücudumuzdaki bazı kimyasal süreçler sonucunda yakıldı. Bu metabolik faaliyetin sonucunda vücut hayati fonksiyonların tamamı için gerekli olan enerjiyi üretir. Bu üretim sürecinde de atıklar ortaya çıkar.


SİSTEMİN TEMİZLİK GÖREVLİLERİ

Yaşamımızı sürdürmemiz için gereken enerji üretiminde ortaya çıkan atıkları sistemden atmak için birkaç organ el ele çalışır. Bunların en önemlisi karaciğerdir. Ona vücudun detoks merkezi de diyebiliriz, faaliyetlerinin çoğu toksinleri atmak üzerine kuruludur. Hatta bu zavallı organ, toksinleri atmak için uğraşırken bazen kendisini feda edebilecek bir noktaya gelebilir. Mesela, alkol içenlerde kandaki karaciğer enzim değerleri yüksek çıkar. Çünkü alkol bir toksindir. Karaciğer o alkolü alır ve vücuda geçmesini önlemek için uğraşır, çabalar. Bunu yaparken de kendi dişlilerini parçalar ve kandaki karaciğer enzimleri artar.İkinci detoks organımız ise böbreklerdir. Böbreklerimiz vasıtasıyla boşaltılan idrar sıvısının içinde birçok toksik madde vardır.

Eğer böbrekler bu görevi yapamaz ve toksik maddeler ayrıştırılıp atılamaz ise vücutta birikirler, vücudu zehirlemeye başlarlar. Bu durumda ya böbrek nakli yapılıyor ya da hastalar böbrek bulunana kadar hayatlarına devam etsinler diye, böbrek süzme cihazlarına, yani diyaliz makinesine bağlanıyorlar. Cildimiz de sistemin temizlik görevlilerinden biridir. Terlemeyle ve tıp dilinde deri solunumu diye bilinen bir yöntemle vücuttaki toksinleri atar. “Neden terleyecek kadar egzersiz yapın? Neden egzersiz sizi terletsin” diyoruz? Çünkü terle toksin atıyorsunuz.

TOKSİN BOMBARDIMANI

Hayatınızın tadını kaçıran, yaşam kalitemizi azaltan sorunların çoğunun nedeni bedeninizdeki aşırı toksin yükü olabilir. Hücre, doku ve organlarınızı paslandıran toksinler (ister ruhsal, ister fiziksel veya kimyasal olsunlar) vücudumuzu olumsuz yönde etkiler. Bedenimizin ürettiği, hücre ve dokularımızın metabolik işlevleri sonucunda doğal olarak ortaya çıkan toksinlerden yukarıda bahsettik. Bir de dışarıdan aldığımız, maruz kaldığımız çevresel toksinler var; soluduğumuz havadan yediğimiz besinlerle aldığımız zararlı kimyasallara kadar maruz kaldığımız birçok çevresel toksin söz konusu.

Vücudumuzda oluşan metabolik işlemlerin önüne kolay kolay geçemeyiz ama yaşam tarzımıza dikkat ederek, dışarıdan aldığımız toksinleri azaltabiliriz. Sistemimizde ne kadar az toksin varsa, enerji düzeyimiz o kadar çok artar, daha güçlü ve daha aktif bir bağışıklık sistemimiz olur ve hastalıklara yakalanma riskimiz o oranda azalır.Sabah güne başlarken dışarı adım atar atmaz, şehir yaşamının getirdiği hava kirliliği, akciğerler yoluyla vücudunuza sızar. İşe gitmek için arabanı-za bindiğinizde, arabanızın iç havasında oluşan pek çok zararlı kimyasal parçacık ve yol boyunca anlamadığınız ama içinize sinsice sızan egzoz gazlarının toksik etkisine maruz kalırsınız.

YİYORUZ, AMA NE YİYORUZ?

Maalesef toksinler artık soframızda, hatta tabağımızda! Yüz sene önce yetişen bir domatesin içinde hormon, üstünde böcek ilacı yoktu. Ama artık domates yerken, onunla birlikte pek çok kimyasalı da yemiş oluyoruz. Eskiden domatese sadece su verilirdi. O domates, üstüne saldıran böceklerle, mantarla, mikroplarla savaşarak domates oluyordu. Bu da onun daha dirençli, daha güçlü ve antioksidanlarla dolu bir sebzeye dönüşmesini sağlıyordu. Yiyeceklerimizle beraber toksinleri de yememiz yetmezmiş gibi, besinlerimiz eskisi gibi iyileştirici özelliklere de sahip değiller. Yani bedenimizin detoks için ihtiyaç duyduğu maddeleri de yediğimiz besinlerden yeteri kadar ve etkin bir biçimde sağlayamıyoruz.Kendi yarattığımız sentetik gıdalar ise başlı başına birer toksin kaynağı. Fast food kültürü sayesinde akıl almaz şeyler yiyoruz. Alkol başlı başına toksin ama içiyoruz, enerji içecekleri neredeyse bir toksin kompostosu ama içiyoruz, hatta çocuklarımıza bile içiriyoruz.

TEMİZLİK ZAMANI

Bu etkenlerden kendinizi olabildiğince uzak tutarak, yeterli ve dengeli beslenerek, kısacası, yaşam biçiminize dikkat ederek toksinlerden bir ölçüde korunabilirsiniz. Ayrıca detoks programlarına katılarak hem toksinlerden arınır, hem de ruhunuzu ve bedeninizi, kısacası yaşamınızı detoksla- yabilirsiniz. Detoks temizliktir, hafifliktir. Eğer siz de daha yalın, daha hafif bir hayata özlem duyuyorsanız detoksla tanışın, detoks ilkelerini öğrenin. Bir detoks merkeziyle temasa geçin, konunun uzmanından değerlendirme ve yardım talep edin. Size özel, size göre planlanmış bir detoks programını uygulamayı deneyin. Ama lütfen abuk sabuk detoks programlarından, kolon lavmanlarından (kolema) uzak durun. Ot suyu, sebze suyu gibi saçmalıkları bir kenara bırakıp keyifli bir detoks deneyimi yaşayın.

ÖNEMLİ OLAN YEMEDİKLERİNİZ

Detoks dendiğinde herkesin aklına şöyle şeyler geliyor: “Ne yemeliyim? Acaba hangi besinler vücudu toksinlerden arındırır?” Hâlbuki uzmanlar detoksta en önemli prensibin ne yemeyeceğinizi öğrenmek olduğunu söylüyor. Detoksun amacı belli bir süre için vücuda minimum toksin girmesini sağlamaktır. Böylece vücut yeni toksinlerle uğraşmak yerine, daha önceden birikmiş olan toksinleri atmaya konsantre olur. Yani, enerjisini, enzimlerini ve tüm gücünü karaciğer, böbrek, lenfler, dokular ve kanda birikmiş toksinleri atmak için kullanır.Detoks yaparken kaçınmanız gereken yiyeceklerin başında hayvansal gıdalar geliyor.

Bunun nedeni hayvansal besinlerin vücudun asit yükünü artırması. Detoks boyunca et, süt, süt ürünleri ve yumurtadan uzak durmaya çalışın. Farklı detoks modelleri vardır. Ben şahsen, süt ürünü olarak yoğurda, et ürünü olarak balığa müsaade eden (kısıtlı miktarlarda) modeli tercih ediyorum. Şahsen bir parça sızma zeytinyağı, nane ve salatalıkla hazırlanan cacığın çok iyi bir detoks yemeği olduğunu düşünüyorum. Normal hayatta da hiç tavsiye etmediğim nişastalı yiyecekler, kurabiye, kek, poğaça ve börekler detoks kürünün da yasaklılarından. Bu dönem, beyaz ekmeği de hayatınızdan çıkarın. Bu gıdaların hepsi asidik özelliğe sahiptir ve sindirim enzimlerini çok meşgul ederler.

AZ ÇOKTUR!

Detoksun değişmez prensiplerinden biri mümkün olduğunca az yemektir. Bu süre boyunca bol bol sebze ve meyve tüketmelisiniz. Bu süreç sırasında yediğiniz sebze ve meyveler eğer mümkünse organik tarımla yetiştirilmiş olsun ve bunları genellikle çiğ olarak tüketin.Detoksun temel kuralları gözünüzü korkutuyor ve “Ben ekmeksiz, ma- karnasız duramam. Olsa olsa ancak iki gün, üç gün detoks yapabilirim,” diyorsanız, kısa süreli bir kür yapın. Ama temel prensiplere mutlak uyun.Detoks, çabuk harekete geçen bir sistem değildir. Daha önce de bahsettiğim gibi, esas amaç vücudun sindirimle ve doğal olarak yeni toksinlerle boğuşmasını önlemek ve tüm gücünü, enerjisini, vitamin, antioksidan ve enzimlerini kendini onarmak için kullanmasını sağlamak.

REÇETELERE HAYIR, LİMONA EVET!

Sıkı sıkı uymanız gereken detoks formüllerine ve reçetelere ihtiyacınız yok. Sistemin nasıl işlediğini, neyi nasıl yemeniz gerektiğini ve hangi besinlerin detoks etkisi yüzünden ön plana çıkması gerektiğini öğrendiğinizde kendi reçetenizi kendiniz oluşturabilirsiniz. Bilmeniz gereken ilk şey, detoks dendiğinde ortaya çıkan manzaranın sebze ve meyvelerle dolu olması gerektiğidir. Tabii onlardan daha akıllıca faydalanmayı da öğrenmeniz lazım.Bir detoks kürünün olmazsa olmazlarından biri limondur. Limon olmadan detoks kürü olmaz, çünkü dünyada limon kadar vücudu alkalize eden ve negatif iyonlar yükleyen başka bir besin yok.

Sebzelerinize, çorbalarınıza, maydanozun üzerine, hatta meyvelerin üzerine bile limon sıkın.Ama en önemlisi, sabah uyanır uyanmaz bir bardak ılık suyun içine taze limon sıkıp içmektir. Dilerseniz sabah uyanır uyanmaz içtiğiniz limonlu suya zencefil ve taze öğütülmüş keten tohumu ekleyin. Limon, zencefil, bi-raz elma suyu, biraz da nar suyundan oluşan bir kokteyl hazırlayın. Normal hayatımızda da vücudu alkalize etmenin, vitaminle yüklemenin yolu limondan geçiyor.Limon gibi turunçgiller familyasından olan portakal ve greyfurdun da asidik oldukları düşünülür, hâlbuki her ikisi de vücudu alkalize ederler. Detoksta -fazla abartmamak koşuluyla- greyfurt da yenebilir. Özellikle kırmızı renkteki kan greyfurdu likopenden yana zengindir ve karaciğer temizliği konusunda çok başarılıdır.

TOKSİN-SAVAR MEYVELER

Elma, detoks kürlerinin klasiklerindendir. Temiz ve güvenli bir elma bulursanız kabuğuyla, hatta çekirdeğiyle yiyin. Armut da güçlü detoks etkisiyle bilinir. Hem vücudu alkalize eder, hem de tok tutar. En değerli detoks meyvelerinden biri kividir. Her detoks küründe mutlaka yer alması gerektiğine inandığım bu meyvenin glisemik indeksi de düşüktür.Benim en favori meyvelerimden biri çilektir. Kalorisi, şeker içeriği ve dolayısıyla glisemik indeksi düşük olan bu besleyici ve bol vitaminli meyve sadece detoks yaparken değil, her zaman hayatınızda bulunsun. Çekirdekli siyah üzümü de listenize ekleyin ve mutlaka çekirdeğiyle birlikte yiyin. Kırmızı greyfurt da etkili bir detoks meyvesidir. Kendi asidik olmasına rağmen vücudu bazik yapar. Bu meyveyi muhteşem bir tohum olan susamla zenginleştirebilir ya da küçük parçalar halinde doğradığınız elma ve armut üzerine greyfurt suyu ekleyerek lezzetli bir meyve salatası yapabilirsiniz.

Sırada bir mucize var: Nar... Bu meyvenin içinde bulunan iki madde, dünyanın en güçlü antioksidanları arasında. Yurtdışında nar hapları satılıyor, ama biz nar cennetinde yaşadığımız halde bu harika meyveyi yeterince tüketmiyoruz. Nardan kesinlikle daha çok faydalanmamız lazım.ÇOK MEYVE SUYU ZEHİRLER!Kür boyunca, yukarıda bahsettiğim meyveleri dilerseniz bütün, dilerseniz blenderde püre haline getirip yiyebilirsiniz. Detoks süreci boyunca sebze sularından bol bol içmenizi öneriyoruz ama söz konusu meyve sularıolduğunda iş değişiyor.

Bunun nedeni meyve sularının şeker oranlarının çok yüksek olması. Vücudunuz sadece sınırlı miktarda şekeri tolere edebiliyor. Özellikle detoks yaparken günde 15-20 gramdan fazla früktoz önerilmiyor. Sadece bir bardak taze sıkılmış portakal suyu içtiğinizde zaten kotanızı doldurmuş oluyorsunuz. Diyelim ki, bir detoks günü boyunca birkaç bardak meyve suyu, bol bol da meyve yediniz. Vücudunuza giren früktoz miktarı 50 gramı geçtiğinde toksik bir etki yarattığını unutmayın. Masum gibi görünen bu hata yüzünden, detoks yapmaya çalışırken vücudunuzu yeni toksinlere maruz bırakıyorsunuz.

PÜF NOKTASI

Dikkat etmeniz gereken en önemli şey, meyveleri ara öğün olarak ya da yemeklerden en az yarım saat önce tüketmektir. Bunun nedeni, mide doluyken yenen meyvelerin fermente olmaları, yani asit ve gaz üretmeleri. Sadece detoks yaparken değil, normal hayatınızda da uygulamanızı öneriyorum. Meyveleri her zaman ve özellikle detoks yaparken tek başına yemeye çalışın. Sebze, et, süt ve yoğurtla karıştırmayın. Meyveler, tek başına tüketildiklerinde daha bazik davranıyorlar. Önceden bir şeyler yiyip üstüne meyve yerseniz, midenizde kalan meyve parçaları fermantasyona uğrayarak asit ve gaz üretiyor, fayda yerine zarar veriyor.

EN ETKİLİ DETOKS SEBZELERİ

Detoks kürünün baş tacı sebzelerdir. Bu kürün olmazsa olmaz sebzelerinden biri havuçtur. Dilerseniz suyunu için, dilerseniz püre haline getirip yiyin. Havuç suyunu pancar ve kereviz köküyle karıştırarak mükemmel bir detoks kokteyli hazırlayabilirsiniz. Sebzeleri genellikle blenderdan geçirmenizi ya da sularını içmenizi öneriyorum. Bunun nedeni, sebzelerde çok fazla selüloz bulunması ve selülozun hazmı güçleştirmesidir. Bütün olarak yendiklerinde, bütün sindirim enzimleri onları sindirmek için tam faaliyet çalışmak zorunda kalır.Yukarıda da belirttiğim gibi sebzeleri sularını çıkararak ya da püre halinde tüketebilirsiniz. Ama ben daha çok buğulama yapmanızı öneririm.Sebzeleri doğrayın, üstlerini kapatacak kadar su ekleyin, tencerenin kapağını kapatıp kısık ateşte pişirin. Lezzet için zencefil, sarmısak ve maydanoz da ekleyebilirsiniz. Söz açılmışken, yeşil yapraklı sebzeler içinde detoks etkisi en güçlü olanların maydanoz ve ıspanak olduğunu belirtmek istiyorum. Sebze çorbanızın içine bir parça zeytinyağı, karabiber ve çeşitli baharatlar ekleyebilirsiniz.

HAYATINIZA UYARLAYIN

Vücudunuzdaki toksinlerden arınmak için dilerseniz bir detoks merkezine de gidebilirsiniz, ama kendi başınıza ve bilinçli bir şekilde uyguladığınız bir detoks kürü size çok önemli bir şey daha katacaktır: Detoks bilincini hayatınızın geneline yayma becerisi. Çünkü artık havuç, kereviz, maydanoz, pırasa, karnabahar ve lahananın detoks gücünü biliyorsunuz, onlarla detoks kokteylleri hazırlamayı da öğrendiniz.VDetoks sürecini tamamladıktan sonra bir de bakmışsınız mutfağınızda bu sebzeleri daha çok kullanmaya başlamışsınız. Kendi kendinize, “Bu muhteşem sebzelerden neden daha çok faydalanmayayım” diye düşünürsünüz ve beslenmenizle ilgili bir farkındalık geliştirirsiniz.Ben mümkün olduğu kadar bunların doğal ve taze olanlarını almaya çalışırım. Çok pişirmem. Yağda cayır cayır kavurmam. Mümkünse rendelerim. Daha doğal halleriyle buharda pişirerek tüketirim.

KAÇ GÜN DETOKS YAPMALI?

İnsan vücudunu metabolik olarak düşündüğünüz zaman, bu işin makbulünün bir hafta olduğunu söyleyebilirim. Ama aynı zamanda yarım gün detoks yapmanın bile bir faydasını göreceğinizi düşünüyorum. Haftada bir gün detoks yapsanız, yılda 52 güne denk gelir. Ayda üç günü de- toksa ayırdınız diyelim, etti size yılda 36 gün. Senede iki defa, birer hafta süreyle detoks yaptığınız zaman, yılda 14 gün detoks yapmış olursunuz. Şunun da altını çizmek istiyorum; bir insanın ruhsal detoks yapabilmesi, zihnini boşaltıp dinlenebilmesi, gevşeyebilmesi için en az üç güne ihtiyacı olduğu biliniyor.

PALAVRALARA KANMAYIN!

Maalesef detoks olayı bile suiistimal ediliyor. Mesela, ayak detoksu diye bir şey çıkarmışlar. Ayaklarınızı suyun içerisine sokuyorsunuz ve suyun rengi değişiyor. Su sarı olursa karaciğer toksin atıyormuş. Eğer ayaklarınızı soktuğunuz suyun rengi yeşile dönüşürse, bu böbreklerinizdeki toksinlerden kurtulduğunuz anlamına geliyormuş. Su kırmızı olursa da akciğerleriniz toksin atıyormuş. Bunlara sakın inanmayın!Böyle büyük bir endüstri söz konusu olunca, birileri ortaya çıkıyor ve saçma sapan şeylerle insanları kandırıp ceplerini doldurmaya çalışıyorlar. Detoks hapları çıkıyor, detoks şurupları çıkıyor. Ben tüm bunlara cüzdan detoksu diyorum. Toksinleriniz kalıyor ama cüzdanınız boşalıyor.

KİMLER DETOKS YAPAMAZ?

Hamileler, 15 yaşından küçük çocuklar, kalp ve böbrek hastaları, karaciğer yetmezliği olanlar, yüksek tansiyon sorunu yaşayanlar detoks kürü yapamazlar. Şeker hastalarının da, özellikle insülin kullanıyorlarsa, detoks yapmaları doğru değil. Eğer hipoglisemi probleminiz varsa kesinlikle böyle bir küre kalkışmayın. Detoks kürlerinde aldığınız kalori 800’ü geçmez. Bu kadar sınırlı bir kalori sizi hipoglisemiye sokabilir. Detoks yapacağım derken kendinizi acil serviste bulabilirsiniz. Detoks, sağlığı güçlendirmek, yaşam kalitenizi artırmak için yapılır, sağlığınızı riske atmak için değil. Almanya’ya bir detoks merkezine giden bir hastam, yine aynı merkeze detoks kürüne gelen bir tanıdığıyla karşılaşmış. “Hocam onu görünce haline inanamadım,” dedi. “Çok kötü görünüyordu, aynı ölü bir balık gibi bakıyordu.” Benden söylemesi; detoks yaparken ölü balık gibi bakmanız iyiye alamet değil!

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp