Osman Müftüoğlu Gönlü Dinlendirmenin Önemi

Osman Müftüoğlu Gönlü Dinlendirmenin Önemi : GÖNÜL YORGUNLUĞU

Anadolu’muzun çoğu köşesinde depresyona gönül yorgunluğu dendiğiniduyduğumda çok heyecanlanmıştım. Çünkü depresyon, gerçekten de yolMutsuz, yorgun ve bitkin bir dervişe sormuşlar: “Canın ne istiyor?” Dervişin yanıtı pek kısa olmuş: “Canım hiçbir şey istememeyi istiyor.” Yorgunluğu, özellikle de gönül yorgunluğunu anlatan en güzel anekdotlardan biridir bu.Yorgunluk ve enerjisizlik biz hekimlerin en sık karşılaştığı yakınmadır. Doktor muayenehaneleri keyifsiz, bitkin, hayattan hiçbir zevk alamayan insanlarla dolu. Kime sorsanız “Enerjim kalmadı, pilim bitti” diyor.

ANAHTARI MOTİVASYON

‘Enerji’ sözcüğü, bedensel anlamda ‘fiziksel bir işe başlamak ve o işi sürdürmek için gerekli güç’ anlamına geliyor. Gönül yorgunluğu ise sadece bedensel bir bitkinliği yansıtmıyor, yani yalnızca kaslarla bağlantılı bir durum değil. Bedensel bir probleminiz olmadan da, sırf ruhsal veya zihinsel nedenlerle yorgun, bitkin, isteksiz hatta ‘hayata küskün ve gönül yorgunu biri olabilirsiniz. Dahası, yeterli ölçüde ruhsal enerjinizin olması, bu ‘derin yorgunluk’ haline son vermeye yetmez. Zihinsel enerjinizi harekete geçirmeniz için önemli bir manivelaya ihtiyacınız vardır. Bu ‘manivela ya da ‘kontak anahtarının adı motivasyon! Motivasyon -dürtü- sihirli bir kelime! O olmadan hiçbir şey tam olamıyor. İşte kaygı durumu, yani depresyon da en çok onu etkiliyor ve motivasyon eksikliği, gönül yorgunluğu tuzağına düşmenizi kaçınılmaz kılıyor. Motivasyonunuz yoksa bir işe ‘başlamak’ konusunda bile yetersiz kalıyorsunuz

.YORGUN DERVİŞ SENDROMU

Canınız yatağınızdan kalkıp duş almayı bırakın, parmağınızı kıpırdatmayı bile istemiyor. Evinizin günlük işlerini yapmayı, giyinip süslenip şöyle bir dışarı çıkmayı, hatta işe gitmeyi bile arzulamıyor. İşinize zor bela gidebilseniz bile canınız yeni bir projeye başlamayı, yeni bir şey üretmeyi istemiyor. Kısacası eğer ‘bir şeyler yapma dürtünüz’ yoksa bedensel ve ruhsal enerjinizin yeterli olması ‘bitkin bir gönül yorgunu’ olmanıza engel olamıyor. İşte o zaman siz de o yorgun dervişlerden biri oluyorsunuz. Sizin de canınız ‘hiçbir şey yapmamayı istemeye!’ başlıyor.Eğer yorgunluk durumunuza ‘huzursuzluk, uyku bozukluğu (uykusuzluk, erken uyanmalar, uyku bölünmeleri), kas gerginliği, sinirlilik, alınganlık,nedensiz ağlama eğilimi, odaklanma kusuru’ gibi kaygı durumunun diğer belirtileri de eklenmişse, bitkinliğinizin giderek büyüyen bir gönül yorgunluğunun işareti olabileceğini de hatırlatalım.

OLUMLU DÜŞÜN UZUN YAŞA!

Gönlümüzün yorulmasına engel olmanın, onu daha sağlıklı, şen ve coşkulu tutmanın da yolları var elbette. Yeni tamamlanan bir çalışma ‘olumlu düşünce gücü’nün önemini yeniden hatırlattı. Araştırmanın sonuçlarına göre, insan beyni doğal olarak ve de doğuştan ‘iyimser’ olmaya eğilimli bulundu. Olumlu düşünmenin sağlıklı ve uzun yaşama mükemmel bir destek sağladığı da biliniyor.

Bir başka deyişle, ‘iyimserlik’ ömrü uzatıyor. Yeniden hatırlatayım: İyimser çabuk iyileşir... Olumlu ve mutlu bir hayatı olan orta yaşlıların, olumsuz düşünmekte ısrar edenlere oranla neredeyse 20 yıl daha uzun bir ömür sürdükleri anlaşılıyor. İyimserler daha az hastalanıyor, hastalanınca daha çabuk iyileşiyorlar. Genelde fiziksel ve ruhsal alanda daha az sorun yaşıyorlar. Daha sakin ve mutlular. Daha iyi uyuyor, daha dinç ve keyifli uyanıyorlar. Bağışıklık sistemleri daha güçlü. Tansiyonları daha dengeli. Şekerleri daha normal seviyelerde. Kısacası, beyni bildiğinden şa- şırtmamakta ve onun doğal olarak sahip olduğu iyimserlik hah içinde bırakmakta fayda var. Her iyi insan, iyimser insandır...

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp