Yumurtalık Tümörleri Folikülomlar Ve Tekomlar

Yumurtalık Tümörleri Folikülomlar Ve Tekomlar : Oldukça ender görülmelerine karşın yumurtalık tümörlerinin önemli bir grubunu oluşturan folikülom ve tekom- lar dişi eşey hormonlarını salgılayan hücrelerden kaynaklanır. Tümör hücre­leri büyük bir hızla ürerken kaynaklan­dıkları dokuların salgıladığı hormonları üretmeyi sürdürür. Böylece tümörün çevresindeki dokuları sıkıştırmasına bağlı belirtilerin yanında, aşın östrojen ve progesteron salgılanmasına bağlı olarak eşey organlarında değişiklikler ortaya çıkar.Yumurtalık tümörlerinin yalnızca yüzde 2'sini oluşturan bu tümörler her yaşta (ergenlikten önce yüzde 8,8, do­ğurganlık döneminde yüzde 46, meno­pozdan sonra yüzde 45,2) görülebilir.

Olguların büyük bir bölümünde yumur­talıklardan yalnız birinde olan tümörün büyüklüğü değişkendir; oval ya da fa­sulye biçiminde olabilir; yüzeyi pürüz­lü ya da düzdür. Folikülomun enine ke­sitinde kistlerden oluşan bir yapı görü­lür. Mikroskopta foliküle benzer yapı­lar ile hücrelerden oluşan şeritler görü­lebilir; bazı olgularda da hücreler boru- cuklar boyunca sıralanmıştır. Tekomla- rın enine kesiti ise hücrelerin içindekiyağ nedeniyle sarımsı gridir. Tümörün içindeki maddeler, ürettiği hormonla­rın hammaddeleridir. Folikülomlardan daha az östrojen üreten tekomlar, kan­daki östrojenin artışına bağlı belirtilere yol açar.Tümörün belirtileri, hastanın yaşma göre değişir. Ergenlik çağma gelmemiş hastalarda ortaya çıkan klinik tablo er­ken yalancı ergenlik olarak adlandırılır; hastada küçük yaşta ergenlik belirtileri­nin bulunmasına karşın ergenliğin te­mel özelliği olan yumurtlama görül­mez.Üreme organları ve memelerde bü­yüme, koltukaltı ve cinsel organların dışında kıllanma ve dölyatağı kanama­ları görülür.

Ama bu gerçek bir âdet kanaması değildir; âdet kanamasının birinci evresindeki östrojen artışına bağlı hücre üremesi gerçekleşirken pro­gesteron artışına bağlı salgı evresi ger­çekleşmez. Yumurta folikülü olgun­laşmadığından progesteron üreten sarı cisim de oluşamaz. Bu nedenle hasta­nın dış görünümü olgun olsa da, yu­murta üretimi gerçekleşmediğinden do­ğurganlığı yoktur. İkincil eşey özellik­lerinin belirmesi tümüyle tümöre bağlı­dır.Folikülom ya da tekom ergenlik ça­ğından sonra ortaya çıkarsa hormonlara bağlı belirtiler pek belirgin olmaz. Öst­rojenin progesteronun etkisini ketlemesi sonucunda, dölyatağı mukozasının hücre çoğalması evresi uzun sürer; döl- yatağımn iç yüzünü örten katman (en- dometriyum) kalın ve gergindir.

Dölya­tağı boynu mukozası bütünlüğünü ko­rur. Dölyatağı iç yüzündeki salgıbezleri dallanarak çoğalır. Bazı olgularda sal­gıbezinin içinde salgı birikmeden, doku artışı sonucunda bezin içini döşeyen yüzey kalınlaşır ve bez büyür. Dölyata- ğımn iç yüzü mikroskopla incelendiğin­de İsviçre peynirine benzer görünüm veren çok sayıda boşluk görülür. Tü­mörden salgılanan aşın miktardaki öst- rojenin etkisiyle dölyatağı iç yüzeyin­deki doku artışının sürekli olması, uzun süreli ve şiddetli âdet kanamalanna yol açar. Östrojen fazlalığı memelerdeki salgı bezlerini de aşın uyararak fibro- kistik meme hastalığı adı verilen tablo­ya neden olabilir. Tümör menopozdan sonra ortaya çıkarsa dölyatağı kanama- lan yeniden başlar, memeler büyür, hastanın genel anlamda gençleştiği göz­lenir; bu durum yanlış olarak doğurgan­lık dönemine dönüş olarak yorumlanır.

Bu tümörler, kistik adenomlarda gö­rülen komplikasyonlara da (örneğin, tü­mör sapının dönmesi, kanamalı doku ölümü) yol açabilir. Olguların yaklaşık yüzde 15'i kötü huy kazanır. Tümörden salgılanan östrojen, üreme organlarının çeşitli bölgelerinde hücre artışım uyar­dığından, dölyatağının iç yüzeyinde tü­mörler (olguların yüzde 3-4'ünde endo- metriyum karsinomu) ve dölyatağının kas katmanında fibromlar oluşabilir.Hasta gençse, tümör ve yumurtalık cerrahi girişimle çıkartılır; meno­pozdan sonra ise dölyatağı ve öteki yumurtalığın da çıka­rılması önerilir. Böylece tümörlerin yeniden orta­ya çıkması olası­lığı da (folikü- lomda yüzde23 tekomda yüzde 8 azaltılır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp