Osman Müftüoğlu Ruhun Gıdaları Nelerdir?

Osman Müftüoğlu Ruhun Gıdaları Nelerdir? : AİLE BAĞLARI ÖNEMLİDİR

Dengeli bir ruhsal yaşam iyi bir hayatın mihenk taşıdır. Ailenize ve sosyal ilişkilerinize gereken önemi vermek, daha sağlıklı ve mutlu bir ruhsal yaşamın garantisidir. Anne, baba ve kardeşlerinize, eşinize, çocuklarınıza, dost ve arkadaşlarınıza, akrabalarınıza, komşularınıza zaman ayırmaya çalışın. Unutmayın, onlarla olmak, onlara özen göstermek size son derece önemli ve değerli bir duygu olan ‘aidiyet hissi’ olarak geri dönecektir. Bir yere, bir aileye ve dostlara ait olma duygusu, insanın kendini güvende hissetmesini ve bu yaşam içinde kendine bir yer bulmasını sağlar. Aile büyüklerinize zaman ayırmaya çalışın, ziyaretlerinizi bayramlarla sınırlamayın.

Onlarla vakit geçirmek sizin de dünyanızı zenginleştirecek, geçmişinizle bağ kurmanızı sağlayacaktır.Yaşı altmışın üstündekiler sık sık derin bir özlemle, “Nerede o eski komşuluklar, kocaman bir masanın çevresine toplandığımız aile yemekleri,” diyerek iç geçirirler. Bu özlemin kaynağı, anılarla olan duygusal bağlarıdır. Yaş daha da ilerleyip seksenlere geldiğinizde eskiye özlem devam eder, ama özlemini duyduğumuz o günleri hatırlamakta zorlanırsınız. Bu, hafızamızın bize tatlı, bir o kadar da beklenen bir oyunudur. Yaşımız ilerledikçe nasıl kulaklarımız eskisi kadar iyi duymaz, gözlerimiz eskisi kadar iyi görmez, kalbimiz kanı eskiden olduğu gibi pompalayamazsa, hafızamız da eskisi kadar keskin değildir. Makul düzeyde bellek kaybı, yaşlanmanın beklenen bir sonucudur.

İLİŞKİLERİNİZİ GÜÇLENDİRİN

Harvard Üniversitesinde yapılan bir çalışmaya göre, insanlarla daha sık haşır neşir olan, çevresi geniş, sosyal bağları güçlü insanlar daha uzun yaşıyor. Yani, başkaları ile zaman geçiren, bir şeyler yapmaktan keyif alan insanların yaşam süresi uzuyor. Moda deyimiyle sosyalleşmeyi becerebilen insanların uzun yaşama olasılığı, yalnızlığı seçen, izole bir hayat süren insanlara oranla yüzde 20 daha fazla. Komşu ziyaretleri, kahve sohbetleri, akşam gezmeleri, arkadaş toplantıları, hemşerilik ve okuldaşlık ilişkileri sadece hayatınızı zenginleştirmekle kalmıyor, yaşamınızı da uzatıyor. Bunun başlıca nedenlerinden biri güçlü sosyal bağların kaygıyı, dolayısıyla da stresi azaltması. Daha az stres ise bir ‘ömür törpüsü’ olan stres hormonlarının seviyesini düşürüyor.

Dostlarınızla, komşularınızla ister keyifli, ister acıların paylaşıldığı hüzünlü zamanlar geçirin, fark etmiyor. Her iki koşulda da bu yakınlık hissi ruhsal sağlığı olumlu yönde etkiliyor. Yalnız kendi sağlığı, kendi mutluluğu ve kendi dertleriyle değil, çevresindekilere olup bitenlerle de ilgilenenler, diğerlerinin acılarına katılmayı ve katlanmayı becerenler güvenli dostluklara sahip oluyorlar. Yaşamın bir yol olduğunu düşünürsek, böyle insanların çevreleri yoldaşlarla dolu oluyor. Bu insanlar sadece çok zengin ve tatmin edici bir hayat sürmekle kalmıyor, aynı zaman da daha sağlıklı ve uzun bir ömür sürüyorlar.

İNANÇ SİSTEMİNİZİ BESLEYİN

Anlamlı, derin bir yaşam serüveni için maneviyat dünyanızı zenginleştirmeli, ruhunuzu beslemelisiniz. Bizi zeki bir makineden ayıran, insan yapaniç dünyamızın zenginliğidir. İnançlı olmak, geleneklerimize, köklerimize sahip çıkmak bize anlamlı bir varoluş, derin bir iç dünya olarak geri döner.Mesela, Ramazan ayı, hayatınıza dışarıdan bakmak ve ruhsal yaşamınız hakkında değerlendirmeler yaparak geçmişle hesaplaşmak, geleceğe bakmak için mükemmel bir fırsattır. Ayrıca, yaşlanmaya daha iyi ve olumlu bakmak, hoşgörülü yaklaşmak için de bulunmaz bir deneyimdir.

Oruç tutmak ise hem bedeni, hem de ruhu arındıran manevi bir iyileştirici, bir iç doktordur. Ama lütfen orucu bir diyet ya da detoks olarak algılamayın. Ramazan ve orucun bir ‘diyet zamanı’ ya da ‘detoks kürü’ gibi düşünülmesine hep karşı oldum. Bu tür tavsiye ve reçeteleri veren diyetisyen ve doktorlardan da hiç hoşlanmadım. Ramazanda bir diyet söz konusu olacaksa bu, ruhsal kötülüklerden arınma, kötü düşünce, korku ve endişelerden uzaklaşma diyeti olmalı.

Özellikle beslenme ve koruyucu tıp ile ilgilenmeye başladıktan, oruçla ilgili birçok makale ve yapılan çalışmaları okuduktan sonra, orucun beden ve ruhu destekleyip güçlendirdiğine dair hiç kuşkum kalmadı. Orucun sağlık üzerindeki faydaları bilimsel araştırmalarla da destekleniyor. Bana göre bu olumlu etkilerin iki temel nedeni, beden ve ruhta oruç sayesinde oluşan hafiflik ve huzur halidir.

YAŞLANMAYI KABULLENİN

Manevi dünyamız ne kadar zengin, çevremiz ne kadar dostla dolu olursa olsun bir yaştan sonra hepimiz ortak bir kaygıyı paylaşırız; yaşlanınca düşkün biri olmaktan, başkalarına muhtaç, daha da kötüsü yük olmaktan korkarız. Yine bu dönemle birlikte, yaşlanma sürecini daha kaliteli kılmak ve daha az sağlık problemi yaşamak için arayışlara gireriz. Bu arayışlarımızgenelde 50’li yaşlara geldiğimizde artar. Daha sağlıklı bir yaşlılık geçirmeyi istemek gayet normaldir, tabii bunu bir takıntı haline getirmediğiniz, işin dozunu kaçırmadığınız sürece.


Tıpkı yaş alan ve eskiyen arabalar gibi, bedenimizi de aktif ve sağlam tutmak için çaba göstermek, ona iyi bakıp gerektiğinde tamir ettirmek zorundayız. Bilginizi artırmak, size neyin iyi gelip, neyin iyi gelmeyeceğini öğrenmek için doğru zaman. Daha önce vitaminlere kafa yormamış, uyku kalitenizi artırmanın yollarını aramamış, egzersizi hayatınızın bir parçası haline getirmemiş olabilirsiniz. Yaşlılık endişelerinizin gerçek olmaması için tüm bunlar hakkında kafa yormalı, bilginizi artırmalı ve onları hayatınıza uyarlamanın bir yolunu bulmalısınız. Sağlık kontrollerinizi düzenli olarak yaptırmak, doktorunuzun önerilerine kulak vermek önceliklerinizden biri olmalı.

Eğer sağlık sorunlarınız varsa, bunları iyileştirmek ya da hafifletmek için almanız gereken önlemleri de bilmek zorundasınız.Yaşam tarzımıza biraz dikkat edebilirsek, genetik mirasımız makul düzeyde iyi ve biraz da şanslıysak, beklenenden daha uzun yaşamamız mümkündür. Yaşlanmanın açık ve net sebepleri henüz bilinmese de, bizi yaşlandırdığı kesin olan bazı faktörler var.

Onlarla biraz daha akılcı ilişkiler kurabilir, yanlışlarımızı azaltıp doğrularımızı çoğaltabilirsek, ömrümüze birkaç yıl ekleme şansımız olabilir.Eğer sağlıklı ve uzun bir ömür sürmek istiyorsak yalnızca karnımızı doyurmakla yetinmeyip daha iyi beslenmemiz, doğru şeyler yiyip içmemiz lazım. Hemen arkasından aktivite konusu eklenir. Daha çok hareket etmek zorundayız. İnsanlar değil, filler veya kaplumbağalar az hareket edip çok yaşayabiliyor. İsterseniz diğerlerini de tekrarlayalım: Uyku kaliteniz, streslerden uzak kalmanız, temiz bir çevrede yaşamanız, temiz su içip temiz hava solumanız da önemlidir, gerisi teferruattır... Birinci ve en önemli sırrın yaşlanmayı kabullenmek’ olduğunu bilmenizi tavsiye ederim. Dr. Tok- söz Karasu’nun söylediği gibi en büyük hatanın, ‘başka bir hayat umup bu hayatın muhteşemliğini gözden kaçırmak olduğunu’ hatırlatırım.

FANİ DÜNYANIN GÜZELLİĞİ

Yok oluşa inanmak; bir yandan hayatın ölümlü olduğunu akıldan çıkarmamak, diğer yandan da keyif, coşku ve huzur içinde, bilinç yerinde, sonsuz bir manevi zenginlik içinde kendini hayatın zenginliklerinden mahrum bırakmadan yaşamak demektir. Yok oluşun kesinliğine ve bir o kadar da basitliğine inanırsanız, hayata ilişkin düşünce ve yüklerin hafiflediğini, hangi şartlarda olursa olsun yaşamanızın size o haliyle de iyi gelebileceğini hayretle fark edersiniz.Yalnızca uzun bir ömür’ değil, aynı zamanda ‘huzurlu ve sağlıklı bir ömür’ sürmeye bakmalı, dahası bu İkiliye yine ‘H’ harfi ile başlayan bir başka kelimeyi daha ekleyip ‘ömrümüzün uzun, sağlıklı, huzurlu ve de hayırlı’ olmasını dilemeliyiz.

KADERİNİZİ SEVİN

Sonbaharda dökülen yaprakların caddelerden kalkması, karlar ve fırtınalar eşliğinde gelecek kışın habercisidir. Siz ne yaparsanız yapın mevsimlerin sıralamasını değiştiremezsiniz. Kış mutlaka gelecektir. Ancak onu nasıl yaşayacağınız, büyük ölçüde sizin tutumunuza bağlı. Soğuk ve fırtınalı geceleri sıcacık yuvanızda şöminenin başında, sağlık, huzur ve mutluluk içinde geçirebilirsiniz. Tıpkı o gençliğinizin mutlu ve coşkulu kışları gibi...Sıcak bir koltukta kıvrılarak... Anılarınızı yazarak... Eşinizle pişti, dostlarınızla tavla oynayarak. Torunlarınıza masallar anlatıp, kitaplar okuyarak... Sıcacık çayınızı yudumlarken ve kulağınızda ‘o şarkı’ çınlarken geçmişi sevgiyle hatırlayarak...

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp